NEFSİMİ YENMELİYİM
İnsanlar Nefis Savaşında Uc Sınıfa Ayılırlar Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurları
Kalp Akli Ruhî Yenilginin Belirtileri
Şeytanın Giriş Yerlerinden korunma CareleriAcgozluluk ve kotu duşunme kapısı Yaşamayı sevmek ve tukenmez arzu kapısı İstirahat ve nimetin peşine koşma kapısı Kendini beğenme kapısı İnsanları hafife almak ve onlara az saygılı olmak kapısı Kıskanma kapısı Gosteriş yapmak ve insanların ovgusunu elde etmek kapısı Cimrilik kapısı Kibir kapısı Tamah kapısı İnsan kendi nefsiyle surekli bir mucadele icinde bulunur. Sonunda ya nefsini yenen veya ona yenilir. Yahut da olunceye kadar bu mucadele devam eder. Bu savaş, bazen onun lehine bazen de aleyhine olur. Yuce Allah şoyle buyurmuştur:
"Nefse ve onu şekillendirene, ona iyilik ve kotuluk kabiliyetini ilham edene and olsun ki, nefsini temizleyen iflah olmuş, onu fenalıklara gomen kimse de ziyana uğramıştır." (Şems, 9-10)
Hz. Peygamber (s.a.v) de bu hususa işaret ederek şoyle buyuruyor:
"Fitneler, kalplere tıpkı hasır cubukları gibi dal dal arz olunur. Artık onlar hangi kalplere işlerse o kalpte siyah bir leke meydana gelir. Hangi kalp, onları kabul etmezse o kalpte de beyaz bir nokta meydana gelir. Boylece iki ceşit kalp meydana gelir. Bu kalplerden biri, cilalı taş gibi bembeyazdır ve ona hicbir fitne zarar vermez. Otekine gelince; o, alaca siyahtır. Ne bir iyiliği tanrı ne de bir kotuluğe karşı cıkar. Yalnız icine işleyen hev ve hevesini bilir." (Muslim: İman, 231)
İnsanlar Nefis Savaşında Uc Sınıfa Ayrılırlar
1. Bir kısım insanlar nefsanî arzularına yenilmişlerdir.
Boylece dunyaya ve dunya maluma meyletmişlerdir. Bunlar, Allah'ı (c.c) unutan, Allah (c.c) da onlara kendisini unutturmuş olduğu kÂfirlerle onların planlarını tatbik eden kimselerdir. Allah (c.c) onları, Kur'Ân'da şu sozuyle tarif ediyor:
"Ey Muhammed! Hev ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini muhurlediği; gozunun ustune de perde cektiği kimseyi gordun mu? Allah'ın saptırdığı kimseye O'ndan başka kim doğru yolu gosterecek, duşunmez misiniz?" (CÂsiye, 23)
2. Bir sınıf da nefisleriyle cihad ediyor ve nefsÂnî arzularını yenmeye uğraşıyorlar. Bazen arzularını yeniyor, bazen de hezimete uğruyorlar. Bazen gunah işliyorlar, sonra da tevbe ediyorlar. Allah'a (c.c) isyan ediyorlar, sonra pişman oluyorlar ve Allah'tan (c.c) gunahlarının bağışlanmasını diliyorlar.
"Ve onlar, bir kotuluk yaptıkları ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayarak hemen gunahlarının bağışlanmasını dilerler. Gunahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir? Ve onlar bile bile yaptıklarında ısrar etmezler." (Âl-i İmrÂn, 135)
Hz. Peygamber (s.a v) şu hadisiyle bunlara işaret etmiştir: "İnsanoğlundan her biri hatalıdır ve hatalıların iyileri tevbe edenlerdir." (Tirmizî: KıyÂmet, 49)
Aynı manada Vehb b. Munebbih'ten (r.a) şoyle rivayet edilmiştir:
"Gunun birinde,şeytan Yahya b. Zekeriyye (a.s) ile karşılaştı. Yahya (a.s) ona dedi ki -Size gore insanlar, mizac bakımından kac kısma ayrılır? Bana bildir. iblis ona şoyle cevap verdi -İnsanlardan bir sınıf, senin gibi mÂsumdurlar. Biz onlara hicbir şey yapamıyoruz. ikici sınıf ise, cocuklarınızın elindeki toplar gibidir. Onlar fıtne bakımından biri geride bırakırlar. Ucuncu sınıf ise bize karşı en kuvvetli olan sınıftır. Biz onlardan birine yoneliriz nihayet ondan ihtiyacımızı elde ederiz (yani onu yoldan cıkarırız.) Sonra o, tevbeye sığınır. Boylece ondan elde ettiğimiz şeyi tevbe ile hukumuz kılar. Ondan ne umidimizi keseriz ne de ihtiyacımızı elde edebiliriz."
