Arkadaşlar Ahmet Hulusi hocadan cok guzel bir yazı.Tamamını, yavaş yavaş ve anlayarak okumanızı tavsiye edrim.Okuduktan sonra neden zikrin dunyada en onemli calışma olduğunu anlayacaksınız.
Zikrin onemi konusunda Âyetler ve hadîs-i şerîfler sıralamak gerekirse, bu başlı başına bir kitap olur. Biz burada bunu yapmayacağız, zira bu konuyu geniş bir şekilde «DUA ve ZİKİR» isimli kitabımızda anlattık.
Dua ve namaz zikrin bir ceşididir, kez Kur'Ân okumak ya da salÂvat dahi.
Zikir dinde yer alan en buyuk ibÂdet, olarak nitelendirilmiştir. Nicin?..
Astroloji bolumunde, yaklaşık 15 milyar hucreden oluşan insan beyninin ancak cok cuz'î bir kısmının doğum sırasında aldığı ışınlarla faaliyete girdiğini; bundan sonra da yeni tesirlerle yeni acılımlara kavuşmasının imkÂnsız olduğunu dilimiz donduğunce anlatmaya calıştık.
Evet, beyin doğum anından sonra, dışarıdan gelen ışın etkileri ile yeni hucre gruplarını devreye sokamaz. Ancak beyindeki devreye girmemiş kapasite ilelebed Âtıl durmak icin varedilmiştir demek değildir bu!..
Beyinin ilk anda acılmamış hucre gruplarının bazı calışmalar ile devreye girmesi, kapasite genişlemesi, yeni kabiliyetlerin elde edilmesi mumkundur!..
Esasen din dediğimiz olayın temeli de beynin yeni bolumlerinin devreye girmesi ve bu bolumlerin calışması suretiyle elde edilecek yeni gucler gerceğine dayanır.
Zikir dediğimiz «Allah»a ait bir mÂnÂnın beyindeki tekrarı olayı nedir?..
«Allah» ismini dilinizle soylediğinizi kabûl edelim. Dilde soylenen bu kelime bilindiği gibi, oncelikle beyinde hazırlanacak, sonra da dile uzanan sinirle dil hareket ettirilerek duşunulen mÂnÂnın ses şeklinde dışarıya ulaşması sağlanacaktır.
«ALLAH» kelimesinin beyinde hatırlanması demek; bu kelimenin mÂnÂsını oluşturan hucre grupları arasında bir bioelektiriğin akışı demektir.
Esasen beyindeki tum fonksiyonlar, beyin hucreleri arasındaki bir bio - elektrik faaliyetten başka bir şey değildir!.. Her mÂnÂya gore beyinde değişik hucre grupları arasında bir bioelektrik akış sozkonusudur. Bu akış neticesinde devreye giren hucre grubuna gore ortaya sayısız mÂnÂlar cıkmaktadır.
Beynin tum fonksiyonları hep bu hucre gruplarının oluşturduğu sayısız krozmanlar neticesinde gelişmektedir. 15 milyar noron ve her bir noronun 16 bin noronla bağlantısı. Ve bunların sayısız işlevi!.. (fetebarekAllÂhu ahsenul halikîn!..)
Hormonların bu alandaki fonksiyonları ise bilebildiğimiz kadarıyla, hucrelerin kimyasal yapısını etkileyerek, bio-elektriğin akış hızını ve yonunu kanalize ederek değişik anlamlar taktığımız oluşumları meydana getirmesi!..
Her an sayısız takım yıldızlardan gelen değişik frekanslı ışınlar. değişen acılar dolayısıyla beyin uzerinde meydana gelen surekli değişik kozmik etki ve bunun sonucu bio-elektrik akış. mevcût potansiyelin her an yeni gelenler istikÂmetinde surekli yeni mÂnÂlar oluşturacak şekilde faaliyeti.
Esasen beyin icin uyku diye bir olay sozkonusu değil!.. Beyin, anlattığımız istikÂmette surekli olarak calışmada ve surekli olarak tesir almada.
Ruh'ta oluştuğu iddia edilen tum haller, aslında ruhta değil beyinde oluşmada!.. «Ruh» ise beynin tum hasılasını her an yuklemekte olduğu hologramik yapılı «dalga beden».
