Melekler Ve Biz

“Melek gibi bir insan, hic kotu birsey yaptigina sahit olmadim”, “Sanki melek kanadina sahip”, “Cok temiz bir yuzu var, tipki melek gibi”... Halk arasinda neredeyse hergun duyabilirsiniz bu turden cumleleri. Insanlar neden bu cumleleri kullanma ihtiyaci hissederler? Bu cumleleri kullananlar melekleri gormusler midir? Burada bir benzetme yapildigina gore ve kendisine benzetilen taraf, benzetmede ustun olduguna gore meleklerin, insanlara karsi mutlak mÂnÂda bir ustunlugu soz konusu mudur? Meleklerin insanlarla iliskileri var midir, varsa nasildir?

Insan ve melek, CenÂb-i Hakk'in esm ve sifÂtini birbirinden farkli sekilde aksettiren birer ayna. Bu aynalarin hammaddeleri farkli, bulunduklari yerler farkli, kullanim amaclari da farkli. Ortak bir noktalari var, o da Allah tarafindan yaratilmis olmalari. Peki hangisi daha pahali, daha degerli bu aynalarin. Cevap cok basit; aynasina gore degisir. Evet, bazi insanlarin durmasi gereken yer meleklerin onudur. Onlardan bir adim geride dururlarsa bu ayip sayilabilir. Bazi insanlar da bulunduklari konumun hakkini verememis ve birakin melekleri, hayvanlardan dahi geride kalmislardir.

Insanoglu yaratilmadan once melekler yaratilmisti. Daha sonra Allahu TeÂl insani yaratmayi murad buyurmus ve meleklere hitaben; “Ben yeryuzunde bir halife yaratacagim” demisti. Melekler de “yeryuzunde kan dokecek ve fesat cikaracak bir mahlûk mu yaratacaksin?” diye istifsar (isin aslini sorup ogrenme, meselenin aciklanmasini isteme) niyetiyle bir suÂl tevcih etmislerdi. Ihtimal burada melekler ya levh-i mahfûza muttali olmuslardi veya insandan once yaratilan, birtakim kotu ameller islemis olan cin tÂifesini gormus ve insanoglunu onlara kiyas etmislerdi. Sunu da belirtelim ki Hazreti Adem'in meleklerle gorustugune dair kitap veya sunnette herhangi birsey yoktur. Daha sonra Allahu TeÂlÂ, Hazreti Adem'e mÂhiyetini tam olarak bilemeyecegimiz bir sekilde esyÂnin isimlerini ogretmis ve melekler Hazreti Adem'e secde ile emrolunmuslardi. Tabîi ki burada, Kabe'ye yonelirken Allah'a teveccuh edildigi gibi Hz Adem'e secde edilirken, Allah'a secde edilmis oluyordu. Iste insanoglunun meleklere karsi ruchÂniyet kazandigi yerlerden birisi ve en onemlisi bu secde meselesidir.

Melekler, nurdan yaratilmis latif varliklar olduklari icin gorulmezler. Onlar farkli bir buud, farkli bir Âlemdedirler. Ustad Hazretleri bizim de icinde bulundugumuz “Âlem-i halk”i, meleklerin icinde bulundugu “Âlem-i emr”den cok onde tutuyor. Iste bu iki Âlemin kiyasinda insan onemli bir rol oynar. Evet, insan meleklerden sonra yaratilmistir ama unutmayin krallar, sultanlar en son sahneye cikarlar. Tabîi ki bu “sonra” kavrami yaratilanlara goredir. Yoksa Allah icin zaman mefhûmu soz konusu olamaz. Cunku zaman ve mekÂn, Allah'in fizigi yaratmasiyla baslamistir. Aslinda bizim icinde bulundugumuz bu Âlemi diger Âlemlerden ustun tutan tek bir neden vardir, o da Seref-i Nev-i Insan, Insanligin Iftihar Tablosu (sallallahu aleyhi vesellem)'dir.

Meleklerin tam olarak sayisini bilemiyoruz. Fakat sadece bir insani 360 melegin muhafaza ettigini soylersek bu rakam size bir fikir verebilir zannediyorum. Ayrica dunyada canli-cansiz her mahlûk icin muekkel bir melek vardir. Bizim ruhumuz nasil ki bizi, bir et parcasini konusturuyor agac, tas gibi varliklar da kendilerine muekkel olan melekler vasitasiyla konusabilirler. Iste varliklarin kendilerine has bir dille konusmalari bu sekilde gerceklesir. Hatta arabalara ait muekkel melekler bile olabilir. MevlÂna Hazretleri, arsiyesinde bir melekle karsilastigini ve bu melegin ust kisminin ates, alt kisminin buz oldugunu soyluyor. Kim bilir bu melek de, Merkur yildizinin muekkel melegi olabilir. Bilindigi uzere Merkur'un gunese bakan tarafi ates, gunes yuzu gormeyen diger tarafi buzlarla kaplidir.

