MUSLUMANIN MİZAH ANLAYIŞI VARDIR; ŞAKA YAPAR VE ŞAKAYA GULER:


Peygamberimiz Şaka Yapardı, Ama Gerceği Soylerdi:


Ebu Hureyre'den rivÂyet edildiğine gore;


"Sahabe şoyle sordu:


'Ey Allah'ın Rasûlu! Sen bize şaka mı yapıyorsun?'


Rasûlullah: 'Evet, ama ben (şaka da olsa) ancak doğruyu soylerim." (Tirmizî, Musned-i Ahmed) buyurdular.


Bu Hadis de şaka yaparken dikkat edilmesi gereken en onemli noktaya dikkat cekilmektedir: Şaka yaparken yalana girmemek, yalan uzerine mizah bina etmemek!


Bugun; cÂhiliyye toplumlarının sanat anlayışı genelde yalana dayanır! Sanat icin her şeyi meşru ve mubah sayan bir anlayışın; sanat yaparken yalana sığınmasını da yadırgamamak gerekir!


Allah bize mizah ve şakayı mubah kılmış, yalanı da haram kılıp yasaklamıştır.


Yalan soylemek Allah'ın musaade etmediği hicbir yerde, hicbir amacla helal olmaz!


Sanat icin, patron icin, sevdiklerimiz icin, zararı def etmek icin, kendimizi korumak icin ve şaka yapıp insanları guldurmek icin asla yalan soylememeliyiz!


Ayrıca yalanın beyazı siyahı, kucuğu buyuğu, yada masumu kotusu olmaz! Yalan yalandır!


Gerceğe aykırı olarak soylenen her soz, yalandır, soylenene saygısızlıktır, onu aldatmadır ve Allah'ın emrine muhalefettir ki; bu da, gunahtır!!


Peygamberimiz: "Şuphesiz ben şaka yaparım ama sadece gerceği soylerim." (TÂberÂn&#238 buyurmuştur.


Şaka Yaparken Başlıca Nelere Dikkat Etmeliyiz:


1) Oncelikle şaka yaparken asla yalana yer verilmemelidir!


İnsanların en cok tekrarladığı hata budur!


Bir kimse, herhangi bir vesileyle, insanları guldurmek icin bir şeyler soyler; bu soze orada bulunanların coğu -duşunmeden- guler, bir kimse de kalkıp "yalan mı soyluyorsun?" deyince; şaka yapan kimse: "Ben şaka yapıyorum" diye karşılık verir.

Oysa şaka da olsa yalan soylemekten sakınılması gerekmektedir!

Ozellikle insanlar şaka yaparken yalan soylemektedirler ve şakayla yalan soylemenin gunah olmadığını sanmaktadırlar!

Şaka yaparken yalan soyleyenlerin amacı, insanları guldurmektir.

Rasûlullah: "İnsanları guldurmek icin yalan soyleyene yazıklar olsun." (Ebû DÂvud) buyurmuştur.

2) Bir kimsenin şakayla kardeşini korkutması helal değildir!

3) Şaka yaparken, alaya almaktan, kucuk duşurmekten, hakaret etmekten, saygısızlık yapmaktan sakınmak gerekir!

4) Hadislere gore; ateşli ve kesici silahlarla kardeşini korkutarak şaka yapmak cÂiz değildir.

5) Şaka belli olcude olmalıdır; yalana girilmediği gibi, iftiraya, sû-i zann'da da bulunmamalıdır!

6) Şaka yaparken edebi muhafaza etmelidir. Mesela; ana baba evladına, hoca talebesine şaka yaparken, evlat ve talebenin bu iyi niyeti istismar etmemesi gerekir!


Coğu zaman ilim ehli, bir başkasına espri yaptığı zaman; karşı tarafın bunu suiistimal ettiği ve saygısızlık yaptığı gorulmektedir!


7) Şakacılığı adeta meslek edinmişcesine; yol edinmekten da sakınmak gerekir!


Her vesileyle, şaka yapmak, ciddi her konuyu şakaya bağlayıp hafife almak da yanlıştır!


