Valencia kaynayan kazan, futbolcular ve Koeman ise kepce... İspanyol kulubun tadı şu sıralar acı bir corbayı andırıyor, taraftarlar da bu corbanın tadını beğenmediklerini acık acık soyluyor; başkansa ortalarda pek gorunmuyor. Yazarımız Ewan Macdonald da soruyor: Bu takım nasıl kurtulur? Bir cevabınız varsa, buyurun... Valencia’da bir futbolcu daha yeni teknik direktor Koeman’ı eleştiri yağmuruna tuttu. Joaquin, Marca gazetesine verdiği demecte Ronald Koeman’ın gelişinden beri her şeyin daha kotuye gittiğini soyledi. O da takımın daha iyi calışması ve gelişebilmek icin birlik beraberlik icinde olmaları gerektiğini soyledi. Ancak asıl onemli olan, Joaquin’in soylemedikleriydi. Deportivo gibi işlerin kotu gittiği kuluplerde futbolcular teknik direktorlerine destek verirken, Valencia’da bunun tam tersini goruyoruz. Cok az futbolcu hocalarına sahip cıkıyor. Hatta bircoğu eski teknik direktorleri Quique Flores’e haksızlık yapıldığını duşunduklerini acık acık itiraf ediyor. Quique Quique 2005 yılında Getafe’den geldi ve calıştığı iki sezonda takım ligi 3. ve 4. sıralarda tamamladı. İkinci yılında Valencia Avrupa’da ilk 16’ya kaldı ancak daha sonra Chelsea’ye boyun eğdi. Teknik adamın son doneminde Valencia bocalamaya başladı. Sezon başında maclarını kazanıyorlardı ancak bunlar zor kazanılan maclar oldu ve iyi de futbol oynamıyorlardı. Avrupa kupalarında da durum aynıydı. En sonunda Valencia başkanı, Quique'nin Mestalla’daki devrinin kapanmak uzere olduğunu acıkladı. Başkan Juan Soler'in kulup uzerinde buyuk bir etkisi olduğu biliniyor. Başkan, adeta dediği buyruk olarak kabul ediliyor ve o ne isterse oluyor. Bunun boyle olduğunu Quique’den iyi bilen yoktur. Sonuna kadar savaştı ancak kovulmaktan kurtulamadı. Taraftarların buyuk bir bolumu de Quique’den cok şikayetciydi ve başkan Soler arkasına aldığı ruzgÂrla teknik adamın işine son verdi. Utanc verici bir şekilde kuluple ilişiği kesilen hoca, işini kaybetmesine rağmen rahatlamış gibiydi. "İşimi kaybettim ama hayatımı geri kazandım. Umarım takım bundan sonra yoluna devam eder ve istediği başarıları elde eder" diyordu teknik adam ayrılırken. Takımı bu başarılara taşıyacak hoca ise Ronald Koeman olarak tespit edilmişti. Hollanda destroyeri Bircok kişinin secimle ilgili şupheleri olsa da, değişikliğe sevindiler. Koeman’ın ilk hedefi guzel futbol oynatmak, La Liga’yı iyi bir yerde bitirmek ve Avrupa kupalarında daha başarılı olmaktı. Tam tersine Koeman’la birlikte Valencia daha kotu oynamaya ve yenilgiler almaya başladı. Takım amacsız ve hırstan yoksundu. Yani Quique doneminden bir farkı yoktu. İlk birkac ay icerisinde alınan iki galibiyet sonrası Koeman buyuk bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini fark etti. Miguel Angel Angulo, Santiago Canizares ve David Albelda’ya takımda istenmedikleri iletildi. (Diğer taraftan oyuncuların ifadelerine gore kendilerine bu konuda hicbir acıklama yapılmamıştı.) Koeman daha sonra sebepleri basınla paylaştı. Mesaj oldukca acıktı. “Ben başarılıyım” dedi Koeman, “ve takımın coğunluğu da oyle. Ancak tum hata