Hıristiyan dunyasının taassub bulutlarıyla golgelendiği kara gunlerde, her gucun ustunde kabul edilen ruhban sınıfı, mukaddes kitab İncil'i tahrif etmek icin, Âdeta, buyuk yarışa girmişlerdir.

Her onune gelen, ayrı bir İncil yazmakta ve bu mukaddes kitab şahsî fikirlere gore değiştirilmektedir. Sayısı yuzleri bulan ve birbirinden farklı olan İncillere, her gecen gun bir yenisi katılır. Fakat yazarının adı ile zikredilen bu İncillerin sayısı o kadar coğalır ki, tedbir almak kacınılmaz hÂle gelir. Ve İznik'te toplanan bir hey'et, uzun suren bir calışma sonucunda, o Âna kadar yazılmış bulunan İncillerden 396'sının okunmasını yasaklar.

Ancak bu İncillerden bir tanesi uzerinde ozellikle durulur ve bunu okuyanların şiddetle cezalandırılacağı ilÂn edilir.

M.S. 492 yılında Papa olan I. Celasyus tarafından da yasaklanan bu İncil, HavÂrîlerin en eski talebelerinden biri olan Barnaba'ya aittir ve diğer İncillerde bulunmayan bir ozelliğe sÂhip olduğu icin yasaklar listesine alınmıştır.

Yasaklanan İnciller buyuk bir hızla toplatılır. Bir kısmı ise, cok ağır olan cezalardan korkan halk tarafından imha edilir.

Ancak bu arada dindar bir papaz, her şey'i goze alarak Barnaba İncillerinden bir tanesini kacırmaya muvaffak olur. Bu İncil, daha sonra Viyana'daki İmparatorluk Kutubhanesine ulaştırılarak İngilizceye cevrilir.

Fakat Kilise, Barnaba İncilinin izini tekrar bulmuştur. Bir hafta icinde bu İncilin butun nushaları imha edilmek uzere toplatılır. Ancak Kilisenin butun gayretleri boşa gidecektir. Cunku, İnciller imha edilirken iki tanesi tekrar kacırılır. Bunlardan biri Biritanya Muzesine, diğeri ise Amerikan Kongresi Kutubhanesine gonderilir.

İnciller, gonderildikleri yerlerde her nedense askerî sır gibi buyuk bir titizlikle saklanarak halka kapalı tutulur.

Bu sırrın ortaya cıkarılması ise, bir Musluman General'e nasib olacaktır. Amerika Birleşik Devletlerinde askerî ateşe olarak gorev yapan Pakistanlı General Abdurrahim, bu İncil'in mikrofilmlerini gizlice cekerek Pakistan'a kacırmaya muvaffak olur.

Mikrofilmler daha sonra Pakistan'daki Beşum Aısha Baıany Vakfı tarafından kitab hÂline getirilerek İslÂm dunyasına kazandırılır.

Mikrofilmler banyo edilince, Barnaba İncili'nin gecirmiş olduğu bu buyuk maceranın hikmeti anlaşılır. Cunku bu İncil, Peygamber Efendimizin geleceğini cok oncesinden mujdelemekte ve kÂinatın onun icin yaratıldığını, bizzat mubarek ismiyle zikrederek ilÂn etmektedir.

Batı dunyasının Asr-ı SaÂdet munafıklarına has olan bir inad ve gayretle bu İncil'i yok etmeye calışması, gercekten son derece ibret vericidir.

Barnaba İncil'i de tahrif edilmiş olmasına rağmen, icinde İlÂhî hakikatlerden bir kısmını muhafaza etmektedir.

Eserin 44. sayfasında Hz. İs (as), kendisinden sonra gelecek olan peygamberi, HavÂrîlerine şoyle tarif etmektedir:

"Size soyluyorum, Allah'ın Resûlu butun mahlûkata rahmettir. O, anlayışlı ve tesellici, hikmetli ve kudretli, Allah aşkı ve korkusuyla dolu, dakik ve yumuşak ruhludur. Rahmet ve yardımseverlik ruhu ile, adalet ve acıma hissi ile, nezaket ve sabır ruhu ile hareket eder. CenÂb-ı Hak, butun yaratıklarına verdiğinin uc katını ona vermiştir. O, bu dunyaya geldiğinde saadet devridir. Bana inanınız. Butun peygamberlerin Allah'ın onlara verdiği nubuvvet gozu ile gorduğu gibi, ben onu gordum. Ben onu gorunce ruhum teselli ile doldu ve "Ey Muhammed, Allah seninle beraber olsun ve beni senin ayakkabının bağı olmak şerefi ile şereflendirsin. Eğer ben bu muradıma erersem Allah'ın mubarek bir kulu ve buyuk bir peygamberi olacağım. Ve Hz. İs (as) bunu soyledikten sonra Allah'a şukr etti."

Hz. Peygamberden cok onceleri ona "Ey Muhammed" diye hitab ederek peygamberliğini tasdik ile haber veren Hz. İs (as) ve Barnaba İncili, O'nun en buyuk peygamber olduğunun inkÂr edilemez bir delilidir.

Yine aynı eserde Hz. İs (as), bir kadının, "Beklenen Mesih sen değil misin?" sorusuna şu cevabı vermektedir:

- "Ben yalnız İsrail oğullarına gonderilmiş kurtarıcı bir peygamberim. LÂkin benden sonra Allah tarafından Âleme Muhammed adında bir Resûl gonderilecektir. Esasen Allah, bu kÂinatı onun icin yaratmıştır" demiştir (Barnaba İncili, Fasıl 96, Cumle 8). Barnaba İncil'inde Hz. İsÂ'nın ne ilÂhlığından soz edilmekte, ne de carmıha gerildiğine yer verilmektedir.

Yine Barnaba İncil'inde Hz. İs (as): "Ben butun yeryuzundeki kabilelerin beklediği Mesih değilim." (Barnaba İncili, Fasıl 96; Cumle, 12) demektedir. Hz. Muhammed'in (asm) bizzat ismini soyleyerek "Muhammed, Arab yarımadasında zuhur edecek, putları ve putlara tapanları te'dib edecektir." (Fasıl, 163; Cumle, 7) demektedir.

(Zafer Dergisi, Sayı: 72)
__________________