Kultur ve Turizm Eski Bakanı Bahattin Yucel, Avukat Murat Uysal ve ekonomi yazarı Hakan Guldağ’ın katılımıyla, ekonomideki son durum, ic turizm talebi ve turizmde rekabet eşitliği konuları masaya yatırıldı. Avukat Murat Uysal’ın yaptığı değerlendirmede, hem Etstur’un pazardaki hakim konumunun hem de bu şirketin sahibinin siyasi gucunun seyahat pazarındaki rekabeti bozduğunu ifade etti.

Basın toplantısının acılış konuşmasını yapan Bahattin Yucel, Kıyı otellerinin 2018’de iyi bir sezon gecirdini ve buna bağlı olarak 2019’da fiyatlarını arttırdıklarını ifade etti. Ancak Turkiye’deki otellerin hala hak ettiği fiyatlara satılamadığını kaydeden Yucel, ‘’Zaten Turkiye şu anda 1000 doların altındaki ulkeler kategorisine giriyor. Turkiye otelleri fiyatlarını enflasyon oranında arttırması gerekirken hala o noktada değil.’’ dedi.
‘’DİREKT SEFERLER OLUMLU BİR GELİŞME’’
Turkiye’de ilk defa bu yıl turistik havalimanlarına yıl boyu devam edecek tarifeli seferler konulduğunu hatırlatan Yucel, ‘’Tarifeli seferler, yılın 365 gunu boyunca bizim tatil merkezlerimiz ile yurt dışındaki pazarlar arasında hava koprusu kurulması anlamına geliyor. Bu olumlu bir gelişme.’’ ifadelerini kullandı.
Bir diğer gelişmenin ise otellerin ic pazara ayırdığı kapasiteyi duşurmeleri olduğuna dikkat ceken Bahattin Yucel, burada sıkıntı doğabileceğini ve ic pazar talebinin beklenen olculerde karşılanabileceğini dile getirdi.
‘’TEK YETKİLİLİK TEKELLEŞMEYİ GETİRDİ’’
Serbest piyasa kurallarının gecerli olduğu turizm sektorunde tek yetkililik ve tek satıcılık durumunun ağırlık kazandığını ve bunun da tekelleşmeyi beraberinde getirdiğini ileri suren Yucel, ‘’Tekelleşmenin bir başka boyutu da, uluslararası rezervasyon sitelerinin Turkiye’deki calışmalarının mahkeme tedbiri ile durdurulması. Bu konudaki yargı sureci henuz tamamlanmadı. TURSAB’ın eski yonetimi bu konuyu Rekabet Kurulu’na şikayet etmişti. Ote taraftan Kultur ve Turim Bakanı bu rezervasyon sitelerinin Turkiye’de haksız rekabete neden olduğu ve dijital kapitulasyona yol actığı gerekcesiyle sureci destekledi.’’ dedi.
‘’KONU, PİYASANIN EN BUYUK OYUNCUSUNUN SAHİBİNİN BAKAN OLMASI DEĞİL’’
Seyahat pazarının en buyuk oyuncusu durumunaki Etstur’un sahibi Mehmet Nuri Ersoy’un bakan olmasına da değinen Yucel, ‘’Buradaki mesele Etstur veya onun sahibinin bakan olması değil. Buradaki mesele, birincisi haksız rekabet nedeniyle tuketici zarara uğruyor mu, ikincisi, bu tur duzenlemelerde hizmet nitelik ve standartları en ust uygulama mercii olan bakanlığın, farklı birtakım kısıtlamalarla pazarda ayrıcalık yaratıp yaratılmadığı.’’ şeklinde konuştu.
‘’TURSAB İLE İLERLENMELİYDİ’’
‘’Yerli/yabancı tur operatoru ayrımının yapılması, uluslararası rezervasyon ağlarının Turkiye’deki faaliyetlerinin ’dijital kapitulasyon’ iddiasıyla yasaklanmasına ilişkin goruşlerin kural koyucu bakan tarafından dile getirilmesi sadece bizi değil dışarıyı da etkileyebilecek bir durum.’’ diyen Bahattin Yucel, ‘’Yasa calışmaları nasıl sonuclanır bilmiyorum ama bakanlık birtakım turizm STK’larından da goruş alıyor. Goruş alınması normal, alınabilir ama hepsini TURSAB’ın şemsiyesi altında toplayıp oradan ilerlemek de daha doğru olurdu diye duşunuyorum. Cunku TURSAB, uyelerinin farklı cıkarları nedeniyle dengeli davranmak durumunda olan bir kurum aynı zamanda.’’ dedi.
‘’REKABETİ VE TUKETİCİNİN KORUNMASINI ENGELLEMİŞ OLURSUNUZ’’
Bahattin Yucel, 1972 yılında cıkan TURSAB kanunun askeri donemde cıktığını belirterek, ‘’Şimdi sanki ona benzer bir şekilde kapalı kapılar ardından bir calışmanın yapılması bana cok garip geliyor. Keşke bakanlık ve TURSAB oturup ortak bir metni acıklasalardı. Nihayetinde son kararı siyasi otorite ve parlamento verecek ama bu yasanın daha katılımcı aha demokratik bir yontemle ele alınması gerekirdi. Şu anda rekabetin sekteye uğraması gibi bir endişe var sektorde. Sonucta belli mekanizmaları kontrol ediyor belli ustunlukleri kullanıyorsanız o zaman rekabeti ve tuketicinin daha iyi korunmasını da engellemiş oluyorsunuz. ’’ ifadelerini kullandı.

MURAT UYSAL: RAKİBİNİZİ MAL SATAMAZ DURUMA GETİREBİLİRSİNİZ
Avukat Murat Uysal ise, Turkiye’deki rekabetin sağlanma mantığına, tek yetkililik anlaşmalarının rekabete etkilerine ve pazarın en buyuk oyuncusu Etstur’un sahibinin bakan olmasının bu duruma nasıl etki edeceği uzerine uzun bir değerlendirme yaptı.
Serbest piyasa ekonomilerinde rekabet koşullarının sağlanmaya calışıldığını kaydeden Murat Uysal. ‘’Pazar ne kadar rekabetci olursa o kadar gelişir diye bir mantık var. Haksız rekabet meselesi tamamen Ticaret Kanununun alanı, bir de rekabetin korunması meselesi var, o da pazara bakan Rekabetin Korunması Kanununun alanı. Mesela yaptığınız reklam veya kampanyalarla rakibinizi mal satamaz duruma getirmeniz haksız rekabettir, rekabetin korunması değil.’’ dedi.