İslam tarihinde bu şekilde şakacılığı meslek edinenler, toplum tarafından sevilmemiştir. Her meseleyi şaka ve espri konusu yaparak, ciddiyetten uzaklaşmışlardır.


Artık bu tarz kişiler, insanlar arasında "şakacı" diye bilinirler ve her soze girdiklerinde onlardan bir şaka beklerler!


İslam'da sevilmeyen hal; şaka yapmak değildir; olcuyu aşıp, ileri gitmektir!


Bir de şakanın ciddiyetin onune gecmemesi gerekir; yoksa o kimse değerini yitirir!


Hz.Omer'in şu sozu konumuzun ana fikrini vermektedir:


"Cok gulenin heybeti azalır, cok şaka yapan hafife alınır."


Yani şaka yapmak, şakaya yada meşru durumlara gulmek cÂiz olsa da; bu konularda olcuyu kacırmak helal değildir!


Cok şaka yapanlar, toplumda değerini yitireceği icin; cok şakadan uzak durmalıdırlar.


Şakalara cok gulmek de heybeti ve ağırbaşlılığı azaltacağı icin; her soze gulmemek gerekir!


Bazı Şeylerin Şakası da Ciddi, Ciddisi de Ciddidir:


Kısaca soylemek gerekirse; şakadan nikah yapmak (evlenmek), şakayla talak (eşini boşamak), şaka ile Itk (kole azad etmek), meşru bir zorlama yokken, şakadan ve tartışma esnasında, coğu zaman da karşısındaki kimseyi ikna etmek ve inandırmak icin "kÂfir olayım, dinsiz oleyim, Muhammed'e geleni inkÂr edeyim" turunde sozlerin şakası da ciddi, ciddisi de ciddidir!


Bu kufur sozleri inattan, sinirden ve hatta sarhoşken soylemek de kufurdur; sahibini kÂfir yapar. Sarhoşken boşama da gecerlidir!


Peygamberimiz şoyle buyurmuştur: “Uc şey vardır ki; ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir: NikÂh, talÂk ve ric’î boşama halinde, kocanın karısına yeniden donmesidir.” (Ebû DÂvud, TalÂk 9; İbn MÂce, TalÂk 13; Tirmizî, TalÂk 9)


Şakadan; Allah'la, Allah'ın ayetleriyle Din'le ve Peygamberle alay etmek, şakalaşmak da kufurdur!


"Andolsun onlara soracak olsan, elbette şoyle diyeceklerdir:'Biz sadece eğlenip şakalaşıyorduk.' De ki: 'Allah ile, O'nun ayetleriyle ve Rasûlu ile mi eğleniyordunuz?'" "Ozur dilemeyin! Siz iman ettikten sonra gercekten kÂfir oldunuz. İcinizden bir grubu (tevbe ettikleri icin) affetsek bile, gunahkÂr (kÂfir) kimseler oldukları icin diğer bir grubu azablandıracağız." (Tevbe: 65, 66)


Dini değerlerle alay edip sonra da "ama, ama ...!" diye mazeret uydurmaya calışanların, ozurlerini Allah asla kabul etmemektedir.


"Ozur dilemeyin!" diyerek; bu davranışın haklı gosterilecek bir tarafı olmadığına kesin ve tehdit edici bir uslup ile dikkat cekmektedir Rabbimiz...

Şakayla, şamatayla karışık sıkca tekrarlanan bu meselenin onemine de dikkat cekmek istedik!


Muslumanın Mizah Anlayışı da Olmalıdır..!


Şimdi de, Muslumanların mizah ve şaka anlayışlarının nasıl olması gerektiği uzerinde duralım.


Mizah; şaka ve lÂtife demektir. Bazı duşunceleri, nukteli olarak ifade ederken; dinleyenleri guldururken duşundurme, bir şeylere dikkat cekme ve oğretme sanatıdır.


Mizah da akıllıca ve zekice yaklaşımlar vardır.


