Hak TeÂla buyuruyor ki:

“Allah’ı hakkıyla takdir edemediler.”(En’am Suresi-ayet 91)

Bu ayetin tefsirinde “Allah’ı şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar.”denilmiştir.

Rasûlullah(s.a.v) Efendimiz şoyle buyurmuştur:

“Bir evin temeli,o evin esasıdır.Dinin esası ise,Allahu TeÂla hakkında marifet,yakin ve kotulukten men edici akıl sahibi olmaktır.”

Hz. Âişe(r.anha) :”Anam babam sana feda olsun ya Rasûlullah!Men edici akıl ne demektir?”diye sordu.Bunun uzerine Rasûl-i Ekrem(s.a.v):”Kişinin Allah’a asi olmasını engelleyen ve Rabbine hırsla itaat etmeyi sağlayan akıldır.”buyurdu.

Marifet,alemlerin Rabbi olan Allah’ı bilmektir.Allah hakkında alim olan herkes de ariftir.Her arif de alimdir.Marifet,şu ozelliklere sahip kişinin sıfatıdır:Bu kişi,Hak TeÂla’yı once sıfat ve isimleriyle tanır,Hak(c.c) ile olan muamelesinde sıdk ve ihlas uzere bulunur.Sonra kotu huylardan ve bu huylara ait afetlerden temizlenerek arı hale gelir.Cenab-ı Hakk’ın kapısında uzun uzadıya bekler ve daimi surette kalbi ile itikaf halinde bulunur.Butun bunların semeresi olarak Allahu TeÂla’dan guzel bir teveccuhe nail olur.Allah onun butun hallerinde istikamet ve doğruluk uzere olmasını sağlar.O kişiden nefsin havatırı kesilir.O,kendisini Allah’tan başkasına davet eden hicbir şeye kulak asmaz.Sırren ve ruhen Allahu TeÂla ile munacatı devam eder.İşte o zaman boyle kimseye arif denir.Onun bu hali ise marifet ismini alır.Kul kendisine yabancılaştığı nispette Rabbi hakkında marifet tahsil eder.(İmam-ı Kuşeyri Risalesi)


Marifetten sorulduğu zaman Şeyh Şibli(k.s) şoyle demiştir:”Marifetin evveli ve membaı Allahu TeÂla’dır,ahirinin ise nihayeti yoktur.”

Marifet sahibi,Aziz ve Celil olan Allah’tan başkasını muşahede etmez,O’ndan başkasına rucû etmez.Âlim,bir hal ile karşılaştığı veya hatırına bir şey geldiği zaman kalbine,duşuncesine ve hafızasına muracaat eder.Kalbi ile yaşayan aklının guzel gorduğu şeyle,Rabbi ile yaşayan şeriatin guzel gorduğu şeyle ilgilenir.

Marifetullah ehli,masivÂyı gonlunden cıkarmıştır.Allah’ın huzurunda zelil ve miskin bir vaziyette boynu bukuk dururlar.Rasûlullah(s.a.v):”Ya Rabbi,sana hamdu sena etmekten acizim.”(Muslim,Tirmizi,İbni Mace) demiştir.Hedefi yuce ve buyuk olan ehlullahın sıfatı budur.

Kimin kalbinde Allah korkusu fazlaysa,o,Allah(c.c) hakkında en cok marifete sahip olan kimsedir.Marifet arttıkca korku da artar.Allah hakkında marifet sahibi olanın,maişeti saf ve temiz olur,hoş bir omur surer,her şey ondan korkar,mahluk korkusu onun kalbinden cıkar,Allahu TeÂla ile unsiyet ve ulfet eder.

Marifet;hayayı ve tazimi,tevhid de rızayı ve teslimiyeti gerektirir.Bir kimse Allah hakkında marifet sahibi olursa,maddi şeylere rağbet etmez.


Ruveym(r.a):”Marifet arif icin bir aynadır,oraya baktığı zaman Mevlasının kendisine tecelli ettiğini gorur.”demiştir.


Zunnûn-ı Mısrî de:”Arif ile muaşeret ve muamelede bulunmak,Allahu TeÂla ile muaşeret ve muamelede bulunmaya benzer.O,senden zuhur eden her şeye tahammul eder,sana yumuşaklıkla muamelede bulunur.Cunku O,Allah’ın ahlakıyla ahlaklanmıştır.”demiştir.



