CenĂ‚b-ı Hak, Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de bircok Ă‚yet-i kerîmede yerde ve gokte bulunan butun varlıkları insan icin yarattığını ifade etmiş, farklı Ă‚yet-i kerîmelerde insanlara ihsan ettiği nimetlerden numuneler sunmuş ve nihayet bazı Ă‚yet-i kerîmelerde de mubah ve helĂ‚l dairesine bir sınır getirerek bizim icin haram kılınan yiyecekleri acıklamış ve bunlardan uzak durmamızı emretmiştir. Konuyla ilgili Ă‚yet-i kerîmelere baktığımızda genel olarak Yuce Allah'ın temiz, hoş ve faydalı gıdaları insanlara helĂ‚l; pis, nĂ‚hoş ve zararlı gıdaları da haram kıldığını goruyoruz. MeselĂ‚ konuyla alĂ‚kalı Allah TeĂ‚lĂ‚ Bakara Sûresi'nde butun insanlığa hitaben: يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا "Ey insanlar! Yeryuzunde olan butun nimetlerimden helĂ‚l hoş olmak şartı ile yiyiniz."1 buyurmak suretiyle, insanlara helĂ‚l ve hoş rızıklardan yemeyi emretmiştir. Birkac Ă‚yet-i kerîme sonra ise mu'minlere hitaben şoyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ "Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların temiz ve helĂ‚linden yiyiniz!".2 Başka bir Ă‚yet-i kerîmede de Allah Resûlu'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) hukum koyma hak ve salĂ‚hiyetini ifade etme sadedinde,وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ "Onlara temiz şeyleri helĂ‚l, pis şeyleri haram kılar."3 buyrulmuştur.

Bu Ă‚yet-i kerîmelerde icmalen temiz-pis veya helĂ‚l-haram olarak vasıflanan gıdaların neler olduğu, başka Ă‚yetlerde tafsilĂ‚tlı bir şekilde ifade edilmiştir. Ancak, "Eşyada asıl olan ibahadır/mubahlıktır." kaidesinde de ifade edildiği gibi, hakkında yasaklayıcı bir hukum bulunmayan gıdalar helĂ‚l olduğu icin, bunlar tek tek sayılmamıştır. Cunku onemli olan, haramların bilinmesidir. Buna gore Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de; domuz, meyte, kan, Allah'tan başkası adına kesilen hayvan ve şarap haram kılınan yiyecek ve iceceklerdir.4 Sunnet-i Sahiha'da ise bunlara ilĂ‚veten, azı dişleri ve penceleriyle avlanan yırtıcı hayvanlar, yırtıcı kuşlar ve eşek de haram kılınmıştır.5 Butun bunlar haram olduğu gibi, bunların katıldığı yiyecek ve icecekler de haramdır.

Kur'an ve Sunnet'in yasaklayıcı beyanlarının yanında, yiyecek ve icecekleri haram duruma getiren diğer bir faktor de, onların elde edilme şeklidir. Buna gore, ruşvet, faiz, gasp, hırsızlık, hile, yağmacılık gibi yollarla kazanılan gıdalar da helĂ‚l olmazlar. Bu acıdan yiyip ictiklerinin helĂ‚l olmasını isteyen bir Musluman, bir yandan dinin helĂ‚l kıldığı gıdaları arayacak, diğer yandan da bu gıdaları helĂ‚l ve meşru yollardan temin edecektir.

MEŞRU DAİRENİN GENİŞLİĞİ
Meşru dairede yer alan ve insanlığın istifadesine sunulan nimetler insanı harama duşurmeyecek olcude geniştir. Nebiyy-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) bir dualarında: "Allahım helĂ‚l nimetlerinle benim gozumu, gonlumu oyle doyur ki harama donup bakmayayım."6 buyurmak suretiyle helĂ‚l daireyle iktifa etmenin onemine işaret etmiştir. Bediuzzaman Hazretleri de bu hakikati şoyle ifade etmiştir: "HelĂ‚l dairesi geniştir, keyfe kĂ‚fi gelir. Harama girmeye hic luzum yoktur."7

Hakikaten haram kılınan yiyecek ve icecekler duşunulduğunde, helĂ‚l olanların yanında bunların cok daha az olduğu gorulur. MeselĂ‚, Allah, domuzu yasaklamış; ancak koyun, keci, inek, deve gibi evcil hayvanların yanında bircok yabanî hayvan etini de helĂ‚l kılmıştır. Aynı şekilde sarhoş edici ickilerin haram kılınmasına karşılık, insanın istifade edebileceği cok sayıda meşrubatın mubah olduğu gorulur.

