Tesettur ve onun mĂ‚nevî sĂ‚ikı olan edep ve hayĂ‚, insana Ă‚it bir keyfiyettir. Diğer mahlûkat icin edep, hayĂ‚ ve ortunmek mevzubahis değildir. Ayrıca ortunmek, fıtrî bir kulluk edebidir. Nitekim Hazret-i Âdem ile Hazret-i HavvĂ‚’nın, Cennetʼte başka insanlar olmadığı hĂ‚lde hayĂ‚ edip telĂ‚ş icerisinde yapraklarla ortunmeye calışmaları, bu keyfiyetin, insanoğlunun fıtratında bulunan en koklu vasıflardan biri olduğunun gostergesidir.
***
İslĂ‚m’da tesettur farzdır. Zira Ă‚yet-i kerîmede hanımların tesetture riĂ‚yet etmesi şoyle emredilmektedir:
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mu’minlerin kadınlarına (bir ihtiyac icin dışarı cıktıkları zaman) dış ortulerini ustlerine almalarını soyle. Onların tanınması ve incitilmemesi icin en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (el-AhzĂ‚b, 59)
Âyette zikredilen “celĂ‚bîb” kelimesi, “cilbĂ‚b” kelimesinin cemî hĂ‚li olup lugatte; geniş elbise, gomlek ve başortusu gibi mĂ‚nĂ‚lara gelmektedir. Yani kadını baştan aşağı orten bol manto, ferĂ‚ce ve carşaf gibi giysiler, cilbĂ‚bın muhtevĂ‚sına girmektedir.
CilbĂ‚b, esasında vucut hatlarını belli etmeyen ortudur. Bugun maalesef sokaklar, butun vucut hatlarını ortaya doken, dar, suslu ve cĂ‚zibeli bin bir turlu dış kıyafetle dolu. LĂ‚kin bu aslĂ‚ tesettur değildir. Dış kıyafet, bol olmalıdır. Vucut hatlarını belli etmemeli, “Baksana bana!”, dedirtmemelidir.
***
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz tesetturun ehemmiyeti ile alĂ‚kalı olarak bir hadîs-i şerîflerinde şoyle buyurmuşlardır:
“Cehennemliklerden kendilerini dunyada henuz gormediğim iki grup vardır: Biri, sığır kuyrukları gibi kırbaclarla insanları doven bir topluluk. Diğeri, giyinmiş oldukları hĂ‚lde cıplak gorunen ve oteki kadınları kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve horgucune benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar Cennetʼe giremedikleri gibi, şu kadar uzak mesafeden hissedilen kokusunu bile alamazlar.” (Muslim, Cennet, 52)
Buradaki “giyinmiş cıplaklar” ifĂ‚desiyle kastedilen, sadece suslenmek icin giyinen, dışarı cıkarken daha cĂ‚zip ve dikkat cekici kıyafetler kullanan ve vucut hatları belli olacak şekilde dar, ince veya şeffaf elbiseler giyen kimselerdir.
***
Tesettur emri, İslĂ‚m’da kadına verilmiş olan yuksek mevkî ve kıymetin muhim bir tezĂ‚hurudur. Nitekim değerli hazineler, en guzel şekilde muhĂ‚faza edilir; tutup da hırsızların gozleri onune serilmez. İşte musluman kadın, kendisine verilen yuksek kıymet sebebiyle yabancı bakışların yıpratıcı ve incitici tesirinden tesettur sĂ‚yesinde muhafaza edilmek istenmiştir. Tesetturun en buyuk hikmetlerinden biri de budur.