Melekler sehÂdet Âlemine ait varliklar degillerdir ama izn-i ilÂhî ile insanlara gorunur ve onlara yardimda bulunabilirler. Bunun en guzel ornegi Bedir gazvesidir. Allahu TeÂl o gun muminlere yardim icin 3000 nisanli, formali melek gondermisti.

VÂkia o zaman meleklerin adam oldurmedigi sadece psIkolojik olarak karsi tarafin moralini bozdugu ifade edilir. Bazi eserlerde Bedir gazvesinin oldugu gun yagmur yagdigina dair bilgiler vardir.
Her yagmur damlasini bir melegin indirdigini haber veren hadîs-i serifi de hatirlayacak olursak herhalde melekler bu yagmur damlalariyla Bedir meydanina iniyordu. Bedir gazvesine katilan mu'minlerin, ashab arasinda ayri bir yeri vardi.
Bu farklilik gok ehli icin de gecerliydi ve bu savasa katilan melekler digerlerinden ustun tutulurdu.

Imran b. Husayn'a tavaf yaptigi zamanlarda melekler gelip selam veriyordu. Bazi sahabiler Kur'an-i Kerim tilÂvet ettiginde gelip onlari dinliyorlardi. Guzel kokulardan hoslanan melekler ayni zamanda zikir, fikir meclislerine gelir ve buralardaki insanlarin agizlarini koklarlar.

Melekler, insanlar gibi hicret etmezler, cihad yapmazlar fakat onlara bedel ibadetleri vardir. Ibadete karsi haz duyarlar ve harbe istirak etme gibi seylerde, bizim ibadete duydugumuz mekÂrihi duyuyor olabilirler. Nefisleri yoktur ama yaptiklari seyin farkindadirlar ve istekli yaparlar. Iradeleri vardir, nebÂtat gibi sevkle hareket etmezler.

Oyle olsaydi ne mukarrebîn, ne de kerûbiyyîn diye bir ayrim olurdu. Potansiyel olarak, isyan etme potansiyelleri vardir ama ilÂhî siyÂnet, mÂsuniyet onlari kusatmistir.

Kur'an-i Kerim'in beyaniyla “Onlar asla Allah'a isyan etmez ve kendilerine verilen butun emirleri tam olarak yerine getirirler”.

Diger taraftan meleklerin mÂrifet, mehÂbet, mehÂfet dereceleri artabilir ama ibadetlerinde bir derinlesme yasamalari sozkonusu degildir. Mirac'ta, Cibril (aleyhisselÂm) gittigi son noktada tÂbiri cÂizse bir elbise gibi yikiliyor.

Efendimiz, onun bu durumunu ifade sadedinde “Cibril'in mÂrifetine hayran kaldim” diye buyuruyor.

Ahirette basta nebiler olmak uzere siddiklar, sehitler, salih kimseler ve melekler mu'minler icin şefaatte bulunacaktır.

Meleklerin sefaati bizim bu dunyada
onlari tanimamiz, onlarla tanismis gibi davranmamiz ve onlardan haya etmemiz neticesinde gerceklesecektir.

Bu durum ahirette bir tanisIklik olusturur. Iste Mu'min sûresinde yer alan, meleklerin mu'minler icin yaptigi magfiret dilekleri ve dualar:
“...Ey Ulu Rabbimiz, senin rahmetin ve ilmin her seyi kusatmistir! O halde tovbe edenleri ve Senin yoluna tÂbi olanlari affet ve onlari cehennem azabindan koru! Ey bizim ulu Rabbimiz! Sen, onlari ve onlarla birlikte babalarindan, eslerinden ve nesillerinden iyi kimseleri kendilerine vÂd ettigin Adn cennetlerine yerlestir. Muhakkak ki Sen azîz ve hakîmsin. Hem onlari kotuluklerden, gunahlardan koru!
Sen kimi dunyada kotuluklerden korursan, muhakkak ki ona ukbÂda merhamet edersin”.

Melekût Âleminin mumessili olan melekler, esref-i mahlûkÂt olan insanoglunun ustunde bir mevkîye sahip olsalar da ademoglu arasindan oyle kocyigitler cikmistir ki meleklerle atbasi gitmislerdir.
Bunlari goren melekler de “YÂ Rabbi! Biz kan dokecek, ortaligi karistiracak bir mahlûk mu yaratacaksin diye sormustuk ama analar neler doguruyormus, ne insanlar varmis” diyecek
ve Hazreti Adem yaratildigi zaman soyledikleri su cumleyi tekrar dile getireceklerdir;

“Subhansin y Rab! Senin bize bildirdiginden baska ne bilebiliriz ki? Her seyi hakkiyla bilen, her seyi hikmetle yapan Sensin” .
Mevzuuyu, insanin nerede durdugunu, gercek konumunun neresi oldugunu veciz bir sekilde ifade eden merhum Mehmet Âkif'in su beytiyle noktalayalim;

“AvÂlim sende pinhandir, cihanlar sende matvîdir.
Senin mÂhiyetin hatta meleklerden de ulvîdir''
__________________