Hakkı Sevmenin Yolu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●32 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Hakkı Sevmenin Yolu
-
09-09-2019, 00:07:22
Allahı sevenlerle beraber olmanın neticesi...
Bir muminin kemale ermesi icin cevresine ve kimlerle dostluk yaptığına dikkat etmesi gerekir. Âlim, salih ve muttaki kimselerle beraber yaşamak aynı havayı teneffus etmek, muminin maneviyatını yukseltecektir. Bu sebeple maneviyat yoluna giren sÂlik once Rabbini, sonra Rabbinin Habibini, Habib’in ashabını sevecektir. İmam Rabbani’ye gore sÂlih muminleri, sufileri ve ozellikle de onlar arasında fakir olanları sevmek salik icin ahiret sermayesidir.
İmam bir muridine yazdığı mektubunda (I. cild, 74. mektup) şoyle der: “Değerli ve latîf mektubunuz elimize ulaştı. Mektubun iceriğinden fakirlere ve dervişlere karşı muhabbetli ve ilgili olduğunuz anlaşılmaktadır. Bu durum, saadetin sermayesidir. Cunku dervişler Allah TeÂl ile beraber olan kişilerdir. “Onlar oyle bir topluluktur ki, onlarla birlikte bulunanlar asî ve bedbaht olmazlar.” (Muslim, Zikr, 8, nr. 1689) Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) muhÂcirlerin fakirleri hurmetine Allah TeÂlÂ’dan istekte bulunur, tevessul ederdi. (TaberÂnî, el-Mu‘cemu’l-kebîr, nr. 857)
Yine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, onlar hakkında şoyle buyurmuştur: “Sacı başı birbirine karışmış ve kapılardan kovulmuş nice insanlar vardır ki, eğer Allah adına yemin etseler, Allah onları yeminlerinde yalancı cıkarmaz.” (BuhÂrî, Sulh, 8)”
Bu sebeple sÂlik (maneviyat yolcusu) sevgisinde dunyevi değil uhrevi olculeri kullanmalı, fakir ve zayıf bile olsa Allah’a ve Peygambere dost olanları kendine yÂr edinmelidir. Zira Allah’ı seveni seven bir sure sonra Rabbini sever olur. Bunun aksine Allah’ı ve Resulunu sevmeyenleri seven de ilahi sevgiden mahrum kalır. İnsanlar arasındaki bu manevi hal sirayetini Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şoyle anlatmışlardır. “İyi arkadaşla kotu arkadaş, misk satan kimse ile koruk ufuren kimse gibidir. Misk satan ya onu sana ikram eder yahut sen ondan satın alırsın ya da guzel kokusunu duyarsın. Koruk ufuren kimse ya elbiseni yakar ya da ondan kotu bir koku duyarsın” (Muslim, Birr, 146) Bu sebeple sufiler salih ve sadıklarla beraberliği cok onemsemişlerdir. Ozellikle gunumuzde basın ve yayın vasıtası ile sanal dostlukların da ortaya cıkması ile kotu arkadaşlar her tarafı sarmıştır.
Sevmede aşırılık ve denge
İmam Rabbani hazretleri hayırlı insanlarla beraber bulunmayı, onları sevmeyi tavsiye etmekle beraber, sufilerin bu konudaki aşırılıklarını da eleştirmekten geri durmaz. Bizi Allah’a goturen başta tum Âlim ve arifleri severiz, ama bu sevgi koru korune ve olcusuz olamaz. Maalesef bugun de kotu orneklerine cokca rastladığımız sevgide aşırılık ve manevi rehberlere beşer otesi gucler atfetmek o gun de sufiler icin bir problem oluşturmuştur. Hele de bu ovguler insanın kendisine yapılırsa bunlara engel olmak daha da zor bir hal alır. İmam kendisini olcusuz şekilde oven muridini gayet yumuşak bir uslup ile şoyle uyarır: “Ey saadetli dostum! Mektubunuzda “iki cihanın efendisi” şeklinde bir ifade var. Bu, vÂcibu’l-vucûd olan Allah TeÂlÂ’ya mahsus bir sıfattır. Bir şeye gucu yetmeyen Âciz bir kul nasıl olur da Allah TeÂl ile ortaklık arayabilir, efendilik yolunda koşar? Ozellikle gerek hakikat ve gerek mecÂz yoluyla mÂlikiyet ve mulkiyetin din gununun sÂhibi olan Allah TeÂlÂ’ya mahsus olduğu ahiret hayatında bu nasıl olur?”
Bu sozlerden anlaşıldığına gore kula yakışan kulluğunun farkında olması, insanların iltifat ve ovgulerine aldanmamasıdır. Ayrıca İmam ahirette insanların karşılaşacağı zor durumu Kur’an ayetleri ile tasvir ederek Rabb karşısında insanın acziyetini şoyle ifade eder: “CenÂb-ı Hak Kıyamet Gunu’nde şoyle nid edecektir: “Bugun mulk kime Âittir?” Yine kendisi cevap verecek: “Tek ve KahhÂr olan Allah’ındır” (Mu’min; 16) Kullar icin o gun korku ve endişeden başka bir şey yoktur.”