Evet, konudan uzaklaşmayıp, tekrar «zikrin» olayına gelelim;
«Zikir» yaptığınız zaman, yÂni «Allah»a ait olarak bilinen bir mÂnÂyı tekrar ettiğiniz zaman. Beyinde, ilgili hucre grubunda bir bioelektrik akım meydana geliyor ve bu, bir tur enerji şeklinde dalga bedene yukleniyor!
Aynı zamanda siz bu mÂnÂyı tekrara devam ederseniz. YÂni, bu kelimeyi tekrara devam ederseniz. Bu defa, bu kelimenin tekrarından oluşan bioelektrik enerji daha guclenerek yeni hucre birimlerini devreye sokuyor ve bir kapasite genişlemesi sozkonusu oluyor.
Bu tekrara daha uzun bir sure devam ettiğimizde ise, devreye giren yeni hucre grupları dolayısıyla, beyninizde yeni mÂnÂlar oluşmaya başlıyor. Tekrarladığınız kelimelerin işaret ettiği mÂn istikÂmetinde yeni anlamlar beyninizde acığa cıkmaya başlıyor ve siz:
«Ben zikre başladıktan sonra kafam değişmeye başladı, huylarım değişmeye başladı. bir takım şeyleri daha iyi anlamaya başladım!»gibisinden şeyler soylemek durumunda kalıyorsunuz!..
Ayrıca bu tekrarlardan oluşan hem mÂnÂ, hem de enerji, dalga bedeninize yuklendiği icin, fizik beden otesi yaşamınız daha farklı bir duzeye erişiyor!..
"DUNYADA A'MÂ OLAN ÂHİRETTE DE A'MÂDIR!." (İsra: 72)
Âyeti kerîmesinde işaret edilen gercek, anladığımız kadarıyla bu noktayı bize fark ettirmeye calışmaktadır.
Zira, beyin ne duzeyde acılır ne duzeyde gercekleri gormeye gecerse; o acılımı aynen dalga bedene yÂni ruha yukleyeceği icin. ve ruh da beynini yitirdikten sonra asla yeni bir kayıt alamayacağı icin. Dunyada acılmayan beyinlerin meydana getirdiği «ruhlar icin olum otesi yaşamda asla acılma imkÂnı yoktur!» denmek istenmiştir.
Bir an duşunun... Milyarlar ve milyarlar surecek ebedî denen bir yaşam!.. Ve siz bu yaşam icin gerekli olan potansiyeli ancak şu son derece kısıtlı olan dunya hayatında beyninizi değerlendirebildiğiniz oranda elde edebileceksiniz!..
Şayet bunun ne demek olduğunu duşunemiyorsanız. Elbette ki size soyleyecek başkaca bir sozumuz yok!..
Evet, zikrin birinci yonunden bahsederken, beynin urettiği bio elektrik enerjinin, bir tur dalga enerji biciminde ruha yuklenmesidir, dedik!..
Şimdi gelelim zikrin ikinci tur yararına.
Kur'Ân-ı Kerîm bir Âyet-i kerîmesinde insanın varoluşuyla ilgili olarak şoyle der:
«BEN YERYUZUNDE BİR HALİFE MEYDANA GETİRECEĞİM!..» (2-30)
İşte bu «halîfe» sozcuğu, Allah'ın tum isimlerinin mÂnÂlarının insan beyninde aşikÂre cıkabileceğine. Beynin, bu kapasiteye sahip olarak meydana getirildiğine işaret eder!..
Siz hangi ismin mÂnÂsına donuk olarak «zikir» yaparsanız; yÂni, Allah'ın «esmÂ-ul husnÂsı» tÂbiriyle işaret edilen Allah'ın hangi ismini tekrar ederseniz, beyninizde o mÂn yonunden bir kapasite genişlemesi soz konusu olur. Bu bahse ilerde tekrar geleceğim icin, burada fazla genişletmiyorum ve işin başka bir teknik yanına girmek istiyorum.
