En baştan kabul ediyorum: George Best’i Turkce kelimelerle anlatabilmek icin Ahmet Hamdi Tanpınar ya da İslam Cupi’nin mezarlarından aramıza geri donmeleri bile kafi olmayabilir. Ayrıca şunun da altını cizmem lazım: Best'i canlı seyretmemiş olabilirim ama izlediğim kadarıyla onun teknikolor ruya jeneratoru hayatı haric hicbir filmi gozumu bir an bile kırpmadan seyretmeye calışmadım. 22 Mayıs 1946’da Kuzey İrlanda’nın başkenti yani olumun magması Belfast’ta başlamış bu harika olduğu kadar acı film. Pele’ye gore dunyanın gelmiş gecmiş en buyuk futbolcusu olan Best’in sadece Belfast’ta doğup dunyanın buyuk coğunluğuna gore Maradona ile beraber gelmiş gecmiş en iyi futbolcu olarak gosterilen Pele tarafından soyadı gibi “Best” olarak nitelendirilmesi bile hayatta atılmış en guzel gol, en usta calım… Pele’nin buyukluğu ortada, tum istatistikler, tum neticeler Pele lehine… İşin hatice tarafından bakarsak mafyanın uyuşturucuya bulaştırdığı, İtalyan futbolunun finansorlerinin Arjantinli cuntacılar kadar insafsızca uzerine yuruduğu Maradona da en buyuk. Ama Pele’nin Best tercihi bize başka turlu bir şeyi ozetliyor aslında: Pele ve Maradona dahil tum futbolculara bir kez daha dunyaya gelip yine futbolcu olma şansı verilse, hepsi de George Best olmak ister. Bir futbolcu haric: George Best! Belfast’taki takımı Glentoran’ın cok zayıf ve kısa boylu olduğunu duşunduğu icin oynatmadığı ve daha cok mayınlarla dolu Belfast’ın ara sokaklarında (Belfast’ta 90’lara kadar tum sokaklar zaten ara sokakmış!) futbol hayatına başlayan George, 15 yaşındayken Manchester United futbolcu izleme komitesinden Bob Bishop tarafından keşfedilir. Best’i sadece 10 dakika seyreden Bishop hemen Kızıl Şeytanlar’ın efsanevi menejeri Matt Busby’ye yıldırım telgraf ceker: “Burada bir dahi buldum!” Busby sorar: “Nasıl bir oyuncu, kime benziyor?” Bishop duşunur, duşunur ve şu cevabı verir: “Daha onceki hicbir futbolcuya benzemiyor!” Bishop yerden goğe kadar haklıdır, ayrıca Pele ve Maradona’yı dunyanın gelmiş gecmiş futbolcuları olarak gorenler de haklılar: Best’i Pele veya Maradona ile değil ancak Jim Morrison, Jimi Hendrix, Syd Barrett ya da Rolling Stones’la karşılaştırmak doğru olabilir. Busby de bize hak veriyor: “Gorur gormez, denemeye bile gerek olmadığını anladım. Ama bizim antrenorler ısrar ettiler. Sonunda karşısında denediğimiz tum savunma oyuncularımız, hepimize ana avrat sovduler. Bu 2. Dunya Savaşı’ndan beri İngiliz erkeklerinin başına gelen en kotu şeydi. Hitler’in Blitzkrieg ucaklarından bile daha hızlı ve yıkıcıydı. Biz izleyenler dahil hepimiz onun sadece kıcını gorebiliyorduk. Bu bir şey değildi cunku onden gorduğumuzde hepimiz Tanrı’ya soruyorduk: Gercekten de onu da bizi de sen mi yarattın? Ama bu haksızlık değil mi?” George Best, daha ilk sezonu olan 1963’te henuz 17’sindeyken, Beatles’tan sonra adanın en unlu yıldızıdır. 