Kaldı ki, aslında bazı gıdalardan uzak durulması da yine insanın menfaatinedir. ZîrĂ‚ gunumuzde yapılan araştırmalarda, İslĂ‚m'ın yasakladığı yiyecek ve iceceklerin insanlar icin ne denli zararlı olduğu cok daha acık bir şekilde ortaya cıkmaktadır. MeselĂ‚ Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de "rics" yani pis bir madde olduğu ifade edilen8 domuz etinin insan bunyesine verdiği zararlar uzerinde bugune kadar onlarca makale ve kitap calışması yapılmıştır.9 Keza Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de bazı faydalarının bulunmasının yanında zararlarının cok daha fazla olduğu ifade edilen10 ve kesin olarak haram kılınan11 alkollu ickilerin, yuzlerce hastalık ve probleme sebep olduğu neredeyse butun dunya tarafından kabul edilmiştir.

Gunumuzde ortaya cıkan bircok hastalık ve rahatsızlığın alınan gıdalarla yakından ilişkisi olduğu bir gercektir. Bu sebeple hastalıkların tedavisinde yenilip icilen gıdalar kontrol altına alınmaktadır. Her işinde sayısız hikmetler bulunan CenĂ‚b-ı Hakk'ın bazı yiyecek ve icecekleri haram kılmasında da insanlar icin bircok fayda ve maslahatlar vardır.

Ancak burada bir hususu ifade etmeliyiz ki, samimi bir Musluman faydasına ve zararına bakmadan İslĂ‚m'ın haram kıldığı her turlu yiyecekten uzak durmalıdır. Cunku İslĂ‚m'ın bircok emrinde olduğu gibi helĂ‚l ve haramların da taabbudîlik (sırf Allah'ın emretmesi) sırrı ağır basmaktadır. Buna gore dinen haramlığı kesin olan bir gıdayı terk etmemizdeki asıl sebep ondaki zararlar değil, Allah'ın onu haram kılması olmalıdır.

HELÂL GIDA TALEBİNİN ONEMİ
Konuyla alĂ‚kalı Ă‚yet-i kerîmelerden anlaşıldığı kadarıyla, Allah'ın insanlar icin yaratmış olduğu ve onlara rızık olarak ihsan ettiği yiyecek ve iceceklerde, helĂ‚l ve temiz olanlar bırakılarak, haram ve pis olan gıdalardan istifade edilmeye kalkışıldığında, Şeytan'ın yoluna girilmiş, takva dairesinden uzaklaşılmış, kendisine karşı şukredilmesi gereken nimetlere nankorluk edilmiş, ubudiyetin dışına cıkılarak haram irtikĂ‚p edilmiş ve Allah'a imanın gereği de yerine getirilmemiş olacaktır ki, boyle bir akıbetin gerek fert gerekse toplum plĂ‚nında daha başka komplikasyonlara da sebebiyet vereceği, gunah ve fesada acık bir toplum vucuda getireceği muhakkaktır. ZîrĂ‚ Yuce Allah pek cok Ă‚yet-i kerîmede, ihsan ettiği rızıklardan, helĂ‚l ve hoş gıdalardan yemeyi emrettikten hemen sonra, şeytanın peşinden gitmememizi,12 kendisine iman ettiğimiz Allah'tan sakınarak takva dairesi icinde hareket etmemizi,13 şayet sadece Allah'a (celle celĂ‚luhu) ibadet ediyorsak O'na şukretmemiz gerektiğini14 ve yeryuzunde fesat cıkarmak suretiyle taşkınlık yapılmamasını15 emretmesi ve aynı zamanda kendisine iman etmeyi ve ubudiyette bulunmayı hatırlatması16gibi hususlar, helĂ‚l gıdalarla beslenmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu gostermesinin yanında, bu sınırın ihlĂ‚l edilmesinin de, insanları fesat, tuğyan, nankorluk ve taşkınlığa surukleyebileceğine işaret etmektedir.

