A - Hayatı
"Asıl adı Ebu Abdillah el-Haris İbn Esed el-Anzi el-Muhasibi'dir. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık H. 165'de Basra'da doğdu. Cok kucuk yaşta ailesiyle birlikte Bağdat'a yerleşti. Orada yaşadı ve H. 243'de aynı yerde vefat etti. Kunyesi Ebu Abdillah'dır. Evliyanın beyi, takva sahiplerinin direği, itibarlı, muhteşem, iftihar edilen muhterem, menkıbe sahibi, alim, şeyh, zahir ve batın ilimlerine vakıf ulemadan olup, bir cok ilim dalında cağındaki evliyanın muracaat kaynağı bir abiddir. Tevhidde ve tecridde hususi bir yolu olan Muhasibi, mucahede ve muşahedede ulaşılması mumkun en yuksek mertebeye ulaşmıştır."1 Nefis muhasebesini cok yaptığından "Muhasibi" olarak isimlendirilmiştir.2
Babası cok zengin biri olmasına rağmen Muhasibi cok fakir bir hayat yaşamış ve ceyrek dirheme muhtac olarak irtihal-ı dar-ı beka eylemiştir.3 Buna ilişkin şu hadise nakledilir. Haris'e, pederi vefat edince bircok mal-mulk ve akar kalır. Fakat Muhasibi bundan birşey almaz. Bunun sebebi kendine sorulduğunda da sahih bir rivayette Nebi'den (s.a.s.) nakledilen "Aralarında din farkı bulunanlar, yekdiğerine mirascı olamaz."4 hadisini nakleder. Cunku babası Kaderidir. Buna ilave olarak şu da zikredilmektedir: "Muhasibi bir gun yolun ortasında babasının yakasına yapışır -orada bulunanlar hadiseye şahit olmaktadırlar- ve babasına: Annemi boşa. Zira sen başka dindensin."5 der. Bu acıdan annesinin Kaderiye'ye karşı bir adavetinin olduğu da soylenebilir. Babasının durumuna bakılacak olursa Muhasibi'nin cocukluk doneminin refah ve bolluk icinde gectiği anlaşılmaktadır. Fakat bu durum onun duşuncesine tesir etmemiş olacak ki babasından cok annesine meyletmekte ve onun yanında yerini almaktadır. Hatta Mutezile'nin muhaddislere bakışı herkes tarafından malum iken Muhasibi'nin, beklenmedik bir anda Mutezili ders halkasından ayrılması, bize onun hem kucuk yaşlarda ilim hayatına atıldığını hem de Kaderiye'ye karşı tavrının acık ve net olduğunu belirtmektedir.6
----------------
Evliyanin beyi, takva sahiplerinin direği, itibarlı, muhteşem, iftihar edilen muhterem, menkıbe sahibi, alim, şeyh, zahir ve batın ilimlerine vakıf ulemadan olup, bir cok ilim dalında cağındaki evliyanın muracaat kaynağı bir abiddir. Tevhidde ve tecridde hususi bir yolu olan Muhasibi, mucahede ve muşahedede ulaşılması mumkun en yuksek mertebeye ulaşmıştır.
