Cevap;
Değerli kardeşimiz;
- Sahabenin her zaman ac olduklarına dair bir bilgi elimizde yoktur. O zamanın şartlarına gore -musluman olmayanlar icin olduğu gibi- musluman olanların bazıları zengin bazıları fakir idi.
- Eğer bu itiraz sahabenin bazı savaşlarda yiyecek-icecek ve silah bakımından zayıf olduğuna dair haberler ise, o zaman bu haberlere inanan bir kişi, onların zafer kazandıklarına da inanması gerekir. Aynı haberde yer alan ifadelerin bir kısmına inanmak bir kısmına inanmamak ilmi değildir, keyfi bir durumdur.
- Ayrıca sadece bu rivayetlerde değil, kırk yonden mucize olan Kur’an’da bizzat bazı zaferlere yer verilmiş ve sebebi de acıklanmıştır. Mesela:
1) Bedir zaferi icin muslumanların azlığına, gucsuzluğune dikkat cekilirken, onların zafer kazanmasının arka planında Allah’ın olduğuna vurgu yapılmıştır.
“Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vÂd ettiğinde siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz. Halbuki Allah ise, emirleriyle hakkı ustun kılmak ve şirkin kuvvetini yok ederek kÂfirlerin ardını kesmek istiyordu ki, o suclu muşrik gurûhu hoşlanmasa da, hak olan İslÂm’ı yuceltsin, batıl olan şirki de ortadan kaldırsın.
O vakit siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da: “Ben size peş peşe gelecek bin melaike ile imdad edeceğim” diye duanızı kabul buyurdu.
Allah bunu, sırf size bir mujde olsun ve bununla kalpleriniz guven duysun diye yaptı.Yoksa gercekte yardım ancak Allah’tandır, başkasından değil!Cunku Allah, azîzdir, hakîmdir.” (Enfal,8/ 7-10)
Bu ayette yer alan şu noktalara dikkat ediniz:
a) “Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vÂd ettiğinde..” mealindeki ifade daha savaş başlamadan once Allah iki topluluktan birini (Ebu Sufyan’ın kervanını veya Kureyş ordusunu) yeneceklerine soz vermiştir.
b) “O vakit siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. O da: ‘Ben size peş peşe gelecek bin melaike ile imdad edeceğim’ diye duanızı kabul buyurdu” mealindeki ifade de meleklerin de muminlerin imdadına gonderildiği acıkca belirtilmiştir.
c) “Allah bunu, sırf size bir mujde olsun ve bununla kalpleriniz guven duysun diye yaptı. Yoksa gercekte yardım ancak Allah’tandır” mealindeki ifadede zaferin yalnız Allah’ın elinde olduğuna vurgu yapılmıştır.
d) “Şu bir gercektir ki, sizler (sayı ve silah bakımından) caresiz/perişan bir durumda olduğunuz halde, Bedir’de Allah size yardım etmişti. O halde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şukretmiş olasınız!” (Al-i İmran, 3/123) mealindeki ayette de muminlerin Bedir savaşında maddi guc bakımından perişan bir durumda olmalarına rağmen Allah’ın kendilerine zafer ihsan ettiği bildirilmiştir.
2) Uhud savaşında muslumanlar, sayıca az olmakla beraber, bilerek savaşa katıldıkları icin silah ve cephaneleri bakımından Bedir savaşına gore durumları daha iyi olmasına rağmen, ilk once ustun daha sonra ise mağlup olmuşlardır. Ve bunun sebebi, aclık veya şu bu değil, Hz. Peygamberin emrine aykırı davranan bazı kimseler yuzunden olduğu Kur’an’da acıkca ifade edilmiştir.
a) “Şayet siz yara aldı iseniz, karşınızdaki duşman topluluğu da benzeri bir yara aldı. İşte Biz, Allah’ın gercek muminleri ortaya cıkarması, sizden şehitler edinmesi, muminleri tertemiz yapıp kÂfirleri imha etmesi icin, zafer gunlerini insanlar arasında nobetleşe dondurur dururuz. Allah zalimleri sevmez.” (Al-i İmran, 3/140-141) mealindeki ayette Muslumanların Uhud savaşında aldığı yenilginin sosyolojik ve psikolojik boyutuyla ilgili acıklamalara yer verilmiştir.
b) “İki ordunun karşılaştığı gun icinizden arkasına donup kacanlar var ya, işte onları, işlemiş oldukları birtakım hataları sebebiyle şeytan kaydırmak istemişti. Allah yine de onları affetti. Cunku Allah gafurdur, halimdir/cok affedici ve musamahalıdır.” (Al-i İMran, 3/155) mealindeki ayette bazıların yaptığı yanlışlarına vurgu yapılmıştır.