Ayrıca Allah Resulu (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîflerinde: يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ لَا يُبَالِي الْمَرْءُ مَا أَخَذَ مِنْهُ أَ مِنَ الْحَلَالِ أَمْ مِنَ الْحَرَامِ "Oyle devir gelecek ki, insanoğlu, aldığı şeyin helĂ‚lden mi, haramdan mı olduğuna hic aldırmayacak."17buyurmak suretiyle, insanların helĂ‚l ve harama dikkat etmeden bir hayat yaşamalarını Ă‚hirzaman fitnelerinden birisi olarak gostermiştir. Aynı zamanda biz bu hadîs-i şerîften hassas bir Musluman'ın yediği ictiği şeylerin helĂ‚l olmasına dikkat etmesinin cok onemli olduğunu da cıkarıyoruz.

Ote yandan Ashab-ı Kehf'in anlatıldığı kıssada gecen şu hĂ‚dise de konumuz acısından dikkat cekicidir. Dinlerini yaşamak icin bir mağaraya cekilen Ashab-ı Kehf, 309 yıl orada kaldıktan sonra uyanırlar. Daha sonra iclerinden birisini kendilerine yiyecek getirmesi icin şehre gonderirler. Kur'Ă‚n-ı Kerîm onların bu durumunu şu ifadelerle anlatır: فَابْعَثُوا أَحَدَكُمْ بِوَرِقِكُمْ هَذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ فَلْيَنْظُرْ أَيُّهَا أَزْكَى طَعَامًا فَلْيَأْتِكُمْ بِرِزْقٍ مِنْهُ "Şu akceyi verip icinizden birini şehre gonderin de baksın en temiz yiyecek ne ise ondan size azık tedarik etsin."18 Buna gore onlar, şehre gonderecekleri kimseden kendilerine getirecekleri rızkın "ezkĂ‚" olmasını istemektedirler. Mufessirler, bu kelimeyi tefsir sadedinde, "daha tayyib", "daha kaliteli", "daha tatlı", "daha ucuz", "daha lezzetli", "daha cok" gibi mĂ‚nĂ‚lar yanında bir de "daha helĂ‚l" mĂ‚nĂ‚sını zikretmişlerdir. HattĂ‚ bazı rivayetlerde, bu şehir halkının, hayvanları putlar icin kurban ettiği ve domuz kestiği ifade edilerek, "ezka" dan kastın, helĂ‚l kesilmiş hayvan olduğu ifade edilmiştir.19 Butun bu mĂ‚nĂ‚lardan yola cıkarak, herhalde bu Ă‚yet-i kerîmenin, gunumuzde cokca zikredilen helĂ‚l ve guvenli gıda talebinin onemine işaret ettiğini soyleyebiliriz. Allah Resûlu (sallallahu aleyhi ve sellem) de, طَلَبُ الْحَلَالِ وَاجِبٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ "HelĂ‚l talebi, her Musluman uzerine vaciptir."20buyurmak sûretiyle meselenin ehemmiyetine dikkat cekmiştir.

Ozellikle gıda sektorunun cok karmaşık bir hĂ‚l aldığı, gıdalarda menşei belirsiz bircok katkı maddesinin kullanıldığı, genetiği değiştirilmiş urunlerin yaygınlaştığı, sektorun temelinde genellikle gayrimuslimlerin veya dinî hassasiyeti bulunmayan Muslumanların yer aldığı, insan sağlığından ziyade para kazanma hırsının one cıktığı bir donemde boyle bir araştırma ve hassasiyet ayrı bir onem ve ehemmiyet kazanmaktadır. Cok sayıda domuz ciftliğinin bulunduğu, senede ortalama yedi yuz bin ile bir milyon arasında domuzun tuketildiği, gıda endustrisinde cok sayıda gıda katkı maddesinin yer aldığı, gıdalardaki etiketlerin doğru ve tam yazılmadığı, hĂ‚lĂ‚ hayvan kesiminde İslĂ‚mî usule uygun kesimin tam oturmadığı ulkemizde de Muslumanların hassas davranmaları gerekmektedir.21

HARAMLA BESLENMENİN UHREVÎ ZARARLARI
CenĂ‚b-ı Hak, Mu'minûn Sûresi'nde şoyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الرُّسُلُ كُلُوا مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَاعْمَلُوا صَالِحًا إِنِّي بِمَا تَعْمَلُونَ عَلِيمٌ "Siz ey peygamberler! HelĂ‚l ve hoş şeylerden yiyip icin, makbul ve guzel işler işleyin! ZîrĂ‚ Ben yaptığınız her şeyi bilmekteyim."22 Bu Ă‚yet-i kerîmede peygamberlere ve onların şahsında butun muminlere hitaben, helĂ‚l ve hoş rızıklardan yemeleri ve sonra da salih ameller işlemeleri emredilmiştir. Ancak helĂ‚l rızık yeme emrinin salih amelden once gelmesi gosteriyor ki, salih amelde bulunabilmek, helĂ‚l rızıkla beslenmeye bağlıdır.23 Demek ki, haramlarla beslenen bir insanın amellerinin de salih olabilmesi zordur.