----------------
"Gerek muteber tabakat kitapları, gerekse kendi telifleri, Basra'da doğması ve oradan da kucuk yaşta Bağdat'a yerleşmesinin dışında hayatıyla ilgili bize geniş bilgi vermemektedir. Basra'dan ailesi ile birlikte cıkıp Bağdat'a yerleşmesini, Bağdat'ta Babu't-Tak mahallesinde babasıyla kendi arasında gecen bir olaydan anlıyoruz. Ayrıca gencliğini fakihlerin ve muhaddislerin ilmi sohbetlerinde ve ders halkalarında gecirdiğini, muhaddislerden yaptığı rivayetlerin cokluğundan tahmin edebiliyoruz."7 Kunyesinin Ebu Abdillah olduğu, Muhasibi'nin hal tercemesinin verildiği hemen hemen butun kaynaklarda gecmektedir. Bu da bize onun evlenmiş olabileceğini gosterir. Ancak ulaşabildiğimiz kadarıyla evlatlarıyla ilgili herhangi bir bilgiye rastlayamıyoruz. Dolayısıyla onun gunluk hayatıyla alakalı cok şey bilemiyoruz. Cocukluğu ve gencliği bizim icin mechul iki devreden ibarettir. Bunun yanında olgunluk donemini idrak etmiş kamil bir şeyh olarak baktığımızda, hayatını gayesine adamış birini goruruz. Tıpkı Hz. Muhammed'in (s.a.s.) putperestleri hakka davet edip din ehli insanlar haline getirdiği ve onları ahlaki değerleri itibarı ile en yuksek derecelere erdirdiği ve iclerine halis takva ve iman salıp onlardan ornek bir topluluk oluşmasına vesile olduğu gibi, Muhasibi de muasırlarının dinin yenilmeyen prensiplerine ve sahih imanın iadesine yonelmelerini hedeflemektedir ki, bu Muhasibi'nin kendisi icin arzuladığı bir emanet ve butun takatını kullandığı bir gayedir."8
B - Şahsiyeti
Haris el-Muhasibi onurlu bir kişidir. Dinin ve ilmin izzetini koruma adına son derece titiz olup gozu hep rıza mertebesindedir. Kendisi ve rehber olmaya calıştığı insanlar icin hedefi, dinin yenilmeyen gucu, sahih ve sağlam imanın kalblere ve kafalara -ozellikle amele aksetmek suretiyle- hakim olmasıdır. Babası varlıklı ve kendisinin de ihtiyacı olmasına rağmen, babadan kalan servete, hassasiyetinin gereği, mustağni kalmıştır. Bu meblağın yaklaşık otuz bin dinar veya yetmiş bin dirhem olduğu ifade edilmektedir.9 Muhasibi bu mala dokunmamış ve onu beytu'l-mal'a gondermiştir.10
Hayatını hep onurlu yaşamıştır. Murakabe, muhasebe, zuhd ve takvanın ona kazandırdığı bir şahsiyet vardır ki, onunla bir salikin ermesi mumkun olan en yuksek mertebeye ermiştir. Hatta bununla alakalı olarak Cuneyd, şunu nakleder: "Haris cok hastalanan muzdarip bir insandı. Birgun eşikte otururken onu karşımda gordum. Yuzunde aclığın verdiği bir solgunluk vardı; bitkindi. Yanına sokulup, Amca! Bizim eve girsen, birşeyler atıştırsan. Sonra da amcamlara gideriz. Onların sofraları bizden daha renklidir. Orada daha lezzetli yemekler bulunur dedim. Onune birkac ceşit yemek koydum. Elini uzattı, bir parca alıp ağzına goturdu. Ama yutamıyordu. Ciğniyor, ciğniyor, ağzında geveliyor, lokma boğazından aşağıya inmiyordu. Sonra birden kalktı, hicbir şey soylemeden cekip gitti. Ertesi gun karşılaşınca merakla sordum: Amca! Once beni sevindirdin, sonra da uzdun. Neden boyle davrandın? Haris dikkatle bana baktı ve: 'Evladım! Aclık feci bastırmıştı. Bana sunduğun yemeği bulmak icin cok caba harcamıştım. Ama benimle Rabbim arasında hususi bir işaret vardır. Yiğeceğim O'nun rızasına uygun olmazsa burnuma kotu bir koku gelir. Midem onumdekini kaldırmaz. Sizin evin onundeyken de bana sunduğun yemeğin ilk lokmasını aldığımda bu kokuyu hissettim. Birden iştahım kesildi, lokmayı cope attım ve cıktım.' dedi."11
Diğer bir hususiyeti ise, şupheli bir yemeğe elini uzattığı an parmağındaki bir damarın harekete gecerek onu uyarmasıydı.12 Muhasibi'nin takdire şayan diğer bir yonu de, Resulullah'ın sozleri hususunda son derece titiz davranıp hakkı cesurca haykıran ender insanlardan olmasıdır.13 Haris el-Muhasibi'nin muasırı bazı alimler vardır ki sultanların kapılarını tutmuş, onların husn-u teveccuhlerini kazanmaya calışmışlardır. Bir kısmı da vardır ki ilmin izzetini korumuş, onurlu ve şahsiyetli yaşamışlardır. Ahmed İbn Hanbel, sultanlardan hediye alıyor diye oğlu Salih’e kapısını kapamış ve ona karşı tavrını koymuştu. Muhasibi de bunlardan biridir.14
Bir insanın onurlu ve iffetli bir hayat yaşayıp, duşunce ve şahsiyet kaymalarına maruz kalmadığını tesbit acısından -bu tur olaylara maruz kalmış ise- hadiseler karşısındaki tutum ve tavrı o şahıs icin cok onemli sabitelerdendir.
