Cinler de insanlar gibi Allah’a kul olarak yaratılan varlıklar. Fakat mahiyetleri biraz farklı. İnsanların bilincaltında ‘korkulması gereken varlık’ olarak yer edinen bu mahlukatı ne kadar tanıyoruz?

Cinler, halk arasında yayılan rivayetlerden oturu bilincaltımızda genelde korkulması gereken varlıklar olarak yer edinir. Bu endişeyle onlara ‘cin’ demektense ‘uc harfli’ demeyi yeğleriz. Adını andığımızda yanı başımızda belireceklerine inanırız. Aslında bu varlıkların evlenmeleri, yemek yemeleri, ibadet etmeleri gibi insanlara benzeyen bircok ozelliği var. Ancak aramızda ince bir fark var. Biz onları goremezken, onlar bizi gorup, etkileyebiliyor. Dolayısıyla sadece isimlerinin anıldığı yerde değil her yerde olabilirler. Yani cin değil, uc harfli diyerek sadece psikolojimizi rahatlatmış oluyoruz.

Hayli merak ettiğimiz bu varlıkları tanımak icin ilahiyatcı yazar Dr. Mehmet Yavuz Şeker’in kapısını calıyoruz. Şeker, her şeyden once cinler Âleminin varlığını kabul etmek gerektiğini hatırlatıyor. Zira, Kur’an-ı Kerim cinlerin varlığını bizlere haber veriyor. Peygamber Efendimiz’in insî ve cinnî Âleme gonderilmesi de bize cinlerin varlığını ispat ediyor. Ancak Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) cinler Âleminin de Nebi’si olmasına rağmen, bazı insanların esir alıp kullandığı gibi onları asla kullanmamış.

Cinlerin insanlara musallat olması konusunda Dr. Şeker, “Cinlerin Âleminde muminler de var, kafirler de. Genelde kafir cinler insanlara musallat oluyor. Vucuda nufuz ederek insanı sapkınlığa teşvik ediyorlar. Tabii bu olay Allah’ın izniyle gercekleşiyor.” acıklamasını yapıyor.

Fakat zihnimizde hÂl cinlerin ne şekilde musallat olduğuyla alakalı soru işaretleri kalıyor. Dr. Yavuz Şeker, cinlerin iki şekilde insanlara musallat olduğunu anlatıyor: İlki cinci hocalar. Kimileri, bu insanlara giderek, buyu-sihir yoluyla kafir cinleri başka insanlara musallat edebiliyor. Cinler, o kişiyi delirtebilir, karı-kocayı ayırabilir. Yalnız Şeker, bunu yapanın da yaptıranın da kufur gibi buyuk bir gunah işlediğini, ahiretlerini de tehlikeye attığını belirtiyor.

Cinler kendi iradeleriyle de bir insana musallat olabiliyor. Bunu ise daha cok mekÂn belirliyor. Coplerin dokulduğu, kopru altı gibi urperti duyduğumuz ve temiz olmayan yerlerde dikkatli olmak hatta mecburiyet dışında oralarda bulunmamak gerekiyor.

Uc harfliler hakkında merak edilen bir diğer husus, fizikî gorunumleri. Cinlerin mahiyeti ile ilgili Kur’an-ı Kerim, Rahman Sûresi 15. ayette bizlere şu bilgiyi veriyor: “(Allah) Cini de yalın bir ateşten yarattı.” Fakat bu ateşin mahiyeti hakkında sınırlı bilgiye sahibiz. Mehmet Yavuz Şeker, “İnsan da topraktan yaratılmış. Ancak insan yaşarken toprak goruntusunde değil. Dolayısıyla cinleri tasvir ederken ateşten bir şey hayal etmek doğru olmayabilir.” diyerek, aslında onları hayal etmemizin imkÂnsızlığını ifade ediyor.

CİNLERİN İNSANLARA BENZEYEN YONLERİ

Cinler bircok yonuyle insanlara benziyor. Orneğin, Allah’a ibadet ve kullukta bizim gibi mukellefler. Allah (cc), Zariyat Sûresi 56. ayette, “Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” buyuruyor. Dolayısıyla onlar da bizler gibi dunyadaki amellerinden ahirette sorumlu olacak. Cennete giden cinler olacağı gibi cehennemlik olanlar da cıkacak.

Bu mahlukatların insanlara benzeyen diğer bir ozelliği de kendi aralarında evlenip coğalabilmeleri. Bu konuda insanlarla cinlerin evlenebileceği goruşune sahip bazı Âlimler bile bulunuyor. Dr. Yavuz Şeker ise boyle bir şeyi fiziken olanaklı bulmuyor. Ona gore insanlar halusinasyon goruyor. Cinler de insanlar gibi acıkıyor ve yemek yiyor. Ancak onların menuleri copler, kırıntılar, atıklar, dışkı, vucuttaki bakterilerden oluşuyor. Bu yuzden cinlerden uzak durmak isteyen insanlar icin temizlik muhim bir recete.