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) de bircok lĂ‚l u guher beyanıyla haramdan uzak kalmanın onemine dikkat cekmiş ve haramla beslenen bir vucudun maruz kalacağı tehlikelere işaret etmiştir. Bir yerde Allah Resulu (sallallahu aleyhi ve sellem) haram giren bir midenin maruz kalacağı akıbeti ifade etme sadedinde şoyle buyurmuştur: إِنَّ أَوَّلَ ما يُنْتِنُ من الْإِنْسَانِ بَطْنُهُ فَمَنْ اسْتَطَاعَ أَنْ لَا يَأْكُلَ إلا طَيِّبًا فَلْيَفْعَلْ "İnsanın ilk (curuyup) kokacak olan yeri karnıdır. Oyleyse, bir insan gucu yettiğince karnına temiz olmayan şeyleri sokmamaya calışsın!"24

Başka bir hadîs-i şerîflerinde ise Resûl-i Ekrem (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) haramla beslenen bir insanın duasının bile kabul olmayacağını şu carpıcı beyanlarıyla ifade etmiştir: "Seferi uzatıp, sacı başı dağınık, toz toprak icinde kalan ve elini semaya kaldırıp: "Ey Rabbim, ey Rabbim" diye dua eden bir yolcuyu zikredip, buyurdu ki: وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ وَقَدْ غُذِّىَ بِالْحَرَامِ فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لَهُ "Bu yolcunun yediği haram, ictiği haram, giydiği haramdır ve (netice itibariyle) haramla beslenmektedir. Peki, boyle bir kimsenin duasına nasıl icabet edilir?"25

Deylemî'nin İbn Mes'ud'dan rivayet ettiği: "Kim haram bir lokma yerse, Allah onun kırk gece namazını ve kırk sabah da duasını kabul etmez. Haramın besleyip buyuttuğu her et icin en layık olan yer cehennemdir. Muhakkak haramdan bir lokma bile eti besleyip buyutur."26 hadîs-i şerîfi de helĂ‚l lokmayla beslenmenin ne derece ehemmiyetli olduğunu carpıcı bir şekilde beyan etmektedir.

BUYUKLERİN HARAM KARŞISINDAKİ HASSASİYETLERİ
Allah Resulu'nun (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem), sahabe efendilerimizin ve daha sonraki ehlullahın haram lokma karşısında nasıl bir hassasiyet ve titizlik orneği sergilediklerine bakınca meselenin onemi daha iyi anlaşılacaktır.

Allah Resûlu (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) bir gun yatağına yatmış; fakat sabaha kadar uyuyamamış ve yatağında donup durmuştu. Sabah olduğunda mubarek zevceleri O'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) bu sıkıntısının sebebini sorduğunda Efendimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) cevabı şu olmuştu: "Yatağımı hazırlarken yere duşmuş bir hurma buldum. Onu ağzıma koydum. Fakat sonra aklıma geldi ki, bizim evde sadaka ve zekĂ‚t hurmaları da bulunuyor. Ya bu hurma, onlardan ise! İşte sabaha kadar bunu duşundum, bunun ızdırabıyla sağa sola donup durdum. Bir turlu gozume uyku girmedi."27 Aslında bu hurmanın sadaka ve zekĂ‚t hurması değil de kendisine gelen bir hediye olması daha kuvvetli bir ihtimaldi. Cunku Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kendisine gelen sadaka ve zekĂ‚tları hic bekletmeden hemen ihtiyac sahiplerine ulaştırırdı. Buna rağmen O (sallallahu aleyhi ve sellem), bu kadar kucuk şuphe karşısında bile hassas davranıyor ve bu yonuyle ummetine de husn-u misal teşkil ediyordu.

