Murid, irade eden demektir diye yazılmış kitaplarda. Neyi irade eder murid? Kendini manen temizlemeyi irade eder. Kalbini manevi hastalıklardan temizlemeyi isteyen kişidir o. Peki nedir bu manevi hastalıklar? Riya, haset, kibir, ucub, suma, desise, ofke, garaz, kin gibi sonu gelmez hastalıklardır bunlar.

Bu hastalıkların başıysa “dunya sevgisidir” denmiş. Peki, bu kadar sonu gelmez hastalıklar namazla, orucla, tesbihle-zikirle duzelmez mi ki talebe olup bir manevi oğreticiye tabi olmak gerekir? Oyle ya manevi oğreticiye bağlananlar da aynı ibadetleri yaparlar. Nedir işin aslı?

Duzelir, duzelir elbet. Amma kişiyi kendi başına boş bırakmaz ki şeytan aleyhilla‘ne, kişi kendini duzeltebilsin, kendinden (nefsinden) kurtulabilsin.

Rivayet edilir ki Bayezid-i BistÂmî (k.s) hazretleri hacca gitmiş. Bakmış ki Kabe’nin duvarında birisi var, duvara cıkmış bekliyor. Kolunda bir suru yular var. Tanımış bu şeytandır. Yanına yaklaşmış, sormuş:

- Tanıdım sen şeytansın! Peki, nedir bu elindeki yularlar?

Şeytan cevap vermiş;

- Kulların boynuna taktığım yularlardır. Benimkiler şimdi tavaf ediyorlar. Bitince tavaflarını tekrar bu yularları onların boyunlarına takıp sırtlarına bineceğim. Onları idare edeceğim.

Beyazid (k.s) hazretleri sormuş şeytana:

- Benimde sırtıma binebilir misin bu yularla? demiş.

Şeytan eğilmiş Hazretin kulağına;

- Hayır! demiş. Senin sırtına yularsız da binerim.

Bunu duyan hazret urpermiş, ayrılmış onun yanından.

Bayezid-i BistÂmî (k.s) hac gorevini yapıp memlekete geri donerken bir ırmaktan gececekmiş. Bakmış ki yaşlı bir ihtiyar suyun kenarında bekliyor.

İhtiyar demiş ki BistÂmî Hazretlerine:

- Beni suyun karşısına gecirir misin?

- Olur! demiş hazret. Almış sırtına ihtiyarı başlamış ırmağı gecmeye. Yolun yarısına gelince ihtiyar Bayezid-i BistÂmî’nin kulağına eğilip demiş ki:

- Demedim mi sana yularsız da binerim diye.

İşte boyle gizli oyunları olan şeytan…

Gizliden de gizli istekleri olan hev ve arzu sahibi kişi, kendi manevi hastalıklarını bilemez. Bilse de onlardan kendi başına kurtulamaz. Eğer kurtulmuş olsaydı hastalığından, o vakit hastalık anında tabiplere ne gerek vardı! Herkes hastalığını kendi tedavi ederdi. Amma hepimiz hastalandığımızda doktora gider recete alır uygularız.

Kalbi hastalıkları da ancak manevi doktorlar tedavi edebilirler. Bu yuzden manevi teşhis koyabilen, hastalıkları tedavi edebilen bir doktor, yolu aydınlatan bir rehber olmadan bu ten gozune gorunmeyen hastalıklardan kurtulamayız. Bu arada sahte doktorlara da dikkat edilmesi elzemdir.

Hoca Ahmed Yesevi (k.s) bir beytinde şoyle demiştir:

Başına sarık sarar, ilim yok neye yarar,

Kendine murid arar, ahir zaman şeyhleri!


Karanlık, zifiri bir gecede yurumeye kalksak, iki adım atamayız. Bilemeyiz onumuzde cukur mu var, taş mı var. Amma bir şimşek caksa her taraf aydınlanır. Ne var, ne yok goruruz.

Manevi yol gostericiler gece cakan şimşekler gibidir.

Sana yolu aydınlatırlar. Sana, senin dahi bilmediğin hatalarını, kusurlarını gosterir, tedavi ederler. Kişinin anne-babasının yapamayacağı terbiyeyi verirler. Bilmez ki anne-baba bu terbiyeyi, tedaviyi versin evladına. Tabi eğer talebe dinlerse!

Peki dinlemeyen olur mu? Eh iceride nefis, dışarda şeytan, dayan sultanım dayan. Temizlenmeyi irade eden yolcuya, talebeye musallat olur elbet. Hem de ne musallat! Bir an boş bırakmaz onu. Ne evde, ne carşıda. Sırtına binmek (dediğini yaptırmak) icin her anı gozetler durur. Bazen yolunu şaşırsa da kişi, manevi doktorun verdiği ilacı icerse tekrar hastalıklarından kurtulur elbet.

Peki, sonunda ne ola ki insan boyle bir temizliğe girişsin? Oyle ya namazı, orucu diğer ibadetleri zaten yapan kişi cennete girmeyecek mi ki bu gorunmez hastalıklardan kurtulmaya calışıyor?

Ey bu yazıyı okuyan kişi! Şehadetle olen herkes mutlaka cennete gireceğini soylemiş Cenab-ı Peygamber (s.a.s) Efendimiz. Cenneti ise sekiz kat yaratmış Hz. Allah (c.c). Peki bu katların ne amacı ola ki? İşte her teslim olan (kurtulmayı irade edinen) kişi, nefsinden kurtulduğu olcude mukÂfata nail olacağı icin.

Ne demiş Yunus Emre (ks) hazretleri;

Cennet cennet dedikleri, birkac koşkle birkac huri,

İsteyene ver onları, bana seni gerek gerek.

Cennette Cenab-ı Allah (c.c) cemalini gosterecek muslumanlara. İşte bu yuzden nefis belasından kurtulanlar, kurtulduğu olcude ru’yete (Rabbini gormeye) devam edeceklerdir.

Allahu a‘lem.




Alıntı;
Zuhur Dergisi

__________________