Allah-u TeÂl şoyle buyuruyor:
فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَى
“Kuşkusuz ki sen olulere işittiremezsin…”
Rûm 52
وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُورِ
Sen, kabirlerdekilere işittiremezsin!”
FÂtır 22
لِيُنذِرَ مَن كَانَ حَيًّا وَيَحِقَّ الْقَوْلُ عَلَى الْكَافِرِينَ
“(Bu Kur’an) Diri olanı uyarsın ve kÂfirler uzerine soz hak olsun diye indirilmiştir.”
YÂsîn 70
Ayette gectiği gibi Kur’an’ı Kerim, oluler icin değil, diriler icin indirilmiştir! Tabiî ki bunu sadece akıllı kimseler anlayabilir!
Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Size kendimden ve Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den soz edeyim mi, diye sordu?
Biz:
−Evet, dedik.
Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanımda kaldığı gece geldi ridasını ve ayakkabılarını cıkardı ve onları yere bıraktı. İzarının bir ucunu yatağa serdi ve yanı uzere yattı. Fazla zaman gecmeden o benim uyuduğumu sandı, yavaşca ridasını aldı, yavaşca ayakkabılarını giydi, yavaşca kapıyı actı ve cıktı. Sonra kapıyı yavaşca kapattı. Ben de carımı başımın uzerine saldım, başımı da orttum. Sonra izarım ile de kapandım. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in izinden yola koyuldum.
Nihayet Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Baki mezarlığına geldi. Uzunca ayakta durdu. Sonra uc defa ellerini kaldırdı, sonra dondu, ben de dondum. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hızlandı, ben de hızlandım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) koşmaya başladı, ben de koştum. Daha da hızlı koşmaya başladı, ben de daha da hızlandım. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i gectim, iceri girdim. Daha henuz uzanmıştım ki Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de iceri girdi. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ne oluyor ey Aişe! Goğsun inip kalkıyor, karnın da şişmiş’ dedi.
Bende:
−Anam babam sana feda olsun ey Allah’ın Rasulu! dedim ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e durumu bildirdim.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Benim onumde gorduğum karartı sen miydin’ dedi.
Ben:
−Evet, dedim. Goğsume parmağı ile itti, goğsum acıdı.
Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Allah’ın ve Rasulunun sana haksızlık edeceğini mi zannettin?’ dedi.
Ben:
–İnsanlar her neyi gizlese Allah onu bilir dedim.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Evet’ dedi.
Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle dedi:
−‘Cebrail aleyhissellam bana geldi ve seslendi. Sesini senden gizledi. Ben de ona karşılık verdim. O’na verdiğim karşılığı da senden gizledim. Sen buradayken Cebrail aleyhissellam yanına girmezdi. Cunku sen elbiselerini cıkarmıştın. Ben senin uyuduğunu sanmıştım. Seni uyandırmak hoşuma gitmedi ve yalnızlıktan korkacağından cekindim. Cebrail aleyhissellam bana dedi ki:
−Rabbin sana Baki’dekilere gitmeni onlar icin mağfiret dilemeni emrediyor’ dedi.
Ben:
−Ey Allah’ın Rasulu! Bir kabre gittiğimde ne soyleyeyim diye sordum.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Selam size ey mu’minlerin ve Muslumanların diyarında bulunanlar. Allah bizden onden gidenlere de, geriye kalanlara da rahmet etsin. Bizler de inşallah size kavuşacağız, de’ buyurdu.”
Muslim 3/14, Nesei 1/286, 2/160, 161, Abdurrezzak 3/570, 571, Ahmed 6/221
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir mezarlığa gitti ve:
‘Selam sizlere ey mu’min topluluklar yurdunun sakinleri! Şuphesiz bizler de inşallah size kavuşacağız’ dedi.
Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Keşke biz kardeşlerimizi gorseydik diye arzu ettim’ dedi.
Sahabeler:
−Ey Allah’ın Rasulu! Biz senin kardeşlerin değil miyiz? diye sordular!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hayır, siz benim ashabımsınız. Kardeşlerimiz ise, daha sonra gelecek olanlardır. Ben, onlardan once havuzun başına varmış olacağım’ dedi.
Sahabeler:
−Ey Allah’ın Rasulu! Henuz senin ummetinden gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın? diye sordular!
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Sizden herhangi bir adamın, alnında ve ayaklarında beyazlıkları bulunan atları olsa ve bu adamın atları siyah atlar arasında bulunsa, adam kendi atlarını tanımaz mı?’ dedi.