Başka bir gun Peygamber Efendimiz (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) torunu Hazreti Hasan'ın zekĂ‚t hurmalarından birisini ağzına attığını gorunce hemen onu ağzından cıkartmış ve şoyle demiştir: "Bilmiyor musun, Âl-i Muhammed zekĂ‚t malı yiyemez."28

Allah Resûlu'nun (sallallahu aleyhi ve sellem) tilmizleri olan sahabe efendilerimiz de midelerine haram bir lokmanın girmemesi hususunda aynı hassasiyeti taşımışlardır. MeselĂ‚ bir gun Hazreti Ebu Bekir (r.a.), hizmetcisinin getirdiği yiyeceği yemeye başladıktan sonra bunu nereden getirdiğini sorar. Onun bu yiyeceği Cahiliye doneminde kĂ‚hinlikten kazandığı parayla aldığını oğrenince de derhal parmağını gırtlağına kadar sokar ve yediklerini zorla dışarı cıkarır. Ardından da midesinde kalanlardan dolayı Allah TeĂ‚lĂ‚'ya istiğfar eder.29

Yanlışlıkla bir zekĂ‚t devesinin sutunu icen Hazreti Omer'in tavrı da bundan farklı değildir. O da aynı şekilde kendisini istifraya zorlayarak haramın vucuduna karışmasına fırsat vermemiştir.30 Cunku onlar Efendimiz'den (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) haramla beslenen bir vucudu ancak Cehennem ateşinin temizleyeceğini oğrenmişlerdi.

Şimdi de haramın insan uzerindeki menfi tesirini Ebu'l-VefĂ‚ Hazretleri'nin başından gecen bir hĂ‚diseyle misallendirelim: Hazret, oğlunun elindeki cuvaldızla insanların bin bir zahmetle uzaktan taşıdıkları su tulumlarını deldiğini oğrenir. Bu durumun sebebini oğrenme adına kendisini muhasebeye ceker ancak cocuğun bu davranışına sebebiyet verebilecek bir hatasını bulamaz. Eve gelince meseleyi bir de hanımına anlatır ve onu da muhasebeye sevk eder. Anne, duşunur taşınır ve sonunda yaptığı bir hatayı kocasına anlatır. Buna gore o, cocuğun doğmasından birkac ay once komşunun evine gider ve orada portakal ve nar gibi meyveler gorur. Canı cok cekmesine rağmen hayĂ‚sı ev sahibinden istemeye mĂ‚ni olur. O da komşusu gormeden elindeki tığı meyvelerden birine batırır ve cıkan suyu icer. Bunları dinleyen Ebu'l-VefĂ‚ Hazretleri cocuğun bu kabahatinin sebebini anlar ve karısından, once komşusuna giderek helĂ‚llik istemesini sonra da Allah'a tevbe ve istiğfar etmesini ister. O, bunları yapınca birden cocuğun icini bir pişmanlık hissi sarar ve artık bu yanlışından vazgecer.31

ALLAH DOSTLARININ TAVSİYELERİ
Bediuzzaman Hazretleri haramların insanda meydana getireceği tahribata şu veciz ifadeleriyle dikkat ceker: "Hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir opmekte batma. Dunyayı yutan buyuk letĂ‚iflerini onda batırma."32 Demek ki, bazen mideye giren haram bir lokma bile insanı batırabilir. Haram lokmanın insanın kalbî ve ruhî hayatına nasıl zarar verdiğini anlatma adına hak dostlarının cok onemli tespitleri vardır. Kalbin katılaşması, ibadet aşk u şevkinin sonmesi, gece kıyamının bitmesi, duaların kabul olmaması, insan lĂ‚tifelerinin olmesi, iffetin yok olması vb. hususlar haramın zararlarından bazılarıdır.

