Kalbinizi paslardan yeterince arındırmışsanız, bu yazıyı soluk soluğa okuyacaksınız.-

En buyuk ihtişam, ihtişamların kaynağına kavuşmak; saltanatların sultanıyla buluşmaktır. Devlet başkanıyla buluşmayı duşundunuz mu? Ayrı duştuğunuz ailenize kavuşurken bile iciniz titremez mi? Oyleyse acaba evren saltanatının sultanı Aziz Allah’a ulaştığınız gun ne hissedersiniz?
¨ Allah size ne lutfetti? Bir Aziz Azamet duşunun ki sizi bir damlacıktan derleyip duzenledi. Size yuzunuzle, gozunuzle elinizle teninizle can tatlısı bir beden sundu. Sizi en guzel surette yarattı ve size Zat’ından bir ruh sırrını emanet etti. Siz bir hictiniz. Evrenin tum maddi manevi değerlerinden ozetlediği insan kimliğini lutfetmek icin sizi secti.
Sizin gibi bir meyve versin diye koskoca evrenin bunca macerasını yarattı. Sırf sizin icten dualarınızı kabul ettiği icin en guzel eseri olan cennetini duzenleyip size hazırladı. Sizi bir hayat boyunca nasıl da koruyup gozettiğine bir bakın:
¨ Allah sizi nasıl koruyor? Annenizden bir ucube suretinde değil, bir dunya guzeli kimliğinde doğdunuz. İlk şaşkınlığınızı annenizin mis kokulu kucağına gonderdiği sonsuz şefkatle giderdi. Sizi en guzel iki ceşmeden cıkardığı bembeyaz sutle besledi.
Butun duyularınızı actı da beyniniz uzerinden olup bitenleri kaydettiniz. Evreni ve cevrenizdeki insanları tanıdınız. Okudunuz, buyudunuz, yetiştiniz. Genc kız/delikanlı, anne/baba ve en sonunda birer bilge dede/nine oldunuz.
¨ Rabbinizi arıyor musunuz? Yaşınız ilerledikce keşfiniz gelişti. Yerlerin ve goklerin duzenini duşundunuz. Şu yeri ve goğu bir avuc icinden alıp o enginliğe taşıyan kimdir? Şu minicik dunya mucevherini, bunca guzel bitkilerle, hayvanlarla ve rengÂrenk guzelliklerle boyayıp duran kimdir? Cansız ateşten urettiği kara toprakta, bir emirle binbir canlı kalbi şekillendiren kimdir? Eserlerini hızlı, ustalıklı, duzenli ve sakin yaratırken kendisini perde ardına neden gizliyor? Kimdir o Yuceler Yucesi?
Yeryuzunde -inş- imanlı, ahlaklı, durust, iyiliksever yaşadınız. Yaşlanıp beden gomleğini cıkarmaya hazırlandınız. İman ve ahlakınız size ahireti sevdirdi, olum endişenizi giderdi. Siz de herkes gibi dunyadan goctunuz. Dirilişten, hesaptan, mizandan gecip mujdelendiğiniz cennete uctunuz.
¨ Cennet hayatı nasıl geciyor? Cennetin hayal edemediğiniz ihtişamı cağlayanlar gibi kalbinize carptı. Parkınızın, bahcenizin, eşinizin, eğlencenizin, ihtişamlı ucuşunuzun arasındaki kalbiniz meraktan catlıyor. Bu guzel lezzet nehirlerinin asıl kaynağını gormek istiyorsunuz. Rabb’iniz gizlice, kalbinizi kavuşacağınız gune hazırlıyor. Cunku:
i) Sonsuz guvende hissediyorsunuz. “Size artık olum yok, yaşlanma yok, kınanma, eleştirilme, kederlenme yok.” “Tam rahata kavuştunuz.” “Hicbir derdiniz ve tehlikeniz kalmadı.[1]
ii) İcten şukrun sevincindesiniz. Kalbin huzuru malda makamda, şanda şohrette değil, şukurde saklıdır. Mutlu kalp icten şukreden kalptir. Şukurdesiniz, cunku, 1) cehennemin korkunc kahrından kurtulmuşsunuz, 2) tattıklarınızın parıltılı sevinci yuzunuzun nurunu yukseltiyor.[2]
