MevlÂna'nın ifadesiyle insan, kamıştan koparılmış bir ney gibidir. Gercek sahibinden uzaklaştığından dolayı da hep inlemektedir. Onun bu iniltisi, butun bir hayat boyu devam eder.

بشنو این نی چون شکایت میکند

از جداییها حکایت میکند

1. Dinle, bu ney nasıl şikÂyet ediyor,

ayrılıkları [nasıl] anlatıyor.

Sorgular merakla akıl her şeyi

Ozler ruh aslını, ne kadar iyi

Dikkatle dinlersen inleyen neyi

Neler soyler neler anlayanlara

Ayrılık derdinden ağlayanlara

کز نیستان تا مرا ببریدهاند

در نفیرم مرد و زن نالیدهاند

2. [Diyor ki:] Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryadımdan erkek ve kadın herkes ağlayıp inledi.

İlahî emirle belli ki biri

Kamışlıktan beni keseli beri

İnletir feryadım gok ile yeri

BîzÂrdır sesimden kadın ve erkek

Varsa eğer gonul, sevdalı gerek

سینه خواهم شرحه شرحه از فراق

تا بگویم شرح درد اشتیاق

3. Hasret derdini anlatabilmem icin,

ayrılıktan parca parca olmuş bir yurek isterim.

Bulsam da dertleşsem bir bağrı yanık

Sıla hasretiyle darmadağınık

Yurek paramparca, gonlu uyanık

Şu benim hÂlimden ancak o anlar

Ne bilsin maddeye mahkûm olanlar

هر کسی کو دور ماند از اصل خویش

باز جوید روزگار وصل خویش

4. Aslî vatanından uzak duşen kimse,

tekrar kavuşma zamanını arar durur.

Gelişin nereden bir duşun hele

Nasıl duştun cÂnım bu gurbet ele

Bedenle birlikte cektiğin cile

Bitince donersin ana yurduna

Son bulur ozlemin, bakma ardına

من به هر جمعیتی نالان شدم

جفت بدحالان و خوشحالان شدم

5. Ben her toplulukta ağlayıp inledim;

mutsuzlarla da mutlularla da eş ve yoldaş oldum.

Aslımı duşundum, hayaller kurdum

Hasret ateşiyle yandım kavruldum

Her toplulukta ben inleyip durdum

Hem mutluya hem mutsuza oldum eş

Herkesi kendime edindim kardeş

هرکسی از ظن خود شد یار من

از درون من نجست اسرار من

6. Herkes kendi anlayışına gore dost oldu bana;

fakat icimdeki sırları araştıran olmadı.

Her biri kendince dost oldu bana

Nasıl anlatayım bilmem ki sana

Bendeki esrÂrı keşiften yana

Gormedim kimsede bir nur, bir ışık

Baktım ki zihinler karmakarışık

سر من از نالهی من دور نیست

لیک چشم و گوش را آن نور نیست

7. Benim sırrım feryadımdan uzak değildir,

ancak gozde onu gorecek nur, ve kulakta o guc yok.

Aşkın kanunudur ezelden beri

Ağlayıp inlemem sırrın eseri

Ey hÂlden anlayan, n’olur gel beri

Can feryat ederken gozler buğulu

Neden gormez duymaz şu insanoğlu

تن ز جان و جان ز تن مستور نیست

لیک کس را دید جان دستور نیست

8. Beden ruhtan, ruh bedenden gizli değil,

ama kimsenin ruhu gormesine izin yoktur.

Can tenden haberdar, ten canı tanır

GÂfil canla teni aynı şey sanır

Soyleyemez alık, cunku utanır

Ruhun esrÂrına kimse eremez

İzin yoktur canı kimse goremez

آتشست این بانگ نای و نیست باد

هر که این آتش ندارد نیست باد

9. Ateştir bu neyin sesi, hava değil;

kimde bu ateş yoksa yok olsun o.