Nefis Savaşında Başarılı Olmanın Temel Unsurlan Kalp:
Kalp, canlı, yumuşak (doğru), temiz, sert ve parlak bir organdır. Ali b. Ebî TÂlib (k.v) kalbi tarif ederken şoyle demiştir:
"Yuce Allah'ın yeryuzunde kapları vardır. Bu kapları, kalplerdir. Allah katında en sevimli olan kalpler en katı, en temiz ve en yumuşak kalplerdir. Sonra bu sozlerini acıklayarak şoyle dedi: -Yani dinî konularda en katı olan kalpler, inancta en temiz olan kalpler ve musluman kardeşlerine karşı en yumuşak olan kalplerdir."
Başka bir sozunde şoyle demiştir:
"Mu'minin kalbi temizdir. Onda parlayan bir kandil vardı. KÂfırin kalbi ise siyahtır. Ters cevrilmiştir." (İbni MÂce: Zuhd, 33)
Kur'Ân'ı Kerîm mu'minlerin kalplerini tasvir ederek şoyle diyor:
"Mu'minler o kimselerdir ki, Allah'ın adı anıldığı zaman kalpleri titrer. Kendilerine Allah'ın Âyetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır." (EnfÂl, 3)
KÂfirlerin kalplerini tasvir ederken de şoyle buyurur: "Gercek şudur ki, yalnız gozler kor olmaz fakat goğuslerdeki kalpler de korelir." (Hacc, 46)
Başka bir Âyette;
"Bunlar Kur'Ân'ı duşunmezler mi? Yoksa kalplerinin uzerinde kilitler mi var? (ki hicbir hakikat goğuslerine girmiyor.)" buyuruluyor. (Muhammed, 24)
Akıl insanın; anlama, kavrama, iyi ve kotuyu, hayır ve şerri, hak ve batılı birbirinden ayırma kabiliyetine ve Allah'a (c.c) yaklaşmaya, O'nun yucelik ve kuvvetini anlamaya sebep olan ilimlerden faydalanma kabiliyetine akıl denir. Bu tarif, yuce Allah'ın (c.c) şu Âyetinden cıkarılmıştır.
"Allah'ın kulları arasında ancak bilginler, Allah'tan gereğince korkar." (Fatır, 28)
Hz. Peygamber (s.a.v) akıl nimetinin kıymetini şu hadisiyle işaret etmiştir:
"Allah yarattığı şeyler icinde akıl kadar kıymetli bir şey yaratmamıştır." (Tirmizi)
Ve Hz. Ali'ye:
"İnsanlar, ceşitli iyilikler yaparak Allah'a yaklaştıklarında sen de aklınla Allah'a yaklaş." buyurmuştur.
Diğer bir hadisinde:
"Hicbir adam sahibine doğru yolu gosteren ve onu yok olmaktan koruyan akıl (ilim) gibi bir fazilet elde edememiştir." buyurmuştur. (Camiu's-Sağir: II, 143)
Bundan dolayı İslÂm, insanlan, ilim ve bilgiyi ogrenmeye ve dinde fakih olmaya teşvik etmiştir ki, akıl bu bilgilerin yardımıyla iyi ve kotuyu, hak ile bÂtılı birbirinden ayıracak kabiliyete sahip olsun. Hz. Peygamber (s.a.v) bu hususta şoyle buyurmuştur:
Allah bir kimseye hayır vermek dilerse onu dinde fakih kılar." (Muslim: İmÂre, 175)
Başka bir hadiste ise şoyle buyurmuştur:
"Alimin, Âbide ustunluğu, benim ashabımdan en kupuk derecede olana karşı ustunluğum gibidir." (Tirmiıi: him, 19)
Butun bunlar, ilmin kıymetli olması ve imanın ruhun derinliklerine kadar işlemesindeki etkisi ile insana bu kainatın gerceklerini oğretmeye vesile olmasından dolayıdır.
Mu'minin aklı, iyiyi kotuden, helali haramdan ve şeriatın emrettigi şeylerle, yasakladığı şeyleri birbirinden aylırabilecek bir kabiliyete sahiptir. Mu'min, ince bir perde arkasında Allah'ın (c.c) kendisine bağışladığı hidayet nuru ile bunlara bakar.
"Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olmaz." (Nûr, 40)
Akıl nurunu ise, ancak, gunah işlemek, gunah işlemeye devam etmek, onları acıkca işlemek ve onlardan tevbe etmemek sondurur.
Hz. Peygamber (s.a.v) bu konuda şoyle buyurmaktadır: "Kim bir gunah işlerse aklının bir kısmı kendisinden ayrılır ve bu aklı ebediyyen ona donmez."
Diğer bir hadisinde şoyle buyurmuştur:
"Eğer şeytanlar insanoğullarının kalpleri etrafında dolanmasaydı, onlar, goklerin ve yerlerin saltanatına goz dikeceklerdi." (Ahmed b. Hanbel: II, 353)
Enes b. Malik'ten rivayet edildiğine gore o şoyle demiştir: "Ben yolda bir kadınla karşılaşmış ve goz ucuyla ona bakmış, guzelliğini etraflıca suzmuş olduğum halde Osman b. Ajjan'ın (r.a) huzuruna girdim. İceri girdiğimde
"Osman, şoyle dedi: -Birini, zina izleri gozlerinde olduğu halde iceri giriyor. Mahrem olmayan kadına bakmanın goz zinası olduğunu bilmez misiniz? Ya tevbe edeceksin veya seni cezalandıracağım. Ben, Şoyle dedim: -Peygamber'den sonra vahiy var mıdır? O: -Vahiy yoktur, dedi. Fakat akli, delil ve doğru cıkan cabuk sezme kabiliyeti vardır, dedi."
Ruhî Yenilginin Belirtileri
İnsanın kalbi olduğu veya katılaştığı, akıl nuru sonduğu ve saptığı zaman ve o şeytanla yaptığı savaşta yenilgiye uğradığında ozellikle onun ruhuna acılan kotuluk kapıları coğalır ve şeytan insanoğlunun vucudunda kan gibi dolaşır.
İnsanın dayanma gucu ortadan kalktığı ve ruhî bağışıklığı kırıldığı zaman, şeytan onun arkadaşı olur.
"Şeytan onların kalplerine hakim olmuş, onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur." (Mucadele, 19)
Şu Âyet-i kerîme de bu konuya işaret etmektedir: "(Şeytan): - Oyle ise, beni azdırdığın icin and olsun ki, Sen'in doğru yolun uzerinde onlara karşı duracağtm, sonra onların onlerinden, arkalartndan, sag ve sollarından onlara sokulacağım ve coğunu Sana şukredenlerden bulamayacaksın, dedi." (A'rÂf, 17)
Yenilgiye uğrayan kimselerin yakalandıklan en tehlikeli hastalık, vesveseye duşme hastalığıdır. Şeytan, onları Allah'ın (c.c) yolundan cevirmek icin hayatlarıyla ilgili işlerin hepsinde, onların kalbine vesvese sokar. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v) şoyle buyurmuştur:
"Doğrusu şeytan, değişik metodlarla insanın yolunu kesmiştir. İslÂmiyet yolunda insanın onunu kesmiş ve ona şoyle demiştir. Nasıl olur da sen musluman olup kendi dinini ve ecdadının dinini terk edersin? İnsanoğlu ona itaat etmemiş ve musluman olşmuştur. Sonra hicret yolunda insanın onunu kesmiş ve ona şoyle demiştir. - Sen goc mu ediyorsun? İnsanoğlu ona uymamış ve goc etmiştir. Sonra cihad yolunda onun onunu kesmiş ve ona şoyle demiştir. - Harb, can ve malın yok olmasına sebep olduğu halde sen nasıl cihad ediyorsun? Sen savaşırsan olursun, başkaları karınla evlenir ve varislerin malını paylaşırlar. İnsanoğlu şeytana itaat etmemiş ve cihad etmiştir."
Sonra Hz. Peygamber (s.a.v) şoyle buyurdu:
"Kim Şeytana uymaz ve boyle hareket ederse, sonra bu uğurda olurse boyle kimsenin cennete girmesine musaade etmek Allah'ın uzerine hak olur." (NesÂî: Cihad, 19)
Şayet okuyucu kardeşim aşağıdaki Âyetin tefsirinde zikredilen şeytan ile İsrailoğulları'ndan olan Rahib'in hikayesine muracaat edip onu okursa ne guzel olur:
Yahudileri kandıran munafıkların durumu da tıpkı Şeytanın durumuna benzer ki, o insana inkar et, dedi. İnsan inkar edince de 'Ben senden uzağım, ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım' dedi." (Haşr, 16)
__________________
Nefsimi yenmeliyim
Dini Bilgiler0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Nefsimi yenmeliyim