iii) İlahî rızayı bilmenin guvenindesiniz. Evren saltanatının Sultanı’nın, kulluğunuzdan razı olmasının değerini duşunun. Sonsuzluğun Sahibinin sevgisini kazanmak ne buyuk zaferdir. Cennetin hicbir zevki Allah’a dostluğun tadıyla kıyaslanamaz. “Mumin nefis Allah’tan hoşnut olmuş ve Allah’ı hoşnut etmiş olarak cennete girmiştir. Allah muminlerden, muminler de Allah’tan razıdır.”[3]
¨ Aziz Allah’ı bizzat gorebilecek misiniz? Buyrulur ki “Gozler Allah’ı idrak edemez. Fakat Allah butun gozleri idrak eder.”[4] Ayetten anlıyoruz ki yaratılmış maddi bir goz, Aziz Allah’ı tecellisiz Zat’ıyla goremez. Ancak Allah her muminin gozune nuruna uygun perdeden tecelli eder.
Allah şoyle buyurur: “Bazı yuzler o gun Rabb’lerine bakarken mutluluktan parlayacaktır.”[5] Hadislere gore cennette Allah -bir tecelliyle- cuma gunleri herkese gokteki dolunay kolaylığında gorulur. Adn cennetlerindekiler dilediklerinde, yuksek dereceli muminler de sıklıkla gorurler.[6]
¨ Allah’ı gormek nasıl bir hÂldir? Cennetin tum lezzetleri bir damla gibiyse, Allah’ın cemalini gormek bir okyanus gibidir.
Siz dunyadayken gayba kapalı kalp gozunuzun imanı olcusunde Allah’ı hissederdiniz. Ezeli azametini yerde, gokte ve her mevsimde sezerdiniz. Yağmurun damlalarında, goğun gurlemesinde kalbiniz Rabb’inize hayranlığını haykırırdı.
Cennet gozunuzdeki maddi sebepler perdesini kaldırdı. Allah’la aranızda sadece nurdan perdelerin kaldığını goruyorsunuz. Emrettiğinde yer ve gok Allah’ın sozunu soyluyor. Dilediğinizde anında yaratıyor. Derin heyecan hissinde, aradaki o nurani perdeleri de aşmak istiyorsunuz.
İşte o gunlerden birindesiniz. Muhabbetlerinizle meşgulsunuz. Yapraklar ufkunuzda titriyor. Cennet ikliminin tanımsız muziğine karışmış, mis kokulu dalgalarda akıp gidiyorsunuz.
Bir sonsuz nur ansızın tum zerreleri icten dışa, dıştan ice kuşatır. Başka her şey soner, durur, donar. Ruhunuza bir aşk, bir ihtişam acılır. Diliniz tutulur, benliğiniz sadece titrer. Yerinizi, yonunuzu, mesafenizi yitirirsiniz. İşte siz şimdi canların Canı’nın, nurların Nur’unun en yuce tecellilerinden birine bakıyorsunuz. Şefkatli Sahibinizi, nurunuzun taşıyabileceği yukseklikte bir perdeden goruyorsunuz. Tarifsiz! Acıklanamaz! Soylenemez! Konuşulamaz!
Diliniz kilitli. Gozleriniz başka her şeye kor, kulaklarınız başka her şeye sağır. O ışıktan ote hicbir ışık yok. O guzellikten otesi olamaz. O sonsuzlukta yok olma iştiyakından başka hicbir şey yok! O hÂlde birazcık daha, birazcık daha kalabilmek icin yalvarırsınız. O hÂlde mum gibi eriyip kaybolmak istersiniz. Lakin tecelli biter ve cennetinize geri donersiniz.
Oyle bir donuş ki onceki butun lezzetlerinizi Âdeta sıfırlar. Oyle ki yedi kat iciniz dışınız guzelliklerle orulur. Gittiğiniz her yerdeki taşlar, saraylar, hizmetciler ve eşinize kadar herkes hÂlinize şaşırır. İmana, ahlaka sımsıkı sarılıp Allah’a tertemiz kavuşana mujdeler olsun.

[1] Ramuz el-Ehadis-1, s. 138/13, 170/1; (Tirmizi), Buyuk Hadis Kulliyatı-5, s. 409/10099.
[2] Kur’an: 7/43, 35/34, 83/24.
[3] Kur’an: 89/27-30, 98/8, 9/72.
[4] Kur’an: 6/103.
[5] Kur’an: 75/22-23.
[6] Muslim, Mesacid 211, İman 296; Ebu Davud, Sunnet 20; Buharî, Tefsir 55; Muslim, Cennet 3, 2530.



Kaynak: islamforumu
__________________