Hava değil ateş, bu neyin sesi

Mesih’tir, can verir aziz nefesi

Ağlatıp inletir duyan herkesi

Bu ateşten yoksun olan yok olsun

Yazık sana diyenleri cok olsun

آتش عشقست کاندر نی فتاد

جوشش عشقست کاندر می فتاد

10. Aşk ateşidir neyin icine duşen;

aşkın coşkusudur şaraba duşen…

Aşkın ateşidir neyi inleten

O yanık nağmedir gonlu titreten

Delileri uslandırıp dinleten

Şarabın verdiği coşku aşktandır

Aşk olmazsa şarap sadece kandır

نی حریف هرکه از یاری برید

پردههااش پردههای ما درید

11. YÂrinden ayrılanın arkadaşıdır ney;

onun perdeleri perdelerimizi yırttı bizim.

Dosttan ayrılanın sırdaşıdır ney

Hasretin timsali, gozyaşıdır ney

Ezel avcısının yoldaşıdır ney

Yırttı perdemizi neydeki perde

İflÂh olmaz artık duşen bu derde

همچو نی زهری و تریاقی کی دید

همچو نی دمساز و مشتاقی کی دید

12. Ney gibi bir zehir ve panzehiri kim gordu?

Ney gibi bir gonuldaş ve hasretkeşi kim gordu?

Hem derttir hem dev bu neyin sesi

Zehir ve panzehir ılık nefesi

Buyuler gercekten duyan herkesi

Boyle hasretkeşi goren oldu mu?

İc ice zıtlıklar bilen oldu mu?

نی حدیث راه پر خون میکند

قصههای عشق مجنون میکند

13. Ney, kanla dolu bir yoldan soz ediyor;

Mecnun’un aşk hikÂyelerini anlatıyor.

Soz etmekte bu ney, bir kanlı yoldan

Mecnun’un gectiği hicranlı yoldan

Vuslatı vÂdeden o şanlı yoldan

Nice Âşık icti aşk sebîlinden

Âb-ı hayÂt sunan selsebîlinden

محرم این هوش جز بیهوش نیست

مر زبان را مشتری جز گوش نیست

14. Bu aklın mahremi akılsızdan başkası değil;

dilin de kulaktan başka muşterisi yok.

Ancak akılsızlar akla mahremdir

Aşksa Âşıklara ozel merhemdir

Onlar hÂlden memnun, aşkla hemdemdir

Dilin muşterisi yalnız kulaktır

Hak sozu dinlemek herkese haktır

در غم ما روزها بیگاه شد

روزها با سوزها همراه شد

15. Gunler gamımızla akşam oldu,

gunler yanıp yakılışlarla yoldaş oldu.

Akşama dondurdu gam gunumuzu

Fark etmedik gece gunduzumuzu

MevlÂ’ya dondurduk biz yuzumuzu

Bundan boyle artık gamla yoldaşız

Aşk soyundan geldik bizler kardaşız.

روزها گر رفت گو رو باک نیست

تو بمان ای آنک چون تو پاک نیست

16. Gunler gecip gittiyse varsın gitsin, korkumuz yok.

Ey temizlikte eşi benzeri olmayan, yeter ki sen kal!

Gonul bu fÂnîyi n’eylesin n’etsin.

Aksın gunlerimiz su gibi gitsin

Omur sermayemiz biterse bitsin

Yeter ki sen gitme aziz sevgili

NezÂhet timsali temiz sevgili

هر که جز ماهی ز آبش سیر شد

هرکه بی روزیست روزش دیر شد

17. Balıktan başka herkes suyuna kandı;

nasibi olmayan [fakirin] gunu uzadıkca uzadı.

Can cÂnandan başkasını arar mı?

Deryadaki balık suya kanar mı?

Leyla’dan gayriyi Mecnun anar mı?

Nasipsiz gun boyu ÂvÂre gezer

Bitmek bilmez gunu uzar da uzar.

در نیابد حال پخته هیچ خام

پس سخن کوتاه باید والسلام

18. Pişkinin halinden ham olan hic anlamaz;

Oyleyse sozu kısa kesmek gerek, vesselÂm.

Âşığın cektiği cileler gamlar

Pişirir ruhunu onu tamamlar

Olgunun hÂlinden anlamaz hamlar

Yeter Âriflere ozlu bir kelÂm

Kısa kesmek gerek sozu vesselÂm.