Murat Uysal, tek yetkililik, rekabetin korunması ve piyasanın en buyuk oyuncusu şirketin sahibinin bakan olması ile ilgili şu noktaların altını cizdi:
‘’TUKETİCİNİN PAZARA ULAŞAMAMASI ANLAMINA GELİYOR’’
‘’Bizdeki tek yetkililik meselesinde işin uc ayağı var. Tu operatoru, acente ve otel. Oteller hizmeti satarken, muşteriye ulaşmasının ceşitli yolları var. Rekabetin temel mantığında, muşterinin bir mal veya hizmete kolayca ve mumkun olduğu kadar cok fazla kanaldan ulaşmasını sağlamak vardır. Bu nedenle Booking.com gibi sitelerin engellenmesi, en basit mantıkla tuketicinin pazara ulaşamaması anlamına geliyor. Buradan yola cıktığımızda da, bizdeki tek yetkililik ve acentelik ile ilgili kurallarımızın ne kadar uygulanabilir olduğu meselesi ortaya cıkıyor.
‘’BENDEN BAŞKA HİCBİR ACENTEYE SATAMAZSIN’’
Piyasada hakim durumda olan bir tur şirkti otele, ‘benden başka hicbir acenteye satamazsın’ diyor. Devam ediyor ve ‘sen otel olarak hicbir kanalda benim verdiğim fiyatın altında fiyat da veremesin’ diyor. Bununla ilgili bizim Rekabet Kurulumuza yapılmış şikayetler var. Hatta iş oyle bir noktaya gelmiş ki acente otele, ‘benim verdiğim fiyatın en az yuzde 15 yukseğini başka kanallara veya direkt muşteriye verebilirsin’ diyor. Yani yetkili acentenin 100 liraya sattığı oteli, tesiste 50 boş odası olsa bile otelci kapıda muşteriye 115 liraya satmak zorunda. Rekabet Kurulu bu konuyu araştırdı ve soruşturma başlatmamaya karar verdi.
‘’PAZAR PAYINDA YUZDE 40’IN ALTI DİKET MUAFİYETE GİRİYOR’’
Rekabette yatay ve dikey olmak uzere iki tur anlaşma var. Acente-otel arasındaki anlaşma dikey, otel-otel veya acente-acente anlaşması yatay anlaşma olarak kabul ediliyor. Ama bizde bir suru muafiyet var. Mesela alıcı pazarın yuzde 40’ından daha fazla bir paya sahip değilse dikey anlaşma muafiyetine sahip. Rekabet Kurulu konuyla ilgili, ‘bu acentelerin hicbiri pazarda yuzde 40’tan fazla bir paya sahip değil ve dolayısıyla pazarın genelini etkileyemezler’ diyor. Ama aynı raporda şirketleri tek tek değil de butun olarak incelediğinde, yuzde 60’ın uzerinde bir tek satıcılık olduğunu goruyoruz. Dolayısıyla Turkiye bu konuda Avrupa’dan ayrışıyor. Yapılan işlem ve işlemin pazara etkilerini kağıt uzerinde irdeliyoruz. Bu nedenle bir hukukcu gozuyle şunu soyleyebilirim: Turizm pazarı, rekabetin korunması hakkında kanun bakımınan sağlıklı değil.
PAZARDA HAKİM DURUM
Bir de hakim durum meselesi var. Kanun, ‘pazar payına bakılmasızın, bir oyuncu pazarı etkileyebilecek guce sahipse, muşterilerinden ve pazardaki diğer oyuncularından bapımsız olarak hakim durumda kabul edilir ve hakim durumda olanların yapacağı işlemlerde grup muafiyetleri uygulanmaz’ diyor. Turkiye’de pazar hakimiyeti kriteri, pazarın yuzde 40’ının bir şirket tarafından kontrol edilmesi.
‘’PAZAR PAYI TANIMI YAPILIRKEN DE HATA YAPILIYOR’’
Başka bir sıkıntımız daha var. Yuzde 40 pazar tanımı yapılırken de hata yapılıyor. Kapadokya’yı bir pazar olarak ele alırsak eğer, bu durumda o yuzde 40’ı nasıl hesaplayacağız o da ayrı bir tartışma konusu. Cunku pazar kuculur, daralır. Bizim rekabet hukukunda ust pazar dediğimiz, dar pazar dediğimiz tanımlar var. Ama Kapadokya orneğinden gidersek, Kapadokya’da bulunan 100 oteli bir pazar olarak gormek ayrı, tum Turkiye’yi bi pazar olarak gormek ayrı bi şey. Tum Turkiye’yi pazar olarak gorduğunuzde, yuzde 40 rakamı cok ciddi bir rakam. Bir firmanın yuzde 40’a ulaşması cok zor ve bence bu tespit edilebilir de değil. Rekabet Kurulu pazarın buyukluğunu hesaplarken otel sayılarını ve bunların yatak kapasitesilerini alıyor. Sora acente ve tur şirketlerinin cirolarına bakıyor ve bir pazar hesabı yapıyor. Halbu ki bir otelin yatak kapasitesinden daha bağımsız bir gucu de olabilir. Orneğin bir butik otellerin ayrı bir pazar olması gundeme gelebilir. Cunku onlar daha kucukler, gorece daha pahalılar, muşteri kitleleri daha farklı. Dolayısıyla sadece bu tip muşteriye hizmet veren ve butik oteller uzerinde boyle bir etkisi olan tur şirketi, toplam pazarda yuzde 5 paya sahip olabilir ama o pazarı domine ediyor da olabilir. Bizde Rekabet Kurulu bunları dikkate almıyor.
‘’EN COK KAYIRILAN MUŞTERİ’’
Rekabet Kurulu kararlarında ‘en cok kayırılan muşteri’ (EKM) diye bir tanım var. Yani ‘bir ticari işletme, rekabet koşullarını bozmadan cok fazla calıştığı ve ticari ilişkisi olan bir muşterisi ile belirli ayrıcalıklar tanıyarak sozleşme yapabilir’ diyor. Yani bir otel, tesise fazlaca muşteri getiren bir acenteye EKM koyuyor ve ‘Siz bizim otelimizdeki odayı erken rezervasyonla sattıktan sonra, bu arada bizim otelimizin fiyatı herhangi bir platformda daha duşuk bulunursa, sizin muşterilerinize fiyatı oraya cekme garantisi veriyoruz’ diyor. Bu da piyasa koşullarında (doviz, enflasyon, ekonomik değişiklikler) değişiklik yaşansa bile, kendini o gunku fiyatla bağlamış oluyor. Rekabet Kurulu, bu konuyla ilgili incelemesinde de bunu rekabete uygun buldu.
