“Konuş” ey Ayşe icimiz ferahlasın, nasıl “sus” ey Ayşe icimiz ferahlasın oldu!
BUNDAN 1400 KUSUR sene onceydi. Allah’ın Resulu bir meseleden dolayı uzgundu. Ağır adımlarla “hane-i saadetlerine” doğru ilerliyordu.
Bu, gunumuze gore cok fakir saadet evinin kapısını zevceleri Hz Ayşe actı. Yuzundeki tebessumle Peygamberi iceriye aldı. Selamdan sonra Allah’ın elcisi Hz Ayşe’ye yanından ayrılmamasını soyledi. Hz. Ayşe yanına oturdu.
“Konuş ey Ayşe dedi Peygamber! Konuş da biraz icimiz ferahlasın!”
Ve Ayşe konuşmaya başladı. Allah’ın rahmetinden, merhametinden, Peygamberin şefkatinden, dunyanın faniliğinden bahsetti. O konuştukca Peygamberin uzuntusu dağıldı, yuzune bir tebessum geldi, ferahladı. Rabbine şukretti…
Yıl 2006. Peygamber ummetinden Mehmet Bey’in işyerinde canı sıkılmıştı. Yeni aldığı Opel marka arabasıyla evinin onune geldiğinde park yerinin dolu olduğunu gordu.
Canı bir daha sıkıldı. Arabayı kaldırımın kenarına park ederken soyleniyordu.
Onuncu kattaki dairesine cıkarken asansor de cok ağır işliyordu. Sonra kapıyı caldı. Sıcak bir tebessumle hanımı actı kapıyı.
yemek hazırlıyordu. O da ne yine cocuklar ayakkabılarını evin kapısında bırakmışlar, dolaba almamışlardı.
“Nerede bu cocuklar?” diye sordu hanımına. Daha sonra da icerideki cocuklarını cağırıp bir guzel fırcaladı. Zaten her zaman boyle yapıp ayakkabılarını dışarıda bırakıyorlardı. Etraf da hırsız kaynıyordu ve Mehmet Bey o ayakkabılara bir suru para saymıştı.
Mehmet Bey iceriye girince “kurt gibi acım dedi. Sofrayı hemen hazırla da yiyelim:”
“Ben sofrayı hazırlıyorum, on beş dakikaya kadar yemek de pişer” dedi hanımı. Mehmet Bey kızgınlıkla baktı hanımına: “ Ben butun gun iş yerinde bir suru şeyle uğraşıyorum, kac tane adamın derdini cekiyorum, sen bir turlu ben gelmeden şu yemeği yetiştiremiyorsun” dedi. O lavaboda ellerini yıkayıp ustunu değişinceye kadar hanımı yemeği yetiştirememesi hakkında pek cok mazeret sıraladı.
Yemeği biraz da bu fırcalar yuzunden kos kos yediler. Sadece cocuklar aralarında bir iki atıştı. Bu ceşit ceşit yiyeceklerin bulunduğu sofrada pek iştahları da kalmamıştı.
Alelacele televizyonun başına oturdu Peygamber ummetinden Mehmet Bey. Zira ekonomi yine kotu gidiyordu. Borsadaki kucuk yatırımı yuzde otuz değer kaybetmişti. Doviz cıkıyordu. Nasıl da ekonomideki bahar havasına aldanıp dovizdeki parasını borsaya yatırmıştı? İşyerinde durmadan borsayı oven arkadaşını hatırladı kızgınlıkla. Neyse ki başbakan her şeyin kontrol altında olduğunu soyluyordu.
Mutfakta işini bitiren hanımı elinde cay tepsisi ile odaya geldi. Cocuklar ders calışmaya gittiler. Hanımı az onceki olumsuz havayı dağıtmalıydı. Cay icerken biraz havadan sudan bahsetti. Mehmet Bey’in bir kulağı televizyondaydı, bir kulağı hanımında.
(Nasıl oluyorsa!) Hanımı birkac defa “beni dinliyor musun” diye sordu. “tabi tabi dedi Mehmet Bey, istersen son soylediğini tekrar edebilirim”
Biraz sonra yemeğin verdiği rehavetle Mehmet Bey iyice uzandı. Televizyonla hanımı arasında gidip gidip gelmekten de iyice bıkmıştı. Onun gevşediğini fark eden hanımı kafasındaki bambayı patlattı:
- Biliyor musun x şirketi buzdolabını, camaşır ve bulaşık makinesini ayda yuz liraya veriyormuş.
- İyi bizde bunların ucu de var.
- Olur mu, bak karşıdaki Selda Hanımlar ucunu de değiştirdiler. Her şeyleri yep yeni oldu. Bizim bulaşık makinası oldu olecek. Buzdolabı da artık yetmiyor. Cocuklar buyudu. Camaşır makinesı da cok enerji yakıyor. Şoyle A sınıfı bir şey alalım da elektrikten tasarruf edelim. Bunları da veririz bir fakire, sevap işleriz. Bak zaten….
Mehmet Bey’in kafası karıncalaşmaya başlamıştı. Artık iki kulağı ile hanımını ve televizyonu takip edemez olmuştu. Oysa her ikisi de mutemadiyen konuşuyor ve bir şeyler anlatıyordu. Kendi kendine soylendi
- Sus be Ayşe ya! Sus da biraz icimiz rahatlasın. Ne bu boyle her gun dır dır dır…”
Tabii ki bu sozu Ayşe Hanım duymadı. O hÂl konuşmasına devam ediyordu.
Bu cumleyi 1400 kusur sene once hanımına “Konuş ey Ayşe!” diyen Peygamber’i duyan melekler işitti. Sonra da yuzyıllar once hanımına “Konuş ey Ayşe icimiz ferahlasın, diyen bir Peygamberin ummetinin bugun nasıl olup da, sus ey Ayşe, sus da biraz icimiz acılsın” noktasına geldiklerine şaşırıp durdular
__________________
“Konuş” ey Ayşe icimiz ferahlasın, nasıl “sus” ey Ayşe icimiz ferahlasın oldu!
Dini Bilgiler0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- “Konuş” ey Ayşe icimiz ferahlasın, nasıl “sus” ey Ayşe icimiz ferahlasın oldu!