***
Âyet-i kerîmede şoyle buyrulur:
“Mu’min kadınlara da soyle: Gozlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Gorunen kısımları mustesnĂ‚ olmak uzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başortulerini, yakalarının uzerine (kadar) ortsunler…” (en-Nûr, 31)
Kadının ortunmesiyle kadınlık şahsiyeti korunmaktadır. Kadın, ortusuyle karşısın*dakine bir zarĂ‚fet ve nezĂ‚ket hissi vermektedir. Aksi hĂ‚lde kadın, tesetturden uzaklaşarak kendisini topluma bir nevî deşifre ettiğinde, nezĂ‚ket ve zarĂ‚feti zedelenir. Boylece nefsĂ‚nî arzuları tahrik eden bir şehvet vĂ‚sıtası hĂ‚line getirilmiş olur. Bu ise onun şahsiyet ve haysiyetini ayaklar altına alarak annelik vakĂ‚rını zaafa uğratır.
***
Kadının cĂ‚zibesi, tesettur emri ile yalnız kocasına tahsis edilmiştir. Cunku kadın ve erkek arasında neslin devamı icin birbirlerine karşı değişmez bir fıtrî temĂ‚yul mevcuttur. Tesettur emrine riĂ‚yet edilmediği takdirde bu meyil, insanı, ilĂ‚hî hudutları ciğnemek gibi felĂ‚ketlere dûcĂ‚r eder. Bu ise toplumda ahlĂ‚kî cokuntuye sebep olur.
***
İslĂ‚m, zĂ‚hiren cĂ‚zibesi olmayan bir kadına da tesetturu emretmiştir. Yani “Bu kadın, başını, kolunu ve ayaklarını acsa da acmasa da bir şey fark etmez, zĂ‚ten dikkat cekici değildir.” denilemez. Burada kadının, tesetturle kadınlık vakĂ‚rının korunması esastır. Nitekim tesetture riĂ‚yetsizliğin neticesini gosteren şu hĂ‚dise ne kadar ibretlidir:
Hazret-i Âişe-radıyallĂ‚hu anhĂ‚-’nın yanına, Şamlı kadınlardan bir grup gelmişti. Hazret-i Âişe:
“–Sizler herhĂ‚lde, hanımları hamamlara giren (orada tesetture dikkat etmeyen) bolgedensiniz!” dedi.
Kadınlar;
“‒Evet!” diye cevap verdiler.
Hazret-i Âişe:
“–Ama ben, Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in; «Elbisesini evinin hĂ‚ricinde bir yerde cıkaran (yani tesetture dikkat etmeyen) her kadın, mutlakĂ‚ Allah ile kendi arasındaki perdeyi yırtmış olur.» buyurduğunu işittim.” dedi. (Ebû DĂ‚vûd, HammĂ‚m, 1/4010; Tirmizî, Edeb, 43/2804)
***
Kadın ve erkeğin tesetturunun birbirinden farklı bulunması, kadın vucûdunun erkeğe gore daha cĂ‚zibeli yaratılmış olmasından kaynaklanmaktadır.
***
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Âişe-radıyallĂ‚hu anhĂ‚-’nın ablası EsmĂ‚’nın ince bir elbise giydiğini gorunce başını cevirmiş ve:
“–EsmĂ‚! Bulûğa erdikten sonra kadınların, -yuzune ve eline işaret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin gorulmesi doğru olmaz!” buyurmuştur. (Ebû DĂ‚vûd, LibĂ‚s, 31/4104)
Gunumuzde kucuk yaşlardaki kızlarımızın da giyim kuşamlarına dikkat etmek buyuk bir ehemmiyet arz etmektedir. Zira darb-ı meselde ifĂ‚de edildiği gibi; “Ağac yaşken eğilir.” Bu sebeple “Henuz yaşı kucuktur” denilerek Ă‚dĂ‚ba uygun olmayan giyim-kuşam ve davranışlar, aslĂ‚ goz ardı edilmemelidir. Zira bunlar zaman icinde alışkanlık hĂ‚lini alır. Daha sonra o yanlışlardan kurtulmak da cok zor olur.