Varlık tumuyle Allah'ın varlığı ve Allah'ın mÂnÂlarının aşikÂre cıkma mahalli olduğu icin. Ve varlıktaki sayısız «şey»ler hep O'nun ceşitli mÂnÂlarının sanki yoğunlaşmış hali olduğu icin; sayısız takımyıldızlardan gelen sayısız ışınım, hep, bize O'nun sonu gelmez isimlerinin mÂnÂlarını ulaştırmaktadır.
Bunu şoyle bir misÂl ile acıklayalım;
Bulunduğunuz odada sayısız radyo ve televizyon dalgası, yayını mevcut. Oysa sizin radyonuz belli sınırda dalga boyunu alma kapasitesinde, televizyonunuz sadece «VHF» bandına, sahip!..
Şimdi duşunun bitişik evdeki komşunuz Avrupa’daki gibi 18-20 kanaldan ceşit ceşit yayın alıyor. Ya da Amerika'da olduğu gibi 100 kanaldan turlu renkli yayın alıyor, siz ise tek kanallı siyah-beyaz televizyona sahipsiniz!.. Hele bir de boyle bir imkÂnı omur boyu elde edemeyecekseniz ve bunu biliyorsanız!?..
Evet, beyninizin alıcı kapasitesini arttırmak sizin elinizdedir.
Esasen beyin 12 burctan, sayısız yıldızdan gelen sayısız ışınımı değerlendirebilecek kapasiteye sahiptir!.. Ancak ne var ki, kişinin bu kapasiteyi genişletmesi onemlidir. Elinize, size sonsuz yarar sağlayacak bir sermaye, bir kapasite verilmiş; siz ise bunu oyun oynayıp boşa harcamakla tuketiyorsunuz!..
«Cennet ehlinin coğunluğunu BUHL kimseler teşkil eder»
buyruluyor.
«Buhl» kelimesi Arapcada «saf» kişiler anlamında kullanıldığı gibi «ahmak» anlamına da gelebiliyor.
Nitekim Hazreti İs aleyhis-selÂm’a ait olduğu soylenen şu sozde bu mÂn cok acık gorulmektedir:
«Allah devÂsı olmayan tek dert yaratmıştır, o da «BUHL»luktur!..» YÂni, «ahmak»lıktır!..
Evet, cennete girenlerin coğunluğunu «saf» vatandaşlar teşkil edecektir!.. amenn ve saddakna!.. Niye bu boyle?..
Cunku cennet ehlinin coğunluğunda ilÂhi rahmete nail olma neticesinde, beyinlerinde dunyanın manyetik cekim alanına karşı koyacak olan «anticekim dalgalarını» ureten devre acılmış ve cennete gidebilecek guce nÂil olmuşlardır. Ancak ne var ki, oralardaki sonsuz ve sayısız nimetleri değerlendirebilecek ust duzey kapasiteye ulaşabilmek icin yeterli calışmayı yapmamışlardır!.. Cennette, dunyadan bildikleri sayısız zevkler ve bunların daha değişik turleri icinde ebedî bir yaşam sureceklerdir.
Oysa Allah'a yakınlık kazanmışların (mukarreblerin) cennetteki yaşamlarını normal beyinlerin tahayyul bile etmesine imkÂn yoktur!..
Bunu basit bir misÂl ile acıklamaya calışayım.
Bir insan tum yaşamı boyunca duşunuyor, taşınıyor, araştırıyor her şeyini feda ediyor ve sonunda bir anda omrunu feda ettiği konu kendisine acılıyor ve o şeyi keşfediyor!.. Bir yaşamı harcadıktan sonra keşfedilen o şeyin değerini ve o kişinin sevincini gozlerinizin onune getirmeye calışın!..
Şimdi duşunun ki beyni ust duzeyde calışma kapasitesine erişmiş biri. Sayısız yepyeni mÂnÂlara yol acan ışınları değerlendirebilecek bir duzeye erişmiş; surekli yeni yıldızlarla, ya da bir diğer ifade ile bu yıldızlardaki meleklerle rezonansa girebilen bir beyne sahip!.. Her an yepyeni şeyler alıp bunları değerlendiriyor ve sonsuza dek surekli artan bir bicimde bu gelişmeyi tadıyor!..
Bilmem anlatabiliyor muyum?..
Evet, beyninizde, Allah'ın sayısız isimlerinin mÂnÂlarını anlayıp ÂşikÂre cıkartabilecek bir kapasite, bunları yaşayabilecek bir ozellik mevcut.