-----------
Muhasibi, ibadete duşkun bir abid, zahid bir sofi,gozu yaşlı bir nasih, saduk bir insan olarak rivayette bulunan bir muhaddis, fakih ve mutekellim bir alimdir. Acık kalblilikle hakkı ilan,beyan parlaklığı ve ifade gucune mazhar bir insandır. Herhangi birisine terğib ve terhibe muteveccih bir şey soylediği zaman, sanki o kimse onu gozle goruyor gibi olur ve onu vicdanında hissederdi.
---------------
"Diğer yandan Muhasibi, ibadete duşkun bir abid, zahid bir sofi, gozu yaşlı bir nasih, saduk bir insan olarak rivayette bulunan bir muhaddis, fakih ve mutekellim bir alimdir. Acık kalbililikle hakkı ilan, beyan parlaklığı ve ifade gucune mazhar bir insandır. Herhangi birisine terğib ve terhibe muteveccih bir şey soylediği zaman, sanki o kimse onu gozle goruyor gibi olur ve onu vicdanında hissederdi. Konuştuğu zaman daima mudellel konuşur ve soylediği şeylerle insana yakin elbisesini giydirirdi. Davet ettiği amellere ikna sadedinde soluklarını insan icine oylesine akıtırdı ki, tıpkı şiddetli bir azaba maruz kalan evladına karşı titreyen, korkan, merhamet edip onun icin inleyen muşfik bir babanın halini alırdı."15
C-Yaşadığı İlmi Muhit
Muhasibi'nin Basra'da doğup devrinin en onemli ilim merkezlerinden biri olan Bağdat'ta ailesiyle beraber yaşaması; Fıkıh, Hadis, Tefsir, Kelam sohbetlerinin yapıldığı ders halkalarına gidip gelmesini kolaylaştırmış ve daha cocukluk doneminden itibaren geniş bir ilmi muhite sahip olmasını sağlamıştır.
"Bağdat, Muhasibi'nin yaşadığı donemlerde cok ceşitli olaylara sahne olmuştur. Daha sonra kendisinin de bizzat reddiyede bulunacağı Mutezile ekolu ile muhaddisler arasında şiddetli munakaşalar yaşanmıştır. Mutezile, zamanla Abbasi halifeleri uzerinde etkili olmuştur. Sofilerin bir yandan ictimai hayattan kendilerini tecrid ederek daha cok nefis muhasebe ve murakabesinde bulunmayı tercihleri, buna mukabil Mutezili ekolun daha aktif tutumları, kaderi duşuncenin devlet erk'anı uzerinde etkili olmasında onemli rol oynamıştır."16 Dolayısıyla devlet, bu ekolu benimsemiş ve ilme merakı olan Me'mun da H. 212 senesinde Kur'an'ın mahluk olduğunu benimseyerek alimlerden bu goruşu kabul etmelerini istemiştir."17 Me'mun'dan sonra halife olan Mu'tasım (H. 218-227) iş başına geldiğinde; o da ağabeyinin yolunu takip ederek, vasiyeti uzere insanları Kur'an'ın mahluk olduğu goruşunu kabule zorlamıştır.H. 219'da Ahmed İbn Hanbel'e bu goruşu benimsemesi icin yaklaşık otuz değnek vurdurur; ama kabul ettiremez. Bunun uzerine evinden cıkmasını ve ders takririni yasaklar. Ahmed İbn Nasr el-Huzai H. 231'de mihne-i Kur'an munasebetiyle oldurulur.18