***
Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir gun zekĂ‚t olarak toplanan koyunların yanına gitmişti. Koyunların yanında, onlara bakmak uzere ucret mukĂ‚bili tutulmuş olan bir coban bulunuyordu. Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, cobanın orada yarı cıplak vaziyette dolaştığını gorunce hemen yanına cağırdı ve:
“‒Bizim icin kac gun calıştın, bizde ne kadar alacağın var?!” diye sordu.
(Peygamber Efendimiz’in bu suĂ‚li uzerine) işten uzaklaştırılacağını anlayan coban, buyuk bir endişe icerisinde:
“‒Nicin yĂ‚ RasûlĂ‚llah? Yoksa hayvanların bakımını ve gozetimini guzel yapamıyor muyum?” diye sordu.
Allah Rasûlu -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ise, (îmandan bir şûbe olan hayĂ‚ hakkındaki hassĂ‚siyetini şu sozleriyle ifĂ‚de etti):
“‒Hayır, ondan değil! LĂ‚kin ben, aramızda calışan insanların yalnız kaldıklarında bile, Allah TeĂ‚lĂ‚’dan hayĂ‚ eden kişiler olmasını arzu ediyorum! Yalnız kaldığında Allah TeĂ‚lĂ‚’dan hayĂ‚ etmeyen kişinin yaptığı işi istemiyorum!” (Bkz. Beyhakî, Şuab, X, 196/7370; Mervezî, TĂ‚zîmu Kadri’s-SalĂ‚h, II, 836)
***
Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir hadîs-i şerîflerinde hayĂ‚ eksikliğinin kulu nasıl helĂ‚ke suruklediğini şoyle beyan etmişlerdir:
“Azîz ve Celîl olan Allah, bir kuldan nefret edince ondan hayĂ‚yı cekip alır. HayĂ‚yı ondan cekip alınca da onunla sadece nefret edilen kişiler karşılaşır. Sonra ondan emanet vasfını cekip alır. Ondan emanet vasfını cekip alınca rahmetini de cekip alır. Rahmetini ondan cekip aldığı zaman, İslĂ‚m bağını da ondan sokup almış olur. İslĂ‚m bağını ondan aldığı zaman, artık onunla azgın şeytandan başkası karşılaşmaz.” (Suyûtî, el-CĂ‚miu’l-Kebîr, 1/31; Beyhakî, Şuabu’l-İmĂ‚n, nr. 7734)
***
MĂ‚lik bin Dinar Hazretleri’nin şu sozleri ne kadar dikkat cekicidir:
“Allah TeĂ‚lĂ‚ bir kalbi, kendisinden hayĂ‚yı gidermekle cezalandırdığı kadar hicbir şeyle cezalandırmamıştır.”
Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz, CenĂ‚b-ı Hakk’a şoyle ilticĂ‚ ederdi:
“AllĂ‚h’ım! Sen’den hidĂ‚yet, takvĂ‚, iffet ve gonul zenginliği isterim!” (Muslim, Zikir, 72)
SĂ‚liha kadının alĂ‚metleri; guzelliğinin Allah korkusu, zenginliğinin kanaat, sus ve ziynetinin iffet olmasıdır.
***
HayĂ‚ ve iffet, insanı ahlĂ‚ka aykırı her turlu fenĂ‚lıktan koruyan ve onu kotuluklerden ayıran bir perdedir. O perdeyi yırtan bir kimse, gunah bataklığında boğularak perişan olmayı peşinen kabûl etmiş demektir. Zira Hazret-i Omer -radıyallĂ‚hu anh-’ın buyurduğu gibi; “HayĂ‚sı gidenin kalbi olur.” ZĂ‚hiren canlı, lĂ‚kin mĂ‚nen olmuş bir kalp ile de CenĂ‚b-ı Hakk’a yaklaşmak aslĂ‚ mumkun değildir.
Şebnem Dergisi
__________________
Gonul İkliminden İnciler - 4
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaţam & Danýţman
- Eđitim Öđretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Gonul İkliminden İnciler - 4