Ve siz bunları, ne kadar zikrederseniz, o duzeyde Allah'a yaklaşabilecek yÂni O'ndaki mÂnÂları tanıyabileceksiniz. Ve bunun anahtarı da zikirdir!..
Şimdi siz, ister bu anahtarı kullanın, ister kullanmayın denize atın; isterseniz de ne guzel oyuncak diyerek anahtarın dişlerini taşa surte surte eğlenip hoşca vakit gecirin!!!..
Bugun dunya uzerinde hangi kişide normal ya da olağanustu diye nitelendirilen ne tur fiil goruyorsanız, biliniz ki bunların hepsi de beynin değişik değerlendirilişlerinden başka bir şey değildir.
Kimde ÂşikÂre cıkan hangi ozellik varsa, o ozellik aynıyla gercekte sizde de mevcuttur. Ne var ki onun beyninde acılmış bulunan o devre, sizin beyninizde acılmamıştır!..
Beden tumuyle, beyne hizmet edip ona gerekli olan bioelektrik enerjiyi temin icin yaratılmış bir yapıdır. Aynı zamanda beyindeki sayısız alıcı guclere bir numûne olması itibariyle de bazı basit alıcı organlar bu bedene yerleştirilmiştir ki; beyni sadece bunların kapasitesiyle sınırlı saymak insanlığın en buyuk gafletidir!..
Makrokozmos evrendir;
Mikrokozmos ise beyin!..
Evren, esas yapısı itibariyle, tumuyle, sayısız manyetik dalgalardan oluşmuş bir kutledir ve her dalga boyunun kendine has orjinal bir mÂnÂsı vardır. Beyin ise orijini itibariyle bu dalga boylarındaki mÂnÂları değerlendirecek bir alıcı, bir değerlendirici ve sayısız yeni mÂnÂlar oluşturucu bir cihaz gibidir!.. Ve bu beyin, elde ettiği tum hasılayı, urettiği ruha yÂni hologramik dalga bedene yuklemektedir!..
Kişinin olum otesi kapasitesi, bir diğer ifade ile mertebesi, derecesi, dunyada iken geliştirebildiği son beyin kapasitesi kadardır.
Oldukten sonra herkes, kim ve ne derecede olursa olsun, değerlendiremediklerini fark ederek, bundan dolayı buyuk bir pişmanlık duyacaktır!.. Ne care ki, iş işten gecmiştir.
Şimdi de zikrin iki turunden bahsedelim.
Enerji turu zikir!...
İlim turu zikir!.
Enerji turu zikir nedir?..
«Genel zikir» diye de adlandırabileceğimiz bu zikir turu, ruhtaki kudret sıfatına taalluk eden, ruhun sayısız işler başarmasını, ulaşım gucunu sağlıyan enerji toplamaya yonelik zikirlerdir.
«Allah»;
«LÂ ilÂhe illallÂh»;
«L havle vel kuvvete ill billÂh» ve bu gibi genel zikirlerdir.
Ayrıca yapılan iyiliklerden, ya da size kotuluk yapıp dedikodunuzla, gıybetinizle meşgul olan kişilerden akan pozitif enerji yani sevaplar da bu enerji turundendir.
Obur taraftan bir ikinci zikir turu daha vardır ki, bunu da «ozel zikir» olarak mutala edebiliriz.
Ozel zikirler, kişiye has, Allah'ın isimlerinden ibaret olan zikirlerdir. İlerde ilgili bahiste anlattığımız uzere, Allah'ın ceşitli isimleri, değişik kuvvetlerde, ayrı ayrı, kişiye has formullerle, beyinlerde acılımlar oluşturmuştur. Siz genel zikir klasmanında bir zikir yaptığınız zaman, her ismin mÂnÂsı eşit kuvvetle tesir alır ve hepsi de aynı oranda gelişme gosterir.
Oysa, mesel «MURÎD» isminin mÂnÂsı diğerlerine gore daha az nispette aşikÂre cıkmış ve bundan dolayı da iradesi zayıf olan, bildiğini tatbik edemeyen bir beyin soz konusu olduğundan; siz genel zikirlerle olaya yaklaşsanız, hepsi aynı nispeti koruyarak gucleneceğinden, bu ismin mÂnÂsı yonunden kolay kolay netice alamazsınız!..