‘’ONEMLİ OLAN PİYASADA HAKİM DURUMDA OLMAK DEĞİL, REKABETİ BOZMAMAK’’
Piyasada hakim duruma olmak ise rekabete engel bir durum değil. Siz tek başınıza bir pazarın yuzde 70’ine sahip olabilirsiniz. Ama rekabete engel olan durum, bu hakimiyeti kotuye kullanmanız. Kanun kotuye kullanmayı, ‘’Eğer hakim durumdaysan ve bu hakim durumunu pazar dinamiklerini bozmak, fiyat belirlemek ya da başka oyuncuların pazara girmesini engellemek icin kullanıyorsan, hakim durumu kotuye kullanıyorsun’ şeklinde tanımlıyor.
‘’PAZARIN EN BUYUK OYUNCUSUNUN SAHİBİ, AYNI ZAMANDA PAZARI YONETEN DEVLET ERKİNİN BAŞINDAKİ KİŞİ’’
Turkiye’de şu anda pazarda dominant durumda olan şirket Etstur. Ama Etstur’un siyasi bağlantılara da sahip olmak gibi bir ozelliği var. Pazara girişi engellemek rekabete aykırı bir durumken, Turkiye’de pazarın en buyuk oyuncusunun başındaki kişi, aynı zamanda tum pazarı yoneten devlet erkinin başındaki isim. Rekabette hakim olma durumuyla ilgili, pazarın kontrolu anlamına belirli bir yuzde verilmiyor. Pazarda belirleyici olmak hakim durumda olmak demek. Bu pazara ilişkin olarak herhangi bir şekilde yaptırım gucune sahip olan birisinin pazardaki en buyuk paya sahip şirketin sahibi olması hukuken bana gore o şirketin hakim durumunu ifade eder. Şu anda Turkiye turizm pazarının hakim gucu, sadece pazardaki kontrol ettiği payla değil, aynı zamanda siyasi gucle de Etstur’dur. Orneğin benim Antalya’da bir otelim olsaydı, Turizm Bakanının şirketine cok da hayır diyemezdim herhalde.
‘’EŞİT KOŞULLARDAKİ TERCİHİN ETSTUR LEHİNE KULLANILMASI DA REKABETE AYKIRI’’
Bir otel sahibine, Etstur’un ve bir X acentesinin aynı teklifi getirdiğini ve aynı şartları sunduğunu duşunelim. Normalde otelcinin tercih hakkı olması gerekir. Bu tercih hakkının Etstur lehine kullanılması da rekabete aykırı bir durumdur. Cunku oyle bir duruma gelirsiniz ki, pazardaki diğer oyuncuları silebilirsiniz. Siz, ‘baskı yapmıyoruz, farklı şartlar one surmuyoruz’ diyebilirsiniz... Evet sozleşmeler aynı. Rekabet Kurulu’nun gecen seneki bir kararında Etstur’un Jolly Tur’un ve başkaca bazı şirketlerin anlaşmalarının incelenip ulaşılan bulgular var. Evet, gercekten de herhangi bir şekilde daha duşuk fiyat gibi anlaşmalar yok. Ancak şunu goruyoruz ki Etstur ile yapılan anlamalar yenileniyor.
‘’5 YILIN USTUNDEKİ ANLAŞMALAR REKABETe AYKIRI ANCAK 5 YIL UST USTE YAPILANLAR REKABETE AYKIRı DEĞİL’’
Rekabet hukukunda bir sure vardır. Bu surenin altındaki anlaşmalar rekabete uygun kabul edilir. Acıklamsı ise ticari hayatın gerekliliği olarak tacirlerin orta vadeli anlaşmalar yaparak kendilerini garantiye almak istemeleri. Bizde bu sure 5 yıl olarak tanımlanmıştır. Rekabet Kurulu 5 yılın uzerindeki anlaşmalar kabul etmez. Buradaki sıkıntı, pazarda sozleşmelerin genellikle sezonluk ya da 1,5 yıllık yapılması. Boyle baktığınızda bir sorun yokmuş gibi gorunuyor. Ma kurul orneğin şuna bakmıyor; bir otel aynı acente ile ust uste 5-6 yıl sozleşme yaparsa ne olacak? Ki, yapıyorlar da. Ama kurul bun bakmıyor. Aslında kanun, 5 yılı aşan anlaşmalar, oyle veya boyle rekabeti ihlal edebilir diyor. Bizim bakmamız gereken şey, sozleşme 5 yıl veya daha uzun sure ust uste yenilenerek aslına o 5 yılın uzerine cıkılıp cıkılmadığı. Gelelim yine az onceki konuya; Eğer siyaseten elinizde bir guc varsa, pazarın en buyuk oyuncusuysanız v bu yıl sizinle anlaşma yaptıysam, ben otelci olarak gelecek yıl kendimi cok da serbest gormem acıkcası. Hele ki iki cente aynı fiyatı veriyorsa, mutlaka sizinle anlaşırım. Rekabet Kurulu kararlarında sure meselesinin dikkate alınmaması, turizm sektorunun en buyuk dertlerinden birisidir.
‘’REKABET KURULU’NUN ASIL AMACI SURDURULEBİLİR REKABET ORTAMINI SAĞLAMAKTIR’’
Rekabet hukukunun asıl amacı, o gunun koşullarında rekabeti sağlamak değildir, o ikincil amacıdır. Rekabet hukukunun birinci amacı, surdurulebilir rekabet ortamını sağlamaktır. Bir şirket cok guclu olabilir ve piyasaya cok duşuk fiyatlar verebilir. Bunun sureklileşmesi bile rekabete aykırıdır cunku pazardaki başka oyuncuların pazarın dışına duşmesine neden olabilir. Dolayısıyla rekabet hukuku gunu değil, surdurulebilirliği gorur. Yani oyle bir an gelir ki, bakarsınız piyasada Etstur’dan başka oyuncu kalmaz piyasada.
Etstur’la ilgili 2011 ve 2018’de alınan kararlar var. İki karara baktığınızda, Etstur’un tek yetkililik anlaşması yaptığı otel sayısının yuzde 12 arttığı goruluyor. Ancak 2018-2019 donemine, yani şirket sahibinin bakan olduğu doneme ilişkin elimizde şu anda bir veri yok. Bu hakim yapıya siyasi gucun de eklenmesiyle bunun ben hızlanarak devam edeceğini duşunuyorum. Spesifik olarak bakanın bu tur bir mudahalesinin olduğuna dair bir iddiam yok ama bu yapılabilir.