1965’te gercekten de tek başına Manchester United’ı şampiyon yapar. Ama asıl 1966’da yıldızlıktan tanrılığa terfi eder: Avrupa Kupası macında kızıl forma ile Benfica’ya attığı iki jenerik golden sonra soyadı olan “en iyisi” sıfatı bile onu anlatmaya yetmez, yeni adı 5. Beatle’dır, El Beatle… Belki de daha o zamandan farkındadır: “Biraz cirkin olsaydım, Pele’nin esamesi okunmazdı” 19 yaşında, başlı başına Manchester United takımı olmak yetmezmiş gibi İsa’dan bile daha unlu olduğu iddia edilen Beatles’tan bile daha unlu bir Belfastlı! En unlu rock gruplarının bile cıkmak icin kapısında yattığı Top of The Pops’a daha 18 yaşındayken coktan cıkmakla kalmamış (Rolling Stones’la beraber!), posteri o yıl Beatles’tan bile daha cok satmıştır. Once İngiltere guzeli, sonra Dunya Guzeli, hepsi de forması gibi kızıl bir suru hediye Ford Mustang, gittiği yerlerde masasına bırakılan kadın ic camaşırları ve belki de hepsinin bir gun bitecek gercekustu bir masal olduğuna kendini inandırmak icin icmeye başladığı galon galon alkol! 1967’de daha cok şampiyonluk, daha cok Dunya Guzeli, daha da cok alkol ve sanki bunlar yetmezmiş gibi kumar! Ama 1968’de daha da cok şampiyonluk, bu kez Şampiyon Kulupler Kupası, ayrıca sanki yeteneğini tescilletmeye ihtiyacı varmış gibi Avrupa’nın en iyi futbolcusu odulu… Kupaların sayısı arttıkca icki şişeleri de coğalır. Belki de butun parasını alkol ve kumara yatırdığından olsa gerek kendisine iki tane de gece kulubu acar. Bu da yetmezmiş gibi tum Ada sosyetesi oraya hucum eder. Yanında calışanlar, masalardan, yerlerden kadın ic camaşırları toplamaktan sıkılmış, satmak icin alınan ickilerin neredeyse hepsi patron tarafından icilmiş, arkada calan Rolling Stones plağı ise hic durmamıştır. Herkes Best olmak isterken, o sadece kendisinden dort nala kacmaya calışır. İcki icmesine rağmen oyunu yavaşlayacağına daha da hızlanır ama oyun kağıtları da daha hızlı dağıtılır, kadınlar da o masalara atılan kulotları kadar hızlı değişir. Sabahın ilk ışıklarına kadar calan plaktaki grup gibi Best de yuvarlanan bir taştır sadece, en parlak, en ihtişamlı elmas da olsa o da zirveye cıkan her taş gibi aşağıya doğru yuvarlanmaktadır her gecen gun. 1974 yılına gelindiğinde ilk antrenmanında takım arkadaşlarını futbolcu olduklarına pişman eden uzun saclı Belfastlı cocuktan geriye antrenmanlara hatta maclara bile gel(e)meyen, tıp bilimine gore “basit” bir ağır alkolik ve kadın bağımlısı kalır. Bir de 466 macta atılan 6’sı 1 macta olmak uzere 178 gol… O zamanlar “asist” istatistiği tutulmadığı icin neticeler tarihi bu kadarını yazıyor sadece ama haticeler tarihinde Best’in 1974’te Manchester United’dan kovulması John Lennon’ın vuruluşu, Jim Morrison’ın, Jimi Hendrix’in olumleri kadar miladi bir şehadettir. George Best sadece futbolun ilk şehidi değil aynı zamanda da bir rock’n’roll şehididir. Beatles’ın dağılması, synthesizer’ların icadı, Kennedy suikastı, Che’nin katledilişi kadar Best’in kovulması da 60’ların, ozgur yaratıcılığın altın cağının, yeryuzunde cennet ideallerinin olumudur. Altı sezon Kızıl Şeytanlar’ın en cok gol atan oyuncusu olması değil, Dunya Guzeli ile gecirdiği gecenin sabahında oda servisinde calışan fanatik hayranı gencin soyledikleridir asıl ona dokunan: “Nerede yanlış yaptık da boyle oldu her şey?” Once kuvetteki Dunya Guzeli’ni hırpalar, sonra icinde sudan cok şampanya kopuğunun olduğu kuvete daldırır kafasını… Belfast’ı gorur, mayınların, bubi tuzaklarının arasında top oynayan gozleri yapış yapış cocuklar, hepsi de bir gunluğune George Best olmak icin hayatlarının kalanını vermeye coktan razıymış gibi bakarlar kopuklerin icinden... Kopuklerin icinde yuzen şampanya, viski şişelerinin icinde sanki bir suru “SOS” mektubu vardır. Hepsini de bir gunluğune George Best olan cocuklar