3) Hendek savaşında muslumanlar, oldukca kuvvetli olan ve değişik kabilelerden oluşan birleşik ordular karşısında Medine’nin icinde hendekler kazarak savunma yapmak durumunda kaldılar.
Fakat Allah, bir ay kadar bir surede muminleri de imtihan ettikten sonra, o şımarık orduların başına gonderdiği şiddetli bir kasırga ile onları perişan edip hezimete uğrattır. Neye uğradığını şaşıran kÂfirler bircok silah ve diğer lojistik destek sağlayan mallarını bırakıp kacmak zorunda kaldı. Bu husus sahih hadisler ve tarih kaynaklarında gectiği gibi, Kur’an’da veciz bir tarzda, o gunlerde muslumanları yaşadığı kritik anlar ile sonuctaki zafer şoyle ifade edilmiştir:
“Ey iman edenler! Allah’ın uzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani birleşik ordular uzerinize saldırmıştı da, Biz onlara karşı, bir ruzgÂr ve sizin goremediğiniz ordular gondermiştik. Allah yaptığınız her şeyi goruyordu.
O vakit onlar hem ustunuzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Gozleriniz şaşkınlıktan oturu kaymış, yureğiniz ağzınıza gelmişti. Siz de Allah hakkında turlu turlu zanlar beslemeye başlamıştınız.
İşte orada muminler cetin bir imtihana tÂbi tutulmuş, şiddetle silkelenmiş ve kuvvetli bir şekilde sarsılmışlardı.” (Ahzab, 33/9-11).
4) Huneyn savaşında Muslumanlar hem sayıca hem de silah ve lojistik destek bakımından en cok guclu oldukları bir durumdaydı. Ancak ne sayıları ne silahları ne de yiyecekleri onlara bir fayda sağladı. Onlar bir anlık gafletle kendi gucune guvendikleri icin Allah onlara unutamayacakları bir ders verdi.
Savaşın ilk dakikalarında duşmanın bir anda ortaya cıkıp attıkları oklar karşısında feleğini şaşırdılar. Ancak Allah, yine de onların o hatalarını-Hz. Peygamberin yuzu suyu hurmetine- bağışladı ve onları zafere ulaştırdı. Bu konu da sağlam hadis ve tarihe ve siyer kaynaklarında yer almıştır. Kur’an’da ise yine cok veciz bir ifadeyle olayın nirengi noktasına vurgu yapılmıştır:
“Şu kesindir ki Allah size bircok savaş yerlerinde yardım etti, Huneyn gunu de... O gun, sayıca cokluğunuz sizi boburlendirmiş ama bu, size fayda etmemişti. Olanca genişliğine rağmen, dunya başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak duşmana arka cevirip kacmaya başlamıştınız. Sonra Allah, Resulunun ve muminlerin uzerlerine sekinetini, guven veren rahmetini indirmiş, sizin goremediğiniz ordular gondermişti de Kendisini tanımayan o kÂfirleri azaba uğratmıştı. İşte kÂfirlerin cezası budur!” (Tovbe, 9/25-26)
- Butun bu acıklamalar bize gosteriyor ki, muslumanların zafere ulaşmaları Allah’ın yardımı sayesindedir. Yenilgiye uğramaları da Allah’ın iradesiyledir. Bu husus, sadece asr-ı saadette değil, her zaman gecerli bir kuraldır. Orneğin Emevi, Abbasi, Osmanlı devletinin zaferleri de yenilgileri de bu kuralın dışında değildir. Ne zaferlerde -gercek anlamda- karnın tok olmasının, ne de yenilgilerde karnın ac olmasının rolu vardır..
Bu işlerin gercek hikmetlerini ancak Kur’an ve sunnet cizgisinde duşunebilen muminler tam anlayabilir. Ateistlerin bunları tam anlamları icin iman etmeleri gerekir.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
__________________
Sahabeler az yedikleri halde o kadar ağır savaşlara nasıl dayanıyorlardı?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●19 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Sahabeler az yedikleri halde o kadar ağır savaşlara nasıl dayanıyorlardı?