Muslumanlar, pagan arap toplumunun kulturel yapısına vurgu amacıyla İslÂm oncesi donemi "CÂhiliye devri" şeklinde nitelemişlerdir. Yine muslumanlara gore İslÂm peygamberiyle birlikte evvel Arap yarımadasına "İslÂm Guneşi" doğmuş ve her yer aydınlanmıştır. Muslumanın kulağına ve gonlune 'hoş' gelen bu niteleme yığınla insanı uyuşturur ve uyutur. "Guncellenmiş versiyon "en son ve en mukemmel din" İslÂm ile gurur duyan muslumanların kahır ekseriyeti, '!inandım' dediği kitabı kendi dilinden acıp da okumaz bile. İnandığı İlah'ın kendisine gonderdiği mesajdan bihaber iken, İslÂm'ın en mukemmel din olduğundan pek emindir.

Ne kadar ironik değil mi ?

Her ne ise.
Gelelim sadede.
Bakalım kim cÂhil, kim medeni imiş.
Bakalım kim merhametli ve ahde vefalı iken, kim mafya tarzı "iş bitirme"ler ile amacına ulaşmaya cabalamaktaymış ?

Buraya aktaracağım hÂdiselerin tumunun İslÂmi kaynaklarını veriyorum.
İşkembe-i KubrÂdan salllamak yok.
Âfaki konuşma yok.
Hepsi belgeli, dellli, ıspatlı.

Muhayyisa ve Huveyyisa adlı iki kardeşten Muhayyısa, daha once Musluman olmuştur. Bu sırada Yahudilerle arası acılan Muhammed, kendisine intisab edenlere "Yahudilerden ele gecirebildiğiniz erkekleri oldurun" emrini verir. Henuz Bu emirden haberi olmayan Yahudi Tuccar İbnu Suneyne, yıllarca ticari ortaklık ettiği Muhayyısa'nın yanına gelir. Muhayyisa, Muhammed'in "Yahudileri oldurun" emri mucibince, ortaklık edip, ekmeğini yediği Yahudi tuccarı oracıkta oldurur. Bakınız hÂdise bundan sonra nasıl bir gelişim gosterir ?

İslÂmi kaynaklardan tÂkib edelim.

Alıntı:
...O anda daha Musluman olmayan Huveyyisa ayağa fırlayarak kalktı ve:

"Bire ALLAH duşmanı, adamı oldurdun mu ne? Vallahi senin şu karnındaki yağlar bile bu adamın malından meydana gelmedir" diye soylenmeye başladı.

Bunu goren kardeşi'de:

"Vallahi onu oldurmeyi bana emreden zat, seni oldurmeyi bana emretmiş olsaydı, hic tereddut etmeden senin de boynunu vururdum" dedi.

Bunu goren Huveyyisa'da:

"Muhammed sana beni oldurmeyi emretseydi, Vallahi mi beni oldururdun?"dedi.

Muhayyısa'da:
"Evet, vallahi o emretseydi, kesinlikle seni oldururdum" deyince,

O:
- Seni bu dereceye ulaştıran bir din gercekten cok enteresan bir dindir; diyerek Musluman oldu.

îbni İshÂk derki: Peygamber (s.a.v.) yahudilerin oldurulmesi hususundaki emrini - bir şeyle kayıtlamadan - mutlak manada soylemiş ve: "Yahudilerden ele gecirebildiğiniz erkekleri oldurun" buyurmuştu.

İbni HişÃ‚m 3/19; Beyhakî DelÂil 3/200; Taberî Tarih 2/; Vakidî Meğazî 1/191, 192; Taberî Tarih 2/54; El-Muhabber 121; El-KÂmil tlt-TÂrih 2/144; Uyûnu'l Eser 1/301; İbni Sa'd 2/1/22. Hadis icin bak Ebû DÂvûd 3002.
"Âlemlere rahmet" gonderilen "peygamber"in emrine dikkat !...
"Yahudilerden ele gecirebildiğiniz erkekleri oldurun."
YÂni, birinin muslumanlar tarafından oldurulmesi icin Yahudi olması yetiyor.
Kısas olsa, icindeki 'mantık'ı bir nebze de olsa anlamak mumkun.
Fakat; o "şerefli"(!) elci suclu-sucsuz ayırmı yapmadan olum emri veriyorr.
Oyle ki; Muhayyisa denen col bedevisi Muhammed emretti diye oz kardeşini bile oldurmekten cekinmeyeceğini acıkca soyluyor.
Neden acab bu denli oldurme hevesi.

Sonunda "Cennet" var ya...
YÂni, o Cennet uğruna onune geleni oldurmekten cekinmeyen bir "imanlı"(!) topluluğu.

Bir de beş cocuklu dul kadın Esm binti Mervan'ın yine Muhammed'in emriyle oldurulmesi hÂdisesi var ki; akıllara sezÂ.
Bu kadın hic kimseyi oldurmemiş, şiirleriyle Muhammed'i hicvetmiştir sÂdece.
İslÂmi kaynaklarda "İnsanları peygamberi oldurmeye teşvik etmekteydi" dense de kadının şiirinden etkilenip de Muhammed'i oldurmeye cesÂret eden hic kimse cıkmamıştır

Buyurun.
Zahmet olmazsa okuyun.

Alıntı:
Esma bint Mervan isminde bir kadın, soylediği şiirlerle İslÂmiyeti, Muslumanları ayıplar, Peygamberimiz Aleyhissalatu vesselam aleyhinde kışkırtmalarda bulunmaktan geri durmazdı. Hatta Peygamberimizi oldurmeye de teşvik eder, onu incitir, uzer dururdu.

