(Halebî

Erkek, idrÂr yoluna yağ sokup, sonra dışarı akarsa, İmÂm-ı a’zama gore bozulmaz. Kadın, vajinal lÂvaj yapınca, cıkan sıvı, abdesti bozar.
Erkek, idrÂr kacırmamak icin, idrar yoluna nebÂtî pamuk koyması cÂizdir. Sızdığında vesvese, şubhe ederse, koyması mustehab olur. Sızmağa mÂni’ olursa, koyması vÂcib olur. Sun’î pamuk kullanmamalıdır. Pamuğun dışarda kalan kısmı ıslanmadıkca, abdesti bozulmaz. Pamuk, kuru olarak cıkarsa, yine bozulmaz. Kadınların onlerine sokduğu, kursuf denilen bez de boyledir. Fakat sokmayıp, aralığa koyarsa, ic tarafı ıslanınca, bozulur. Pamuğun hepsi girmişse, yaş olarak cıkınca, bozar. Arkaya sokulup, kaybolan nebÂtî pamuk, kuru cıkınca da bozar. BÂkire kızların yalnız hayz zamÂnında, evli ve dul olanların ise, her zemÂn kursuf kullanmaları mustehabdır. İstincÂdan sonra, camaşırında leke olanlar, iki kaba eti arasına uzunca pamuk koyarak, makadı ortmeli, abdest alacağı zamÂn pamuğa bakıp, temiz ise tekrÂr yerine koymalı, kirlenmiş ise, değişdirmelidir.
İdrÂr kacıran, camaşırının kirlenmemesine cok dikkat etmelidir. KenÂr uzunluğu onbeş santimetre kadar murabba’ [kare] şeklinde bir bezin bir koşesine elli santimetre kadar ip bağlanır. İpin diğer ucu halka yapılıp, dona takılı olan cengelli iğneye gecirilir. Bez zekerin ucuna sarılır. KenÂrları uzerine ipi sarılıp, ilmik yapılır. İdrÂr, fazla sızıyorsa, bezin icine pamuk konur. İdrÂr kacırınca, yaş pamuk atılır. Beze de bulaşmış ise, ipin ucundan cekilir, ilmik acılır. Bez yerinden cıkar. İpin diğer ucu, iğneden cıkarılıp, bez yıkanıp ve kurutulup, tekrÂr kullanmak icin saklanır. Bir bez, bağı ile birlikde aylarca kullanılabilir. İhtiyÂrlarda zeker kuculup, ucuna bez sarılamıyor. Bunlar, kucuk bir naylon torbaya bez koyup, zekeri ve husyeleri torbaya sokar. Ağzını bir ip ile bağlar. İdrÂr yapacağı zamÂn, ipi cozer. İcindekileri cıkarır. Bez ıslanmış ise değişdirir. Boyle temizlik yapan, prostat hastalığına yakalanmaz.
Abdesti bozanların ikincisi, ağızdan cıkan necs şeylerdir. Bunlardan kay ve katı kan, kan, safra, mideden gelen yemek, su, ağız dolusu olunca, abdesti bozarlar. Hepsi kaba necsdirler. Sut emen cocuğun kusduğu şey de, kaba necsdir. Balgam kusmak bozmaz. Başdan gelen sıvı kanı kusunca, tukrukden az ise bozmaz. Ağzın ici, abdestin bozulmasında, ic organ sayılır. Orucun bozulmasında, bedenin dışı sayılır.
Bunun icin, dişden ve ağızdaki yaradan cıkıp ağızdan dışarı cıkmıyan kan abdesti bozmaz. Ağızdan dışarı cıkınca, tukrukden coksa bozar. Başdan gelen katı kan, cok olsa dahî bozmaz. Mideden, ciğerden gelen kan sıvı ise, Şeyhayna gore “rahmetullahi aleyhim”, az olsa dahî abdesti bozar. Kulağa damlatılan yağ, kulakdan vey burundan cıkınca bozmaz. Ağızdan cıkarsa bozar. Buruna cekilen şey, burundan, gunlerce sonra da, geri gelirse bozmaz.