‘’YERLİ TUR OPERATORLERİNİ GUCLENDİRMEK KENDİ ŞİRKETİNİ GUCLENDİRMEK OLARAK ANLAŞILABİLİR’’
TURSAB ile ilgili kanun tasarısında gorduğum birkac şey var. Rekabette onemli kriterlerden biri de yeni oyuncuların pazara girebilmesi. Taslakta, acentecilik meselesinin farklılaştırıldığı, yerli tur operatorlerinin biraz daha guclu olduğu, acentecilik işinin biraz daha zorlaştığı, teminatların daha yukseltildiği bir yasa geliyor diye goruyorum. Bu, pazara girmeyi engelleyebilir. Yerli tur operatorlerini guclendirmek, aslında kendi şirketini guclendirmek olarak anlaşılabilir.
‘’KENDİ ŞİRKETİNİZİN GORUŞLERİ DE BİR ŞEKİLDE O TASLAĞA GİRECEK’’
Bir de, pazardaki en buyuk oyuncunun sahibi bakan iken, yasa taslağını hazırlayan bakanlık sektorun oyuncularını davet edip goruş alması lazım. Dolayısıyla, taslağı hazırlarken kendi şirketinizin goruşlerini de bir şekilde o taslağa getirmek durumunasınız. En buyuk oyuncunun fikirlerini almalısınız. Bana sorarsanız, piyasada en buyuk oyuncunun sahibinin kanun taslağı hazırlaması, kafalarda mutlaka soru işaretleri yaratır. Demokratik perspektiften baktığınızda bu durum, kanun yapma norm ve şekillerine de uygun değil. Orneğin mevcut yasada ‘kar amacı gutmek’ kavramı varken, yeni yasada bu cıkarılıyor. Bu durum pazarı kırma ve haksız rekabeti beraberinde getirebilir. Ya da neden yasada ozellikle ‘yerli tur operatoru’ ifadesi kullanılıyor? Neden yabancıyı değil de yerliyi satsın? ‘kapalı tur’ ‘acık tur’ diye bir şeyler var orada. Ben burada şunu anlıyorum; kapalı tur yapanlar acık, aleni, ilan cıkarak tur yapamayacaklar eğer taslak boyle cıkarsa. Dolayısıyla ben burada, bazı oyuncuların bazı işlere girmesinin onunu keserek, belli işlerin belli yerlere kanalize etmek gibi algılıyorum. Dolayısıyla şu andaki kanun taslağı denilen mesele de rekabete sekte vurcak şekilde ilerliyor bana gore. Nihayetinde ne cıkacağını goreceğiz. Bakanın burada olması etkiliyor mudur? Duz mantıkla baktığınızda etkilememesi mumkun değil.
‘’HAKİM DURUMDA OLAN VE SİYASİ GUCU BULUNAN ACENTENİN YETKİLİ OTELLER GEREKTİĞİ GİBİ DENETLENMEYEBİLİR’’
Mesela, piyasada hakim durumda olan ve siyasi gucu de bulunan bir acentenin tek yetkili olduğu otellerin ciddi anlamda denetlenmemesi gibi bir durum ortaya cıkabilir. Turizm İl Mudurluğu’nun verceği, ‘oteli inceledik ve otelin bir kusuru olmadığını gorduk’ şeklindeki bir raporuyla, siz o otelde zehirlenseniz, tatiliniz yarıda kalsa bile haklarınızı alamayabilirsiniz. Tur şirkti size, ‘Kusura bakma hizmeti verdim. Devlet de burada bir sıkıntı olmadığını rapor etti. Dolayısıyla iade de yapmıyorum’ diyebilir. İlla boyle olur demiyorum ama tuketici bu durumdan etkilenebilir.
‘’OTELCİLERİN YAPTIĞI TUM BAŞVURULAR HEP ON ARAŞTIRMA AŞAMASINDA KALIYOR’’
Rekabet Kurulu, yapılan her şikayetle ilgili soruşturma yapmaz. Mnce bir araştırma yapılır ve geek duyulursa soruşturma acılır. Otellerle tur operatorleri arasındaki yetkililik anlaşmaları nedeniyle otelcilerin Rekabet Kurumu’na yaptığı cok sayıda başvuru var var fakat kurul, bunların hicbirini gercek bir soruşturmaya donuşturmedi. Otelcilerin yaptığı tum başvuruların hep on araştırma aşamasında kaldığını goruyoruz. Bu nedenle de otellerin başvururları kamuoyuna yansımıyor.
Bir sektorde rekabet koşullarının bozulması, en nihayetinde o sektoru besleyen tuketiciye yansır. Ne olur? Fiyatla yukselebilir ya da hizmet kalitesi duşebilir.

GULDAĞ: MAAŞLARDA ARTIŞ YOK
Ekonomi yazarı Hakan Guldağ ise, şu anda ic turizm pazarını olumlu etkileyecek bir gelir artışının olmadığını soyledi. Guldağ, ‘’Beyaz yakalıların maaşlarında artış yok ve bankalar da frene basmış durumda. Dolayısıyla bu durum insanların turizm harcamalarına da yansır.’’ ifadelerini kullandı.
''OTEL YERİNE KAMP, UCAK YERİNE OTOBUS''
Ote yandan artan otel maliyetlerinden dolayı yukselen fiyatların da tatil talebini etkileyeceğini ifade eden Hakan Guldağ, 22Bu nedenle insanlar fazla tatile gidemeyecek. Ote taraftan, yerli tatilcilerin, ‘Biz Avrupalılara gore daha pahalıya tatil yapıyoruz’ algısı var. İnsanlarda otelden kampa, ucaktan otobuse doğru bir kayış olacak gibi gorunuyor.’’ değerlendirmesinde bulundu.
''SECİMLERİN YENİLENMESİ EKONOMİYİ OLUMSUZ ETKİLER''
Secimlerin tekrarlanması durumunda ekonominin bundan nasıl etkileneceği şeklindeki soruyu da yanıtlayan Guldağ, ‘’Secimlerin yenilenmesinin ekonomiye olumsuz etkileri olur. Bu, Turkiye’de kurum ve kuralların işlemediği duşuncesini ortaya cıkarır ve bunun ustune hangi tedbiri alırsanız alın, guvensizlik olur. Dovizde ibre yukarı doğru devam eder.’’ dedi.
''ASLINDA FIRSAT DA VAR''
Turkiye’nin onunde aslında fırsatların da olduğunu ifade eden Guldağ, ‘’Her şey kurallara ve yargıya uygun olarak ortaya cıkarsa, yabancıların Turkiye’ye donuk guveni yukselecektir. Verili durumda, Turkiye’de piyasanın işleyişi konusunda cok ciddi cekinceler var.’’ uyarısında bulundu.
