“-Rûhum daralıyor hocam! İcimde dĂ‚imĂ‚ bir huzun hĂ‚li… Biniyorum arabama, gidiyorum alışverişe; alıyorum, alıyorum, o an unutuyorum sanki her şeyi... Sonra eve geliyorum. Aynı huzursuzluk ve mutsuzluk…” diye kısaca ozetledi hĂ‚lini, yeni tanıştığım bir hanım… Gonlunu ferahlatmak icin gelmiş derslere…
* * *
Kıymetli kardeşim!
Niyetini hĂ‚lis tutmalısın oncelikle… Derslere gonlunu rahatlatmak icin değil; o gonlu Yaratan’a layık bir gonul hĂ‚line getirmek icin gel!
Rabbimiz’in en sevdiği kulu Muhammed Mustafa -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’i tanımak, O’nu sevmek ve O’nun mubĂ‚rek ayak izlerini takip ederek sunnet-i seniyye ile suslenmek icin gel!..
Ve “Nûr-i Muhammedî”yi sev ki; O’nun hurmetine, O’nu sevmeyi farz kılan Rabbim de seni sevsin.
Kalbini, zihnini O’nun hĂ‚tıraları ile doldur ki, boşluktan bunalmasın rûhun!..
Rûh, dunyevî zevklerle doysa veya alışverişle huzur bulsaydı; Peygamberimiz bize “İcinizden geldiği gibi yaşayın, bol bol alışveriş yapın, huzur bulursunuz!” derdi, değil mi?
HĂ‚lbuki Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, ganimetten kendisine fazla verilen birtakım insanları gorunce “Bize niye daha az pay verildi?” diye duşunen Ensar genclerine şoyle hitap etmiştir:
“-Ey EnsĂ‚r!.. Herkes aldıkları mallarla evlerine giderken siz de Peygamberiniz’le evlerinize donmek istemez misiniz?”
Bu soruya EnsĂ‚r gencleri, gozyaşları icinde:
“-YĂ‚ RasûlĂ‚llah! Biz Seninle gitmeyi tercih ederiz!” diyerek cĂ‚n u gonulden muhabbetlerini izhar etmişlerdi. (Muslim, ZekĂ‚t, 135)
Gercek mĂ‚nĂ‚sıyla “SĂ‚hibu’l-VefĂ‚” olan Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- de onların bu îman ve muhabbetlerine kıyamete kadar devam edecek bir vefĂ‚ gosterdi ve Medîne’de onların icinde kaldı.
* * *
İşte asrımızın bunalımına ilĂ‚c, bu paha bicilmez hĂ‚tırada gizli… Eğer dunyanın cirkefinden, bunalımından kurtulmak istiyorsak; evlerimize Allah ve Rasûlu ile gitmek, evlerimizi O’nun muhabbeti ile doldurmak, hĂ‚limizi, ahvĂ‚limizi, cocuklarımızı O’nun sunnet-i seniyyesi ile yoğurmak zorundayız. Bunun dışındaki butun cabalar beyhûdedir.
Oyleyse yazımızı biraz daha Peygamber Efendimiz’in kıymetli hĂ‚tıraları ile susleyelim.
Kıymetli okuyucu!
Bu hatıraları okurken sen de kendini o hatıranın icinde tahayyul et ki, rûhĂ‚niyet-i RasûlullĂ‚h’ın feyzi yıkasın rûhunu…
Enes bin MĂ‚lik -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatmıştır:
“Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bizim evimize gelmişti. Annem Ummu Suleym, ona yağ ve hurma ikram etti.
Rasûl-i Ekrem:
«-Yağınızı tulumuna, hurmanızı da kabına koyunuz, ben orucluyum.» buyurdu.
Sonra evin bir koşesine gidip nĂ‚file namaz kıldı. Biz de arkasına durduk ve onunla birlikte namaz kıldık. Peygamber Efendimiz Ummu Suleym’e ve Ă‚ilesine de dua etti. Annem:
«-Ey AllĂ‚h’ın Elcisi! Benim bir taneme de duĂ‚ et!» dedi.
Efendimiz:
«-Senin bir tanen kim?» diye sorunca:
«-HizmetkĂ‚rın Enes!» dedi. Bunun uzerine Rasûl-i Ekrem, dunya ve Ă‚hirette ne kadar bahtiyarlık varsa, hepsine sahip olmam icin duĂ‚ etti.” (BuhĂ‚rî, Savm, 61; Ahmed bin Hanbel, Musned, III, 108)
* * *
Bu hĂ‚tırayı okurken Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- senin evine gelecekmiş gibi duşun ve hazırlan! Evine geldiğinde senin evinde namaz kılıyormuş, sen de arkasında namaz kılıyormuşmuş gibi duşun ve o gunku namazlarını hep boyle kıl!..