Butun bu olup bitenlere şahid olan Muhasibi, hadiselerin cehresinde Mutezili duşuncenin ozellikle "akıl'la alakalı sozlerini ve yorumlarını cok iyi anlar, imal-i fikir eder ve muhaliflere cevap vermeye kendini hazırlar. Neşet ettiği ortamın gereği, cevresi, ceşitli ders halkalarından muteşekkildir. Ozellikle sunni duşunceye kilitlenmesi ve ilmin izzetini koruma duşuncesine matuf şahsi fedakarlıkları bu muhitin eseri olsa gerek. Uzun yıllar muhaddislerin sohbetlerine katılması ve ders alması, hadis konusundaki istikametini sağlayan en onemli faktorlerden biridir. İmam Azam Ebu Hanife'nin (H. 150) gozde talebelerinden İmam Ebu Yusuf'tan (H. 181) "er-Riaye" de rivayette bulunması, ustadı İmam Malik ile hem muasırı hem de mezheb imamı Şafii'den (H. 204) ders alması, fıkıhtaki duşunce rasaneti hakkında fikir vermektedir. Tasavvufta ise Hasan el-Basri (H. 110), İbrahim İbn Edhem (H. 162), Davud et-Tai (H. 166) ve Fudayl ibn İyaz (H. 187) gibi kimselerin duşunce dunyalarına muttali olması, tasavvufi yonune ve ilmi muhitinin zenginliğine işaret eden unsurlardandır.19
D - İlmi Şahsiyeti
"Muhasibi'nin, gencliğinin tamamını bu mezkur kultur, ilim ve terbiye ocaklarında gecirmesi, ona tenkitci bir bakış acısı kazandırmış ve mudellel olmayan bir şeyi kabul etmeme gibi ilmi bir hassasiyet de sağlamıştır."20
Bir insanın ilmi şahsiyetini tanımak ve değerlendirmek icin, evvela ilmi olarak ortaya koyduğu eserlere, sozlerine ve diğer alimlerin, hakkında soylemiş olduğu ifade ve kanaatlere bakılmalıdır. Biz burada Muhasibi'nin eserlerini21 ayrı bir araştırma konusu yapıp, oncelikle ondan sadır olan sozlere sonra da hakkında soylenenlere kısaca goz atarak ilmi şahsiyeti ile ilgili fikir edinmeye calışacağız.
1. Muhasibi'nin Sozlerinden Bazıları:
"İlim, Allah korkusunu, zuhd, rahatlığı ve ic hoşnutluğunu, marifet ise, inabeyi (Allah'a donuşu) netice verir."22
"Bu ummetin en hayırlıları, din işleri dunya işlerinden, dunya işleri de ahiret işlerinden kendilerini menetmeyenlerdir."23
"Guzel ahlak; ezaya katlanmak, kızmamak, guler yuz ve tatlı sozdur."24
"Herşeyin bir cevheri vardır. İnsanın cevheri akıldır. Aklın cevheri ise tevfiktir."25
"Hakkın nidasına kulak vermezsen davetine nasıl icabet edeceksin "26
" Zalim, halk kendisini ovse de pişmandır. Mazlum, insanlar kendisini yerse de selamettedir. Kanaatkar olan,ac olsa da zengindir. Tamahkar,mal sahibi olsa da yoksuldur.”27
“Uc şeyi kaybettik; gunahlardan korunmayarak guzel yuzu, emanete riayet etmeyerek guzel sozu, vefakarlıkta bulunmayarak guzel kardeşliği.”28
" Kulun ilk maruz kaldığı bela, ahireti hatırlamada kalbin muattal olmasıdır. Cunku o zaman kalbde gaflet hasıl olur."29
" Allah'ın verdiği nimetlere şukretmeyen, onların zevalini istemiş olur. Her zahidin zuhdu, marifeti olcusundedir. M'arifeti ise aklı nisbetinde olup, akıl da imandaki kuvvetin derecesine bağlıdır."30
------------------
"Haris el-Muhasibi laf ebeliği yapmayan, anlamsız soz soylemeyen, muhaliflerine susturucu cevaplar veren, dostlarına ve oğrencilerine karşı şefkatli, yumuşak ve oğut verici ilmi karihaya sahip bir şahsiyettir." Beyan gucune gelince; fesahat, selaset ve edadaki guzellik bakımından, akıcı bir uslubu, carpıcı bir beyanı ve parlak bir ifade duzgunluğu vardır.