TURAD KAPATILDI
Toplantının sonunda Bahattin Yucel, 10 yıldır faaliyette olan Turizm Araştırmaları Derneği’nin faaliyetlerine son verdiğini acıkladı. Bir sunumla derneğin bugune kadarki calışmaları hakkına bilgi veren Yucel, bugune kadar yaptıkları calışmalara katkı sunanlara teşekkur ederek derneğin feshedildiğini acıkladı.
turizmguncel

Basın toplantısının acılış konuşmasını yapan Bahattin Yucel, Kıyı otellerinin 2018’de iyi bir sezon gecirdini ve buna bağlı olarak 2019’da fiyatlarını arttırdıklarını ifade etti. Ancak Turkiye’deki otellerin hala hak ettiği fiyatlara satılamadığını kaydeden Yucel, ‘’Zaten Turkiye şu anda 1000 doların altındaki ulkeler kategorisine giriyor. Turkiye otelleri fiyatlarını enflasyon oranında arttırması gerekirken hala o noktada değil.’’ dedi.
‘’DİREKT SEFERLER OLUMLU BİR GELİŞME’’
Turkiye’de ilk defa bu yıl turistik havalimanlarına yıl boyu devam edecek tarifeli seferler konulduğunu hatırlatan Yucel, ‘’Tarifeli seferler, yılın 365 gunu boyunca bizim tatil merkezlerimiz ile yurt dışındaki pazarlar arasında hava koprusu kurulması anlamına geliyor. Bu olumlu bir gelişme.’’ ifadelerini kullandı.
Bir diğer gelişmenin ise otellerin ic pazara ayırdığı kapasiteyi duşurmeleri olduğuna dikkat ceken Bahattin Yucel, burada sıkıntı doğabileceğini ve ic pazar talebinin beklenen olculerde karşılanabileceğini dile getirdi.
‘’TEK YETKİLİLİK TEKELLEŞMEYİ GETİRDİ’’
Serbest piyasa kurallarının gecerli olduğu turizm sektorunde tek yetkililik ve tek satıcılık durumunun ağırlık kazandığını ve bunun da tekelleşmeyi beraberinde getirdiğini ileri suren Yucel, ‘’Tekelleşmenin bir başka boyutu da, uluslararası rezervasyon sitelerinin Turkiye’deki calışmalarının mahkeme tedbiri ile durdurulması. Bu konudaki yargı sureci henuz tamamlanmadı. TURSAB’ın eski yonetimi bu konuyu Rekabet Kurulu’na şikayet etmişti. Ote taraftan Kultur ve Turim Bakanı bu rezervasyon sitelerinin Turkiye’de haksız rekabete neden olduğu ve dijital kapitulasyona yol actığı gerekcesiyle sureci destekledi.’’ dedi.
‘’KONU, PİYASANIN EN BUYUK OYUNCUSUNUN SAHİBİNİN BAKAN OLMASI DEĞİL’’
Seyahat pazarının en buyuk oyuncusu durumunaki Etstur’un sahibi Mehmet Nuri Ersoy’un bakan olmasına da değinen Yucel, ‘’Buradaki mesele Etstur veya onun sahibinin bakan olması değil. Buradaki mesele, birincisi haksız rekabet nedeniyle tuketici zarara uğruyor mu, ikincisi, bu tur duzenlemelerde hizmet nitelik ve standartları en ust uygulama mercii olan bakanlığın, farklı birtakım kısıtlamalarla pazarda ayrıcalık yaratıp yaratılmadığı.’’ şeklinde konuştu.
‘’TURSAB İLE İLERLENMELİYDİ’’
‘’Yerli/yabancı tur operatoru ayrımının yapılması, uluslararası rezervasyon ağlarının Turkiye’deki faaliyetlerinin ’dijital kapitulasyon’ iddiasıyla yasaklanmasına ilişkin goruşlerin kural koyucu bakan tarafından dile getirilmesi sadece bizi değil dışarıyı da etkileyebilecek bir durum.’’ diyen Bahattin Yucel, ‘’Yasa calışmaları nasıl sonuclanır bilmiyorum ama bakanlık birtakım turizm STK’larından da goruş alıyor. Goruş alınması normal, alınabilir ama hepsini TURSAB’ın şemsiyesi altında toplayıp oradan ilerlemek de daha doğru olurdu diye duşunuyorum. Cunku TURSAB, uyelerinin farklı cıkarları nedeniyle dengeli davranmak durumunda olan bir kurum aynı zamanda.’’ dedi.
‘’REKABETİ VE TUKETİCİNİN KORUNMASINI ENGELLEMİŞ OLURSUNUZ’’
Bahattin Yucel, 1972 yılında cıkan TURSAB kanunun askeri donemde cıktığını belirterek, ‘’Şimdi sanki ona benzer bir şekilde kapalı kapılar ardından bir calışmanın yapılması bana cok garip geliyor. Keşke bakanlık ve TURSAB oturup ortak bir metni acıklasalardı. Nihayetinde son kararı siyasi otorite ve parlamento verecek ama bu yasanın daha katılımcı aha demokratik bir yontemle ele alınması gerekirdi. Şu anda rekabetin sekteye uğraması gibi bir endişe var sektorde. Sonucta belli mekanizmaları kontrol ediyor belli ustunlukleri kullanıyorsanız o zaman rekabeti ve tuketicinin daha iyi korunmasını da engellemiş oluyorsunuz. ’’ ifadelerini kullandı.

MURAT UYSAL: RAKİBİNİZİ MAL SATAMAZ DURUMA GETİREBİLİRSİNİZ
Avukat Murat Uysal ise, Turkiye’deki rekabetin sağlanma mantığına, tek yetkililik anlaşmalarının rekabete etkilerine ve pazarın en buyuk oyuncusu Etstur’un sahibinin bakan olmasının bu duruma nasıl etki edeceği uzerine uzun bir değerlendirme yaptı.
Serbest piyasa ekonomilerinde rekabet koşullarının sağlanmaya calışıldığını kaydeden Murat Uysal. ‘’Pazar ne kadar rekabetci olursa o kadar gelişir diye bir mantık var. Haksız rekabet meselesi tamamen Ticaret Kanununun alanı, bir de rekabetin korunması meselesi var, o da pazara bakan Rekabetin Korunması Kanununun alanı. Mesela yaptığınız reklam veya kampanyalarla rakibinizi mal satamaz duruma getirmeniz haksız rekabettir, rekabetin korunması değil.’’ dedi.
