KURAN AHLAKINA UYGUN OLMAYAN BİR TUTUM:
LAKAYT KARAKTER
Buyuk tehlikeler, felaketler, salgın hastalıklar, olum... Bircok insanı etkileyen, duşunmeye sevk eden bu gibi son derece ibret verici olaylar bile bazı kişilerin vicdanlarında ciddi bir etki uyandırmaz. İclerinden bazıları icin bunlar, sadece seyredilip gecilen birer haber ya da usulen soylenen birkac beylik sozle uzerinde durulan birer konu niteliği taşır. Boylesine bir duyarsızlık icinde yaşayan kişi, cok onemli olaylar karşısında da gafletin sakinliği icinde olur; bunlardan hic etkilenmeden, uzerlerinde duşunmeden gecebilir, gunluk hayatına devam edebilir. Elbette olaylardan etkilenmekten kastedilen panik olmak, uzulmek, duygusallaşmak veya fevri tavırlar sergilemek değildir. Kastedilen, bazı kişilerin onemli olaylar karşısında bile lakayt tavırlarını devam ettirmeleri, bunlardan ibret almamaları ve kendi adlarına bir ders cıkarmamalarıdır.
Lakayt Olmayı Hayat Felsefesi Olarak Benimseyenler
Duyarsızlığı hayat felsefesi haline getiren insanların kendilerine ait, kucuk bir dunyaları vardır. Bu dunyadaki herşey duşunmeme, sadece o anı yaşama uzerinedir. Adeta buyulenmişcesine yaşadıkları bu hayat şeklini derin duşunerek bozmak istemezler. Duşunduklerinde gercekleri goreceklerini, Allah'tan korkacaklarını bildiklerinden, tumuyle umursuz ve duyarsız davranmayı tercih ederler. Orneğin bircok kişiye dunya hayatının geciciliğini, Allah'ın varlığını ve ahiretin gercekliğini hatırlatan bir olum olayı ya da bir kaza haberi bu insanlar icin her gun onlarca-yuzlerce kişinin başına gelen sıradan bir olaydır. Olanlar uzerinde duşunmek, olumun yakınlığını hatırlayarak Allah'tan sakınıp korkmak, tevbe etmek yerine beylik konuşmalar yaparak bu konular uzerinde hic duşunmezler. Aksine tum dikkatlerini gunluk işlerine yoğunlaştırarak haberin uzerlerindeki etkisini azaltmaya calışırlar. Oysa Allah Kuran'da bu tarz olayların, insanların oğut almaları icin olduğunu bildirir:
“Gormuyorlar mı ki, gercekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya carptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve oğut alıp (ders cıkarıp) duşunmuyorlar.” (Tevbe Suresi, 126)
Dikkat edilecek olursa bu gibi kişilerin, konuşmalarında, genelde olumden korkmadıklarını, olumun de doğum gibi doğal bir olay olduğunu sıklıkla vurguladıkları gorulecektir. Bu kişiler olumun, insanların dunyada yaptıklarının sonsuza dek karşılığını alacakları ahiret hayatlarının bir başlangıcı olduğundan hic bahsetmezler. Hep başkaları olecek ve kendileri olmeyip sonsuza kadar dunyada yaşayacaklarmış gibi bir ruh hali icindedirler. Bu kişiler boş sohbetler yapmaya devam ederek olumun yakınlığını, Allah'a hesap verecekleri gerceğini duşunmekten itinayla sakınırlar. Olumle birlikte hic kimse icin tekrar dunyaya donme ihtimali olmadığından, oldukten sonra dunyada yapılanlardan pişmanlık duyulsa bile artık bunun geri donuş yolu olmadığından da hic bahsetmezler. Allah bu duyarsızlığı yaşayan insanların icinde bulundukları derin gafleti; “İnsanları sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet icinde yuz ceviriyorlar. Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.” (Enbiya Suresi, 1-2) ayetleriyle bildirmektedir.
