Ancak her insanın, hicbir istisna olmaksızın, bu gerceği anlayacağı, kavrayacağı ve kabul edeceği bir an vardır. İşte bu an her insana olumle birlikte gelecektir. Olumle birlikte insanın beyninde seyrettiği dunya hayatına dair goruntu değişecek, bunun yerine olum anının, hesap gununun ve ahiretin goruntusu gelecektir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi, olumle birlikte insan sanki bir uykudan uyanacak, ruyasından gercek dunyaya gecer gibi, gercek ve sonsuz hayatına gececek, bu hayatında goruntusu daha net ve gercek olacaktır. Aynı ruyasındaki daha bulanık goruntuden uyanıp daha net olan dunya hayatına geciş yapan insan gibi. Ayetlerde tum alemlerin Rabbi olan Allah bu gerceği şoyle bildirmektedir:

Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gonderilen (elci)ler doğru soylemiş". (Yasin Suresi, 52)

"Andolsun, sen bundan gaflet icindeydin; işte Biz de senin uzerindeki ortuyu acıp-kaldırdık. Artık bugun goruş-gucun keskindir." (Kaf Suresi, 22)

Her sozu guvenilir olan, ilim ve hikmet timsali Peygamber Efendimiz (SAV) de bir hadis-i şeriflerinde "insanlar uykudadır, olumle uyanırlar" (İmam Gazali, İslam Klasikleri 2, Bedir Yayınları, 18 sf. 36152) buyurarak bu gerceğe dikkat cekmiştir.

Gercek olan olumden sonraki hayattır. Dunya hayatı ise, aynı bir ruya gibi insana beynindeki kucucuk bir noktada izlettirilen bir goruntu alemidir. Bir insanın bu goruntuye aldanıp, gercek ve sonsuz hayatını unutması, duşunmemesi ise buyuk bir gaflet ve yanılgıdır. Bu gerceği dunyada gormeyenler ahirette buyuk bir pişmanlık yaşayacaklardır. Hayatları boyunca bağlandıkları, gercek zannederek peşinden suruklendikleri, Allah'ı ve ahireti unutarak şirk koştukları insanların, malların, mevkilerin, unvanların aslında birer hayal olduğunu, beyinlerindeki goruntuler olduğunu anlayanlar bu pişmanlıklarını dile getireceklerdir. Asla yok olmayacağını zannettikleri şeylerin birer birer bir goruntu gibi kaybolduğunu gorduklerinde buyuk husrana uğrayacaklardır. Allah, bu insanların ahiretteki itiraflarını Kuran'da şoyle bildirir:

Sonra onlara denilecek: "Sizin şirk koştuklarınız nerede?" "Allah'ın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki: "Bizi bırakıp-kayboluverdiler. Hayır, biz onceleri (meğer) hic bir şeye tapar değilmişiz." İşte Allah, kafirleri boyle şaşırtıp-saptırır. (Mu'min Suresi, 73-74)

… Nihayet elcilerimiz, hayatlarına son vermek uzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki: "Allah'tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Boylelikle) Bunlar, gercekten kÂfirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler. (Araf Suresi, 37)

Dunyada bu gercekleri gormezden gelerek, duşunmeyen her insan ahirette aynı konuşmayı yapacak, aynı telafisi olmayan pişmanlığı yaşayacaktır. Allah'ın bir ruya gibi gosterdiği dunya hayatına kapılıp gidenler, olumu gercek ve tek yaşantılarının sonu zannedenler, olumle birlikte icinde bulundukları bu gaflet uykusundan uyanacak, ruyalarından ayrılacaklar ve işte o zaman asıl gerceği goreceklerdir. Aklını ve vicdanını kullanan, samimi ve dikkatli duşunen her insan ise, daha dunyada iken gercekleri fark ederek, ahiret hayatı icin ciddi bir gayret icinde olacaktır.
__________________