yazmışlardır. Hepsi de sarhoştur, yazdıklarını anlamaz, ne istediğini bilmez bir şekilde kafasını kuvetten cıkarır, yine otel gorevlisi cocuğu gorur. Cocuk ona elini uzatır ve yine sorar: “Nerede yanlış yaptık da boyle oldu her şey?” Once iddiasız, baskısız Fulham’a sığınır ama Best’siz Manchester United aslında Fulham’dir zaten, Best’li Fulham de Manchester United’dır aslında. Zirveden tepe taplak yuvarlanmaya devam eden elmas, cimlerin uzerinde yavaşlamıştır ama yine de herkesten hızlıdır. Savunma oyuncuları sadece aralarından kayan yıldızlar gibi, ışık hızıyla suzulen poposunu gorebilirler. Hatta yıllardır karşı karşıya oynadığı Summerbee bir macta karşısındaki Best’e aniden sarılır: “George bir dur da yuzunu gorelim artık!” Ama duramaz, rakip kaleler, İskoc viskileri, rulet masaları, sabahında hic guneş doğmayacakmış gibi karanlık ve uzun geceler, rulet ve kağıt masalarındaki sutyenler, yuzunu gormek isteyen kadın erkek, tum rakipleri onu bekliyorlardır. Elinden tek gelen, o kuvette her gun daha da buyuyen, zihninde okyanuslaşan suların karşı tarafına, Amerika’ya gitmektir. Zihnindeki tum Britanya’yı sarhoş seller basmıştır ve her gecen gun gokyuzundeki yıldızların seviyesinden okyanus kenarındaki kayalara kadar yuvarlanan, her yuvarlanışta daha da paslanan elmasın artık o Hayaller Adası’nda yeri yoktur. Best’in Amerika’ya “sığınma”sı, Kuba’dan Miami’ye kacanlardan farksızdır. Kaderinin olduğu yerde daha fazla yaşamaya cesareti yoktur artık. Ama kafasındaki Amerikan ruyası ile gercek Amerikan kabusu arasındaki fark Best’li Manchester ile Best’siz Manchester arasındakinden de fazladır: Los Angeles Aztecs, Fort Lauderdale Strikers, San Jose Earthquakes, Detroit Express derken Pele’ye karşı oynamış, California’da Bestie’nin Plajı’nı acmış, daha da cok kadınla olup daha da cok icki icmiştir. 1982’de 3 maclığına kumar cenneti Hong Kong’un iki ayrı takımına gitmiş ve nihayet 37 yaşında İngiltere’nin kucuk takımlarından Bournemouth’ta aslında kendisini yıllar once bırakan profesyonel futbolu bırakmıştır. Bournemouth’tan once Ada’ya donduğunde adeta sadece zevk ve alkol-kumar parası icin Dunstable, Stockport, Cork Celtic, Hibernian ve Brisbane Lions takımlarında oynayan Best, 1988’de Kuzey İrlanda Milli Takımı’nın sahası Windsor Park’ta nihayet resmi jubilesini yapar. Kendisini keşfeden Bishop ve tum kotu alışkanlıklarına rağmen hayat boyu profesyonel futbolun sahte kriterlerine gore harcanmış yeteneğine tapan antrenoru Matt Bubsy karşısında Liam O’Brady’ler, Ossie Ardiles’ler, Pat Jennings’ler ile aynı sahada ilk gunku kadar best bir Best vardır. Biri cezaalanının dışından olmak uzere attığı 2 golle bir gunluğune de olsa zihnini icine hapseden otel kuvetinden kafasını cıkarır ve herkese gercek George Best’i son bir kez daha gosterir. Kuzey İrlanda forması ile asla Milli Takımlar duzeyinde en ufak bir başarıya imza atamasa da o zaten hep Belfast’taki ara sokakların ayırdığı iki ayrı İrlanda’nın bir takım olmasını istemiş, beklemiştir. Olmeden onceki son konuşmalarında da bu dileğini tekrarlamış ve vasiyet etmiştir. Manchester United’ın kendisi kadar olmasa da buyuk efsaneleri Cantona ve Giggs gibi asla Dunya Kupası’nda forma giymemiş, Dunya Kupası zamanlarında daha da fazla icki şişelerinin ardına saklanmıştır. Onun icin Dunya Kupası ise 1984’te alkollu arac surmek ve kendisine kufur eden polisi tartaklamaktan tutuklanıp Noel gecesini gecirdiği Ford Acık Hapishanesi futbol takımıdır! 