Yaşananlardan Oğut Almasını Bilmek
Herşeye karşı lakayt bir tavır icinde olan insanlar, kendi başlarına gelen felaketlerde de Allah'a sığınmazlar. Allah'ın insanların uzerinde duşunmeleri, sakınıp korkmaları, Kendisi'ne yonelip donmeleri icin yarattığı yanardağ patlaması, deprem, sel, salgın hastalıklar gibi felaket niteliğindeki olaylar bile soz konusu kişilerin bu anlayışını değiştirmez. Allah Kuran’da bu konu ile ilgili olarak buyuk bir deniz kazasından kurtulan insanların eski lakayt tavırlarına geri donmelerini ibret vesilesi olarak bildirir. Allah'ın Kuran'da bildirdiğine gore denizin ortasında buyuk bir fırtınaya yakalanmış, caresizliği ve aczi derinden yaşayan insanlardan, Allah kendilerini kurtardıktan sonra daha karaya cıkar cıkmaz eski lakayt tavırlarına geri donenler vardır. Bu gibi kişiler dunyevi hırslarına ve tutkularına, din ahlakından uzak yaşamlarına kaldıkları yerden devam edebilmektedirler. Kimsenin hatta kendilerinin bile nefislerine yardıma guclerinin yetmediğini cok onemli bir dersle gordukleri halde yine Allah’ın sonsuz kudretini goz ardı ederek lakayt tutumlarını surdurebilmektedirler.
Kuran’da bu gerceğe cok sayıda ayet ile dikkat cekilir. Bu ayetlerden birinde Allah, "Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (cıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt cevirirsiniz. İnsan pek nankordur." (İsra Suresi, 67) buyurur.
Bu şekilde her ne olursa olsun umursuzluğunu surduren insanlar icin hemen herşey anlamsız ve değersizdir. Ciddi bir hastalık gecirmenin, başlarına buyuk bir kaza veya bela gelmesinin pek bir onemi yok gibidir. Bu gibi olaylar karşısında, kendilerinden emin bir umursamazlık icinde olan insanların durumları hakkında Allah Kuran’da şoyle buyurmaktadır:
“Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara yapmakta olduklarını cekici (suslu) gosterdi." (En'am Suresi, 43)
Bir tur gaflet icinde yaşayan bu insanlar, felaketleri, olumleri, kazaları ve hastalıkları hayatın akışının bir gereği olarak değerlendirirler. Gercekte ibret vesilesi olarak yaratılan olaylar bu kişilere gore, gecmiş zamanlarda nasıl yaşanmışsa bugun de aynı şekilde yaşanmakta olan "doğal" veya "kacınılmaz" olan olaylardır. Oysa Kuran'da Allah bazı insanların sahip oldukları bu yanlış anlayışı haber vermekte ve onların, …"Atalarımıza da (bazen) şiddetli sıkıntılar (bazen da) refah ve genişlikler dokunmuştu" dediler... (A'raf Suresi, 95) ifadeleriyle ortaya koydukları sığ mantığı bildirmektedir. Ayetteki ifadeden acıkca anlaşıldığı gibi bu insanların ortak ozelliği başlarına gelen olayları hafife almaları, bunların uzerinde duşunmek ve Allah'tan korkup sakınmak yerine duyarsız bir tavır takınmalarıdır. Ancak bu gibi lakayt tavırların hicbiri onlara fayda sağlamayacaktır.
Herşey bir kader dahilinde yaratılır
Kazalar, hastalıklar, olumler kısacası herşey ancak Allah'ın dilemesi ile meydana gelir. Hastalığa sebep olan her turlu virus ya da mikrobu, kazalara neden olan butun aracları, her yeri yok eden sel felaketlerini, kasırgaları Allah sebep olarak yaratır. Hic kimsenin ne yaparsa yapsın bunları engellemesi ya da değiştirmesi mumkun değildir. Gercek bu iken, hastalıkta rol alanın bir virus, kazaya sebep olanın da acemi bir surucu olduğunun duşunulmesi Allah'ın unutulmasına ve dolayısıyla da umursuz bir tutumun ortaya cıkmasına neden olacaktır.