Murat Uysal, tek yetkililik, rekabetin korunması ve piyasanın en buyuk oyuncusu şirketin sahibinin bakan olması ile ilgili şu noktaların altını cizdi:
‘’TUKETİCİNİN PAZARA ULAŞAMAMASI ANLAMINA GELİYOR’’
‘’Bizdeki tek yetkililik meselesinde işin uc ayağı var. Tu operatoru, acente ve otel. Oteller hizmeti satarken, muşteriye ulaşmasının ceşitli yolları var. Rekabetin temel mantığında, muşterinin bir mal veya hizmete kolayca ve mumkun olduğu kadar cok fazla kanaldan ulaşmasını sağlamak vardır. Bu nedenle Booking.com gibi sitelerin engellenmesi, en basit mantıkla tuketicinin pazara ulaşamaması anlamına geliyor. Buradan yola cıktığımızda da, bizdeki tek yetkililik ve acentelik ile ilgili kurallarımızın ne kadar uygulanabilir olduğu meselesi ortaya cıkıyor.
‘’BENDEN BAŞKA HİCBİR ACENTEYE SATAMAZSIN’’
Piyasada hakim durumda olan bir tur şirkti otele, ‘benden başka hicbir acenteye satamazsın’ diyor. Devam ediyor ve ‘sen otel olarak hicbir kanalda benim verdiğim fiyatın altında fiyat da veremesin’ diyor. Bununla ilgili bizim Rekabet Kurulumuza yapılmış şikayetler var. Hatta iş oyle bir noktaya gelmiş ki acente otele, ‘benim verdiğim fiyatın en az yuzde 15 yukseğini başka kanallara veya direkt muşteriye verebilirsin’ diyor. Yani yetkili acentenin 100 liraya sattığı oteli, tesiste 50 boş odası olsa bile otelci kapıda muşteriye 115 liraya satmak zorunda. Rekabet Kurulu bu konuyu araştırdı ve soruşturma başlatmamaya karar verdi.
‘’PAZAR PAYINDA YUZDE 40’IN ALTI DİKET MUAFİYETE GİRİYOR’’
Rekabette yatay ve dikey olmak uzere iki tur anlaşma var. Acente-otel arasındaki anlaşma dikey, otel-otel veya acente-acente anlaşması yatay anlaşma olarak kabul ediliyor. Ama bizde bir suru muafiyet var. Mesela alıcı pazarın yuzde 40’ından daha fazla bir paya sahip değilse dikey anlaşma muafiyetine sahip. Rekabet Kurulu konuyla ilgili, ‘bu acentelerin hicbiri pazarda yuzde 40’tan fazla bir paya sahip değil ve dolayısıyla pazarın genelini etkileyemezler’ diyor. Ama aynı raporda şirketleri tek tek değil de butun olarak incelediğinde, yuzde 60’ın uzerinde bir tek satıcılık olduğunu goruyoruz. Dolayısıyla Turkiye bu konuda Avrupa’dan ayrışıyor. Yapılan işlem ve işlemin pazara etkilerini kağıt uzerinde irdeliyoruz. Bu nedenle bir hukukcu gozuyle şunu soyleyebilirim: Turizm pazarı, rekabetin korunması hakkında kanun bakımınan sağlıklı değil.
PAZARDA HAKİM DURUM
Bir de hakim durum meselesi var. Kanun, ‘pazar payına bakılmasızın, bir oyuncu pazarı etkileyebilecek guce sahipse, muşterilerinden ve pazardaki diğer oyuncularından bapımsız olarak hakim durumda kabul edilir ve hakim durumda olanların yapacağı işlemlerde grup muafiyetleri uygulanmaz’ diyor. Turkiye’de pazar hakimiyeti kriteri, pazarın yuzde 40’ının bir şirket tarafından kontrol edilmesi.
‘’PAZAR PAYI TANIMI YAPILIRKEN DE HATA YAPILIYOR’’
Başka bir sıkıntımız daha var. Yuzde 40 pazar tanımı yapılırken de hata yapılıyor. Kapadokya’yı bir pazar olarak ele alırsak eğer, bu durumda o yuzde 40’ı nasıl hesaplayacağız o da ayrı bir tartışma konusu. Cunku pazar kuculur, daralır. Bizim rekabet hukukunda ust pazar dediğimiz, dar pazar dediğimiz tanımlar var. Ama Kapadokya orneğinden gidersek, Kapadokya’da bulunan 100 oteli bir pazar olarak gormek ayrı, tum Turkiye’yi bi pazar olarak gormek ayrı bi şey. Tum Turkiye’yi pazar olarak gorduğunuzde, yuzde 40 rakamı cok ciddi bir rakam. Bir firmanın yuzde 40’a ulaşması cok zor ve bence bu tespit edilebilir de değil. Rekabet Kurulu pazarın buyukluğunu hesaplarken otel sayılarını ve bunların yatak kapasitesilerini alıyor. Sora acente ve tur şirketlerinin cirolarına bakıyor ve bir pazar hesabı yapıyor. Halbu ki bir otelin yatak kapasitesinden daha bağımsız bir gucu de olabilir. Orneğin bir butik otellerin ayrı bir pazar olması gundeme gelebilir. Cunku onlar daha kucukler, gorece daha pahalılar, muşteri kitleleri daha farklı. Dolayısıyla sadece bu tip muşteriye hizmet veren ve butik oteller uzerinde boyle bir etkisi olan tur şirketi, toplam pazarda yuzde 5 paya sahip olabilir ama o pazarı domine ediyor da olabilir. Bizde Rekabet Kurulu bunları dikkate almıyor.
‘’EN COK KAYIRILAN MUŞTERİ’’
Rekabet Kurulu kararlarında ‘en cok kayırılan muşteri’ (EKM) diye bir tanım var. Yani ‘bir ticari işletme, rekabet koşullarını bozmadan cok fazla calıştığı ve ticari ilişkisi olan bir muşterisi ile belirli ayrıcalıklar tanıyarak sozleşme yapabilir’ diyor. Yani bir otel, tesise fazlaca muşteri getiren bir acenteye EKM koyuyor ve ‘Siz bizim otelimizdeki odayı erken rezervasyonla sattıktan sonra, bu arada bizim otelimizin fiyatı herhangi bir platformda daha duşuk bulunursa, sizin muşterilerinize fiyatı oraya cekme garantisi veriyoruz’ diyor. Bu da piyasa koşullarında (doviz, enflasyon, ekonomik değişiklikler) değişiklik yaşansa bile, kendini o gunku fiyatla bağlamış oluyor. Rekabet Kurulu, bu konuyla ilgili incelemesinde de bunu rekabete uygun buldu.
‘’ONEMLİ OLAN PİYASADA HAKİM DURUMDA OLMAK DEĞİL, REKABETİ BOZMAMAK’’
Piyasada hakim duruma olmak ise rekabete engel bir durum değil. Siz tek başınıza bir pazarın yuzde 70’ine sahip olabilirsiniz. Ama rekabete engel olan durum, bu hakimiyeti kotuye kullanmanız. Kanun kotuye kullanmayı, ‘’Eğer hakim durumdaysan ve bu hakim durumunu pazar dinamiklerini bozmak, fiyat belirlemek ya da başka oyuncuların pazara girmesini engellemek icin kullanıyorsan, hakim durumu kotuye kullanıyorsun’ şeklinde tanımlıyor.