İmam’a gore murşide karşı gosterilen sevgi de kuru bir davadan ibaret olmamalıdır. Sevgi ancak Allah’a ve Resulune itaat ile gercek kıymetini bulur zira murşid zaten saliki bu iki kaynağa ulaştırmak icin yola cıkmıştır. Bu sebeple İmam kendini sevdiğini ifade eden muridine, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi veselleme uymasını, dunyevi sevgilerin bu konuda kendisine engel olmamasını tavsiye eder: “Din sahibine sallallahu aleyhi veselleme uymak gerekir, cunku O’na tÂbi olmadan kurtuluş mumkun değildir. Dunya suslerine ve şatafatına iltifat etmemek, varlığına ve yokluğuna aldırış etmemek gerekir. Cunku dunya Allah’ın ofkesine uğramıştır, Allah katında onun değeri yoktur. Kullar icin dunyalığın olmaması, olmasından daha hayırlı olmalıdır. Dunyanın vefÂsızlığı ve sur’atle elden cıktığı konusu bilinmektedir, hatta gorulmektedir. O hÂlde daha once gelip gecen dunya ehlinden ibret alın.
Muhabbetullah’ın şartı Peygambere itaat ve sevgidir
İmam Rabbani Hz. Peygambere karşı yapılabilecek her tur ayrımcılığın karşısındadır. Hele başka din saliklerinin kalbini kazanmak icin Allah Resulunu iman denkleminin dışına cıkarmak Allah korusun boyle yapanları kufre goturecek buyuk bir gunahtır. İmam bu durumu I. cildin 80. mektubunda tafsilatı ile ortaya koyar. Ona gore Peygambere itaat ve sevgi olmadan Allah TeÂlÂ’ya da itaat ve sevgi gercekleşmez:
Hak TeÂl şoyle buyurmuştur: “Resûl’e itÂat eden, elbette Allah TeÂlÂ’ya itÂat etmiştir.” (NisÂ; 80) O hÂlde Resûl’e itÂat, Hak TeÂlÂ’ya itÂat demektir. Ona (sallallahu aleyhi vesellem) uymamak da Allahu TeÂlÂ’ya isyandır. Allah TeÂlÂ’ya itaatin, Rasulune itaatten başka olduğunu sananlar hakkında Allahu TeÂl haber verip onların kÂfir olduğuna hukmetmiş ve şoyle buyurmuştur: “Allah TeÂlÂ’nın yolu ile Rasûlunun yolunu birbirinden ayırmak istiyorlar. Bazılarına inanırız, bazılarını inkÂr ederiz, diyorlar. Bu ikisi arasında bir yol tutmak istiyorlar. Bunlar, elbette kÂfirlerdir.” (NisÂ; 150)
Nasıl Allahu TeÂlÂ’yı sevmek oncelikle Resulunden başlıyorsa, Resulu sevmek de oncelikle onun ashabını sevmekle başlar. İmam’a gore ashabı sevmeden ve onlara uymadan da Hz. Peygambere itaat ve sevgi gercekleşmez.
Konumuza donersek, ashab-ı kiramın yoluna uymadan Hz. Peygamber’e tÂbi olduğunu iddia etmek bÂtıl yani gecersiz bir iddiadır. Boyle diyenler Allah Rasulu sallallahu aleyhi veselleme uymuş değil, isyan etmiş oluyorlar. Bu yanlış yolu tutanların kurtuluşa ermesi nasıl mumkun olabilir? Mealen; “Kendilerinin (doğru) bir şey uzerinde olduklarını zannediyorlar. İyi bilin ki onlar yalancıdırlar” (MucÂdele; 18) ayeti bu gibilerin hÂline uygundur.
Allah’ı seven her kimse O’nun Resulunu ve Resulunun ashabını, onların yolundan gidenleri sever. İmam, Mektuplarının pek coğunda Peygamberi ve onun ehl-i beytini sevdiğini iddia ettiği halde ashabını zemmedenleri şiddetle reddeder: “Ashab-ı kirama dil uzatmak, gercekte Allahu TeÂlÂ’nın Peygamberi sallallahu aleyhi veselleme dil uzatmak olur. “Ashabına saygı gostermeyen kişi, Allah Rasulu’ne îman etmemiştir.” Cunku onların kotu olması, (haşa) efendilerinin (sallallahu aleyhi vesellem) kotu olması sonucuna goturur. Boyle yanlış itikada duşmekten Allahu TeÂlÂ’ya sığınırız.
Yazımızı Allah Resulu sallallahu aleyhi vesellemin şu duası ile bitirelim: “Allah’ım, bana sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve beni sana yaklaştıracak olanın sevgisini rızık olarak ver.” Amin
Alıntı;
PROF. DR. SULEYMAN DERİN
__________________