Soru : — Bazı hanımlar etrafa yayılacak derecede tesirli kokular surunuyor, bakanların dikkatini cekecek durumda zinetli giyinip, suslu geziyorlar. Bunun cÂiz olup olmadığı hususu da tartışılıyor, haramdır, değildir diyenler oluyor. Bu hususta sizin bilginiz nedir?

Cevap : — Hanım koku da surunur, zinet de takabilir, suslu de giyinebilir. Ama butun bunları sadece nikÂhlısı icin yapar, beyine karşı gosterebilir. Beyinin dışındakilere boyle suslu, kokulu, zinetli gorunmesine hem sebeb yoktur, hem de cevaz... Zira beyi dışındakilere de aynı şekilde suslu, kokulu bulunmak, onların dikkatini kendi uzerine cekip, zihinlerini kendisiyle meşgul etmek demektir. Halbuki hicbir erkek kendi hanımının, başkasının dikkatini cekip zihnini meşgul etmesini, bakışlarını uzerine toplamasını istemez. Nitekim haysiyetli bir hanım da beyinden başkasının kendisine bakıp, meşgul olmasını arzulayıp, memnun olmaz.


İşte bu bakımlardan evi icinde, beyine karşı koku surunup, zinetlerini gosteren bir hanım, aynı şeyi yabancılara karşı izhar edemez; sokakta, carşı pazarda aynı koku ve susle gezip, yabancıların dikkatini cekecek giyim ve kuşamda olmayı tercih edemez.
Peygamberimiz, Tirmizî’deki bir hadisinde şoyle buyurmuşlardır:
— Gectiği yerdeki insanları te’siri altına alacak kokuyla gezen kadın gunah işlemiş, gayrımeşrû halde bulunmuş sayılır! Demek ki, bir hanım, gectiği yerdeki erkeklerin duyacağı te’sirde bir kokuyla gezemez, cevredeki yabancıların hissedeceği parfumlerle dolaşamaz.

Kadının bu gibi şÃ‚ibelerden uzak olmasını isteyen Peygamberimiz, diğer hadîslerinde de şoyle buyurmuşlardır:
— Bir kadın, kocasından başkası icin koku surunur, sokakta, pazarda bu kokuyla gezerse bu hali ona sadece Cehennemi kazandırır, utanc verecek tavır olur.

Anlaşılan odur ki, şahsiyetini korumasını bilen, saadetini sadece kendi evinde arayan hanımefendi, butun sus ve zinetini sadece beyine karşı kullanacaktır. Beyi dışında hicbir yabancıya karşı gosteriş ihtiyacı duymayacak, suslu puslu gorunmeyi mahzurlu bilecektir.

Cami’us-Sağîr’deki bir hadîste bu hususta daha da acık hukum vardır. Şoyle buyurulmaktadır:
— Te’sirli kokular surunup de camiye giden kadın, bu kokusunu yıkayıp da te’sirini yok etmedikce (nafile) namazı kabul olmaz. Demek camiye giderken de olsa koku surunup gitmek kadın icin cÂiz olmayan bir harekettir. Cami ile surunduğu koku birbiriyle bağdaşmayan iki zıt anlayışın ifadesi olur.
Kadın beyine suslu gorunmek icin beyazlayan sacını siyaha boyatamaz. Ama siyahın dışındaki boyaya boyatabilir. Nitekim bircok dindar hanımlar saclarını kına ile renklendirir, varsa beyazını boyle boyamış olurlar. Kına ile boyamanın sunnet olduğunu ifade eden fıkıh kitapları, beyazı siyaha boyamanın da mekruh olduğunu bildirmekteler.
Nitekim beyaz sacın Muslumanın nuru olduğunu bildiren Efendimiz, kıyÂmette o nurun aydınlığında mu’minin yol alacağını bildirmiş, bunu siyahla kaplamanın, yolu karanlığa gomeceğine işarette bulunmuştur.
Aynı hukum erkek icin de variddir. Beyazı siyah ile ortemez.
Başını erkek başı gibi traş ettirip, ensesi gorunecek derecede saclarını kısaltan kadına da Allah’ın lÂnet ettiğini haber veren Efendimiz, kadının utanmasının en buyuk hasleti olduğunu, utanan kadının yuzunde nurdan bir hay perdesinin bulunduğunu, utanmayanın ise bu hay perdesinin yırtıldığını, perdesiz duruma duştuğunu bildirmiştir.

Kadın, cevrede normal sayılıp dikkati cekmeyecek derecedeki zinetlerini, yuzuğunu gunluk hayatında takabilir. İhtiyac hissederse bunlarla sokağa cıkabilir. Zira bunlar cevrede normal kabul edilen şeylerdir. Dikkat cekici seviyede değildir. Hased ve tahrike sebeb olmaz.

Ahmet Şahin

__________________