Ucuncusu, deriden cıkan kan, cerÂhat, sarı su, ağrılı cıkan renksiz su, hanefîde bozar. Bunların, mÂlikîde ve şÃ‚fi’îde abdesti bozmadıkları, fÂrisî (MenÂhic-ul-ibÂd) kitÂbında yazılıdır.
Cicek hastasından ve herhangi bir cıbandan, kulakdan, burundan, yaradan cıkan kan, sarı su ve elem ile, ağrı ile akan renksiz su, gusl abdestinde yıkanması lÂzım olan yere yayılırsa bozar. MeselÂ, burundan gelen kan, kemikleri gecerse, kulakdan gelen, kulak deliğinden cıkarsa bozar. Cıbandaki, yaradaki kanı, sarı suyu pamukla emerse bozar. Bunlardan elemsiz, ağrısız olarak cıkan, akan renksiz su bozmaz
[TahtÂvî]. Birşeyi ısırınca, o şey uzerinde kan gorurse, bozulmaz. MisvÂk, kurdan uzerinde kan gorunce, ağzına bulaşmadı ise, bozulmaz.
Yanî oraya parmağını koyunca, parmağında kan gorurse bozulur. Gozu ağrıyan kimseden, hep yaş akarsa, ozur sÂhibi olur. Ağrı olmadan, herhangi bir sebeble ağlamakla ve soğan, duman, gazlar te’sîri ile, goz yaşı akınca bozmaz. ŞÃ‚fi’îde ikisi de bozmaz. Kadın, cocuğunu emzirince bozmaz. Cok da olsa, terlemekle bozulmaz. Kulak, gobek, memeden ağrı, hastalık ile gelen sıvı bozar. Suluk, cok kan emerse, bozar. Sinek, sivrisinek, pire, tahta biti gibi haşereler, cok emseler de bozulmaz. Az olup yayılmayan derideki kan ve ağızda hÂsıl olup, ağız dolusu olmıyan kan ve dışarı cıkan az kay, abdesti bozmadıkları icin, necs değildirler.
Abdesti bozanların dorduncusu, uyumak, dort mezhebde de bozar. Hanefîde, makadın gevşek olacağı bir hÂlde, mesel yan vey sırt ustu yatarak vey dirseğine yÂhud birşeye dayanıp uyumakdır. Dayandığı şey cekilince duşmezse, bozulmaz. NamÂzda uyumak, dizleri dikip, başını dizlerine koyarak, diz cokerek, bağdaş kurarak, teverruk ederek uyursa, bozulmaz. Teverruk, kadınların namÂzda oturdukları gibi oturmakdır. Bir dizini dikip, diğer uyluğu uzerine oturup uyursa bozulur. Cıplak hayvan ustunde uyursa, hayvan yokuş cıkıyor vey duz yerde gidiyorsa, bozulmaz. Palan ve eğer uzerinde uyursa hic bozulmaz.
Beşincisi, bayılmak ve deli olmakla ve sar’a tutmakla bozulur. Yururken sallanacak kadar sarhoş olmak da bozar.
Altıncısı, ruku’ ve secdeleri olan namÂzda kahkaha ile gulmek, abdesti de bozar. Cocuğun bozulmaz. NamÂzda tebessum, namÂzı da, abdesti de bozmaz. Yanındakiler işitirse, kahkaha denir. Kendi de işitmezse, tebessum denir. Yalnız kendi işitirse (Dahk) denir. Dahk, yalnız namÂzı bozar.
Yedincisi, (MubÂşeret-i fÂhişe) ya’nî cıplak olarak, (Sev’eteyn)i, yanî cirkin yerlerini surtunmek, erkeğin de, kadının da abdestini bozar). Kadının derisine şehvet ile dokunmak, hanefîde abdesti bozmaz.
