Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Gormez, Yıldırım Beyazıt Universitesi İslami İlimler Fakultesi oğrencilerine konferans verdi.
Yıldırım Beyazıt Universitesi İslami İlimler Fakultesi Konferans Salonunda oğrencilere hitaben konuşan Diyanet İşleri Başkanı Gormez, “Hayırlı bir buluşma gercekleştirdiğimiz icin Rabbime hamd ederim” diyerek sozlerine başladı.
Cumhuriyet tarihinde milletle tarih arasında, milletimizin kimliğini koruyarak bugun ile geleceği arasında kopru olarak yoğun caba icinde olan muesseseler olduğunu ifade eden Başkan Gormez, ilim, hikmet icin kurulmuş olan butun muesseselerin onemine dikkat cekti. Diyanet İşleri Teşkilatı, İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakultelerinin milletin tarihi, kulturel ve medeniyet değerleri icin uc onemli kurum olduğunu anlattı. Bu muesseselerin milletin geleceği icin hizmet etmeye devam edeceğini ifade etti.
Başkan Gormez’in İlahiyat Fakultesi oğrencilerine verdiği konferanstan one cıkan başlıklar şoyle:
“İslam medeniyetini inşa eden ilimler bir tarafa bırakılırsa bilgi havuzu eksik kalır…”
1920’li yıllarda Darulfunun İlahiyat Fakultesi vardı. Bu fakultede cok kıymetli hocalar vardı. Fakat bir muddet sonra bu İlahiyat Fakultesi kapatıldı. Kapatılma gerekcesi olarak “Oğrenci bulamadığı icin İlahiyat Fakultesi kapatılmıştır.” denildi. Oğrenci azlığı değil, oğrenci fazlalığı vardı. O donemde tefsir, hadis, fıkıh, İslam Felsefesi gibi bilgilere ihtiyac duymayacağımız ve daha farklı bir şekilde yolumuza devam edeceğimize dair bir anlayış one cıktı. Bir akademisyen gurubu, Turkiye’de ve universitelerde bu anlayışın şekillenmesinde etkili oldu. İlahiyat Fakultesinin kapatılması kararı yanlıştı. Eğer bir universite kuruyorsanız, bu universiteyi farklı alanlarda bir bilgi havuzu olarak değerlendiriyorsanız, evrensel bir bilgi havuzundan oluşan bir muessesede her musluktan bir bilgi akmalı. Bu bilgi icerisinde İslam medeniyetini inşa eden ilimleri bir tarafa bırakırsanız o bilgi havuzu eksik olur.
“İlahiyatsız Felsefe, Sosyal Bilimler, Sosyoloji, Antropoloji olmaz…”
Tarih boyunca medeniyetleri dinler kurmuştur. Son asırlarda ideolojiler, dinlere alternatif olarak medeniyetler kurmak istediler. Medeniyet tarihi, dini dışarıda tutarak okutulamaz. İlahiyatsız felsefe olmaz. İlahiyatsız sosyal bilimler olmaz. İlahiyatsız sosyoloji ve antropoloji olmaz.
“İlimlerin tasnifi, İslam tarihinde en buyuk kırılmalardan birisidir…”
1940’lı yıllara gelindiğinde İlahiyat Fakultelerinin kapatılması kararının ne kadar buyuk bir hata olduğu anlaşıldı. 1949 yılında Ankara'da İlahiyat Fakultesi kurulması tartışmaları başladı. Birinci tartışma, Ankara'da İlahiyat Fakultesi kurulmalı mıdır, kurulmamalı mıdır? İkinci tartışma ise bu fakulteler nasıl olmalıdır, hangi ilimler oğretilmelidir? Bu iki tartışma son derece onemlidir. Bu tartışmalara rağmen Ankara'da İlahiyat Fakultesi kuruldu. İlimlerin tasnifi, İslam tarihinde en buyuk kırılmalardan birisidir.
“Kainatın ayetleri ile kitabın ayetlerini birbirinden ayıramayız…”
Dini ilimler, dunyevi ilimler. Pozitif ilimler, negatif ilimler. İslami ilimler, İslami olmayan ilimler diyerek tasnif etmek İslamın butun esaslarına aykırıdır. Biz, kainatın ayetleri ile kitabın ayetlerini birbirinden ayıramayız. Biz insanla kainatı, kainatla kitabı birbirinden ayıramayız. Onun icin ilimler tasnifi, ilimler tarihi son derece onemlidir.
“Butun ilimler birlikte hareket ederse universite, Uluslararası duzeye ulaşır…”
Universitelerde kimya, matematik, fizik, ilahiyat, felsefe bir arada olmalı. Bunlar birbirleriyle izole olmamalı. Butun ilimler, birlikte meselelerini konuşabilmelidir. Birlikte hareket edebilmeliler. İşte o zaman universite, Uluslararası duzeyde olur. İlahiyat Fakultesi hocası aynı zamanda felsefe bolumunde, sosyal bilimlerde derse girmelidir. Sosyal bilimlerde hocalar İlahiyat Fakultesi'nde derse girmelidir. Birlikte toplantılar yapmalılar. Bu ilimler, birbirlerini beslerler, guclendirirler ve yuceltirler. Bunlar, birbirlerine alternatif değildir. Biz, Allah'ın kitabını doğru anlamak icin butun bu ilimlerden nasipdar olmak zorundayız.
“En kotu cehalet, oğretilmiş cehalettir. Biz ilim, hikmet ve marifeti konuşmalıyız…”
Bizim medeniyet tarihimizde bilgiyi ifade eden uc kavram vardır. Bu kavramlar, ilim, hikmet ve marifettir. Bunları birbirinden ayırmamamız gerekir. İlim, bizi zenginleştirmesi gerekirken bazen fakirleştiriyor. En kotu cehalet eğitimle alınan cehalettir. En kotu cehalet, oğretilmiş cehalettir. Biz ilim, hikmet ve marifeti konuşmalıyız. Endulus medeniyetini kuran muhteşem geleneğimizin yanısıra Farabi’yi, İbn-i Sina’yı, Fahreddin Razi’yi, Şah-ı Nakşibendi’yi ve İmam Serahsi’yi birlikte yetiştiren o geleneği ve onları bugune nasıl taşıyabiliriz? Bunun uzerinde birlikte durmamız gerekiyor.
Başkan Gormez, oğrencilere “Sadece Turkiye'nin değil, İslam aleminin size cok ihtiyacı var. Hedeflerinizi kucuk tutmayın. Her biriniz alim ve alime olun” diyerek şahıs merkezli anlayışlardan uzak olmaları, hakikati merkeze almaları konusunda nasihatte bulundu.
Başkan Gormez sozlerini “Her kim ilim icin yola cıkarsa Allah da onun cennete gidecek yollarını kolaylaştırır. Melekler onlara kanatlarını gererler. Gokteki kuşlar, denizdeki balıklar onlara dua ederler.” hadisiyle tamamladı.

Kaynak: Diyanet
__________________