Ama buna karşılık, siz direkt olarak «MURÎD» zikriyle olayın ustune gittiğiniz zaman; kısa surede gorursunuz ki, kişi «irade» yonunden, yÂni bildiğini tatbik etme yonunden buyuk mesafeler alır.
Bu irade konusunda olduğu gibi, cimrilik konusunda, yumuşaklık konusunda, ilim konusunda, kısacası hemen her konuda boyledir. Ancak bunun icin de bu zikri veren kişinin, karşısındakinin beyin yapısını cok iyi bilmesi gerekir.
YÂni, O kişinin genel beyin programında hangi burcların ve hangi planetlerin pozisyonu nelerdir?.. Hangi isimlerin mÂnÂları bu şekilde hangi nisbetlerle acılmıştır?..istidadı hangi konulardadır?.. Gibi soruların cevaplarını bilip, kişiye ozel zikrin verilmesi gerekir!.. [1]
[1]-«DUA ve ZİKİR» isimli yeni cıkan kitabımızda bu hususta gerekli butun bilgiler mevcuttur. A. Hulûsi
Zikir deyince, sadece bunlarla da kayıtlanmamak gerekir ayrıca. Namazda okunan butun Âyetler, duÂlar ve tesbihler hep zikir cumlesindendir.
Namaz ise mumkun olduğunca dış dunyadan soyutlanarak tam bir konsantrasyon icinde okunan manÂları ruha yukleme yontemidir.
Namazı bir jimnastik gibi anlamak, tumuyle cahillikten ve meselenin icyuzunu gorememekten kaynaklanan ilkel bir goruştur!..
Namaz, esasen, tamamıyla oze; ozunde mevcut olan Allah'a yonelme olayıdır!.. Bundan mahrum olanlar ise, bu calışma neticesinde kendilerinde ortaya cıkabilecek o kadar değerli şeylerden kendilerini yoksun bırakmaktadırlar ki bunun dille anlatılması asla yeterli olamaz!..
Namazın ed edilmemesi, kişinin kendisi ile Allah arasındaki bağın bir ceşit kopartılmasıdır ki, bunun mÂnÂsını şoyle anlatmaya calışalım. Kendini et-kemik, yaşamı da bu dunyadan ibaret, sanan insan, olumotesini bilmediği icin hic bir calışma yapmaz!.. Bu yapmayış dolayısı ile de, varlığına konulmuş bulunan «Halife»lik hazinesi sandığının kapağını acmaz ve icindeki eşsiz defineyi cıkartıp kullanmaz ve nihayet sefalet icinde olur gider. NAMAZ konusunu ve sırlarını detaylı bir şekilde "TEMEL ESASLAR" kitabımızda okuyabilirsiniz.
Duşunun bir insanı, kendisindeki sayısız ozellikleri ortaya cıkartacak olan nesneyi değerlendirmekten mahrumdur. Oysa olumotesi yaşamda tum sermayesi bu «halife»lik sandığının icine konulmuş bulunan definedir. Bu kişinin olumotesindeki pişmanlık halini nasıl anlatmak mumkun olabilir ki?..
Şurasını kesin olarak bilelim ki; «ibÂdet» adı altında yapılan tum fiiller tamamıyla kişinin olum otesi yaşantısı icin kendisinin ihtiyac duyacağı ve oradan da temin edemeyeceği şeylerle alÂkalıdır. Yoksa, yuzmilyonlar kere yuzmilyonlarca guneşin yer aldığı kÂinatın Mutlak Mutasarrıfına karşı, birimin varlığı tek kelime ile «HİC»tir. Sen iman uzerine olup doğumdan - olume secdede olsan, O'na ne ekleyebilirsin?.. Ya da tum yaşamın boyunca tepetakla durup devamlı tukursen ne olur?.. Ne olacak, tukurduğun kendi yuzunu yıkar!..
İNSAN VE SIRLARI - Ahmed Hulûsi
__________________
DUnyada En Onemlİ CaliŞma: Zİkİr
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eðitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- DUnyada En Onemlİ CaliŞma: Zİkİr