peygamberimizin veda anları

Hz. Peygamber tebliğ icin gittiği Taif'te taşlanmış ve kan revan icindekalmıştı.
O sıra Hz. Cebrail geldi ve İstersen dağları başlarına gecireyim teklifinde bulundu.

Hz. Peygamber birden urperdi ve ellerini semaya kaldırarak; Ya Rabbi, onlar beni bilmiyorlar; eğer yuz sene sonra bile olsa iclerinden bir tane hayırlı insan cıkacaksa, ne olur onları helak etme diye dua etti.

Anlatılırsa, gerceği goreceklerinden umidi vardı.Burada yeri gelmişken, Hazreti Peygamber'in vefat etmeden onceki son mesajlarına değinmek istiyorum. Takdir edersiniz ki, O'nu anlamanın yolu,tavsiyelerine kulak vermekten geciyor.VEFATINDAN bir gun onceydi. Herkes nefesini tutmuş bekliyordu.

Cunku az evvel Hazreti Peygamber, Bende bir hakkı olan varsa gelsin alsın dediğinde, orada bulunanlardan biri; evet, benim bir alacağım var. Bir gunkırbacınızın ucu o sıra acık olan sırtıma değmişti de, canım yanmıştı dedi.

Hz. Peygamber hic tereddut etmeden ustundeki kıyafeti sıyırdı, arkasını dondu ve vur dedi. Herkes şaşkındı. O sahabe hemen koşturdu ve elini yuzunu Hz. Peygamber'in mubarek sırtına surdu,doyasıya optu. Ardından da, teninizin değdiği yerleri cehennem ateşinin yakmayacağını bildiğimden, mubarek bedeninize dokunabilmek icin mahsus boyle soyledim dedi.

Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar onemli olduğunu bir kez daha gostermiş oldu.VEFATINA yakın cok sevdiği kızı Hz. Fatma'yı yanına cağırdı ve kulağına bir şeyler soyledi. Hz. Fatma'nın once uzulduğu sonra sevindiği goruldu.
Hikmeti sorulduğunda, babam bana yakında oleceğini soyleyince cok uzuldum. Fakat benim yanıma ilk sen geleceksin dediğinde ise sevindim cevabı verdi.

Nitekim 6 ay sonra o da vefat etti.Peygamber Efendimiz vefat etmeden az once eşi Hz. Ayşe'nin dizine uzandı ve mubarek başını Hz. Ayşe'nin cenesiyle goğsu arasına yasladı.
Misvakistedi. Takatsiz olmasına rağmen, zaten inci tanesi gibi olan dişlerini temizledi. Rabbi'nin huzuruna tertemiz gitmek istiyordu.
Son sozleri olarak; namaza dikkat edilmesini, kadın haklarının korunmasını, idare altındakilere iyi muamele edilmesini, emanetlerin yerlerine ulaştırılmasını istedi. (Camiu's-Sağ"r, c.3, s.188/3190)

İnsanlık sırf bu oğutlere kulak verse, daha yaşanılabilir bir dunya oluşturmak işten bile değildir.Azrail izin istedi...
BİR ara kapıya vuruldu. Gelen Hz. Cebrail'di. Selam verdi. Peygamberlik gorevinin sona erdiğini soyledi. Ardından, kapıda bekleyen bir misafir daha olduğunu ve eğer izin verirse ancak iceri girebileceğini soyledi.
Hz.Peygamber o kim diye sordu. Hz. Cebrail, olum meleği Hz. Azrail dedi. Hz.Peygamber, gelebilir, ben hazırım cevabı verdi. Şahadet parmağını yukarı kaldırdı; Yuce Dosta gittiğini soyleyerek ruhunu teslimetti.

Hz. Ayşe seslendi, cevap alamadı. Hz. Peygamber'in mubarek gozunden bir damla yaşın yanağına suzulduğunu gordu.Bilemiyoruz Hz. Peygamber nicin ağlıyordu. Ayrıldığı dost ve arkadaşlarının hasretine mi, yoksa Muslumanlar'ın geride bıraktığı emanete yeterince sahip cıkamayacakları endişesiyle mi? Sen ağlama Ey Resul... Dayanamam...

Emanetine belki yeterince sahip cıkamadık. Bağışla bizi. Ama bugun seni bir kez bile olsun gormemiş olan milyonlarca Musluman ayakta...
Bu olaylar daha da tetikledi bizi. Daha cok calışıp, seni daha cok anlatacağız...Muslumanlar inancları gereği peygamberler arasında fark gozetmezler. (Bakara, 285) Madem oyle, işte boyle diyerek olcuyu kacıracak değiliz.
Hz. İsa'ya da, Hz. Musa'ya da, ona inandığını iddia edenlerden daha saygılıyız.
Bu olay bizleri bir ozeleştiriye de sevketmeli. Hz. Peygamber ile alay edenler, onu tanımıyorlar ve bilmiyorlar.

Uzuntu verici olan, Hz.Peygamber'in evrensel mesajını dunyaya ulaştıramadık. Bu hepimiz icin birer sorumluluk aynı zamanda.
__________________