Peygamberimiz'in (s.a.v) tum insanlığa ornek olan şefkati, merhameti ve muminlere olan duşkunluğu, cocuklara olan tavrında da gorulmekteydi.

Semerkand Aile Dergisi / Hanzade Yucel / Ekim 2011 73.SAYI

Şefkat denince akla ilk gelen cocuklardır. Cocuklara karşı şefkat, sevgi ve merhamet gostermede Efendimiz'in (s.a.v) pek cok davranış ve sozleri bizlere rehberlik eder, yureğimizi genişletir. Peygamberimiz (s.a.v) son derece muşfik bir baba idi. Cocuklarına olan sevgisi ne onu hayatının esas gayesinden ayırmış, ne de cocuklarına karşı olan gercek sorumluluklarını unutturmuştur. Efendimiz'e (s.a.v) ashabı en buyuk oğlunun adına izafeten "Ebu'l-Kasım" derdi ve Efendimiz (s.a.v) bundan cok hoşlanırdı. Peygamberimiz'in (s.a.v) tum insanlığa ornek olan şefkati, merhameti ve muminlere olan duşkunluğu, cocuklara olan tavrında da cok yoğun olarak gorulmekteydi. Peygamberimiz (s.a.v) hem kendi cocukları ve torunları hem de ashabının cocukları ile cok yakından ilgilenmiş, doğumlarından isimlerinin konmasına, sağlıklarından ilimlerinin artmasına, giyimlerinden oynadıkları oyunlara kadar onlar icin tavsiyelerde bulunmuş, hatta bizzat yol gostermiş, ilgilenmişti. Enes (r.a) şoyle rivayet eder: "Aile efradına karşı Peygamber'den daha muşfik hic kimseyi gormedim. Oğlu İbrahim'in Medine'nin kenar mahallerinde oturan bir sutannesi vardı. Sutannenin kocası bir demirci idi. Hz. Peygamber sık sık bu aileyi ziyarete giderdi. Eve varınca demircinin izhirle dumanlanmış evine girer, cocuğu kucaklar, oper koklar ve bir muddet sonra donerdi. Bunu yaptığı zaman da kendisi Arap yarımadasının hemen tamamını kaplayan ve Bizans İmparatorluğunun guney sınırlarına uzanan Medine devletinin tartışmasız yoneticisiydi."

Torunları Hasan ve Huseyin'i cok severdi ve onlarla sık sık oynardı. Torunları onun sırtına cıkıp ata binme oyunu oynarlardı. Efendimiz torunu Hasan'ı (r.a) omuzlarında taşırken: "Ey Allahım ben onu seviyorum ve Senin de sevmeni niyaz ediyorum!" derdi. (Buhari ve Muslim). Ebu Hureyre birgun Allah Rasulu ile dışarı cıktıklarını ve Fatıma'nın evine geldiklerinde Peygamber'in Hasan'ı kastederek "Kucuk adam orada mı? Kucuk adam orada mı?" buyurduğunu ve Hasan'ın geldiğini, kucaklaştıkları sırada Allah Rasulu'nun (s.a.v) "Ey Allahım ben onu seviyorum, Senin de onu ve onu sevenleri sevmeni niyaz ediyorum" buyurduğunu rivayet etmiştir. (Buhari ve Muslim) "Rasulullah Hasan'ı omuzlarında taşırken sahabeden biri Hasan'a 'Bindiğin binek ne guzel binektir' dedi. Peygamber 'Ve surucusu ne guzel surucudur' buyurdu." (Tirmizi)


COCUKLAR NEŞELİYSE MUTLU OLDU, ACILARINA UZULDU

Ebu Hureyre (r.a) rivayet etmiştir: "Yanında el-Akra b. Habis el-Temim otururken Rasulullah Hasan'ı optu. El-Akra 'Benim on cocuğum var, ben onların hic birini opmedim' dedi. Rasulullah ona hiddetle baktı ve 'Cocuklara merhamet etmeyene kimse merhamet etmez' buyurdu." "Efendimiz'in (s.a.v) oğlu İbrahim'in vefatında mubarek gozlerinden yaşlar suzulmeye başladı. Abdurrahman bin Avf, ona 'Sen de mi ağlıyorsun ya Rasulallah?' diye sordu. Hz. Peygamber 'İbn Avf, bu merhamettendir' dedi ve daha cok gozyaşı doktu. 'Goz ağlar, kalp uzulur, fakat biz sadece Allah'ın hoşnut olacağı sozu soyleriz' dedi."

Bu davranışı Peygamber'in herkes gibi bir insan olduğunu ve diğer insanlar gibi acı ve uzuntu duyduğunu gostermektedir. Peygamber de cocuklarıyla beraber yaşadı, onları sevdi, onlarla oynadı, onlarla guldu ve diğer insanların evlerinde cocuklarıyla beraber yaptığı her şeyi yaptı. Onların neşeli zamanlarında mutlu oldu, acılarına uzuldu.

Oğlu İbrahim olduğunde, yaşlar yuzunden aşağıya yuvarlandı. Sahabiler onu teselli ettiler. Onun başkalarına uzuntulerini azaltmalarını oğutlediğini hatırlattılar, fakat Peygamber şoyle buyurdu: "Hayır, ben bağıra bağıra ağlamayı ve olunun aşırı ovulmesini yasakladım. Sizin bende gorduğunuz sevgi eseridir ve kalpteki merhamettir; merhamet etmeyene merhamet edilmez. Cocuğumuz icin uzuluyoruz, gozler yaşla doluyor ve kalp ice doğru kabarmaktadır, yine de Rabbimiz'i uzecek hicbir şey soylemeyiz. Eğer olum herkes tarafından takip edilecek yol olmasaydı ve en sonuncumuz ilk gidenimize kavuşacak bulunmasaydı, İbrahim icin bundan daha fazla uzulurdum" buyurmuştu.