Sahabeler:
−Elbette tanır, ey Allah’ın Rasulu! dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Onlar kıyamet gununde abdest almalarından dolayı alınları, kolları ve ayakları parlak geleceklerdir.’
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sozlerini uc defa tekrarladı ve şoyle devam etti:
−‘Ben onlardan once havuzun başına varmış olacağım. Dikkat edin aranızdan birtakım kimseler havuzumdan, kackın devenin uzaklaştırıldığı gibi uzaklaştırılacaklar. Ben onlara buraya geliniz, buraya geliniz diye sesleneceğim ve bana şoyle denilecek:
−Onlar senden sonra bid’atlar yaptılar ve hep okceleri uzerine gerisin geri donup durdular.
Bunun uzerine ben de:
−O halde benden uzak dursunlar, benden uzak dursunlar diyeceğim’ buyurdu.”
Ahmed 2/300, 408 Muslim 1/150, 151, Malik 1/49, 50, Nesei 1/35, İbni Mace 2/580, Beyhaki 4/78
Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) şoyle demiştir:
Mezarlıkda Kur’an’ı Kerim okumaya gelince, bu sunnette aslı olmayan hususlardandır! Bu hadis, kabirde Kur’an’ı Kerim okumanın meşru olmadığını gostermektedir. Cunku kabirde, Kur’an’ı Kerim okumak meşru olsaydı, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu yapardı ve ashabına da oğretirdi.
Ozellikle Aişe (Radiyallahu Anha) insanlar arasında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in en cok sevdiği kimselerdendir. Aişe (Radiyallahu Anha), Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e kabirleri ziyaret ettiğinde ne soyleyeceğini sormuş, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’de kabirlere nasıl selam verip ve nasıl dua edeceğini oğretmiş.
Fatiha’yı ya da Kur’an’ı Kerim’den herhangi bir bolumu okumasını oğretmemiştir. Eğer Kur’an’ı Kerim okumak meşru bir iş olsaydı, bunu Aişe (Radiyallahu Anha)’dan gizlemezdi!
Ustelik ihtiyac anında Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in gerekli beyanı yapmayıp, ertelemesi usûl ilminde tesbit edildiği uzere caiz değildir. Ertelemesi bile caiz değilken gizlemek nasıl soz konusu olabilir. Eğer Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), sahabelere kabirde Kur’an’ı Kerim okumayı oğretmiş olsaydı, elbette ki bu bize ulaşırdı.
Mezarlıkda Kur’an’ı Kerim okuma hususun sabit bir senetle bize nakledilmemiş olması boyle bir işin meydana gelmemiş olduğunun delilidir. Kabir ziyareti sırasında Kur’an’ı Kerim okumanın meşru olmadığını guclendiren delillerden birisi de Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu sozudur:
“Evlerinizi kabirlere cevirmeyiniz. Şuphesiz şeytan icinde Bakara Suresinin okunduğu evden kacar.”
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) icerisinde Kur’an’ı Kerim okunmayan bir evi, kabirlere benzetmiştir! Cunku kabirlerde Kur’an’ı Kerim okunmaz!!!
Muslim 2/188, Tirmizi 4/42, Nesei Fedailu’l-Kur’an 76, Beyhaki Şuabu’l-İman 2/2381, Ahmed 2/284, 337, 378, 388
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabirlerin Kur’an’ı Kerim okunacak yer olmadıklarına işaret etmektedir. Bundan dolayı Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evlerde Kur’an’ı Kerim okunmasını teşvik etmiş ve evlerin Kur’an’ı Kerim okunmadığı kabirlere donuşturulmelerini yasaklamıştır. Nitekim diğer hadis, kabirlerin aynı şekilde namaz kılınacak yer olmadığına da işaret etmiştir.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmuştur:
“Sunnet namazlarınızı evlerde kılınız, oraları kabristan edinmeyiniz.”
Muslim 777/209, Buhari
Bu hadisler, kabirler arasında Kur’an’ı Kerim okumanın mekruh olduğunu ifade etmektedir. İşte bundan dolayı Ebu Hanife, imam Malik ve benzeri Âlimlerin cumhurunun benimsediği goruş, kabirlerin yanında Kur’an’ı Kerim okunmasının mekruh olduğu şeklindedir. Aynı zamanda bu, imam Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh)’in de goruşudur. Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh)’e kabir yanında Kur’an’ı Kerim okunur mu? diye soruldu.
Ahmed bin Hanbel (Rahmetullahi Aleyh):
–Hayır, kabirde Kur’an’ı Kerim okunmaz diye cevap verdi.