Kalb ve ruh ufkunun kahramanı bircok Allah dostu haram gıdayla beslenmenin insanın mĂ‚nevî hayatında nasıl bir tahribe yol actığı uzerinde durmuşlardır. Sehl ibn-i Abdullah et-Tusteri konuyla ilgili şunları soylemiştir: "Sıddıkların alĂ‚metlerinin kendisine zĂ‚hir olmasını isteyen kimse, helĂ‚lden başka bir şey yemesin ve sadece sunnete uygun ameller işlesin."; "Her kim haram yerse, onun organları da isyan eder. Kendisi bu durumu ister istesin ister istemesin, ister bilsin ister bilmesin fark etmez."; "Bir kul şu dort haslete sahip olmadığı surece imanın hakikatine ulaşamaz: Sunnetleriyle birlikte farzları yerine getirmek; şupheli yiyeceklerden de korunarak helĂ‚l yemek; yasakların acığından gizlisinden uzak durmak; vefat edene kadar bu sayılan mevzularda sabır gostermek."33

Şah ŞucĂ‚' el-KirmĂ‚nî de harama bakmaktan gozunu muhafaza edenin, kendini nefsanî arzulara kapılmaktan koruyanın, daimî murakabe ile bĂ‚tınını, sunnete tĂ‚bi olmakla da zĂ‚hirini ihya edenin ve helĂ‚l lokma yemeyi alışkanlık hĂ‚line getiren kimsenin firasetinin şaşmayacağını ifade etmiştir.34

İmam Gazzali Hazretleri de selef-i salihinden konuyla alĂ‚kalı şu sozleri nakletmiştir: "Bazen olur ki, kulun kalbi yediği bir yiyecekten dolayı ters cevrilir ve tıpkı tabaklanmış derinin buzulup cekildiği gibi buzulup cekilir de bir daha da eski durumuna donemez."; "Biz başka değil sadece helĂ‚l yiyecekleri yeriz. Bu sebepledir ki, kalblerimiz mustakim olur, hĂ‚limiz aynı kalır, melekût Ă‚lemine muttali olur ve ahiret Ă‚lemini muşahade ederiz."35

Hazreti MevlĂ‚na ise helĂ‚l lokmanın insan uzerindeki tesirini şu sozleriyle dile getirmiştir: "İlim de hikmet de helĂ‚l lokmadan doğar; aşk da, merhamet de helĂ‚l lokmayla meydana gelir. Bir lokma, haset ve hileyi netice verirse, cehalete ve gaflete sebep olursa, bil ki, o lokma haramdır. Hic buğday ekilip de arpa hasat edildiğini gordun mu?"36

Bunların yanında Abdullah b. Abbas, CenĂ‚b-ı Hakk'ın midesinde haram bulunan bir kimsenin namazını kabul etmeyeceğini, İbrahim b. Ethem, yuce makamlara ermenin, mideye gireni kontrol etmekle mumkun olacağını, Fudayl b. İyaz, midesine girenleri bilen kimseyi Allah'ın sıddıklardan yazacağını, Yahya b. Muaz, Allah'ın hazinelerinden bir hazine olan itaatin anahtarının dua, anahtarın dişlerinin ise helĂ‚l lokma olduğunu, ifade etmişlerdir.37

TUKETİCİLERE DUŞEN VAZİFELER
1- Oncelikle her tuketicinin helĂ‚l gıdanın onemine, bunun İslĂ‚m'ın katî bir emri olduğuna inanması ve bu konuda bir arayış icinde olması gerekir. Yani iş oncelikle zihinde hĂ‚lledilmelidir ki bu, davranışlara da yansısın.

2- HelĂ‚l gıda arayışında şuurlu hareket edilmelidir. Bunun icin de, oncelikle İslĂ‚m'da helĂ‚l ve haram kılınan gıdaların neler olduğunun sonra da bunların gunumuzde nasıl kullanıldığının bilinmesi gerekir. İslĂ‚m'ın haram kıldığı gıdalar bellidir ve bunların sayısı da azdır. Ancak dinimizde haram kılınan alkol, domuz, kan ve murdar hayvan gunumuzde pek cok endustriyel urunun uretilmesinde hammadde olarak kullanılmaktadır. MeselĂ‚ domuzun, yağı, midesi, pankreası gibi neredeyse her bir organından ayrı bir gıda katkı maddesi yapılmaktadır. HĂ‚l boyle olunca, haram lokmanın midesine girmesini istemeyen Muslumanların da bu konuda şuurlu hareket etmekten başka caresi yoktur.

