Malezya’da İslam Konferansı’nın toplantısı yapıldı. Coktan beri, İslam aleminin bugunku perişan hali icin suclu aranıyordu. Nihayet bu suclu bulundu. Malezya başbakanı Dotuk Mahathir Bin Muhammed, konferansın acılış konuşmasında sucluyu ilan etti. Kimmiş biliyor musunuz? Osmanlı... Bakınız Osmanlının sucu neymiş:

“Osmanlılar Ronesansa eşlik etmediler. İslamda reform yerine, pantolon, fes, şapka İslama uygun mu, değil mi? gibi meseleler ile uğraştılar. Bir milyar 300 milyonluk insan gucu 50 İslam ulkesine rağmen Muslumanların ağırlığı yok.İkinci dunya savaşında, 12 milyon Yahudi vardı. Altı milyonu olduruldu. Bugun yine de geriye kalan Yahudiler butun dunyayı yonetiyor.”

Zannetmeyin ki sadece Turkiye’de “Dinde Reform” sendromu yaşanıyor. Butun dunya bununla yatıp bununla kalkıyor. Aslında bu reform fikri kendiliğinden girmedi İslam alemine. Batı’nın uzaktan kumandalı İslam kılığına soktuğu sozde ilim adamlarının vasıtasıyla girdi. Kırk defa bir adama deli denilince deli olur derler ya. Bunlara kırk değil kırk bin defa “Sizin kurtuluşunuz icin dinde reform lazım” dedikleri icin takıntı oluştu yeterli din bilgisi olmayan Muslumanlarda.

Batı, Osmanlıyı yıkmak icin asırlarca uğraştı. Nihayet bunda muvaffak oldu. Osmanlıdan boşalan butun İslam ulkelerini istila etti. Sadece maddi varlıklarını somurmekle kalmadı manevi değerlerini de yok etti. Bakın bugun butun İslam ulkelerinde gizli acık bir Osmanlı duşmanlığı vardır. İlkokuldan itibaren cocuklara bu duşmanlık aşılanıyor.

Batı Osmanlıdan oyle korkmuş ki, tekrar Osmanlı kulturu hakim olur diye odleri kopuyor. Bunun icin devamlı Osmanlı duşmanlığını gundeme getiriyorlar.

Şimdi sormak lazım sayın Başbakana: Osmanlı altı asır butun dunyada soz sahibi oldu. Dunyanın her tarafına İslamiyeti yaydı. Uc kıtada at koşturdu. Dunyanın neresinde olursa olsun, gucu ne olursa olsun, devletler bir iş yapmaya kaltıkları zaman, “Osmanlı bu işe ne der!” diye duşunur; hesabını buna gore yapardı.

Butun bunları tek başına yapıyordu. Siz 50 devlet bir araya gelmiş bir orgut kurmuşsunuz. Toplam bir milyar ucyuz milyon muslumanı temsil ediyorsunuz. Osmanlıdan sonra ne yaptınız? Sizi adam yerine koyup hangi konuda goruşunuz alındı.

Butun dunyada Muslumanlar inim inim inlerken siz nerede idiniz. Bugune kadar. Filipinler’de, Burmanya’da, Cin’de, Bosna-Hersek’te, Filistin’de milyonlarca Musluman butun dunyanın gozu onunde katledilirken kılınız kıpırdadı mı? Bırakın bir araya gelip guc kullanmayı, zalimleri kınamaktan bile korktunuz. Nicin korktunuz? Cunku ipiniz Batı’nın elinde; ipiniz cekilecek, mevki makam gidecek diye olup bitenlere başınızı cevirdiniz. Deve kuşu gibi başınızı kuma gomdunuz.

Şimdi de kalkmış faturayı Osmanlıya cıkartmaya kalkışıyorsunuz. Şunu unutmayın, eğer Osmanlı altı asır butun haşmetiyle ayakta kalabildiyse, bunun en onemli sebeplerinden biri, dinde reform yapmamaları, dini Resulullah efendimiz ve Eshabı nasıl anlamış nasıl yaşamış ise bunu aynen muhafaza etmeleridir. İslamiyete bid’atleri, felsefi duşunceleri sokmamalarıdır.

Osmanlının nasıl başarılı olduğu, Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye yaptığı şu vasiyette gizli: “Oğul, biz bidat nedir bilmeyiz. Bizim yolumuz, Allah yoludur. Maksadımız Allahu teÂlÂnın dinini yaymaktır. Yoksa kuru bir cihangirlik da'vÂsında değiliz.”

Bunu insaf ehli gayri muslim ilim adamları da dile getirmektedir. MeselÂ, meşhur tarihci Gibbons bu husûsta şunları yazmaktadır: "Osman GÂzi, dîninde o kadar saf ve temiz idi ki, sanki, buyuk adaşı halîfe Osman'ın ve daha evvelki halîfelerin ikinci nushası idi. Dînî gayreti ile heyecanlı olmak ve dînî, hayatta en birinci ve evvelki gÂye yapmak ma'nÂsına alınırsa; dinden tÂviz vermezdi.”

Şimdi sormak lazım; Muslumanları temsilen oraya gelmiş temsilcilere: Bu şuurun, bu dindarlığın binde biri sizde var mı? Sizin Osmanlıyı kotulemek değil yatıp kalkıp Osmanlıya teşukkur etme mecburiyetiniz vardır. Eğer Osmanlı olmasaydı, bugunku perişan hale asırlar oncesinden duşecektiniz. Belki de, bugun Muslumanlığın eseri bile kalmayacaktı.
__________________