Omur boyu devam eder bizim Muslumanlığımız Elhamdulillah...
Bir hadis, bizlere Ramazan sonrasını duşundurmektedir. MeÂli şoyledir:- Allah icin yapılan işlerin en makbulu, devamlı olanıdır. İsterse o devamlı iş az olsun.

Diyelim ki, bir insan Ramazan boyu beş vaktine beş daha ilÂve etmiş, elinden tesbihini, başından takkesini duşurmeyen biri hÂline gelmiş; ama bu titizlik ve dikkat, sadece Ramazan ayına mahsus kalmış, Ramazan’dan sonra tesbihler, seccadeler sandığa, dinî titizlikler gelecek Ramazan’a bırakılmış... İşte bu, Allah yanında makbul olan titizlik değildir. Allah’ın insanlara ihsan ettiği el, ayak, goz, akıl gibi sayısız nimetleri nasıl sadece Ramazan ayına inhisar etmiyor, omur boyu devam ediyorsa, Rabb’in emirlerine olan bağlılığımız da Ramazan ayına inhisar etmemeli, omur boyu devam etmeli, son nefese kadar surmelidir. Oylesine devam edip surmeli ki, dinî mukellefiyetlerimiz bizde hava, su gibi ihtiyac haline gelmiş olmalıdır. Nasıl insan havasız, susuz yaşayamazsa biz de dinî mukellefiyetlerimizi yerine getirmeden yaşayamaz hÂle gelmeliyiz.

Nitekim Ramazan’da bir yakınımı ziyarete gitmiştim. Maruz kaldığı hastalıktan dolayı orucunu yemek mecburiyetinde kalmıştı. Ama nasıl bir yemek bu? Diyordu ki:

- Ramazan gunu evimde mecburen su icerken adet urperiyor, kendimi itham ediyorum. İcimde kavga, dovuş başlıyor. “Sen nasıl Muslumansın? Herkes oruc tutarken şu mubarek gunde sana oruc yemek yakışır mı?” gibilerden sesler geliyor adeta kulağıma. Demek ki bu kardeşimizde İslÂmî hayat hava, su gibi ihtiyac hÂline gelmiş. Bu hayatın dışına cıkarsa mazereti bile olsa icinden ikaz sesleri duyuyor, vicdan azabı cekiyor.

Nitekim bir buyuğumuzun hastalığına rağmen oruc tutmakta nasıl bir ısrarın sahibi olduğunu STV’de gorduk. İftar saatine doğru iyice halsizleşiyor, hatta kendinden geciyor, sadece dudaklarında okumaya calıştığı duaları fısıldayacak kadar bir takat goruluyor, adeta hayat memat sınırında bulunuyor. Bir adım otesi obur Âlemdir. Bunda hic şuphe yoktur. Kendisine doktorlar orucunu tutmaması gerektiğini soyluyorlar, hatta tutarsa olebileceğini dahi ima ediyorlar. Onun cevabına bakın lutfen:

- Ben orucumu yersem işte o zaman olurum! diyor, orucunu yiyerek olmektense tutarak olmeyi tercih edeceğini ifade etmiş oluyor. Adeta dini hayatın icinde yaşayabilirim, bu hayatın mazeretle de olsa dışında olmak benim icin mumkun değildir, orneğini veriyor.

Nitekim Yermuk Savaşı’nda yaralanarak sıcak kumların uzerinde mecalsiz duşen, aynı zamanda da son anlarını yaşayan bir sahabiye bir diğer sahabi kırbasındaki suyu uzatıyor, cabuk şu suyu ic diyor, yoksa dudakların iyice kuruyacak, dilini donduremez hale geleceksin.

Sahabinin cevabına bakın lutfen:

- Suyu şu kalkanıma boşaltın diyor, ben orucluyum şimdi su icemem. İftar vaktine kadar yaşarsam o zaman icerim, yoksa orucumu bozamam, Rabb’imin huzuruna oruclu olarak gitmeyi tercih ederim. Bunlar neyin ifade ve işaretledirler acaba?

Demek ki kendini İslÂmî hayatla boylesine ozdeşleştiren mumin, Ramazan’dan sonra gomlek cıkarır gibi dinî hayatı cıkarıp eski gaflet gomleğini giyemez. Belki Ramazan’da kazandığı guzellikleri benimser, omur boyu dinî hayatını surdurme azim ve gayretine girer. Onun icin ‘Ramazan gitti, dinî hayat bitti’ denemez. Ramazan gider; ama dinî hayat devam eder. Cunku biz “Ramazan Musluman’ı” durumuna duşmek istemeyiz.

Suleymaniye Camii baş imamı merhum Sadık Efendi, Ramazan Musluman’ını anlatırdı sohbetinde. Bayram namazından sonra yaklaşan biri elini opmek istediği hocaefendiden hakkını helal etmesini isteyerek şoyle der:

- Hocam, Ramazan boyunca teravihimizi kıldırdınız, bize hakkınız gecti, helal edin. Gelecek Ramazan’da goruşmek uzere haydi Allah’a ısmarladık!..

Hocaefendi ile helalleşen bu zat, ihtimal ki elinde seccadesi, başında takkesiyle evinin yolunu tutar, ilk işi hanıma şoyle seslenmek olur:

- Hanım! Al şu seccadeyi, şu takkeyi, şu tesbihi, dolabın en ulaşılmaz yerine sakla. Bu Ramazan’ın geleceği de olacaktır elbette. O zaman yine lazım olacak bunlar bana. Biliyorsun ben oyle tek Ramazan Musluman’ı değilim. Gelecek Ramazan icin de hazırlığımı şimdiden yapmış olayım boylece.

Evet, bu tip aylık Muslumanlık Resulullah’ın tarif ettiği Muslumanlık değildir. Hadisin hatırlatması şoyledir:

- Efdal’ul amali edvemuha! Amellerin en efdali, en devamlı olanıdır; Ramazan’a mahsus şekilde kalanı değildir.

Evet, biz Ramazan Musluman’ı değiliz. Omur boyu devam eder bizim Muslumanlığımız Elhamdulillah...

Ahmet ŞAHİN

( Zaman )
__________________