MU'MİNE GUZELLİK YARAŞIR

Onlar, sozu dinler ve en guzeline uyarlar.
Zumer Sûresi,

Yuce Allah’ın, kitabında ovguyle tarif ettiği kulların bir ozelliği de,

(1) sozu, yani Allah’ın kelÂmını dinlemek,
(2) sonra da, dinlediği şeyin en guzeline uymak

şeklinde anlatılıyor. Bu oylesine kapsamlı bir tanımdır ki, ideal bir mu’mini anlatmak icin, başka bir tarife ihtiyac yok dersek, herhalde abartmış olmayız.

“En guzeli” deyiminde, birkac yonden buyuk bir kapsamlılık vardır.

Birincisi: Mu’min, zaten guzel olanın peşindedir ve guzel olan şeyleri yapmakla emrolunmuştur. Onun kulak verdiği soz, sozlerin en guzeli olduğu gibi, ağzından cıkacak sozun ve ortaya koyacağı davranışların da guzel olması, zaten kendi yaratılışının ve imanının gereğidir.

Yine Zumer Sûresinin 23. Âyeti, “Allah sozlerin en guzelini indirmiştir” buyurur.

İsr Sûresinin 53. Âyetinde ise, “Kullarıma soyle, sozun en guzelini soylesinler” emri vardır.

Nahl Sûresinin 125. Âyetindeki “Rabbinin yoluna hikmetle ve guzel oğutlerle cağır” buyruğu da aynı yondedir.

Gokleri ve yeri guzel isimlerinin hesapsız guzellikleriyle donatan Allah, en guzel bir şekilde yarattığı insana da, kendi cabasıyla erişeceği guzellikleri hedef olarak gostermektedir.

İkinci kademede, guzel olan şeyler arasında bir secim vardır. Yuce Allah, kullarının onune, hepsi de guzel olan ceşitli davranış orneklerini, buyruklarını, oğutlerini sermiş; bunlar arasında bir tercih yapacağı zaman ise, kuluna yaraşan şeyin, iki guzel arasında daha guzelini secmek olduğunu bildirmiştir. Kur’Ân’da bunun pek cok ornekleri vardır.

Daha once sozunu ettiğimiz Bakara Sûresinin 237. Âyetinde bu orneklerden birini gormuştuk. Yine aynı sûrenin 271. Âyetinde, acıktan verilen sadakalar “guzel” olarak nitelendikten sonra, bundan daha guzeli dikkatlere sunulur ve teşvik edilir: gizlice vermek.

Yine Bakara Sûresinin 280. Âyetinde, borclu borcunu odemekte gucluğe duşecek olursa, rahatlayıncaya kadar ona sure tanınması emredilir; sonra da bundan daha guzel bir yol oğutlenir:


Onun borcunu butunuyle bağışlamak ise, bir bilseniz, sizin icin daha da hayırlıdır.

Bir başka ornek, ceza ve af arasında serbest kalındığı zaman, tercihin af yonunde kullanılması şeklindedir. MeselÂ, zulme uğradıktan sonra hakkını isteyen kimsenin suclanamayacağını bildiren Şûr Sûresinin 41-43. Âyetleri şoyle son bulur:


Bununla beraber, kim sabreder ve bağışlarsa, işte bu, uğrunda azmedilmeye değer işlerdendir.

Hz. Musa’ya Tevrat levhalarının verilişinden sonra Yuce Allah’ın ona “Kavmine de emret, onun en guzelini alsınlar” buyurduğunu bildiren A’rÂf Sûresinin 145. Âyetinde de, inanan insanı en guzel olana yonlendiren bir teşvik vardır.

Ucuncu aşamada ise, kotu olan şeye en guzel bir şekilde karşılık vermek vardır. Bunu da Yuce Kitabımızın Âyetleri tekrar tekrar bize hatırlatır:


Onlarla en guzel bir şekilde mucadele et. Cunku Rabbin kendi yolundan sapanları iyi bilir; doğru yolda olanları en iyi bilen de Odur.[1]

Sabretmelerinden dolayı onlara odulleri iki kat verilecektir. Cunku onlar kotuluğu iyilikle savarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan da bağışta bulunurlar.[2]

İyilikle kotuluk bir olmaz. Sen kotuluğe en guzeliyle karşılık ver.[3]

Mu’minler icin bir hidayet ve rahmet olan Yuce Kitabımız, boylece,

(1) guzel olana uymak,

(2) guzel şeyler arasında en guzelini tercih etmek,

(3) kotuluğe karşı da en guzel olan şeyle karşılık vermekşeklinde uc aşamalı bir terbiye ile,

insanın icindeki butun guzellikleri ortaya cıkarıyor ve onu, butun guzel isimlerin musemmÂsı ve sonsuz guzellik sahibi olan Yer ve Gokler Rabbinin hoşnutluğuna yaklaştırıyor.

UMİT ŞİMŞEK

[1] Nahl Sûresi, 16:125.
[2] Kasas Sûresi, 28:54.
[3] Fussılet Sûresi, 41:34.
__________________