Hz. Resul-u Ekrem -sav-in hayatından bir kıssa
Bİr namaz
Selime uc aydır mescide gidemiyordu. Ezan sesini duyduğunda, herzamankinden daha cok mescide gitme arzusu uyanıyordu onda... Cok, ama cok ozlemişti mescidi, orada kılınan o muazzam cemaat namazlarını... Bebeğini dunyaya getireli uc ay olmuştu. Onu yanına bırakıp gideceği kimsesi olmadığından, bu muddet zarfında mescidden ve cemaat namazından butunuyle mahrum kalmıştı. Kocası seyyar satıcıydı; hurma satardı, evinin gecimini sağlayabilmek icin sabah erkenden evden cıkar, akşama değim Medine sokaklarını dolaşır dururdu... Bu sebeple de ne ev işlerine yardımcı olabilecek vakti vardı; ne de bebeğe bakması icin bir dadıya verecek parası... Selime buna rağmen, hayatından memnundu. Fakat yine de ezan sesi kulağına calındığında bir garip huzun cokuveriyordu yureciğine... resulullah'ın -sav- mescide hayat veren o sımsıcacık yumuşak sesini hatırlıyordu hemen... Ezan sesini duyduğunda, tıpkı gecmiş gunlerde olduğu gibi cabucak mescide gidip cemaate katılabilmeyi ne kadar da arzuluyordu... Ne yazık ki bu arzı, uc aydır yureğinde kalmıştı sadece.
Uc ay once doğum yapmıştı, Onun ilk cocuğuydu bu... Yavruca hep ağlıyordu, rahatsızdı, susmak bilmiyordu bir turlu... Bu yuzden Selime genellikle cok yorgun ve uykusuzdu. Mescide gidip cemaate katılır ve Resulullah'ın -sav- ardında namaza duracak olursa butun yorgunluğunu unutacağını, icinin mutlulukla dolup, yeniden neşesine kavuşacağını bilmiyor değildi. Fakat bebeği kime bırakacaktı? Kimsesi yoktu ki...
Hava kararmak uzereydi. Tam o sırada ezan-ı Muhammedî sesi Medine semalarında cınladı: "Allah-u Ekber!"...
Selime'nin yureğine o Âşina huzun bulutu cokmuştu yine... Gozleri bebeğine takıldı, bakışlarını ondan ayırmaksızın butun varlığıyla ezanı dinlemeye başladı... Yavrucak uyuyordu, soluk alışları pek sakindi bugun... Selime'nin tahammulu kalmamıştı artık, Resulullah'ın -sav- cemaatine katılmalıydı. Aceleyle yerinden doğrulup abdest aldı, giyinip ortundukten sonra itinayla yavrusunu kucağına alıp evden cıktı. Hızlı adımlarla mescide doğru yurumeye başladı. Heyecanla etrafına bakındı; adımları Âdet kendiliğinden mescide surukluyordu onu şimdi. Tedirgindi, cemaate yetişebilecek miydi acaba?.. Mescidin kapısına vardığında rahat bir nefes aldı, namaz henuz başlamamıştı. Cemaate yetişebilmenin verdiği coşkun bir mutlulukla mescide girdi. Bu sırada kucağındaki yavrusuna takıldı gozleri, uyanmıştı; gozlerinin ici guluyormuşcasına tatlı bakışlarıyla gulumsuyordu annesine. Selime'nin sevincine diyecek yoktu, "Keşke daha once akıl edebilseydim bunu!.." diye soylendi kendi kendine, "Boşuna sıkmışın kendimi demek ki... Daha once de cocuğumu yanıma alır, mescide gelebilir ve cemaatle namaz kılabilirdim pekÂlÂ... Hem de Resulullah'ın arkasında... Onun imametinde kılacağım bir rekat namaz bile buyuk ganimettir bana!.. Onunla cemaat kılmak varken, evde tek başına nasıl kılabildim namazlarımı bunca sure?!"
Birden muezzinin "Namaz başlıyor, acele edin!" diye bağırdığını duydu. Cabucak kendini toparlayıp saflara doğru yurudu, bir safta durup boş bir yer aramaya başlamıştı ki Resulullah'ın -sav- tekbir sesini duydu. İftitah tekbiriydi bu, namaz başlamıştı.
Selime, bebeğini yavaşca yere, mescid zeminine serilen yegane ortu olan hasırın uzerine bıraktı. Cocuk sakindi... İcinden, namaz bitinceye kadar onun boylece sakin durmasını ve uc aydır cemaat namazı kılamayan annesinin bunca ozlemden sonra ilk namazını gonul huzuruyla kılmasına izin vermesini diledi. Ardından, hemen hazırlanıp tekbir getirerek namaza durdu.