Butun bu olaylar cocuklarını ve torunlarını cok sevmesine rağmen, prensiplerinden hicbir durumda fedakarlık etmediğini gostermektedir. Onlara iyi davrandı ve şefkat gosterdi. Fakat onlara olan sevgisinin ve şefkatinin davasını ve prensiplerini etkilemesine hicbir zaman izin vermedi. Cocukları ile olan ilişkilerinde sıradan bir insan gibi davrandı ve yaşadı; hissi ve bedeni butun zorlukları ve cileleri gecirdi. Fakat bunları sabır ve azimle karşıladı. Olcusunu kaybetmedi ve hangi durumda olursa olsun prensiplerini değiştirmedi. Onun buyukluğunun esası buradadır.

Tarihte hicbir insan davranış ve tavırda, iyi ahlakta ve takvada bu yuceliğe erişememiştir. O, herkesten mukemmeldi. Butun bunlar ahlaki guzellik ve olgunluk ile mukemmel huzur ve mutluluğun kazanılabilmesi icin insanlığın Peygamber'den oğrenmesi ve gunluk hayatında uygulaması gereken davranışlardır.

Peygamber'in cocuklarıyla olduğu kadar eşleriyle de cok iyi ve samimi ilişkileri olduğuna ve onlarla cok huzurlu ve sakin bir hayat gecirdiğine şuphe yoktur. Evinin butun atmosferi sevgi, şefkat, iyilik ve takva doluydu. "Peygamber'in (s.a.v) kızı Fatıma Annemiz'in (r.a) cocuklarına olan sevgisi de son derece kuvvetliydi. Hz. Peygamber mescitte namaz kılarken Hasan ve Huseyin (r.a) iceri girerek dedeleri Efendimiz'in (s.a.v) sırtına oturdular, Efendimiz secdeyi uzattı, başını ancak cocuklar, sırtından inince kaldırdı." (Taberani)


EFENDİMİZ (S.A.V) KIZ COCUKLARINA VE AİLEYE İTİBAR KAZANDIRMIŞTIR

Efendimiz (s.a.v) cocukların, ozellikle kız cocukların statusunu hem bu dunyada hem oteki dunyada iyi duruma getirmiştir. Kız cocuklarını diri diri gommek gibi vahşi adetleri, fakirlik korkusuyla cocukları oldurmeyi yasakladı ve onların hem bu dunyada hem ote dunyada bizlerin yardımcıları olacaklarını oğretti. Butun cocukların gunahsız olduğunu acıkladı. Ana babaların, doğumlarından başlayıp erginliğe erişinceye kadar cocuklarına karşı olan ağır vazifelerini en mukemmel ve ideal emirler şeklinde vazetti. Cunku hanelerimiz butun faziletlerin veya kotuluklerin fidanlığı, cocukluk hayatının on planını renklendiren her şeyin ilkidir. İlk neşe ilk huzun, ilk eğitim yeri... Hz. Peygamber sadece cocuğun eğitimine buyuk onem vermekle kalmadı; onun karakterinin ve tavırlarının İslam'ın ongorduğu cizgilere gore oluşmasını da cok onemsedi. Bu sebeplerden dolayı o (s.a.v) cocukların haklarını savunanların en yucesidir.

Cahiliye devrinde kız cocuğun doğum haberi bir kişinin hayatında alabileceği en kotu haber kabul edilirdi. Hz. Peygamber bu tavrı tamamen reddetmiş ve bu adetleri butunuyle değiştirmiştir. Cocuklara, rengi ve cinsiyeti ne olursa olsun eşit davranılması gerektiğini bizzat kızı Fatıma annemize (r.a) olan sevgisini gosterme bicimiyle oğretmiştir. Efendimiz her seferden donuşte ve sefere cıkarken ilk olarak Fatıma annemizi ziyaret ederek onu ne kadar sevdiğini bu şekilde de gosterirdi. Peygamberimiz'in kız cocuklarını guzelce ve ozenle yetiştirenlere Allah'ın buyuk mukafat vereceğini belirten pek cok hadisi vardır. "Eğer bir kimse kız cocuğu olur da onu diri diri gommezse, hor gormezse ve erkek cocuklarını ona tercih etmezse Allah onu cennete kor." buyurmuştu.

Cahiliye devri Arapları cocuklarını uc sebepten oldururlerdi. Kur'an, her uc sebebi de kotulemiştir. İlk olarak putlarını memnun etmek icin cocuklarını sunaklarda kurban ederlerdi: "...Allah'a ortak koşanların coğuna, koştukları ortaklar, cocuklarını oldurmelerini guzel gosterdi..." (En'am, 137) İkinci olarak, cocuklarını fakirlik korkusuyla oldurmekte idiler. Kur'an onları bu konuda uyarmış ve cocukların oldurulmesini yasaklamıştır. İsra Suresi'nin 31. ayetinde cocukların yoksulluk korkusuyla oldurulmemesi gerektiği, onların rızıklarının Allah (c.c) tarafından verileceği buyrulmaktadır. Ucuncu olarak; cahiliye Arapları kız cocuğundan dolayı bir damada sahip olmayı zillet kabul ediyorlardı. Eğer kızları bir savaş sırasında yakalanırsa cariye haline getirilirdi ki bu da ayrı bir zilletti. Bu sebepten de kızlarını olduruyorlardı. Tekvir Suresi'nin 8 ve 9. ayetlerinde, hesap gununde, kız cocuğun hangi suctan oturu oldurulduğunun, sorulacağı ifade edilmektedir.


Kaynak: Serhaber
__________________