‘’PAZARIN EN BUYUK OYUNCUSUNUN SAHİBİ, AYNI ZAMANDA PAZARI YONETEN DEVLET ERKİNİN BAŞINDAKİ KİŞİ’’
Turkiye’de şu anda pazarda dominant durumda olan şirket Etstur. Ama Etstur’un siyasi bağlantılara da sahip olmak gibi bir ozelliği var. Pazara girişi engellemek rekabete aykırı bir durumken, Turkiye’de pazarın en buyuk oyuncusunun başındaki kişi, aynı zamanda tum pazarı yoneten devlet erkinin başındaki isim. Rekabette hakim olma durumuyla ilgili, pazarın kontrolu anlamına belirli bir yuzde verilmiyor. Pazarda belirleyici olmak hakim durumda olmak demek. Bu pazara ilişkin olarak herhangi bir şekilde yaptırım gucune sahip olan birisinin pazardaki en buyuk paya sahip şirketin sahibi olması hukuken bana gore o şirketin hakim durumunu ifade eder. Şu anda Turkiye turizm pazarının hakim gucu, sadece pazardaki kontrol ettiği payla değil, aynı zamanda siyasi gucle de Etstur’dur. Orneğin benim Antalya’da bir otelim olsaydı, Turizm Bakanının şirketine cok da hayır diyemezdim herhalde.
‘’EŞİT KOŞULLARDAKİ TERCİHİN ETSTUR LEHİNE KULLANILMASI DA REKABETE AYKIRI’’
Bir otel sahibine, Etstur’un ve bir X acentesinin aynı teklifi getirdiğini ve aynı şartları sunduğunu duşunelim. Normalde otelcinin tercih hakkı olması gerekir. Bu tercih hakkının Etstur lehine kullanılması da rekabete aykırı bir durumdur. Cunku oyle bir duruma gelirsiniz ki, pazardaki diğer oyuncuları silebilirsiniz. Siz, ‘baskı yapmıyoruz, farklı şartlar one surmuyoruz’ diyebilirsiniz... Evet sozleşmeler aynı. Rekabet Kurulu’nun gecen seneki bir kararında Etstur’un Jolly Tur’un ve başkaca bazı şirketlerin anlaşmalarının incelenip ulaşılan bulgular var. Evet, gercekten de herhangi bir şekilde daha duşuk fiyat gibi anlaşmalar yok. Ancak şunu goruyoruz ki Etstur ile yapılan anlamalar yenileniyor.
‘’5 YILIN USTUNDEKİ ANLAŞMALAR REKABETe AYKIRI ANCAK 5 YIL UST USTE YAPILANLAR REKABETE AYKIRı DEĞİL’’
Rekabet hukukunda bir sure vardır. Bu surenin altındaki anlaşmalar rekabete uygun kabul edilir. Acıklamsı ise ticari hayatın gerekliliği olarak tacirlerin orta vadeli anlaşmalar yaparak kendilerini garantiye almak istemeleri. Bizde bu sure 5 yıl olarak tanımlanmıştır. Rekabet Kurulu 5 yılın uzerindeki anlaşmalar kabul etmez. Buradaki sıkıntı, pazarda sozleşmelerin genellikle sezonluk ya da 1,5 yıllık yapılması. Boyle baktığınızda bir sorun yokmuş gibi gorunuyor. Ma kurul orneğin şuna bakmıyor; bir otel aynı acente ile ust uste 5-6 yıl sozleşme yaparsa ne olacak? Ki, yapıyorlar da. Ama kurul bun bakmıyor. Aslında kanun, 5 yılı aşan anlaşmalar, oyle veya boyle rekabeti ihlal edebilir diyor. Bizim bakmamız gereken şey, sozleşme 5 yıl veya daha uzun sure ust uste yenilenerek aslına o 5 yılın uzerine cıkılıp cıkılmadığı. Gelelim yine az onceki konuya; Eğer siyaseten elinizde bir guc varsa, pazarın en buyuk oyuncusuysanız v bu yıl sizinle anlaşma yaptıysam, ben otelci olarak gelecek yıl kendimi cok da serbest gormem acıkcası. Hele ki iki cente aynı fiyatı veriyorsa, mutlaka sizinle anlaşırım. Rekabet Kurulu kararlarında sure meselesinin dikkate alınmaması, turizm sektorunun en buyuk dertlerinden birisidir.
‘’REKABET KURULU’NUN ASIL AMACI SURDURULEBİLİR REKABET ORTAMINI SAĞLAMAKTIR’’
Rekabet hukukunun asıl amacı, o gunun koşullarında rekabeti sağlamak değildir, o ikincil amacıdır. Rekabet hukukunun birinci amacı, surdurulebilir rekabet ortamını sağlamaktır. Bir şirket cok guclu olabilir ve piyasaya cok duşuk fiyatlar verebilir. Bunun sureklileşmesi bile rekabete aykırıdır cunku pazardaki başka oyuncuların pazarın dışına duşmesine neden olabilir. Dolayısıyla rekabet hukuku gunu değil, surdurulebilirliği gorur. Yani oyle bir an gelir ki, bakarsınız piyasada Etstur’dan başka oyuncu kalmaz piyasada.
Etstur’la ilgili 2011 ve 2018’de alınan kararlar var. İki karara baktığınızda, Etstur’un tek yetkililik anlaşması yaptığı otel sayısının yuzde 12 arttığı goruluyor. Ancak 2018-2019 donemine, yani şirket sahibinin bakan olduğu doneme ilişkin elimizde şu anda bir veri yok. Bu hakim yapıya siyasi gucun de eklenmesiyle bunun ben hızlanarak devam edeceğini duşunuyorum. Spesifik olarak bakanın bu tur bir mudahalesinin olduğuna dair bir iddiam yok ama bu yapılabilir.
‘’YERLİ TUR OPERATORLERİNİ GUCLENDİRMEK KENDİ ŞİRKETİNİ GUCLENDİRMEK OLARAK ANLAŞILABİLİR’’
TURSAB ile ilgili kanun tasarısında gorduğum birkac şey var. Rekabette onemli kriterlerden biri de yeni oyuncuların pazara girebilmesi. Taslakta, acentecilik meselesinin farklılaştırıldığı, yerli tur operatorlerinin biraz daha guclu olduğu, acentecilik işinin biraz daha zorlaştığı, teminatların daha yukseltildiği bir yasa geliyor diye goruyorum. Bu, pazara girmeyi engelleyebilir. Yerli tur operatorlerini guclendirmek, aslında kendi şirketini guclendirmek olarak anlaşılabilir.
