Turkiye’de siyaset kurumu dunya olceğinde bir marka olan İstanbul’da, yerel secimleri aradan gecen yaklaşık 1,5 aylık surede sonuclandıramadı.

Kotuye değil cok kotuye giden ekonominin, gunluk hayatımızdaki etkilerinin daha az tartışılmasına, Ortadoğu’da girilen diplomasi cıkmazını kamuoyundan gizlemeye yarasa da, iktidarın bu tutumu surerse;onumuzdeki gunlerde ulkede “her şeyin cok guzel” olacağı hayli kuşkulu.

Ekonomideki kriz derinleşirken, bolgede henuz yaz gelmeden İran kaynaklı ısınan sular bir yana, dışımızdaki dunyaya acıklanması imkansız bir gerekce ile İstanbul secimlerinin yenilenmesine karar verilmesi; son tahlilde -Turkiye’yi yonetenler aksini soylemekte ısrarcı olsalar da-, turizm sektorunu olumsuz etkileyecektir.

Ozellikle YSK kararının ardından, AB ulkelerinden alınan rezervasyonların bıcakla kesilmişcesine durması, başka alemlere dalmış medyamızda yer bulmasa ve muhalefet tarafından pek onemsenmese de, turizm acısından cok ciddi sonuclar doğuracak niteliktedir.

Kaldı ki, yayılmak istenen butun iyimser haberlere karşın, geleneksel tatillerinin başladığı 1 Mayıs doneminde; Rus pazarında Antalya dışındaki kıyı bolgelerimize yonelik talep kayda değer bicimde artmadı.

Ozellikle yuksek harcama kapasitesine sahip tatilci profiline bakıldığında, Rus pazarından gelen talebin beklenen sayıların altında gercekleştiği soylenebilir.

ABD ile gerginleşen diplomatik ilişkiler yanında, Turkiye’nin S-400’lerin alımında olası bir karar değişikliğinin, Rusya ile turizm ilişkilerimizi nasıl etkileyeceğini duşunmek bile urpermeye yetiyor.

Kuşkusuz hic bir turizmci gecmişte Rus pazarına yatırım yapan, ancak teror saldırısı sonucu duşen ucak yuzunden, bu pazarı tumuyle kaybeden Mısır’ı unutmadı.

-Eskilerin deyimiyle- hal boyleyken, bu tehlikeli gelişmeyi onceden sezinleyerek onlem alması gereken bakanlık, ustelik en yetkili koltuğunda sektorden birisi varken, adrese teslim olduğuna duyulan kuşkuları haklı cıkaracak bir yasa taslağı hazırlama telaşından başını alamamaktadır.

Her sorun cozulmuş gibi, gundemde seyahat acentelerinin gelirlerine –neredeyse- el konulduğu izlenimi uyandıran gelişmeler yer almaya başladı. Orneğin transfer hizmetinin oteller tarafından ustlenilmesine izin verileceğine ilişkin hazırlıklar gibi.

Ote yandan ic pazarda talep alan bolgelerde, turizm belgelerinin ardına saklanılarak luks rezidans yatırımlarını desteklemek, hangi akla hizmet etmektedir, bilinmez.

Ustelik dunya’nın en seckin mavi yolculuk rotası olan Gokova’da, imara acılmayan iki koydan birisinde, imar planlarına aykırı yapılaşma izinlerinin aynı zamanda girişimcisi kimliği taşıyan bakanımız tarafından verilmesi, sadece bizde değil sanırım dunyada da fazla rastlanılmayan bir ornektir.

Bolgede gecimlerini on yıllar boyunca mavi yolculuk operasyonlarından sağlayan denizcilerin yoğun tepkilerine yol acan bu iznin, uzun sure tartışılacağını soylemeliyiz.

Soz denizlerden acılmışken, gectiğimiz gunlerde Karakoy’de suren “Galataport” İnşaatı gezisi sırasında, sayın bakanımızın bu limana yıllık 500 gemi yanaşacağını varsayarak, 2 milyon yeni ziyaretci beklediklerini acıklaması,sanırım gozlerden kacmamıştır.

Ulaşım sorunlarıyla buyuyen İstanbul’da gectiğimiz yuzyılın başlarında işlevsel olan, o zamanki adıyla Karakoy Yolcu Salonunun Tarihi Yarımadaya yakınlığı dikkate alındığında, cekici gorunen bu projenin tasarlanan trafiği taşıyamayacağı ortada.

İstanbul’da sezon aralıkları dikkate alınırsa, bir kac saatlik sure icinde gemilerden inerek Tarihi Yarımadayı gormeye gidip-gelecek turistlerin yaratacakları trafik karmaşasını cozmek, ancak el ele tutuşarak gorduklerini birbirlerine anlatacakları bir insan zinciri oluşturmalarıyla gercekleşeceğe benziyor.

Yazar Bahattin Yucel.

__________________