Nitekim bir şiirinde icini ve icinde taşıdığı niyeti şoyle acığa vuruyordu:

"Duşman uzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yuruyunuz Malik, Nebit, Avf oğulları!
Duşman uzerine seğirterek birbirinizle yarışırcasına yuruyunuz Hazrec oğulları!
Sizler, sizden olmayan, yanınıza gelen bir kimseye itaat ettiniz, boyun eğdiniz ki, o ne Mudar'dandır, ne de Mezhic'dendir!
Başları kestikten sonra, hÂl ondan pişmiş corba umulduğu gibi umuyorsunuz! Ondan bir şey uman aldanır, umudundan kesilir."


Esma, bu ve buna benzer şiirleriyle, İslam’a, Hz. Peygamber(a.s.m)’e ve Muslumanlara hakaretler etmekle kalmıyordu. Ayrıca, Medine ve cevresinde bulunan kabileleri Peygamber Efendimizi (asv) oldurmeleri icin teşvik ediyordu.

Onun bu tahkirlerini işiten Resulullah (a.s.m), “Bu kadının hakkından gelen yok mu?” dedi. Bu sozunu işiten ve o kadınla aynı kabileye mensup olan Umeyr b. Adî el-Hatmî, hemen harekete gecti ve bir şekilde kadını oldurdu. Sonra donup Resulullah (a.s.m.)’a bunu haber verdiğinde, “Ya Umeyr! Sen Allah’a v e Resulune yardım ettin” diye buyurdu. Umeyr “Yaptığım bu işten oturu bana bir sorumluluk var mı?” diye sorduğunda, Efendimiz (a.s.m) “Onun icin iki keci bile tokuşmaz/toslaşmaz” buyurdu.

(İbn Hişam, Siret, 2/636-37; İbn Kesir, es-Siretu’n-Nebeviye,4/438)
Okuduysanız, bir şeye dikkat edin.
FedÂi, "Bana bir sorumluluk var mı ?" derken beş cocuklu dul bir kadını oldurup cocukları oksuz bıraktığı icin vicdan azÂbından oturu soylemiyor bunu. Arap kabileleri arasında oldurmelerden ya diyet odenr ya da kısas yapılır. Umeyr, kendisinin de oldurulmesinden korktuğu icin soruyor. İslÂm peygamberi de "O kadın icin iki keci bile toslaşmaz." diyor.

İyi de boyle bir kadın "Allah Resûlu"nu neden korkutmuş olabilir ki ?
Korkmasaydı, o kadına dokunmazdı değil mi ?
İnsanları ikn etmek icin "Mûciz-ul beyan" Kur'an yerine fedai ve kılıc devreye giriyor.

Bunlar "CÂhil" olmayan peygamber ve muntesiplerinin icraatları.
Bir de "Cahil" ve "muşrik" birisi arkadaşı icin ne yapmış ona bakalım.

Alıntı:
Ebu'l-Bahteri B. Hişam'ın Oldurulmesi

İbn İshak dedi ki: Rasûlullah (s.a.v.), Muslumanları, Ebu'l-Bahte-ri'yi oldurmekten men etmişti. Cunku O, Mekke'de iken Rasûlullah (s.a.v.)'a muşrikler arasında ilişmeyen hatta onu en cok koruyan kimselerden biri idi. Rasûluuah'a eziyet etmez ve hoşlanmadığı bir işi yapmazdı. Hatta boykot belgesinin yırtılması icin teşebbuste bulunanlardan biri de o olmuştu.

Mucezzir b. Ziyad el-Belevî (EnsÂr'm muttefiki), Ebu'l-Bahteri'ye rastlamış ve ona şoyle demişti;

- Rasûlullah (s.a.v.), bizi seni oldurmekten menetti. Ebu'l-Bahteri'nin yanında Mekke'den kendisiyle birlikte gelen
Cunade b. Meliha adında bir arkadaşı vardı. Bu arkadaşı, Beni Leys kabilesindendi. Ebu'l-Bahteri, Mucezzir'e şoyle demişti:

- Arkadaşımı da oldurmeyeceksin değil mi? Mucezzir:
- Hayır vallahi! Senin arkadaşını hayatta bırakacak değiliz. Cunku Rasûlullah, sadece seni oldurmememizi bize emretti, demişti.

Ebu'l-Bahteri:

- Allah'a yemin ederim ki hayır! Oyleyse ben de arkadaşımla birlikte oleceğim. Cunku Kureyşli kadınların, Mekke'de benim aleyhimde konuşarak hayatta kalmak amacıyla arkadaşımı bıraktığımı soylemelerini işitmek istemiyorum, dedi.

"İbn Hurre (Ebu'l-Bahteri) arkadaşını bırıkmayacaktır. Olunceye ya da serbest bırakıldığını gorunceye kadar mucadele edecektir!"

Boyle dedikten sonra Ebu'l-Bahteri ile Mucezzir carpıştılar. Nihayet Mucezzir b. Ziyad onu oldurdu.

Daha sonra Mucezzir, Rasûlullah (s.a.v.)'m yanma gelip şoyle dedi:

"Seni hak peygamber olarak gonderen Allah'a yemin ederim ki, Ebu'l-Bahteri'yi esir alıp sana getirmek icin cok caba harcadım. Ama o, benimle savaşmak istedi. Ben de mecbur kalıp onu oldurdum."

İbn Kesîr, El Bıdaye Ve'n-Nıhaye, Cağrı Yayınları: 3/428-429.

Umulur ki oğut alırsınız.
__________________