‘’KENDİ ŞİRKETİNİZİN GORUŞLERİ DE BİR ŞEKİLDE O TASLAĞA GİRECEK’’
Bir de, pazardaki en buyuk oyuncunun sahibi bakan iken, yasa taslağını hazırlayan bakanlık sektorun oyuncularını davet edip goruş alması lazım. Dolayısıyla, taslağı hazırlarken kendi şirketinizin goruşlerini de bir şekilde o taslağa getirmek durumunasınız. En buyuk oyuncunun fikirlerini almalısınız. Bana sorarsanız, piyasada en buyuk oyuncunun sahibinin kanun taslağı hazırlaması, kafalarda mutlaka soru işaretleri yaratır. Demokratik perspektiften baktığınızda bu durum, kanun yapma norm ve şekillerine de uygun değil. Orneğin mevcut yasada ‘kar amacı gutmek’ kavramı varken, yeni yasada bu cıkarılıyor. Bu durum pazarı kırma ve haksız rekabeti beraberinde getirebilir. Ya da neden yasada ozellikle ‘yerli tur operatoru’ ifadesi kullanılıyor? Neden yabancıyı değil de yerliyi satsın? ‘kapalı tur’ ‘acık tur’ diye bir şeyler var orada. Ben burada şunu anlıyorum; kapalı tur yapanlar acık, aleni, ilan cıkarak tur yapamayacaklar eğer taslak boyle cıkarsa. Dolayısıyla ben burada, bazı oyuncuların bazı işlere girmesinin onunu keserek, belli işlerin belli yerlere kanalize etmek gibi algılıyorum. Dolayısıyla şu andaki kanun taslağı denilen mesele de rekabete sekte vurcak şekilde ilerliyor bana gore. Nihayetinde ne cıkacağını goreceğiz. Bakanın burada olması etkiliyor mudur? Duz mantıkla baktığınızda etkilememesi mumkun değil.
‘’HAKİM DURUMDA OLAN VE SİYASİ GUCU BULUNAN ACENTENİN YETKİLİ OTELLER GEREKTİĞİ GİBİ DENETLENMEYEBİLİR’’
Mesela, piyasada hakim durumda olan ve siyasi gucu de bulunan bir acentenin tek yetkili olduğu otellerin ciddi anlamda denetlenmemesi gibi bir durum ortaya cıkabilir. Turizm İl Mudurluğu’nun verceği, ‘oteli inceledik ve otelin bir kusuru olmadığını gorduk’ şeklindeki bir raporuyla, siz o otelde zehirlenseniz, tatiliniz yarıda kalsa bile haklarınızı alamayabilirsiniz. Tur şirkti size, ‘Kusura bakma hizmeti verdim. Devlet de burada bir sıkıntı olmadığını rapor etti. Dolayısıyla iade de yapmıyorum’ diyebilir. İlla boyle olur demiyorum ama tuketici bu durumdan etkilenebilir.
‘’OTELCİLERİN YAPTIĞI TUM BAŞVURULAR HEP ON ARAŞTIRMA AŞAMASINDA KALIYOR’’
Rekabet Kurulu, yapılan her şikayetle ilgili soruşturma yapmaz. Mnce bir araştırma yapılır ve geek duyulursa soruşturma acılır. Otellerle tur operatorleri arasındaki yetkililik anlaşmaları nedeniyle otelcilerin Rekabet Kurumu’na yaptığı cok sayıda başvuru var var fakat kurul, bunların hicbirini gercek bir soruşturmaya donuşturmedi. Otelcilerin yaptığı tum başvuruların hep on araştırma aşamasında kaldığını goruyoruz. Bu nedenle de otellerin başvururları kamuoyuna yansımıyor.
Bir sektorde rekabet koşullarının bozulması, en nihayetinde o sektoru besleyen tuketiciye yansır. Ne olur? Fiyatla yukselebilir ya da hizmet kalitesi duşebilir.

GULDAĞ: MAAŞLARDA ARTIŞ YOK
Ekonomi yazarı Hakan Guldağ ise, şu anda ic turizm pazarını olumlu etkileyecek bir gelir artışının olmadığını soyledi. Guldağ, ‘’Beyaz yakalıların maaşlarında artış yok ve bankalar da frene basmış durumda. Dolayısıyla bu durum insanların turizm harcamalarına da yansır.’’ ifadelerini kullandı.
''OTEL YERİNE KAMP, UCAK YERİNE OTOBUS''
Ote yandan artan otel maliyetlerinden dolayı yukselen fiyatların da tatil talebini etkileyeceğini ifade eden Hakan Guldağ, 22Bu nedenle insanlar fazla tatile gidemeyecek. Ote taraftan, yerli tatilcilerin, ‘Biz Avrupalılara gore daha pahalıya tatil yapıyoruz’ algısı var. İnsanlarda otelden kampa, ucaktan otobuse doğru bir kayış olacak gibi gorunuyor.’’ değerlendirmesinde bulundu.
''SECİMLERİN YENİLENMESİ EKONOMİYİ OLUMSUZ ETKİLER''
Secimlerin tekrarlanması durumunda ekonominin bundan nasıl etkileneceği şeklindeki soruyu da yanıtlayan Guldağ, ‘’Secimlerin yenilenmesinin ekonomiye olumsuz etkileri olur. Bu, Turkiye’de kurum ve kuralların işlemediği duşuncesini ortaya cıkarır ve bunun ustune hangi tedbiri alırsanız alın, guvensizlik olur. Dovizde ibre yukarı doğru devam eder.’’ dedi.
''ASLINDA FIRSAT DA VAR''
Turkiye’nin onunde aslında fırsatların da olduğunu ifade eden Guldağ, ‘’Her şey kurallara ve yargıya uygun olarak ortaya cıkarsa, yabancıların Turkiye’ye donuk guveni yukselecektir. Verili durumda, Turkiye’de piyasanın işleyişi konusunda cok ciddi cekinceler var.’’ uyarısında bulundu.
TURAD KAPATILDI
Toplantının sonunda Bahattin Yucel, 10 yıldır faaliyette olan Turizm Araştırmaları Derneği’nin faaliyetlerine son verdiğini acıkladı. Bir sunumla derneğin bugune kadarki calışmaları hakkına bilgi veren Yucel, bugune kadar yaptıkları calışmalara katkı sunanlara teşekkur ederek derneğin feshedildiğini acıkladı.
turizmguncel
__________________