------------------
2. Muhasibi Hakkında Soylenenler:
İbn Salah: Fıkıhta, hadiste, tasavvufta ve kelamda Muslumanların imamı idi. Onun bu ilimlere ait kitapları, daha sonraki musanniflerin muracaat kaynağı oldu.31
Ebu Mansur: Şayet İmam Şafii'nin ashabı icinde fıkıhta, kelamda, usulde, kıyasta, zuhd, vera ve marifette Haris el-Muhasibi'den başka kimse bulunmasa idi o, muhaliflerine tek başına yeter, yuzunun akıyla işin icinden cıkardı.32
Ahmed İbn Hanbel: Haris el-Muhasibi tasavvuf ilminden soz ederken ayet ve hadislerden mudellel konuşurdu.33
İmam Şa'rani: O, zahir ilimlerinde, usul ve muamelatta, kavminin onde gelenlerinin en alimi idi. Aslen Basra'lı olup, Bağdatlıların ustadıdır. Bircok musannefatı bulunan, zamanının gozdesi bir alimdir.34
Kaynaklar, Muhasibi'den muhaddis, fakih, mutekellim ve zahid olarak bahseder.35 Tasavvuftaki otoritesinin yanında kelam ilmiyle de yakından iştigal etmiş bir mutekellimdir. Bu sahadaki karihasını Mutezile'ye karşı yazdığı reddiyede gormek mumkundur.36 Kelamla meşgul olanlar, gorduğumuz kadarıyla, muhaddisler tarafından yer yer tenkide tabi tutulmuşlardır. Bu yonuyle Muhasibi ile Ahmed İbn Hanbel arasında benzeri vakalara rastlamak mumkundur. Ancak burada esas arzetmek istediğimiz mesele, kendi sahalarında zirveye ulaşmış şahsiyetlerin birbirlerine olan bazı tavırlarından ziyade, her iki tarafın hakperestliği ile, ilim ve amel yonuyle birbirlerini takdirleridir. Tarihte, gerek eserleriyle gerek devrindeki insanlara ışık tutmalarıyla ve yaşayışlarıyla ornek olmuş şahsiyetler arasında bu tur hadiseler olmuş olabilir.37 Bunlara insanın -musaffa ve mustafa değilse beşer olması hasebiyle- tabiatında bulunan insana ait bir hal nazarıyla bakıyor, o buyuk şahsiyetleri hayırla yadediyoruz.
"Haris el-Muhasibi laf ebeliği yapmayan, anlamsız soz soylemeyen, muhaliflerine susturucu cevaplar veren, dostlarına ve oğrencilerine karşı şefkatli, yumuşak ve oğut verici ilmi karihaya sahip bir şahsiyettir." Beyan gucune gelince; fesahat, selaset ve edadaki guzellik bakımından sahasında kabul gormuş evvelkilerin tarzını andırmakla birlikte, akıcı bir uslubu, carpıcı bir beyanı ve parlak bir ifade duzgunluğu vardır.39
E - Muhasibi ve Tasavvuf
Muhasibinin, hal tercemesi ile ilgili kaynakların bildirdiklerine gore, zahir ve batın ilimlerini cemeden, Fıkıh, Hadis, Kelam ve Tasavvufta devrinin alimleri icerisinde seckin bir yere sahip ornek bir insandır.