Ebu Davud Mesail 158
Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) şoyle dedi:
“Şeyhu’l-İslam ibni Teymiye (Rahmetullahi Aleyh) şunları soylemektedir:
İmam Şafi (Rahmetullahi Aleyh)’e gore kabirler arasında Kur’an’ı Kerim okumak bid’attır.
İmam Malik (Rahmetullahi Aleyh) ise şoyle demiştir:
Ben, kabirlerde Kur’an’ı Kerim okuyan bir kimseyi bilmiyorum. Boylelikle biz, sahabelerin ve tabiînin mezarlıkda Kur’an’ı Kerim okumadığını anlıyoruz.”
İktidau’s-Sırati’l-Mustakim Muhalefete Ashabi’l-Cahiym 182
Mezarlıkta Kur’an’ı Kerim okuyanların deliline gelince:
Muhammed NÂsıruddin el-AlbÂnî (Rahmetullahi Aleyh) şoyle demiştir:
“Mezarlığın yanından gecen ve kulhuvallahu ahad suresine onbir defa okuyup, sonra da bunun sevabını olulere bağışlayan kimseye, oluler sayısınca mukÂfat verilir.
Bu batıl ve uydurma bir hadistir. Bu hadisi Ebu Muhammed el-Hallal, el-Kıraati ale’l-Kubur 201/2’de nakletmiştir. Deylemi ise, Abdullah bin Ahmed bin Amir’in babasından, onun Ali er-Rıza’dan, onun babalarından rivayete dair bir nushada zikretmiştir. Bu ise batıl ve uydurma bir nushadır. Burada sozu gecen Abdullah’ın uydurması ya da onun babasının uydurmasıdır.
Cunku imam Zehebi el-Mizan’da boyle demiştir. Hafız ibni Hacer’de el-Lisan adlı eserinde imam Zehebi’ye uymuştur. Daha sonra Suyuti, Zeylu’l-Ahadiysi’l-Mevdua adlı eserinde aynı şeyleri tekrarlamış ve onun bu hadisini zikretmiş, arkasından ibni Arrak Tenzihu’ş-Şeria el-Merfua fi’l-Ahadiysi’ş-Şeria ve’l-Mevdua adlı eserinde de aynı şeyleri soylemiştir.
Daha sonra Suyuti bu sozlerini unutarak aynı hadisi Şerhu’s-Sudur 130’da Ebu Muhammed es-Semerkandi’nin rivayetiyle Fedailu kulhuvallahu ahad bahsinde zikretmiş ve hakkında bir şey soylememiştir. Evet, daha onceden bunun zayıf olduğuna işaret etmiştir fakat bu yeterli değildir. Hadis onun da itirafıyla uydurmadır. O halde sadece onun zayıf olduğunu belirtmekle yetinmek yeterli olmaz. Onun hakkında susmanın caiz olmadığı gibi.
Nitekim Şeyh İsmail el-Acluni Keşfu’l-Hafa 2/382’de de boyle yapmıştır. O, hadisi Rafii, Tarih’inde diye nisbet etmiş ve hakkında soz soylememiştir. HÂlbuki Şeyh İsmail el-Acluni Keşfu’l-Hafa isimli bu kitabını, insanların dilinde hadis diye meşhur olan sozlerin gercek durumunu acıklamak icin ortaya koymuştur. Diğer taraftan mutehassıs kimselerin hadis hakkında susmaları bunu bilmeyen kimselere hadisin delil olmaya elverişli olduğu ya da dedikleri gibi fezail-i a’mal’de onunla amel edilebileceği vehmini verebilir.
İşte bu hadis sebebiyle, meydana gelen de budur. Ben Hanefilerden birisinin bu hadisi kabirlerin yanında Kur’an’ı Kerim okumanın lehine delil olarak gosterdiğini gordum. Sozu gecen bu zat Şeyh et-Tahtavi’dir. O bunu Meraki’l-Felah uzerine yazdığı Haşiye’sinde 117’de belirtmektedir.
Hadisi ayrıca Darekudni’ye de nisbet etmiştir. Bir yanılma olduğunu zannediyorum. Cunku ondan başka birisinin bu hadisi ona nisbet ettiğini gormedim. Diğer taraftan bu ilimle meşgul olanların da bildiği uzere mutlak olarak bir hadis Darekudni’ye nisbet edildiği takdirde onun es-Sunen kitabı kastedilir. Ben bu hadisi orada goremedim. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır.
__________________
Mezarlıkta Kur’an’ı Kerim
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Mezarlıkta Kur’an’ı Kerim