20 yıl sonra belki de o geceyi ozlemişcesine yine alkollu arac kullanmaktan tutuklanmış ve 20 ay boyunca araba kullanmaktan men edilmiştir. Alkolik, kumarbaz, asi kişiliğine rağmen futbolu bıraktıktan sonra bile profesyonel futbolun ekonomik kriterlerine gore altın yumurtlayan tavuk olmaya devam eden ve televizyon yıldızlığına terfi eden Best’in alkolle en kotu hatıralarından birisi ise sunucu kadına canlı yayında seks yapma teklifinde bulunmasıdır. 2004 yılında eski karısı Alex Best’in Seda Sayan Şov tarzı bir programda kendisini icip icip ona fiziksel zarar vermekle suclaması da Best’in alkol ile olan ozyıkımcı ilişikisini ozetleyen en acı sahnelerden birisidir. Her iki olayda da George Best, oteldeki hizmetci cocuğu hatırlamış ve yine o kuvetin icinde kaybolmak istemiş. Ama tum bunlara rağmen kendi sahibi olduğu pub’larda icmeye ısrarla devam eden Beşinci Beatle ya da daha doğrusu 2. Rolling Stones 2005’te tedavi gormek uzere bir kez daha hastaneye yatırıldı. 20 Kasım tarihli News of The World’un manşetine gore son sozu “Tanrıya yalvarıyorum: Kimse benim gibi olmesin lutfen!” oldu. Belki de hastane odasında kafasını yine o meşhur kuvete gommuş ve icinden dua etmişti: “Tanrı’ya yalvarıyorum, kimse benim gibi yaşamasın lutfen!” Tum maclardan once herkes olum sessizliğine gomuldu, sonra onu hic gormemiş kucuk cocuklar dahil herkes avucları patlayıncaya kadar alkışladılar. Hala herkes George Best olmak ister gibi ağlıyordu sanki… Cenazesinin getirildiği Belfast Havalimanı’nın adı George Best Havalimanı olarak değiştirildi. Flybe havayolları Dash 8 tipi ucaklarından birine George Best adını verdi ve o ucakla Best’in yakınları Manchester’dan Belfast’a mezar ziyaretine goturuldu. George nihayet sonsuza dek kuvetinin icine saklanmış, annesinin yanına gomulmuştu. Olumunun ilk yıldonumunde Kuzey İrlanda Merkez Bankası 5 Pound değerinde bir milyon Best pulu bastı. Pullar 5 gunde tukendi, hatta eBay’de 30 Pound’a alıcı buldu. 500’den fazla kadınla olmuş ama sadece 2 kez evlenmişti. Rivayetlere gore en az 10 cocuğu var, ama tek yasal cocuğu Calum’a en buyuk vasiyeti futbolcu olmaması. Oldukten sonra pulu bile Rock yıldızları kadar para eden Best’in asıl serveti ise hakkında yazılmış yuzlerce kitap ve şarkı. Unlu The Fall grubunun “Kicker Conspiracy” adlı şarkısındaki “Manchester’ın mavi yakasının bile kralı George Best’tir” sozleri aralarındaki ilişki Fenerbahce-Galatasaray ilişkisinden daha “tutkulu” olan Kızıl United ve Mavi City’nin bile ortak tek noktasının Best sevgisi olduğunu anlatır. Dunyanın en fanatik City taraftarlarından, şarkının bestecisi Mark E. Smith şarkıyı aslında City’yi tutmasına rağmen sadece Best’i izlemek icin United maclarına giden insanlara adamış. Efsanevi indie grubu Wedding Present’ın 1987 tarihli “George Best” isimli albumunun kapağında sadece Best’in buyuk bir resmi ve resme gore minnacık olan grubun adı var. Grubun anlatmaya calıştığı gibi futbolun kutsal kitabında bircok super yıldız Best’in yanında sadece parantez ya da virgulden ibaretler. George Best ise başlı başına bir cilt. Oyle ki değil benim, İslam Cupi, Ahmet Hamdi Tanpınar’ların bile yaza yaza bitiremeyeceği bir cilt… BLOGSPOT __________________