Bir Batılı onu şoyle anlatır: "Tasavvufi yonune gelince o, İslam mistisizminin hakiki hocası olarak bilinip İslam kelamcılarının en buyuklerinden biridir. Bunu en bariz şekilde hayatı ve eserleri ortaya koymaktadır."40
"Yetiştiği donem; sofi, rafizi, mutezile ile birlikte fukaha ve muhaddislerin ceşitli ders halka ve ekollerinden oluşan bir ortamdır."41 Kendisi de hemen hemen gencliğini bu ders halkalarında gecirmiş birisi olarak, ders halkalarının faydasının tartışılmaz olduğunu belirtmekle birlikte, ilim sahipleri icin "ilim"de birtakım kayma noktalarının bulunduğunu zikrederek onları uyarmaktadır.42
Muhasibi, ilim ve ameli bir vahidin iki yuzu şeklinde yorumlayıp, birinin diğeri olmaksızın duşunulemeyeceğini belirterek "er-Riaye" adlı eserinde bu konu uzerinde hassasiyetle durur. Subki, Muhasibi'nin eserlerinin cokluğunu ve bunlardan mustağni kalınamayacağını vurgularken, tasavvufla alakalı kitaplarının, kendisinden sonra bu sahada eser yazacaklar icin kaynak teşkil ettiğini belirtmektedir.43
"Zahidu'l-Kevseri (o. 1952), Muhasibi'nin, Gazali uzerinde derin tesirinin olduğunu ve "İhya'yı kaleme alırken Muhasibi'nin er-Riaye adlı eserini, kitabına mihver kabul ettiğini soyler."44 Muhasibi'nin, cağının mutasavvıflarından farkı; Kur'an'ı yorumlamada naslara bağlılığın yanında akıl faktorunu de goz onunde bulundurmasıdır. Bu iki konu gelişme sureci icerisinde tasavvufta, sofilerce ihmal edilen hususlardandır denilebilir. Haris el-Muhasibi tasavvufta bunları one cıkarması sayesinde, hulul ve ittihada inanan ve diğer bir takım garip duşunceli insanların fikirlerinin kendi duşunce dunyasına sataşıp hakim olmasından kendisini korumuştur".45 Sofiyane bir hayat yaşayan Muhasibi, cağdaşlarının tenkidine maruz kalmıştır. Her ne kadar tabakat kitapları bunu, alimlerle Muhasibi'nin arasındaki munaferet olarak zikretseler de, ehl-i hak ve insaf bu hususların makul yorumunu yaparak meseleye acıklık kazandırırlar.46
"Haris el-Muhasibi bu cercevede ele aldığı kitaplarında, ilmi ve idraki olcusunde Kur'an-ı Kerim, Sunnet ve Sahabe kavillerini esas mihver kabul etmiştir. Gorduğumuz kadarıyla kitaplarında herhangi bir şatahat sozkonusu değildir. Tasavvufi duşuncesini ve mesleğini davet yorungeli, sahih ilim ve amei butunluklu, murakabe, tezkiye-i nefis ve rıza mertebesine yaklaşma uzerine bina etmiştir. Diğer bir deyişle Muhasibi'yi, iceriğinde amel olmayan bir hususu konuşuyor veya yazıyor gibi bir durumda gormek mumkun değildir. Bu da şer'i bir yoldur."47
Mevcud matbu eserlerine ve sahasında ehil ulemanın hakkında soylediklerine bakılacak olursa, işlek bir kaleminin ve velud bir dimağının olduğu anlaşılmaktadır.
Hakkında senakar ifadeleri olan alimlerden bir-iki iktibasta bulunalım:
"Abdulfettah Ebu Gudde: Ebu Abdillah, butun vaktini hayırda harcardı. Bunu ya insanlara va'z-u nasihat ederek, ya kitap telifi yaparak, ya da bir kulun sevabını Allah'tan umarak, son nefesine kadar hayır ve taatte vazifesini eda etme şuuru icerisinde Allah'a ibadetle vaktini gecirirdi" der.48 "Bağdadi, Muhasibi'nin, zuhd, dinin esası ve muhaliflerine verdiği cevaplarla ilgili, faydalı ve herkesin istifade edebileeği bir cok kitabının olduğunu zikreder."49 "Subki (H. 771) ise Muhasibi'nin Fıkıhta, Tasavvufta, Hadiste ve Kelamda otorite olduğunu ve bu ilim dallarında yazdığı kitapların sayısının 200'e ulaştığını belirterek eserlerinin sonrakilere kaynak teşkil ettiğini ve soyler."50
Hayatını, ilim oğrenme ve oğretmeye vakfetmiş, ilimle ameli butunleştirmiş, Hak yolunun bu aziz yolcusunun hayatını, insanımıza bir ornek olarak takdim ediyoriz.
* Yard. Doc. Dr. Sakarya Univ. İlahiyat Fak. Oğretim Uyesi
Dipnotlar
1-Ebu Nuaym, Hilye 10/73-110; Hatib Bağdadi, Tarihu Bağdat 8/ 211-215; İbn Hacer, Tehzibu't-Tehzib 2/116-118; İbn Hallikan, Vefayatu'l-a'yan 2/57-58; Zehebi, Mizanu'l-i'tidal 1/430-431; Sem'ani, el-Ensab 5/207-208; Zehebi, Siyeru- a'lami'n-nubela 12/110-112; Omer Rıza Kehhale, Mu'cemu'l- muellifin 1/517-518; Zirikli, el-A'lam 2/153.