بند بگسل، باش آزاد اى پسر

چند باشى بند سيم و بند زر

19. Ey oğul, bağı coz, ozgur ol!

Daha ne zamana kadar gumuş ve altının esiri olacaksın?

Gel oğul guzel oğul, mala mulke aldanma;

Altın gumuş tuzaktır, tuzağa yakalanma!

Ozgurluğe karşılık servet verseler kanma.

Daha ne vakte kadar malla avunacaksın?

Gel kurtul sen bu bağdan tam ozgur olacaksın.

گر بريزى بحر را در كوزه‏اى

چند گنجد قسمت يک روزه‏اى

20. Denizi bir testiye doksen ne kadar alır?

Bir gunluk nasibin kadar...

Calış, kazan, biriktir; bilir misin no’lacak

Yiyip ictiğin hÂric, başkasına kalacak!

İhtirasın sonu yok, ac gozlu doymayacak.

Denizi bir testiye doksen ne kadar alır?

Kendine o testiden bir gunluk nasip kalır.

كوزهء چشم حريصان پر نشد

تا صدف قانع نشد پر در نشد

21. Ac gozlulerin goz testisi dolmadı;

sedef kanaat etmedikce inciyle dolmadı.

Ac gozluler dunyada asla huzur bulmadı;

Onların dibi delik goz testisi dolmadı!

Kanaat etmedikce sedef, inci olmadı.

Kanaat bir hazine harcadıkca tukenmez;

KanaatkÂr olanlar kapı kapı dilenmez.

هر كه را جامه ز عشقى چاک شد

او ز حرص و عيب كلى پاک شد

22. Kimin elbisesi bir aşk yuzunden yırtıldıysa

artık o tamamen ihtirastan ve ayıptan arınmıştır.

Bayağı tutkularla gel omrunu tuketme,

Ruh iklimin tertemiz, sakın onu kirletme;

Duşuncene ket vuran soze itibar etme!

Aşk uğruna kıyafet eskitene ne mutlu!

İhtirastan arınan şu dunyada pek mutlu!

شاد باش اى عشق خوش سوداىما

اى طبيب جمله علتهاى ما

23. ŞÃ‚d ol, ey bizim sevdası hoş aşkımız;

ey bizim butun hastalıklarımızın tabibi!

Ruhu ihmal edersen bilki hayatın bomboş,

Dunya bir av sen tazı, koşabildiğince koş.

Bilsen sevdalı gonlun dunyası ne kadar hoş!

Sen şÃ‚d ol ey aşkımız, sevdÂsı hoş aşkımız

Derdimizin tabibi, devÂsı hoş aşkımız.

اى دواى نخوت و ناموس ما

اى تو افلاطون و جالينوس ما

24. Ey bizim kibir ve gururumuzun ilacı,

ey bizim EflÂtun'umuz, ey bizim Calinus'umuz!

Her turlu kotulukler icimizde birer ur,

En habis olanıysa bir kibir bir de gurur!

Aşk gelince herşey hoş, ne bir gunah ne kusur...

Ey gururu ve kibri kırıp getiren dize!

Sen bize Eflatun’sun, Calinus’sun sen bize.

جسم خاک از عشق بر افلاک شد

كوه در رقص آمد و چالاک شد

25. Topraktan olma beden aşk sayesinde goklere ağdı;

dağ raksa başladı, cevikleşti.

Servet sayılır bazen orf ve Âdet, gelenek;

Cahil olunca rehber, bir tuzaktır gorenek.

İşte arınan insan, İsa Peygamber ornek:

Topraktan olma beden aşkla goklere ağdı

Neşeyle aşka gelip coşan o kutlu Dağ’dı...

عشق جان طور آمد عاشقا

طور مست و خر موسى صاعقا

26. Ey Âşık, aşk Tur'a can oldu da Tur mest olup gitti,

Musa ise duşup bayıldı.

Merkezi tutmuş atom, dans etmekte molekul,

Galaksilerde cumbuş, Âhenk icinde bir kull

Herşey aşkın eseri, inanmazsan işte gul!...

Verince aşk Tûr’a can urpererek yarıldı,

Bu hali goren Musa o an duşup bayıldı.