* * *
Bir gun bir Âm Peygamber Efendimizin huzuruna gelerek:
“-YĂ‚ RasûlĂ‚llah! DuĂ‚ et, gozlerim acılsın!” dedi.
Peygamber Efendimiz, ona şoyle bir tavsiyede bulundu:
“-Şimdi sen evine git, guzelce bir abdest al. Ardından iki rekĂ‚t nĂ‚file namaz kıl, sonra da şoyle duĂ‚ et: «YĂ‚ Rabbi! Rahmet Peygamberi olan benim peygamberim Muhammed -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in adıyla Sen’den istiyor ve Sana yoneliyorum! YĂ‚ Muhammed! Senin vasıtanla Rabbine yoneliyorum ve O’ndan gozlerimi acmasını niyaz ediyorum. AllĂ‚h’ım! Sen, O’nun benim hakkımdaki şefaatini kabul eyle!»”
Osman ibni Huneyf, sozune şoyle devam etmiştir:
“-ÂmĂ‚ adam evine dondu. Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in dediğini yaptı. Allah TeĂ‚lĂ‚ da onun gozlerini actı. (Tirmizî, DeavĂ‚t, 118/3578; İbn-i MĂ‚ce, İkĂ‚me, 189)
* * *
Farzet ki, o gun RasûlullĂ‚h’ın huzuruna cıkan sensin ve Peygamber Efendimiz’e derdini actın. O da sana bu hĂ‚cet namazını tavsiye etti. Haydi, kalk, guzelce bir abdest al ve huzur-i kalple, kalbin sahibi olan Yuce Rabbine yonel! Ve Peygamberimiz hurmetine duĂ‚ et! Bakalım yureğindeki huzursuzluk ve sıkıntıdan bir eser kalacak mı?
* * *
Vefatına yakın Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, ashĂ‚bıyla birlikte kabristana gitti ve:
“–AllĂ‚h’ın selĂ‚mı uzerinize olsun ey mu’minler diyĂ‚rının sĂ‚kinleri! İnşĂ‚allah bir gun biz de size katılacağız. (…) Kardeşlerimizi gormeyi cok isterdim. Onları ne kadar da ozledim!” buyurdu.
AshĂ‚b-ı kirĂ‚m:
“–Biz Sen’in kardeşlerin değil miyiz yĂ‚ RasûlĂ‚llah?” dediler.
Peygamber Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“–Sizler benim ashĂ‚bımsınız. Kardeşlerimiz ise henuz gelmemiş olanlardır.” buyurdu. Bunun uzerine ashĂ‚b-ı kirĂ‚m sordu:
“–Ummetinden henuz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın, ey AllĂ‚h’ın Rasûlu?”
Fahr-i KÂinat -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
“–Bir adamın alnı ve ayakları ak olan bir atı olduğunu duşunun. Adam bu atını, hepsi de simsiyah olan bir at surusu icinde tanıyamaz mı?” diye sordu. SahĂ‚be:
“–Evet, tanır ey AllĂ‚h’ın Rasûlu!” dediler. Bunun uzerine Rasûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:
“–İşte onlar da abdestten dolayı yuzleri nûrlu, el ve ayakları parlak olarak geleceklerdir. Ben onceden gidip (Kevser’den) ikrĂ‚m etmek icin havuzumun başında onları bekleyeceğim.
Dikkat edin! Birtakım kimseler, yabancı devenin suruden kovulup uzaklaştırıldığı gibi benim havuzumdan kovulacaklar. Ben onlara; «Buraya gelin!» diye nidĂ‚ edeceğim. Fakat bana:
«–Onlar Sen’den sonra hĂ‚llerini değiştirdiler, (Sen’in Sunnet’ini tĂ‚kip etmeyip başka yollara saptılar.)» denilecek. Bunun uzerine ben de;
«–Uzak olsunlar, uzak olsunlar!..» diyeceğim.” (Muslim, TahĂ‚ret, 39; FedĂ‚il 26)
* * *
Ey Kardeşim! İşte bu hadîs-i şerîfte mujdelenen, ozlenen kardeşler inşĂ‚allĂ‚h bizleriz. İnşĂ‚allĂ‚h bizler o şerefe layık olanlardan oluruz!
Asr-ı SaĂ‚det’ten hasretle gonderilen o selĂ‚mı işitsin rûhun; aynı aşk ve hasretle selĂ‚mına karşılık vermek de nasibimiz olsun!