Resulullah'ın -sav- gonullere hayat veren, kalpleri huzurla dolduran sesi duyuluyordu şimdi... Onun sesinden başka cıt yoktu mescidde... Mescidin duvarları, dışarıdaki kuşlar, hatta gokyuzu bile onu duyabilmek icin susmuştu ÂdetÂ. Selime, Resulullah'ın -sav- telÂvet ettiği Hamd Suresi'ni dinliyordu butun varlığıyla... Bu sureyi Resulullah'ın -sav- ağzından duyabilmek, uc aydır nasib olmamıştı ona... Allah Resulu, Hamd Suresi'nin Âyetlerini sakince, tane tane okumadadaydı. Selime'nin kalbi, tarifi imkansız bir coşkuyla garkolmuş, sınırsız bir huzura gomulmuştu.
Namazın ucuncu rekatı bitmişti şimdi, Resulullah'ın -sav- takbir sesiyle herkes rukuya vardı: "SubhÂn-e rabbiy'el Âzimî ve bihamdih..."
"Allah-u Ekber!"..
İşte tam bu sırada... Tekbir sesinin hemen ardından ansızın yukselen bir bebek cığlığı, mescidin butun sessizliğini bozuverdi...
Selime'nin bebeğiydi bu!.. Dunya başına yıkılmıştı birden sanki... Mescidin huzur veren sessizliği, onun bebeğinin cığlıklarıyla bozulmuştu işte!.. Pek utandı, ne yapabilirdi ki?! Namazını bozamazdı, bebeğin cığlıklarıysa dinmek bilmiyordu hic!.. Selime, nemazın nasıl bittiğini anlayamadı; mahcubiyetten kıpkırmızı olmuştu yuzu.. Bebeğini mescide getirmek suretiyle namaz sırasında herkesin huzurunun kacmasına sebeb olduğunu duşundukce mahcubiyeti artıyor, cocuğunu mescide getirdiği icin kendisini lanetliyordu. Butun dileği, namazını bir an once bitirip cocuğunu alarak, mescitten hemen uzaklaşabilmekti.
"Allah-u Ekber!"
Herkes doğrulmuştu, Selime de doğruldu. Cocuk hal ağlıyordu...
Namazın ikinci rekatı cok cabuk bitmişti. Resulullah -sav- Hamd Suresi'nin ayetlerini aceleyle okumuş, ruku ve secdeyi de cabucak tamamlamıştı. Namazın ucuncu rekatı da her gun alışılagelen sureden daha erken bitti.
Selime'nin bebeği bermutad ağlamaktaydı. Ne yapacağını bilemiyordu; aklı hep bebeğinin yanında olduğundan, Resulullah'ın -sav- o gun namazı cok erken bitirdiğini farkedemedi. Selime, bebeğinin namaz kılanları rahatsız ettiği, mescidin huşu'sunu dağıttığı duşuncesiyle uzgun ve mahcup bir halde cocuğunu alıp cabucak mescitten cıkmayı tasarlarken ansızın Resulullah'ın -sav- gulumseyen cehresiyle karşılaştı! Resulullah -sav- Selime'nin bebeğinin yanına diz cokmuş, ona bakarak gulumsuyorlardı!.. Allah Resulu'nun mutebessim cehresini goren bebek hemen sakinleşivermişti, artık ağlamıyordu!..
Mesciddeki cemaat, o gun namazın bir hayli erkne bitmesini şaşkınlıkla karşılamış, buna bir anlam verememişlerdi. Resulullah'ın -sav- namaz biter bitmez kalkıp gittiğini gorunce ise şaşkınlıkları bir kat daha arttı. Resul-u Ekrem -sav- cok gecmeden geri donmuştu, hemen etrafına toplanıp bu davranışının hikmetini sordular. Hz. Peygamber, "Duymadınız mı?" buyurdular, "Bir bebek ağlıyordu..."
Mescidde bulunanlar, o bebeğe yardımcı olabilmek icin Resulullah'ın -sav- namazı erken bitirdiğini anladılar.
Selime, mahcub değildi artık... Bebeğini şefkatle kucaklarken "seni gidi yaramaz..." diye mırıldandı, "Oylesine ağlayıp şamata kopardın ki, Resulullah -sav- bizzat ilgilendi seninle. Buyuduğun zaman bu olayı hatırlatacak ve Resulullah'ın -sav- cocukları ne kadar sevdiğini anlatacağım sana."
__________________
Bismillahirrahmanirrahim
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Bismillahirrahmanirrahim