Guzel bir şaka; yazın esen ruzgar gibi serinletirken; kışın doğan guneş gibi insanın icini ısıtır.


Guzel bir şaka coğu zaman sinirleri sakinleştirici haplardan daha tesirlidir.


Guzel bir şaka, insanın sinirlerini bozmak yerine, onu manen rahatlatır ve tebessum ettirir.


Ayrıca mizah bilginin tutkalıdır denmiştir; pek cok yazar eserlerine mizah katarak calışmalarını kalıcı kılmak istemişlerdir.


Guzel olmayan şaka da; art niyet, iğnelemek, rencide etmek ve ofke vardır.


Bu, İslam'ın tavsiye ettiği bir şaka anlayışı değildir!


Şakanın yuz guldurmesi gerekir; guldururken de duşundurmelidir. Sonucta şaka yapan kardeşinin kalbinde sevgi meydana getirmelidir.


Bugun şakalaşan kişiler, genelde tartışıp, kavga etmektedirler!


"Bana şaka yapma!", "benimle muhatap olma" gibi sozleri duyarsınız. Bunlar aslında şaka değil, muhatabı tahkîr etmektir!


Bazen de şaka anlayışı tutarsız olan kimselerden takv sahipleri uzak durmayı tercih ederler. Bu da, ozellikle alimlerin sıkca yaptığı bir davranış şeklidir.


Şaka ve Ciddiyet’in Onemi:


Şaka yapmak, tıpkı gulmek ve ağlamak gibi insan kişiliğinin olgunluğunu ve duygusal yonunu gosteren bir ahlaki erdem olmalıdır.


Şaka, yemekteki tuz gibidir; olcusunu kacırırsan, insanların da tadını kacırmış olursun!


Mizah anlayışına sahip olmak, insanı duz kişilikli olmaktan ve monotonluktan kurtarır; başkalarıyla diyalogunu canlı tutar.


Gunumuz tabiriyle sosyal olarak, 7/24 cevrimici olur!


Mizah; incitmeden, ince, nazik, akıllıca ve saygı cercevesinde şaka yapmaktır.


Şakanın sınırı, alay etme, kucuk duşurme ve saygısızlık etme noktasıdır! Şaka yapan kimse, bu sınırlarda durmalı, bunları aşmamalıdır!


Cok şaka yapmak ve şakanın sınırını aşmak doğru değildir; bu, insan kişiliğine ve ciddiyetine zarar verir!


Peygamberimiz, guzel mesajlar veren şakalar yapardı ve yapılan hikmetli şakalara da gulerdi.


Asık suratlı ve sert gorunumlu olmaktan, soğuk davranışlardan ve itici olmaktan sakınmalıdır! Karşımızdakine negatif duygu vermemeliyiz!


Hayatı boyunca mizahtan kacınıp, soğuk bir kişilikte olmak, herkesin gulduğune gulup, ağladığına ağlamamak Sunnete aykırı bir tutumdur!


Musluman ecdÂd, şaka ve mizah konusundan gÂfil olmamıştır! Yani mizahsız bir hayatı savunmamışlardır! Yeri geldiğinde şaka da yapmışlar, ciddi de olmuşlardır! Mizah'ın bilgi ve birikimleri kalıcı kıldığını, ilgi uyandırdığını soylemişlerdir!


Şaka, olcusu kacırılmadığında ve yerinde yapıldığında; yerinde sergilenen ciddiyet kadar değerlidir.


Musluman ne devamlı gulmeli ve guldurmeli; ne de devamlı somurtup ciddi olmalıdır. İkisi arasında vasat bir yol tutmalıdır!


Mizah ve ciddiyet, kişiliğin en onemli yapı taşlarıdır! Bu iki sıfat aslında bir bedende birbirini tamamlayan iki cuz gibidir!


Ama yemek yaparken yada bir eser icÂd ederken malzeme ve muhtevanın olcusune ve oranına riayet etmek gibi; olması gereken seviyeleri aşmamak gerekir.


Aşırı şaka yapmak, vakar ve saygınlığa zarar verir; aşırı ciddiyet de, nefret uyandırır!


