Nerdesin, yıllarca hasretini cektiğimiz kahraman? Nerdesin, hayÂllerimizin guvercini, ruyÂlarımızın uveyki? Nerdesin “ba'su ba'del-mevt”imizin mujdecisi?
Izdırap dolu gunlerimizde, uykusuz gecen gecelerimizde hep yolunu bekleyip durduk. Ufkumuzda beliren her karaltıya, “bu O'dur” deyip, “seniye-i ved” (ved yokuşu) turkuleriyle yollara dokulduk. Gurublara kadar beklediğimiz nice gunler vardır ki; kolumuz, kanadımız kırık evlerimize donerken, zambaktan hulyalarımızla teselli olup durduk.
Kafdağından ağır bir yukun altına girerken, ne yaptığının şuuru icinde ve kararlı idin. Onun icin ne yolların sarplığı, ne de onune cıkan kan-revÂn deryalar, sende gevşeklik, sende yılgınlık ve sende vefasızlık meydana getiremedi. Bir karasevdalı gibi girdiğin bu yolda, “girdik reh-i sevdÂya bize onur, bize gurur lÂzım değil” demiştin..! Hani bir keresinde, dostunun ayağına saplanan bir dikenle, senin hayatını bir terazide tartmak istemişlerdi de, sen cılgına donmuştun. Bin ruhun olsa, onun zulfunun tek teline feda etmemeyi vefasızlık sayıyor ve isyan ediyordun! Nerdesin Hubeyb...!
Bir defasında, senin kolunu, kanadını kırmış ve budanan bir ağac gibi yere sermişlerdi. Kala kala omuzların uzerinde kankırmızı bir başın kalmıştı. Sen cennet hûrilerinin divan duracakları bu yuce başı saklamak istiyordun. Ve hatırlarsan şoyle diyordun: “Bu baş bu omuzlarda olduğu muddetce, ona gelip carpan şeyleri goğuslemezsem vefasızlık yapmış olurum.” Nerdesin Mus’ab..!
Hatırlarsan bir başka zaman, orduları arkana takmış ve cok uzaklara acılmıştın. Kabına sığmıyordun. Ateştin. Tufandın. Bir baştan bir başa yeryuzunu bir hamlede teslim almak ve yuce zimamdarına bağlamak istiyordun. Leventlerinle bir solukta ateşgedelerin ulkesine ulaştın ve iclerine oyle bir vÂveyla saldın ki, ard arda Kisra’nın beldeleri tÂrumÂr oluyor ve toprağa gomuluyordu. Sonra tuttun topuzunu Bizans’ın başına indirdin. Asırlarca sonra gelecek olan, genc Turk serdarına onculuk yaptın ve Konstantiniye’ye (İstanbul’a) giden yolu actın. Hızır mıydın, İlyas mıydın? Gectiğin yerlerde guller bitiyor, ayağını attığın harÂbeler, yerlerini umranlara terk ediyordu. Dost duşman kılıcının gokten indiğine inanıyor, orduların seni insanlığın te’dibiyle vazifeli bir melek sanıyordu. Soluklarına susadığım, yiğidim, Halid nerdesin...!
23.06.2006
kursu
__________________
[Hey gidi gunler]
Dini Bilgiler0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- [Hey gidi gunler]