Cezayirli ilim adamını dinliyoruz, ozel bir sohbette ibretli şeyler anlatıyor. Doğu'yu Batı'yı tumuyle gezmiş, her iki tarafın da ic yuzune vakıf olmuş, mantıklı bir ilim adamı. Bir ara sozu Batı'nın bugunku durumuna getiriyor, ucurumun kenarına gelen Batı'nın cokmek uzere olduğunu ifade ediyor. Dinleyenlerden biri soruyor:

- Bu durumlarını kendileri bilmiyorlar mı? Kendi ilim adamları bu hallerini gormuyorlar mı? Hemen cevap veriyor İsa Bey:

- Kendi ilim adamlarının, icinde bulundukları korkuncluğu anlatan yuz tane eserini sayabilirim burada. Yazdıkları bu ceşit kitaplarında ittifak ettikleri bir nokta şudur:

- Geldiğimiz yer, ucurumun kenarıdır. Batı dunyasının ic yuzu kokuşmuş, curumuş, bitlenmiş, hatta zihniyeti iaşe haline donuşmuştur!..
Profesor misÂl de veriyor bu konuda. Sozlerine şoyle devam ediyor:

- Bugun Batı'da ana babalar belki yiyecek ekmek bulabiliyorlar. Ama bununla sadece karınlarını doyuruyorlar, vicdanlarını, iz'anlarını asla! EvlÂd sevgisinden mahrum, şefkat ve alÂkaya hasret! Bilmem hangi şehirdeki şahsî hayatını yaşayan evlad, dunyanın her tarafıyla Ânında haberleşmeye muktedirken, elinin altındaki telefona uzanıp ta ana babasının hangi şehrin huzur evinde olduğunu merak etmiyor, bir telefonla halini hatırını sormaya ihtiyac duymuyor!..

Anlattıklarını bizzat şahit olduğu olaylar halinde nakleden Profesor, şunları da.ilÂve ediyor

- Bugun Batı'dakl ana babalar huzurevlerinde oylesine yalnız ve itilmişlik icindeler ki, konuşacak adam arıyor, icini dokecek muhatap bulmak icin cırpınıyorlar. Hatta bunların icinde oyleleri var ki, konuşabilmek icin adam kiralıyorlar.

Gunun belli saatında geliyor, belli yerde buluşuyorlar. Oturup karşılıklı sohbet ediyorlar. Yaşlı baba ana icini dokuyor, birazcık dilini donderip nefesini hareketlendiriyor. Sonra kiralık adam saati dolunca kalkıp işine gidiyor. O da evine donup yalnızlığın derinliğinde ertesi gunku konuşma saatini beklemeye başlıyor...

İşte imansızlığın, Batı'nın icine duştuğu durumun ic yuzu. Bizi Batı'ya imrendirip boyamak isteyenlerin hayranı oldukları anlayışın geldiği netice... İnsan bu zihniyetlere ve bu anlayışlara bakınca sahip olduğu imanından, iz'anından, Muslumanca duşunuşunden ne kadar memnun oluyor, ne kadar seviniyor. Hatta bir ara bağıracağı geliyor:

- Yaşasın İslamiyet! Var olsun Muslumanca duşunuş ve İslÂmcı terbiye! Muslumanlar ana babalarını boyle bir Âkibete itmiyorlar. Muslumanca duşunen evlad, yarın kendisinin de ana baba olacağını bildiği icindir ki, Allah'a itaattan sonra ana babasına itaat ve hurmetin İslÂm'ın emri olduğunu unutmuyor, bu inanc bugunun ana babasına huzur verirken yarınınkine de umid vaad ediyor, istikbaline korku ile bakmaktan kurtarıyor...



duşunen insanlar icin!!!!
__________________