Allah yarattığı olaylarla insanların duşunerek Kendisi'ne yonelmelerini, korkup sakınmalarını ve ahiret yurdunu hatırlamalarını diler. Rabbimiz bir ayetinde bu gerceği; “Andolsun, Biz onlara belki (inkarcılıktan) donerler diye o buyuk (uhrevi) azaptan once, yakın (dunyevi) azaptan da tattıracağız.” (Secde Suresi, 21) şeklinde bildirmektedir. Başka ayetlerde de Allah başlarına her ne gelirse gelsin ders almayan ve gaflet icinde yaşamaya devam eden insanların varlığına dikkat cekmektedir.
Lakayt İnsanlar Guzellikler Karşısında da Duyarsızdırlar
Lakayt insanlar yanlızca tehlikelere veya hayati onem taşıyan olaylara karşı değil, guzelliklere karşı da tepkisiz davranırlar. Guzellikleri ovmemek, takdir etmemek, beğendiğini belli etmemek, sevgi gostermemek de duyarsızlığın başka bir yonudur. Oysa bu, Allah korkusundan uzak bir gorunum veren, akıl ve vicdanla bağdaşmayan bir ahlaktır. Kendilerine bu konularda set ceken kişiler bir sure sonra Allah'ın yarattığı ceşit ceşit nimetleri ve guzellikleri gormemeye, sevgiden hoşlanmamaya, herşeye karşı duyarsız olmaya başlarlar. Sahip oldukları batıl felsefeleri onları buyuk bir boşluğa, duyarsızlığa ve sevgisizliğe iter.
Sevgiye, merhamete, iyi, guzel ve yeni olan bir şeye karşı duyulan insani heyecan duygusunu kaybederler. Bircok insanı heyecanlandıran, neşelendiren ya da harekete geciren olaylar bu kişiler uzerinde aynı etkiyi oluşturmaz. Olaylar karşısındaki aşırı tepkisiz ve sakin davranışlarıyla diğer insanlar arasında dikkat cekerler. Bu sakinlikleri hem ses tonlarında, hem konuşma tarzlarında hem de bakışlarında kendini gosterir. Kuran'da bu gibi kişiler icin kullanılan “kalpleri her turlu duyarlılıktan yoksun olma” (Hac Suresi, 53) ifadesi onların ruh hallerini tanımlamaktadır.
Kalpleri katılaşan, vicdanlarını kullanmamaya alışmış olan bu kişiler farkında olarak ya da olmayarak kendilerine buyuk bir kotuluk yapmaktadırlar. Allah'ın, uzerlerindeki sayısız rahmetine karşılık olarak; verdiği nimetler icin O’na şukretmek, O'nun rızasını kazanacak guzel işler yapmak, Kuran ahlakına uygun olarak yaşamak yerine tam tersi bir tutum sergileyerek vicdanlarını koreltmektedirler. Guzel ahlaklı, Allah'a boyun eğen, olaylardaki hikmetleri gorerek O’nun derin rahmetine sığınan, şuurlu bir mumin karakteri yerine lakayt bir kişiliğe sahip olmayı tercih etmektedirler. Allah bu insanların vicdani durumlarını ayetinde “Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı.…” (Bakara Suresi, 74) ayetiyle acıklar.
Muslumanların Tavrı
Kuran ahlakını yaşayan Muslumanlar ise son derece duyarlı bir vicdana sahiptirler. Herşeyin bir amacla yaratıldığına, şahit oldukları her olayın hayır ve hikmetler taşıdığına inandıkları icin etraflarında olanlara kayıtsız kalamazlar. Karşılaştıkları her olayın hikmetlerini gorme ve anlama konusunda surekli caba gosterirler. Onemli olaylar karşısında olgun ve itidalli tepkilerinin yanı sıra son derece duyarlı ve insaniyetlidirler. Başlarına gelen en kucuk bir olayda bile bunu Allah’ın bir hayır ve hikmetle yarattığını duşunur, Allah'a sığınıp O’ndan bağışlanma dilerler. Nitekim Allah Kuran'da Muslumanların bu teslimiyetli davranışını ornek olarak gosterir, rahmetinin ve bağışlayıcılığının onların uzerine olduğunu bildirir:
“Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şuphesiz O'na donuculeriz." Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların uzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır. (Bakara Suresi, 156-157)
__________________
Lakaytlık Tehlikesi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Lakaytlık Tehlikesi