2-Subki, Tabakatu'ş-Şafiiyye 2/275.
3-İbn Hacer, Tehzib 2/117.
4-Ebu Davud, feraiz 10.
5-İsbehani, Hilye 10/75; Hatib, Tarihu Bağdat 8/214; İbn Hacer, Tehzib 2/217.
6-Haris İbn Esed el-Muhasibi, el-Akl ve fehmu'l-Kur'an thk. Huseyin el-Kuvvetli, Beyrut 1982, s. 13.
7-Muhasibi, a.g.e., s. 18; J. Van Ess, İslam Ansiklopedisi, Muhasibi Mad, İstanbul 1971, 8/507.
8-Abdu'l-Halim Mahmud, a.g.e. s. 43-44.
9-Kuşeyri Risalesi s. 72; İbn Hallikan, a.g.e. 2/57.
10-Attar, Tezkiretu'l-evliya s. 225-229.
11-Subki, a.g.e.,, 2/276; Hatib, a.g.e. 8/213-214.
12-Subki, a.g.e. 2/277.
13-İsbehani, Hilye 10/73.
14-Muhasibi, Mukaddimetu'l-vasaya, thk. Abdulkadir Ata, s. 32.
15-Muhasibi, Risaletu'l-musterşidin, thk. Abdu'l-Fettah Ebu Gudde, s.16-17.
16-Muhasibi, el-Akl ve fehmu'l-Kur'an s. 22.
17-Subki, a.g.e. 2/. 37-63.
18-Muhasibi a.g.e. s. 23-24.
19-Subki, a.g.e. 2/275; Muhasibi, a.g.e. s. 25.
20-Muhasibi, a.g.e. s. 25.
21-Haris el-Muhasibi 'nin eserleri hakkında geniş bilgi icin bkz. Adil Oksuz, Tefsir Usulu Acısından Muhasibi ve Fehmu'l-Kur'an (Basılmamış Y.L. Tezi) s. 18-20 Sakarya 1996.
22-Subki, a.g.e. 2/272.
23-Subki, a.g.e. 2/272.
24-Subki, a.g.e. 2/272.
25-Hatib, a.g.e. 8/213.
26-Subki, a.g.e. 2/273.
27-Subki, a.g.e. 2/273.
28-Hatib, a.g.e. 8/212
29-Şa'rani, et-Tabakatu'l- kubra 1/64.
3O-Muhasibi , Risaletu'l-musterşidin, thk. Abdulfettah Ebu Gudde, Kahire 1988, s. 30.
31-Subki, a.g.e. 2/275.
32-Subki, a.g.e. 2/275.
33-Şa'rani, a.g.e. 1/64.
34-Şa'rani, a.g.e. 1/64.
35-İbn Nedim, el-Fihrist s. 391.
36-Muhasibi, el-Akl ve fehmu'l-Kur'an, s. 370-393.
37-Subki, a.g.e. 2/ s. 278.
38-Sahabeden gunumuze Allah Dostları 3/219.
39-Muhasibi, Risaletu'l-musterşidin s. 26.
40-J. van Ess, a.g.e., Muhasibi mad. s. 507-509.
41-Muhasibi, a.g.e. s. 30.
42-Muhasibi, er-Riaye, s. 383-390.
43-Subki, a.g.e. 2/275
44-Muhasibi, Risaletu'l-musterşidin s. 17.
45-Muhasibi, el-Akl ve fehmu'l-Kur'an, s. 34
46-Subki, a.g.e. 2/278.
47-Muhasibi, Risaletu'l-musterşidin s. 26.
48-Muhasibi, Risaletu'l-musterşidin s. 17
49-Hatib, a.g.e. 8/211.
50-Subki, a.g.e. 2/ 275-276.
YENİUMİT DERGİSİ
__________________
Muhasibi Ve Kur'an'ı Yorumlamada Kullandığı Bazı Kriterler
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Muhasibi Ve Kur'an'ı Yorumlamada Kullandığı Bazı Kriterler