Hadîs-i şerîfte buyurulur:
"Mûs -aleyhisselÂm- CenÂb-ı Hakk'a bir ilticÂsında:
"- YÂ Rab! Seni nerede arayayım?" dedi.
AllÂh TeÂl buyurdu ki:
"- Beni, kalbi kırıkların yanında ara."" (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)
Hazret-i MevlÂnÂ'nın naklettiği şu hikÂye, bu gerceği ne kadar guzel yansıtır:
Bir gemide bir derviş vardı. Yuku ve eşyası yoktu. İyi huylarından, mertlik ve insanlıktan bir yastığa dayanmıştı. Gemi suların uzerinde akıp giderken bir ara gemide bir kese altın kayboldu. Derviş ise o sırada uyumuştu. Herkesi aradılar, bulamadılar; biri de o dervişi gosterdi. Ve:
"- Şu uyuyan fakiri arayalım." dedi.
Para sahibi, derdinden dolayı yok yere onu uyandırdı. O mÂsum dervişe itham dolu bakışlarla:
"- Bu gemide bir kese altın kayboldu. Herkesi aradık; bulamadık. Sıra sende! Hırkanı cıkar, soyun da, halkın şuphesi kalmasın." dedi.
Derviş:
"Ya Rabbî! MÂsum kulunu suclu buluyorlar, hÂlimi sana arzediyorum!" diye Hakk'a iltica etti.

Gemidekiler dervişin gonlunu kırıcı davranmışlardı. O temiz gonlun sahibi, yÂni Hak TeÂl ise, onun kırılmasına rÂzı olmadığından balıklara emretti ve o anda denizin her tarafından sayısız balık başını cıkardı. Her birinin ağzında cok kıymetli iri bir inci vardı. Her birinin ağzında bir inci vardı ama ne inci... O incilerden her biri bir memleket geliri değerinde idi. AllÂh tarafından lutfediliyordu. Kimsenin o incilerde hakkı yoktu.
Derviş balıkların ağzından birkac inci alıp geminin ortasına attı. Kendisi de sıcrayıp havada iskemleye oturur gibi oturdu. Padişahların tahtlarına oturdukları gibi bağdaş kurmuş, havada duruyordu. Gemi de onun onunde gitmede idi. Gemidekilere seslenerek dedi ki:
"Haydi gidin; gemi sizin olsun Hak benim olsun! O, ne beni hırsızlıkla suclar, ne de beni kusurlarımı acığa vuran birisinin eline bırakır."
Gemide bulunanlar:
"- Ey ulu kul! Sana bu yuce makamı ne yuzden verdiler?" diye seslendiler.
Derviş:
"MÂn sultanlarına saygı gosterdiğim icin verdiler. Yoksullara karşı da hic kotu zanna kapılmadım. O latîf ve nefesi hoş yoksullar yok mu; "Abese" Sûresi onları yuceltmek icin geldi. Onların yoksulluğu dunyalık icin veya dunyaya sarılmak icin değildir. Onların dunyada Hak'tan başka hic bir şeyi olmadığından, onlar yoksulluğu benimsemişlerdir." dedi.

Bu kıssadan hisseyi Hazret-i MevlÂn şoyle ifade buyurur:
"İnsanı inciten kişinin, AllÂh'ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu kupun suyu, Hak ırmağının suyu ile birleşmiştir."

__________________