Biri seviyesizliğin, diğeri de kibrin alameti sayılır!


Bu nedenle bu iki sıfatı, kotu ahlak haline getirmekten sakınmalıdır. Ayrıca hicbir kimse bu iki sıfatı birlikte taşımaktan geri duramaz!


Ama onemli olan gorunuşte birbirine zıt olan bu iki sıfatı taşıyabilmektir. İşte bu, guc olan iştir!

Musluman gulmesi gereken yerde guler, şaka yapması gereken yerde şaka yapar, ciddi durması gereken yerde susar ve vakûr olur!


Bazıları; şaka yapmanın ve espriye gulmenin ciddiyete zarar verip, kişinin ağırlığını hafifleştireceğini sanırlar. Bu, yanlıştır!


Gulmek fıtrî bir duygudur ve ihtiyactır.


Hatta Peygamberimizin ifadesine gore; Muslumanın din kardeşine tebessum etmesi bile sadakadır.


Peygamberimizin Gulmesi ve Gulmenin Sınırı:


Abdullah b. Cuz'den: "Rasûlullah'ın gulmesi sadece tebessumdu." (Tirmizî, MenÂkib, 10)


Peygamberimizin gulme şekli genelde tebessum şeklindeydi; bazen de azı dişleri gorunecek kadar gulduğu de olmuştur.


Ebû Zerr'den: "Rasûlullah'ı azı dişleri gorununceye kadar gulduğunu gordum." (Muslim, İman, 84/314)


Bazı sahabiler de Peygamberimizi hep tebessum ederken gordukleri icin; "Rasûlullah sadece tebessum şeklinde gulerdi" demişlerdir. (CÂbir b. Semure'den; Musned-i Ahmed)

Sonuc olarak;

Cok gulmekten sakınmak gerekir.


Şimdi de Yuceler Yucesi Rabbimize kulak verelim inşallah.


"Artık onlar kazandıklarının bir cezası olarak az gulsunler, cok ağlasınlar." (Tevbe: 82)


"Artık onlar... az gulsunler" ifadesi tehdit anlamına gelen bir emirdir. Yoksa gulmeleri doğrultusunda bir emir değildir.


Bu ayeti daha iyi anlamak icin Peygamberimizin Hadisine başvuralım:


"Allah'a yemin ederim ki, eğer benim bildiklerimi bilseydiniz şuphesiz pek az gulerdiniz ve cokca ağlardınız.


Yollara dokulup yuce Allah'a yuksek sesle feryad ile dua ederdiniz.


Keşke koparılan bir ağac olsaydım diye, temenni ederim." (İbn MÂce, Zuhd 19; Tirmizî, Zuhd 9; Musned)


Hadis, cok acıktır. Şimdi biz yollara ne amacla dokuluyoruz acaba?


Ticaret icin..! Gezmek tozmak icin..! Hedeflediğimiz yere ulaşmak icin..!


Oysa Peygamberimizin bildiği, gorduğu o gercekleri insanlık eninde sonunda gorecektir.


Şu an bize duşen; şuurlu olmak ve Allah'ın azabını goruyormuşcasına korkup, tevbe etmek; yollara dokulmek bile gerekse, Allah yolunda cehd edip calışmaktır.


Bu ayet; ‘guler yuzlu olmasınlar’ demek değildir; gunahlarını duşunerek uzulup ağlasınlar, gozyaşı dokup, işlediklerin gunahların affedilmesi icin, tevbe etsinler, anlamındadır.


Tabi ki ayet, cok gulmeyi, laubaliliği ve şımarıklığı yasaklıyor.


Kahkaha ile gulmekten sakınmak gerekir.


Boyle bir gulme şekli İslam kulturunde yoktur. Kahkaha, samimi olmayan gulme şeklinin abartılmış şeklidir.


İcten gelmeyen sesli ve sırıtkan bir guluştur.


Bu guluş; Firavunların, Karunların, Nemrudların, Ebu Cehillerin, Kayserlerin ve Kisraların gulme tarzıdır!