Sac, sakal, bıyık, tırnak kesmek abdesti bozmaz. Kesilen yerleri yıkamak lÂzım olmaz. (Fıkh-i GîdÂnî

Abdest alırken, deri uzerindeki yarık yıkanır. Su değdiremezse, mesh eder. Mesh edemezse, terk olunur. Ayağındaki yarığa merhem surmuş ise, merhemin ustunu yıkar. Yıkamak yaraya zarar verirse, mesh eder. Yıkadıkdan sonra merhem duşerse, altı iyi olmuş ise, altını yıkar. İyi olmamış ise, yıkamaz. [55. ci maddeye bakınız!] İki elinde yarık, yara olup su zarar verirse teyemmum eder. Bir eli sağlam ise, bunun ile abdest alır. Eli dirsekden, ayağı topukdan kesilmiş ise, kesik yeri yıkar.
(Halebî-i kebîr)de diyor ki, (Abdest aldığını bilip, sonra bozulduğunda şubhe ederse, abdesti var kabûl edilir. Abdesti bozulduğunu bilip, sonra abdest aldığında şubhe ederse, abdest alması lÂzım olur. Abdest arasında, bazı yerini yıkadığında şubhe ederse, orasını yıkar. Abdest aldıkdan sonra şubhe ederse, yıkamak lÂzım değildir. Abdest aldıkdan sonra, uzerinde yaşlık goren, idrÂr mı, su mu şubhe etse, ilk olarak başına geldi ise, yeniden abdest alır.
Birkac defa, boyle şubhe etti ise, şeytÂnın vesvesesi olduğu anlaşılır ve abdesti tÂzelemez. Vesveseyi onlemek icin, abdest aldıkdan sonra, donuna, peştemalına su serpilmesi (KimyÂ-yı se’Âdet)de de yazılıdır. Vey nebÂtî pamuk kullanmalıdır. Kab, kacak, elbise, bedenin, suyun, kuyunun, havuzun ve cÂhillerin, kÂfirlerin hÂzırladığı yağ, ekmek, elbise, yemek ve sÂirenin pis olmasında şubhe etse, temiz kabûl edilir.)
Kur’Ân-ı kerîmi abdestsiz tutmak harÂmdır. Ezberden okumak cÂizdir. Yatağa abdestli girmek sunnetdir. (Şir’at-ul-islÂm) şerhinde diyor ki, (Kur’Ân-ı kerîmi yatakda, yatarak ezberden abdestsiz okumak cÂizdir ve sevÂbdır. Fakat, başını yorgandan dışarı cıkarmalı ve bacakları bitişdirmelidir.)
Vedî, mezî cıkınca dort mezhebde de abdest bozulur. Hanbelîde gusl abdesti de lÂzım olur. (İnÂye). Cunub ve hayzlı olarak cÂmi’e girmek harÂmdır. Abdestsiz girmek mekrûhdur. (Durer Gurer). Onden, arkadan cıkarak abdesti bozanlar, hastalıkla cıkar, sızarsa ve abdest almakda, şiddetli soğuk, hastalık, ihtiyÂrlık gibi sebeblerle, harac [gucluk] olursa, MÂlikîde abdest bozulmaz.
(KitÂburrahme)de diyor ki, (DevÂmlı idrÂr kacırmağa (silis-ul-bevl) denir. Bundan korunmak icin, bir kaba bir fincan nohud ve iki fincan sirke konur. Uc gun sonra, her gun uc kerre ucer nohud yenir ve birer cay kaşığı sirke icilir. YÂhut, bir kaşık yuzerlik tohmu ve zencefil ve tarcın ve karabiber, ince toz edilip karışdırılır. SabÂh ac karna ve yatarken bir cay kaşığı toz, su ile yutulur.) 986 da yazılmış olan turkce (MenÂfi’ unnÂs) da, silis-ul-bevl icin muhtelif ilÂclar vardır. Bunlardan biri, iki dirhem gunnuk, iki dirhem corek otu, dort dirhem bal ile karışdırıp, sabÂh akşam birer ceviz mikdÂrı yenir. Gunnuk, bir ağac zamkıdır. Sakız gibidir. Kokusundan belli olur.
__________________