Ubeyy ibn-i Halef, Mekke'de Peygamberimize rastladıkca; "YÂ Muhammed! Benim bir atım var, her gun ona 16 olcek darı yediriyorum, bir gun gelir onun uzerine biner seni oldururum!" diyordu.

Peygamber Efendimiz de; "Belli olmaz, belki İnşaallah ben seni oldururum!" buyururmuştu.

Ubeyy ibn-i Halef Uhud'da, Hz.Peygamberimiz'in hayÂtına son vermek icin and icmişti. Kardeşi Ummiyet'ibn-i Halef'in intikamını almak istiyordu. "Muhammed nerededir?" diye bağırıyordu. "Gelsin de benimle carpışsın. Peygamberse beni oldurur." diyordu.

Peygamberimiz Uhud'da carpışırken arkasına donup bakmıyor, Sahabîlerine; "Ubeyy ibn-i Halef'in arkamdan gelmesinden korkarım. O'nu gorduğunuz zaman bana yaklaştırınız!" diyordu.

Peygamberimiz Şı'ba geldiği sırada Ubeyy'ibn-i Halef'in atını gordu ve onu tanıdı. Ubey ibn-i Halef; "YÂ Muhammed! Sen kurtulursan ben kurtulmayayım" diyerek gelip kavuştu.

Peygamberimiz'in yanında bulunan Sahabîleri; "YÂ RasûlallÂh! İcimizden birisi ona karşı koysa, saldırsa olmaz mı?" dediler.

Peygamber Efendimiz; "Bırakınız, gelsin o!" dedi.

Ubeyy'ibn-i Halef, Peygamberimiz'in yanına kadar geldi. EshÂbı KirÂm, dayanamayarak onun onunu kesmek istediler.

Peygamberimiz; "Geri durunuz" dedi. Hemen HÂris ibn-i Sımmen'in mızrağını eline aldı. Sonra Sahabîlerine kukremiş devenin silkinmesi gibi silkindi. Onları devenin sırtından sineklerin ucup dağılışı gibi etrafından dağıttı. Rasûlullah'ın o sıradaki celÂdeti hic kimsede yoktu.

Peygamberimiz davranınca Ubeyy'ibn-i Halef donup kacmağa başladı. Peygamberimiz ona; "Ey yalancı nereye kacıyorsun?!" dedi ve onu (boynunun miğferle zırh yakası arasındaki kısmından) mızrakla vurup yaraladı. Şah damarını kopardı. Ubeyy, sığır bogurur gibi boğurerek atından yere yuvarlandı, kaburga kemiklerinden bÂzısı da kırıldı. Muşrikler onu ordugÂhlarına getirdiler. Yarasının kanı cıkmıyordu. Ağrısı sızısı dayanılacak gibi değildi.

Bunun icin Ubeyy; "VallÂhi Muhammed beni oldurdu!" dedi.

Arkadaşları; "And olsunki, sen aklını kaybetmişsin! Sendeki yaranın hic ehemmiyeti yok!" dediler.

Ubeyy ibn-i Halef ise; "O bana Mekke'de «Seni ben oldureceğim» demişti, VallÂhi O benim uzerime tukurse yine beni oldurur!" dedi.

Ubeyy'ibn-i Halef bir gun veya bir gunun bir kısmı gectikten sonra, Mekke'ye 6 mil uzaklıkta bulunan Selef'e gelince oldu. Yolda giderken; «Susadım, susadım» diye bağırdığı, bir adamın da «Su verme ona, cunku o Rasûlullah'ın duşmanıdır» dediği rivÂyet edilir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz, kılıncını parlata parlata yuruyen bir muşriki yaya olarak karşılayıp; "En'en-Nebiyyu l kizib, En'ebnu Abdulmuttalib l kizib. (Ben, Peygamberim! yalan yok! Ben, Abdulmuttalib'in oğluyum! yalan yok!)" diyerek onu vurup oldurdu.

SahÂbenin buyukleri, Allah Rasûlu'nun etrafında toplandılar ve O'nu duşmandan korumak icin beraberce dağa cıktılar
__________________