3- Muslumanların birinci tercihi ucuzluk değil, helĂ‚llik ve guvenilirlik olmalıdır. Bu gune kadar gıda alanında televizyon ekranlarında ve gazete sayfalarında yer alan haberlere bakıldığında, bir kısım uygulamaların "gıda teroru" isimlendirmesini haklı cıkaracak derecede olduğu gorulecektir. MeselĂ‚, dana kıymasına tavuk sakatatı, kırmızıbibere kiremit tozu, zeytine siyah boya, tereyağına margarin, yoğurta jelĂ‚tin, bala tatlandırıcı katılması gibi gıda sektorunde bircok hile yapılmaktadır. Bu acıdan helĂ‚l ve sağlıklı gıda tuketmek isteyen Muslumanların, alacakları yiyecek ve iceceklerin muhtevasına ve guvenilirliğine bakmaları gerekir.

4- Haram maddelerden elde edilmiş veya vucuda zararlı olan gıda katkı maddeleri hakkında bilgi sahibi olunmalı ve etiket okuma alışkanlığı kazanılmalıdır. "Musluman bir ulkede yaşıyoruz." duşuncesiyle market raflarında ele gecen her urun alınmamalı, kesinlikle araştırılma yapılmalıdır. Biz Musluman bir ulkede yaşasak da artık dunyanın bir koy hĂ‚line geldiği ve gıda ureticilerinin hepsinin Musluman olmadığı unutulmamalıdır.

5- Mumkun olduğu kadar endustriyel gıdalar yerine, tabiî olanlar tercih edilmelidir. Cunku renklendirmek, raf omrunu uzatmak, tatlandırmak, kıvamını arttırmak, homojenleştirmek vb. gayelerle endustriyel gıdaların icine bircok katkı maddesi ilĂ‚ve edilmekte ve bunların bir kısmı sağlık acısından da risk oluşturmaktadır.

6- Tuketiciler, eğer urun alırken icine katılan bazı katkı maddelerinden şuphelenirlerse, bunu gerek mail gondererek gerekse telefon acarak ureticilere sormalıdırlar. Onların boyle bir şuurla hareket etmeleri ister istemez ureticileri de belli konularda hassas olmaya zorlayacaktır.

7- Hic şuphesiz gunumuzde Muslumanların gıda konusunda en cok sıkıntı yaşadıkları alanların başında et urunleri gelmektedir. İslĂ‚m, başta domuz olmak uzere bazı hayvanların etini haram kılmış, eti helĂ‚l olan hayvanlar icin de belli bir kesim usulu getirmiştir. Buna gore hayvanı kesecek kimse Musluman veya ehl-i kitap olmalı,38kesimden once besmele cekmeli ve hayvanı "boğazlama usuluyle" kesmelidir. Aksi takdirde hayvan murdar olmuş sayılır. Ancak ulkemizde kesilen hayvanların tamamının boyle bir hassasiyetle kesildiğini soylemek oldukca zordur. O hĂ‚lde Muslumanlar, mumkun olduğu kadar aldıkları et ve et urunlerinin helĂ‚l olup olmadığını araştırmalıdırlar.

8- Dunyanın bir imtihan yeri olması hasebiyle dinimiz bazı gıdaları insanlara haram kılmış ve Kur'Ă‚n ve Sunnet'te helĂ‚l ve haram olan yiyecek ve iceceklerin neler olduğunu acıklamıştır. Fakat kesin haram veya helĂ‚l olduğu anlaşılamayan şupheli bir alan da vardır ki, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): "HelĂ‚l de bellidir haram da; ancak bu ikisinin arasında, ikisine de benzeyen bir kısım şupheli şeyler vardır ki, insanların coğu bunları bilemez, ayırt edemez. Bu şupheli şeylerden sakınan insan dinini, ırzını ve haysiyetini korumuş olur."39 buyurarak bu alana yaklaşmamamızı istemiştir. Bu acında ozellikle şupheli gıdaların oldukca fazla olduğu gunumuzde, Allah Resûlu'nun (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) bu hadisleriyle amel etmek son derece onemlidir.

Ozetle gunumuzde Muslumanlar boğazlarından midelerine inecek her bir gıdaya vize sormalı ve yediklerinin helĂ‚l olup olmadığına dikkat etmelidirler. Gerekirse şuphe duydukları gıdalar hususunda uzmanına sorarak, telefon, mail ve daha değişik yollarla firmalara ulaşmalı ve yedikleri gıdaların mahiyetini oğrenme gayreti icinde olmalıdırlar. Evet, -hayatı yaşanmaz kılacak derecede ileri goturmemek şartıyla- yiyecek ve iceceklerimizde ihtiyatlı ve hassas hareket etmek inancımızın bir gereği olarak gorulmelidir.


__________________