Benzerliklerinin yanı sıra onları insanlardan ayıran onemli ozellikleri var. Cinler hayvan ve insan suretlerinde gorunebiliyor. Yılan, akrep, sığır, merkep ve kuş kılığına girebiliyorlar. Nitekim Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Nahle Vadisi’nde onlardan biat kabul ederken, akrep ve kopek gibi herhangi bir hayvan kılığında gorunmemelerini ister. Kendi suretlerinde ya da daha başka munis bir surette tezahur etmeleri teklifinde bulunur. Nebiler Serveri, biz ummetini, “Siz evinizde boyle bir haşere gorduğunuzde ona once uc defa ‘Allah rızası icin git!’ deyin; belki o cin arkadaşlarınızdan biri olabilir. Eğer gitmezse o zaman cin değildir; zarar verecekse, oldurebilirsiniz.” sozleriyle uyarıyor.

Cini insandan ayıran onemli bir ozellik ise cok yerde bulunabilmeleri ve insanlara tesir edebilmeleri. Oyle ki cinler taifesinden olan İblis, cennetin dışında olmasına rağmen, ilk insan Hz. Âdem cennette iken ona tesir etti. Ancak onların insanlara tesir edebilmesi sadece Allah’ın izniyle mumkun. Bu durum da onemli bir imtihan vesilesi. Cinlerin musallat olmasıyla imtihan edildiğini duşunenlerden biri de Mehmet Turkoğlu. Onun ilginc hikÂyesine kulak verdiğimizde cinlerle alakalı bilmediğimiz pek cok şeyi oğreniyoruz. Turkoğlu, asker donuşu memleketinde ticaretle uğraşmaya başlar. İşleri yolunda giderken bir anda her şey ters gitmeye başlar. Arabaları surekli bozulup yanar. Aracları tamirciye gosterdiğinde tamir ustası bile aracın arızasını anlamaz. Devam eden gunlerde surekli kÂbuslar gorur. O zamanlar evlilik hazırlığı yaptığı nişanlısıyla hicbir sebep yokken duğune 15 gun kala ayrılır. Burada dikkat cekici olan ise Turkoğlu’nun nişanlısından ayrılacağını 3 gun oncesinden ruyasında gormesi. Bunun gibi pek cok ilginc olaylar hayatına etki eder. Cevresindeki insanlar, uzerinde buyu olduğunu, cinlerin kendisine musallat olabileceğini soyler. İlk zamanlar buna aldırış etmez. Ancak zamanla bu mahlukları bazen uyku halinde bazen de uyanıkken gormeye başlar.

Mehmet Turkoğlu, insan siluetinde 15 tane dişi cinin kendisine musallat olduğunu soyluyor. Cinler Âlemindeki kadınların erkek insanlara, erkek cinlerin de kadınlara Âşık olabildiğini ifade ediyor. Hemen ardından yaşadıklarını serinkanlılıkla şoyle anlatıyor: “Bazen uyandığımda baş ucumda oturuyorlar. Bazen sırtımı sıvazlıyor, başımı okşuyorlar. Ozellikle kerahet vakitlerinde uyuduğumda onları daha fazla goruyorum. ” Bu durum bir sure sonra Turkoğlu’nun canına tak eder. Başına gelenleri birkac hocaya anlatmaya karar verir. Gittiği butun hocalardan, başka bir insan tarafından buyu yolu ile cinlerin kendisine musallat edildiğini oğrenir.

Cinlerin vucutta kalma suresi ne kadar uzun olursa insanın uzerinde bıraktığı etki de fazla oluyor. Muska ve benzeri yontemlerle 1 yıldır tedavi olmaya devam eden Turkoğlu, yaklaşık 3 yıldır bu sorunu yaşıyor. Başına gelenlerin imtihan olduğunu duşunuyor ve Cenab-ı Hakk’a bu imtihanı başarıyla gecebilmek icin dua ediyor.

Cinler insanlara zarar vermek icin değil, Allah’a kul olmak icin yaratılan varlıklar. Onların bizlere zarar vermelerini istemiyorsak temizliğimize, evrad-u ezkÂrımıza (devamlı okunan dua ile zikirler) ve ibadetlerimize dikkat etmemiz gerekiyor. Unutulmamalı ki, Allah’a sığınan hicbir varlığa, O (cc) istemedikce kimse zarar veremez.



Cinlerden korunma yolları

Sıkca besmele cekmek ve Allah’a sığınmak en onemli tedbir.

Temiz ve abdestli olmak korunma yollarının başında geliyor. Allah Resûlu def-i hacet yaptıktan sonra istibra yapar ve hemen abdestini alırdı.

Oturduğumuz ve uyuduğumuz yerlerde biskuvi, ekmek kırıntısı, kesilmiş tırnak gibi maddeler olmamalı.

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem), şer cinlerden korunmak icin yatmadan once Ayet-el Kursi, Felak-Nas ve İhlas sûrelerini okuduktan sonra avuc icine sıcak nefes ile ufleyip vucudunun her yerini sıvazlardı. Resûl-i Ekrem bu işlemi 3 kere yapar ve uyurdu.

Keraat vakitlerinde cinlerin musallat olabilme ihtimali yuksek. Bu vakitlerde uykuya dalmamak daha hayırlı.

__________________