Kibrin, buyuklenmenin, kendini beğenmenin bir gostergesidir.

TakvÂ, tevazu ve efendiliğe zıttır.

Musluman mutebessimdir; ama onun tebessumunde dahi hep bir tefekkur, tezekkur, vakar, ağırbaşlılık ve icten ice hissettiği, bir huzun ve asla aklından cıkarmadığı bir Allah korkusu vardır.


Musluman, gulerken asla Allah'tan gÂfil olmaz; ama cahiller kendini kaybeder.


Takv sahibi, Allah'ın azabını hatırladığında hemen ağlar ve gozyaşı doker; bu, onun kalbinin inceliğini, merhametini ve imanını gosterir.


Gulme ve tebessumden bahsederken, mutlaka ağlama konusunu da gundeme getirmek gerekir.


Gulmek nasıl fıtrattan gelen ve bir noktaya kadar ovulen bir sıfat ise; ağlamak da aynen insanî bir sıfattır; Allah icin ağlamak da ibadettir.


Bilelim ki; ağlanması gereken şeylere ağlayamayanların gulmesi sahtedir.


Konuyu kısaca ozetlemek gerekirse;


Muslumanın mizah anlayışı vardır; Musluman somurtkan ve soğuk değildir.


Musluman, şaka ve espri yapar; ama asla yalan soylemez.


Şaka ile ciddiyet arasında orta bir yoldadır; bu ikisini birbirine karıştırmaz.


Bazı meselelerin şaka, mizah konusu olamayacağını bilir ki; o meseleler, nikah, talak, ıtk, şakadan din'le alay etme, kufur soz soylemek vb konulardır.


Şaka; sanat ve mizah yaparken her şeyi mubah kılan bir masumiyet aracı değildir.


Sanat yada şaka yapıyoruz, diye yalan mubahlaşmaz.


Muslumanın sanat ve şaka anlayışını ve mubah sahasını belirleyen sadece Allah’tır.


Konumuzu bir Hadis-i Şerif ile bitirelim:

"Ben, haklı olduğu halde cekişmeyi bırakan kimse icin cennetin avlusunda, şaka da olsa yalan soylemeyen kimseye cennetin ortasında, ahlakını guzelleştiren kimseye de cennetin yukarı kısmında bir ev verileceğine kefilim." (Ebû DÂvud, KitÂbu'l Edeb, 4800)


Bu Hadise gore; haklı olduğu halde tartışmaya son veren kimseye cennetin avlusunda koşk vaad edilmiştir. Boylesi durumlarda tartışmaya devam etmek fayda vermiyorsa, tartışmayı bırakmak daha guzeldir.


Yalan konuşmak haramdır. Yalan soylemeyi alışkanlık haline getiren kimse de kotu huylu kimsedir. Bu kimseler yalan gibi buyuk gunahı işliyorsa; diğer tum gunahları da işleyebilir. Cunku yalan, onun icin yalancı bir sığınaktır. Yapar ama "yapmadım" der..!


Hadisimizde şaka bile olsa yalan soylemeyen kimseler de guzel ahlaklı olarak vasıflandırılıyor ve cennetin ortasında kendilerine koşk vaad ediliyor.


Şaka bile olsa yalan da dahil tum gunahlardan sakınan ve takv yolunda ilerleyen kimseler; en guzel ahlaklı kimseler olarak karşımıza cıkıyor Hadisimizde.


Bu insanlar tum faziletleri kendilerinde toplayan ve cennetin en ust makamlarında koşklere layık Muslumanlardır.


Rabbimize dua ediyoruz; gulmemizden ağlamamıza; duşunmemizden konuşmamıza; oturup kalkmamıza; jest ve mimiklerimize kadar Peygamberimizin Sunnetine uygun yaşamayı ve onun ahlakıyla ahlaklanmayı hepimize nasip etsin! (Amin)



(Yusuf Semmak)


Kaynak Gostererek Site ve Forumlarda Yayınlayabilirsiniz.


Her Hakkı, Allah Yoluna Mevkûftur.

__________________