با لب دمساز خود گر جفتمى

همچو نى من گفتنيها گفتمى

27. Gonuldaşımın dudağına eş ve mahrem olsaydım,

ben de ney gibi soylenecekleri soylerdim.

Ben bu ilde garibim, surgunum bu diyarda;

Arıyorum aslımı, aklım fikrim hep yÂrda

Kavuşmak mı...Bilemem, belki de sonbaharda.

Dudak olsam neyzene, neler soylerdim neler...

Aslından ayrı duşen ney gibi dÂim inler.

هر كه او از هم زبانى شد جدا

بى‏زبان شد گر چه دارد صد نوا

28. Dildaşından ayrı duşen kimse,

yuzlerce nağmesi de olsa dilsizleşir.

Kuş dilidir dilimiz anlayan beri gelsin,

Hakk’ın tercumanıyız bizi bilmeyen bilsin.

Hakk’tan başka seversen gercek mumin değilsin!

Dil ve gonuldaşından ayrı duşen bir kişi,

Yuz nağmesi olsa da dilsizdir, zordur işi.

چونک گل رفت و گلستان در گذشت

نشنوى ز ان پس ز بلبل سر گذشت

29. Gul solup gul bahcesinin vakti gecince,

artık bulbulden mÂceralarını işitemezsin.

Bazen coker bir gurbet, melul mahzun olurum;

Bunca umit ve hayal son bulunca n'olurum!

Kendime teselliyi imanımda bulurum.

Hazan gormuş bahcede gulden eser kalır mı?

Boylesi bir bahceden bulbul sesi gelir mi?

جمله معشوق است و عاشق پرده‏اى

زنده معشوق است و عاشق مرده‏اى

30. Her şey sevgilidir, Âşıksa bir perde;

diri olan sevgilidir, Âşıksa bir olu.

Ne gezersin taşrada, hele dostum gel beri,

İc gozunle bakarsan herşey Hakk’ın eseri!

Oyleyse varlık guzel, herşeyin var bir yeri.

Her şey sevgili bana, aşksa perde sayılır,

Gercek diri sevgili, Âşık olur, bayılır...

چون نباشد عشق را پرواى او

او چو مرغى ماند بى‏پر، واى او

31. Kimin aşka meyli yoksa o kanatsız bir kuş gibidir,

eyvahlar olsun ona!

Bir sarmaşıktır sarar ruhumuzu her yandan;

Tanıyan icmek ister cana cÂn katan candan.

Bir başka bahtiyar yok Âşık olan insandan!...

Aşktan habersiz olan kanatsız kuş gibidir;

Eyvahlar olsun ona, zavallının biridir.

من چگونه هوش دارم پيش و پس

چون نباشد نور يارم پيش و پس

32. Onumde ve arkamda sevgilimin nuru olmadıkca,

benim aklım onu sonu nasıl anlayabilsin?!

Sırf akılla bu yola nasıl girebilirim,

Sevgilim goz olmazsa nasıl gorebilirim,

Varlığın esrÂrına nasıl erebilirim?!...

Onumde ve arkamda yoksa nûrun vay bana!

Hangi gucle ne yuzle varabilirim sana?!

عشق خواهد كاين سخن بيرون بود

آينه غماز نبود چون بود

33. Aşk bu sozun dışa vurulup yayılmasını ister;

ayna gammaz [berrak] olmaz da ne olur?

Bu aşk ak kor gibidir yakıp yandırmak ister,

Hayrette kalanları nura bandırmak ister,

Sevgiye susayanı suya kandırmak ister.

Ayna temiz değilse gor ne yaman hÂl olur,

Ona bakan kendini dipsiz kuyuda bulur...

آينه‏ت دانى چرا غماز نيست

زانكه زنگار از رخش ممتاز نيست

34. Bilir misin ayna neden gammaz değil?

Yuzunden pası silmemiş de ondan...

Hic duşundun mu cÂnım, kalb neden duyarsızdır?

GÂyesiz yaşayanlar uyumsuz, ayarsızdır;

Yanar doner olanlar imanda kararsızdır.

Ayna neden gostermez bilir misin bu sırrı,

Ya yuzunu silmemiş yahut dokulmuş sırı.

__________________