Şimdilerde ezana eskisi kadar onem verilmiyor. Belki coğumuz ezan sesini bile duyamıyoruz. Doğumumuzda kulağımıza, ‘hayatın boyunca ayrı kalma’ duasıyla okunan ezanlarla buluşamıyor artık kulaklarımız. Ona değerini hissettirmiyoruz hal ve hareketlerimizle. Buyuklerimiz Ezan-ı Muhammedî okunurken ona nasıl hurmet edeceğimizi şoyle sıralıyorlar: “Ezan okunurken mumkunse konuşmayı kesin ve ezanın edebine uygun olmayan bir durumda iseniz bu durumdan cıkın. Muezzinin okuduklarını tekrar edin. ‘Hayyalessalah ve Hayyalelfelah’ bolumlerini tekrarlamayın, bu arada ‘La havle ve la kuvvete illa billah’ (Guc ve kuvvet yalnız Allah’tandır) duasını okuyun. Sabah ezanında ise ‘Essalatu hayrun mine’n-nevm’ (Namaz uykudan hayırlıdır) bolumunden sonra ‘Sadakte ve berirte’ (Doğru ve iyi soyledin) şeklinde tasdik ifadesini tekrarlayın.” Ecdadımız ezana o kadar ehemmiyet vermiş ki; her yoreye her vakite ozel makamlar geliştirmiş. Bugun cocuklarımız ve genclerimiz ezana verilmesi gereken değerin farkında değil. Boylu boyunca uzanan genc ezan okunduğu zaman Allah’ı ve Peygamber’i hatırına getirmiyor, kılını dahi kıpırdatmıyor, actığı muzik kanalını bırakın kapatmayı sesini kısmayı bile duşunmuyor... Belli ki ailesindeki buyukler ezan okunduğu zaman bunların hicbirini yapmamış... Gelin bu mubarek gunlerde, hem kendimiz hem de eş ve cocuklarımızla Ezan gerektiği değeri vermeye calışalım ve bu davranışımız hayat boyu sursun. Mesela, ezanı duyduğumuz zaman televizyonu kapatalım, Allah’a, ezanların gurul gurul okunduğu boyle bir ulkede yaşadığımız icin şukurler edelim. Minaresiz şehirlerde ezana hasret anlaşılabilir; fakat her gun 5 defa okunan bu ulkede ezana hasret kalmak gercekten anlaşılamayan bir hasret... Bugun ezana gostereceğimiz ilginin yarın karşımıza cıkacak olan ilgi olacağını unutmayalım.
__________________