Cevap:

İman en buyuk hidayet... Bunun zıddı ise kufur... O hÂlde, dalÂlet denilince oncelikle kufur anlaşılacaktır. Kufur, iman yolundan sapma demektir.

“Kim imanla kufru değiştirirse, şuphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur.” ( Bakara, 108 )

Tevhit yani Allahı bir bilmek de başlı başına bir hidayettir. Oyle ise şirk yolu da dalÂlettir.

Şu Âyet-i kerimede dalÂlet, şirke duşmek mÂnÂsında kullanılmıştır: “Allaha ortak koşan kimse, şuphesiz derin bir sapıklığa duşmuştur.” ( Nisa, 116 )

AhlÂk kavramını ciğneyip, hayvan gibi sadece şehvet peşinde koşmak da doğru yoldan bir sapmadır. AhlÂk, hidayet yoludur; edepsizliğin her nevi ise dalÂlettir.

Şu Âyet-i kerimede dalÂletin bu ceşidi nazara veriliyor: “Onlar hayvan gibidirler, hatta, yolca ( tuttukları yol itibariyle), daha da sapıktırlar.” (Furkan, 44 )

Başta, materyalizm, tabiatcılık, evrimcilik olmak uzere, İslÂma zıt her turlu felsefî akım da birer dalÂlet yoludur ve bunlara tabi olanlar da ehl-i dalÂlettirler. Tarih boyunca nice bÂtıl duşunce akımları cıkmış, fakat gunumuzde coğunun mensubu kalmamıştır.

İnsanın kul olduğunu, bu Âlemde misafir bulunduğunu ve ahirete yolcu olduğunu unutan kimselerde, kulluğun yerini enaniyet ve kibir alır. Kendi ruh dunyasını kendi aklıyla şekillendirmeye kalkışan ve sadece nefsinin razı olacağı bir ahlÂk anlayışını benimseyen bu gibi insanlar, hak ve hakikatten sapmış ve dalÂlet yoluna girmişlerdir.

Muminlerin yaptıkları her turlu yanlışlık da, doğru yoldan sapma demektir. Ama bu hataları işleyen kimseler, kelime mÂnÂsıyla, dalÂlete duşmuş olsalar bile ıstılahî mÂnÂda onlara ehl-i dalÂlet denmez. Nitekim, miras taksimiyle ilgili bir Âyet-i kerime şoyle son bulur:
“Şaşırıyorsunuz diye Allah size acıklıyor. Allah her şeyi bilendir.” ( Nisa, 176 )

Âyette, dalÂlete duşmekten soz edilmiş, ama tercumesinde “dalÂlet” yerine “şaşkınlık” kelimesi kullanılmıştır.

AlaÂddin Başar (Prof. Dr.)
__________________