bu uc oyuncuda ve ben de onları uzaklaştırıyorum cunku burada patron benim.” Hic kimse onu kararlarının arkasında durduğu icin yargılayamaz. Ancak bu tavrı takıma hic yararlı olamadı. Valencia hÂl formsuz, bu uc oyuncu da hÂl kulupte ve idmanlara cıkmaya devam ediyor. Başkan Soler surpriz bir şekilde ortadan kayboldu ve en kotusu de her gun bir oyuncu cıkıp olayların bu hale gelmesinden dolayı cok uzulduklerini soyluyor ve basına gizliden gizliye mesajlar veriyorlar. Koeman'ın aldığı onlemler gerekli miydi? Kararlarını acıklayabilmesi icin bu uc tecrubeli oyuncuyu basın onunde aşağılamalı mıydı? Evet, bu oyuncular eskisi kadar iyi performans gosteremiyor, ancak bu şekilde uzaklaştırılmaları doğru muydu? Albelda'nın basın toplantısındaki goz yaşları sadece kendini acındırmak icin değildi, oyuncu gercekten uzulmuştu. İşte o zaman Koeman, bu verdiği kararın daha neler getireceğini mutlaka anlamıştı. Eğer o gun anlamadıysa, şu anda kesinlike biliyor. Takımın kendine hic guveni yok, hicbir şey umurlarında değil ve acıkcası korkmuş gorunuyorlar. Belki de bu oyuncular Ocak ayında sessizce kiralansa ya da satılsa, konu kapanacaktı. Koeman kendisinin patron olduğunu kanıtlayacak ve bu kadar polemiğe girilmeyecekti. Belki de o zaman Valencia bu kadar cok şey kaybetmeyecekti. Belki de Joaquin basının karşısına cıkıp teknik direktorunu eleştirmeyecekti. Belki de Valencia bu kadar kotu durumda olmayacaktı. İyiye gidecek mi? Ozetle, Mestella’da işler iyiye gideceğine, daha da kotu gitti ve şu anda olumlu bir gelişme de yok. Bu durumda Koeman boşu boşuna mı takımın başına getirildi? Aslında Quique de takımda iyi işler yapmıyordu ancak zor bir kadro ve daha da zor calışma şartları altında mucize de beklenmemeli. Dengesiz oyunculardan kurulu bir takım, kavga eden oyuncular, memnuniyetsiz taraftarlar ve pek yardımcı olamayan bir başkanla bile takım liderin 4 puan gerisinde 4. sırada bulunuyordu. Takımın başında cıktığı son macta Sevilla’ya kotu bir oyundan sonra 3-0 yenildiler. Bu onların 9 mactaki 3. yenilgileriydi, diğer 6 maclarını kazanmışlardı ve daha kotu gunler de gelecekti. Koeman yonetiminde takım 2 galibiyet, 3 beraberlik ve 7 yenilgi aldı. O gunden beri Maduro ve Banega’yı alarak ota sahaya takviye yaptılar. Bu da fazla işe yaramadı. Hatta David Villa, Vicente ve Joaquin gibi yıldızlar da kotu oynamaya başladılar. Vicente bile Mestella’daki gerginlikten şikayet etti ve gonderilecek dorduncu oyuncu olabileceğini soyledi. Sahada serbestisi olan ve kendine cok guvenen bir oyuncudan bunları duymak elbette ki şaşırtıcı. Koeman'nın stili, Mestella’ya adeta bir korku havası yaymış durumda. Belki de gelişi kapalı kapılar ardındaki problemleri acığa cıkartmıştır. Cunku Quique sessiz ve diplomat tarzı karakteriyle olayları ortbas etmeyi secmiş bir teknik adamdı. Hollandalı ise alışılmışın dışında patavatsızlıklar yapıyor. Daha 3 ay olmasına rağmen bir zamanlar muhteşem olan takımı parcalamayı başardı. Bu işi temizleyip temizleyemeyeceği de Valencia’da ne kadar dayanabileceği ile doğru orantılı. __________________