Kul,marifet makamına ulaştı mı,Allah onun kalbini,Hakk’ın hatırından başka bir şeyin gelmemesiyle korur.

Ârifin alameti,dunya ve ahiretle meşgul olmamasıdır.Zira o,sadece Hak TeÂla ile meşguldur.

Beyazid-i Bestami(k.s):”Arif tayyar,zahid seyyardır.”demiştir.Yani biri ucarak,diğeri yuruyerek Allah’a gider.


Arifin gozu ağlar,kalbi guler.

Cuneyd-i Bağdadî(k.s) der ki:”Arif yer gibi olacak,insanların iyisi de kotusu de onu ciğneyecek.Bulut gibi olacak,her şeyi golgelendirecek.Yağmur gibi olacak,sevdiğini de sevmediğini de sulayacak.Hava gibi olacak,herkes onu teneffus edecek.Ancak boyle olan bir kimse arif olabilir.”

Zunnûn-ı Mısrî(k.s)’ye “Rabbini ne ile tanıdın?” diye sorulmuş.O da :”Rabbimi Rabbim ile tanıdım,Rabbim olmasaydı Rabbimi tanıyamazdım.”demiştir.Burada tanımak,marifet demektir.Rab TeÂla hakkındaki marifet,yine Rab ile hasıl olur.Âlime tabi olunur,fakat arif ile hidayete erilir.Ârif,zikrullah ile unsiyet ettiği icin,Allah onu halk icinde aziz kılmıştır.Allah’ın zikrinden kesilmek,onlar icin cezadır.

Ademoğlu,marifetullahı sebebiyle diğer yaratıklara ustun kılınmıştır.Bu marifet de,kalpte ancak cezbe ile hasıl olur.Cezbe bir ihsandır.Bu da Allah’ın bir lutfudur ki,bunu kullarından dilediğine verir.

Marifet,Hakk’ın kalbe gelen tecellileridir.Bunun icin Cuneyd-i Bağdadi:”Arif,kendi sustuğu halde ruhundan ve sırrından Hakk’ın konuştuğu kimsedir.”demiştir.

Kalp,vucutta sultandır,uzuvlar ise ona tabidir.Kalp,onlara kendisine itaati emreder.Onlar da kalbin emrine “Sen bizim melikimizsin,bize gereken itaattir.”diye mukabelede bulunurlar,kalbe hizmet ve kulluk ederler.Kalp ise goklerin,yerin ve bu ikisinde olanların yaratılışını,gece ve gunduzun birbiri ardınca gelmesini tefekkur eder.Lisan zikreder,azalar da rukû ve secde ederek boyun eğer.Sonra Allah,onun kalbine marifeti koyar ve o kişi arif-i billah olur.

Ey yolcu!Nefsin seni meşgul etmeden,sen nefsini bir işle meşgul etmelisin.Meşguliyetlerin en hayırlısı,dilinin ve kalbinin Allah’ın zikriyle uğraşmasıdır.Marifetullah’a bununla erilir.Zira marifet ilmi,diri ve olmeyecek olan Hak’tan alınır.Allahu TeÂla,arif kuluna sırrında oyle bir ayna verir ki,o ne zaman ona bakarsa onda Rab TeÂla’yı gorur.

Hz.Ali(k.v) demiştir ki:

“İlim nehirdir,hikmet ise denizdir.Alimler nehrin etrafında dolaşırlar.Hikmet ehli ise denizin ortasına dalmışlardır.Ariflere gelince,bunlar da kurtuluş gemilerinde seyrederler.

Denildi ki,arifin uc alameti vardır:

1-Onun icin amellerin en sevimlisi zikrullahtır.

2-Faydaların en sevimlisi Allah’a delalet edendir.

3-Halkın en sevimlisi de kendisini Allah’a cağırandır.

Arif-i billah,insanlar icinde Allah’ı en iyi ve en cok tanıyan velidir.Şeyh Ebû Meyden Mağribî(k.s) dedi ki:

“Kim Allah’a hizmetini duzgun yapmazsa,Allah onu dunya ile meşgul eder.Kim de Allah’a olan marifetini duzgun yapmazsa,Allah onu ahiretle meşgul eder.Allah(c.c) ile beraber olmak cennet,Allah’tan ayrı olmak ise ateştir.Allah’a yakınlık lezzet,O’na uzaklık ise hasret ve olumdur.Allahu TeÂla ile dostluk hayattır.”




Kaynak:MiftÂhu’r-Ruşd


__________________