* * *
Rasûlullah bu kadar icimizdeyken, bize bunalmak, huzunlenmek duşer mi? Bizim huznumuz de, korkumuz da “Cennette beraber olabilecek miyiz?” korkusu olsun; aynı SevbĂ‚n’ın derdi gibi olsun derdimiz... Uzuleceksek, ağlayacaksak, O’nsuz gecen vakitlerimize ağlayalım…
İşte SevbĂ‚n’ın derdi, o hakikî derdin huznu ile yaşarsın gozlerimiz…
Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in bir sohbetinde SevbĂ‚n -radıyallĂ‚hu anh-, HabîbullĂ‚h’a pek derin ve dalgın bir sûrette bakıyordu. GĂ‚yet de ıztıraplı bir hĂ‚li vardı. Oyle ki, onun bu hĂ‚li, Âlemlerin Efendisi’nin dikkatini cekti. Merhametle sordular:
“-YĂ‚ SevbĂ‚n! Nedir bu hĂ‚lin?”
SevbĂ‚n -radıyallĂ‚hu anh-, bu iltifat ile muhabbet cağlayanı hĂ‚line gelen sevdĂ‚lı gonluyle şoyle dedi:
“-Anam, babam ve bu cĂ‚nım Sana fedĂ‚ olsun, yĂ‚ Rasûlallah! Senin hasretin beni oyle yakıp kavurmaktadır ki, nûrundan ayrı gecirdiğim her an, bana ayrı bir hicran olmaktadır. Dunyada boyle olunca Ă‚hirette nice olur diye dertleniyorum. Orada Siz peygamberlerle beraber olacaksınız. Benim ise, ne olacağım ve nerede bulunacağım belli değil! Ustelik cennete giremezsem, Sizi gormekten tamamen mahrum kalacağım! Bu hĂ‚l beni yakıp kavuruyor ey AllĂ‚h’ın Rasûlu!”
Bunun uzerine şu Ă‚yet-i kerîme nĂ‚zil oldu:
“Her kim AllĂ‚h’a ve Rasûlu’ne itaat ederse, işte onlar, Allah TeĂ‚lĂ‚’nın kendilerine nîmetler ihsĂ‚n ettiği peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sĂ‚lihlerle beraberdirler. Bunlar ne guzel arkadaştırlar!..” (en-NisĂ‚, 69)
Bu Ă‚yet-i kerime, hakiki Ă‚şıklara ne buyuk bir mujdedir! Peygamber Efendimiz bu Ă‚yet-i kerîmeyi okumakla yetinmemiş ve Sevban’a donerek:
“-Kişi sevdiği ile beraberdir…” buyurmuştu. (BuhĂ‚rî, Edeb, 96)
* * *
Yine başka bir rivayette Said bin Mansur ve İbn-i Munzîr -rahimehullĂ‚h- Şa’bi -radıyallĂ‚hu anh-’tan şoyle rivĂ‚yet etmişlerdir:
Ensar-ı kirĂ‚mdan bir zĂ‚t, Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’e gelerek:
“-Ey AllĂ‚h’ın Rasûlu! Eğer ben evimdeyken Sizi hatırladığımda, gelip Sizi gormezsem, o kadar daralıyorum ki, rûhumun bedenimden cıkacağını zannediyorum.” dedi ve ağlamaya başladı. (Said ibn-i Mansur, es-Sunen, No:661, 4/1 308; Suyûtî, ed-Durru’l-Mensûr, 2/588)
* * *
Ebû Zer el GıfĂ‚rî -radıyallĂ‚hu anh- da şoyle buyurur:
“-VallĂ‚hi Rasûlullah Ă‚hirete gocerken bizi oyle bir hĂ‚lde bırakmıştı ki, bir kuş gokte kanat cırpsa, onun bu hareketi bize RasûlullĂ‚h’ın bir hadîsini hatırlatırdı. Cunku Âlemlerin Efendisi, bize; «Cennete yaklaştıran, cehennemden de uzaklaştıran ne varsa, hepsi size acıklanmıştır.» buyurmuştu. (Ahmed bin Hanbel, V, 153, 162; Heysemî, VIII, 263)
* * *
İşte kıymetli kardeşim;
O eşsiz, mûtenĂ‚ hayatta, her turlu guzellik ve şifĂ‚ var. Yeter ki, biz okumayı bilelim. Satır satır O mubarek gonle yol bulalım ve arınalım.
Bu yıl, Rabîulevvel hediyemiz de bu olsun! Haydi, AllĂ‚h’ın Rasûlu ile evlerimize donelim!..
Alıntı;
Şebnem Dergisi
__________________
Evlerinize Peygamberimiz’le donmek istemez misiniz?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaţam & Danýţman
- Eđitim Öđretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Evlerinize Peygamberimiz’le donmek istemez misiniz?