Heyecan olur, umut olur
Yorgun kaptanın hasretine.
Yalnız karanlığın sessizliğinde
Yıldızların dostluğuna ortak,
Bitmez gecelere goz kırpan guzel olur her bakışında.
Aşığa yazılan mısralarda aruz misali
Sayarken gecenin icinde saniyeleri,
Tutar ellerinden denizcinin
Bir yanar, bir soner sahilin guzeli…
Turkiye kıyılarına ilk kez fener konulması 1856 yıllarına rastlar. O tarihte Osmanlı Devleti ile Fransızlar arasında yapılan bir imtiyaz sozleşmesi sonunda Fener hizmetleri "Fenerler İdaresi Umumiyesi Mudurluğu" namı altında yurutulmuş ve daha sonra 3302 sayılı kanunla 01 Ocak 1938 tarihinde "Fenerler İdaresi" hukumetce satın alınmıştır.
Gunumuzde, ulkemiz sahillerinde bulunan farklı tip ve ozellikteki toplam 417 fenerin idame ve işletim sorumluluğu 12.5.1997 tarih ve 97/9466 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tum seyir yardımcıları, kurtarma, yardım ve tahlisiye hizmetlerinin tek catı altında toplandığı "Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğu" tarafından yurutulmektedir.
Bu yazımızda, asırlardır bircok denizciye hizmet vererek karanlık gecelerinin kadim dostları haline gelmiş fenerlerden, sizler icin sectiğimiz bazılarının tarihi gecmiş ve ozelliklerine yer vereceğiz.

1- MEHMETCİK FENERİ
Osmanlı İmparatorluğu doneminde 1856 yılında Fransız muteahhitler tarafından yapılmış olan Mehmetcik Feneri Ege Denizi'nden Canakkale Boğazı'na girişte Trakya'nın Gelibolu Yarımadasındaki en uc noktasında ve cok onemli bir mevkiide bulunmaktadır.
Fenerin deniz seviyesinden yuksekliği 50 metre, toprak yapı olarak inşa edilen kule yuksekliği ise 25 metredir.
Fenerde onceleri ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası, daha sonra LPG ile calışan parlak ışıklı manşonlu (gomlekli) lambalar kullanılmıştır. Gunumuzde aydınlatma 1000 W'lık elektrik lambası ile sağlanmaktadır. Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan gorunmesini sağlamak maksadıyla odak uzaklığı 500 mm olan 4 adet kotodiyoptrik panel kullanılmaktadır. Soz konusu optik paneller civa banyosu uzerinde donebilen dairesel platform uzerine dortgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktadır. Işık kaynağı odakta sabit olarak yakılmakta ve platform uzerindeki optik panellerin dondurulmesi suretiyle fenerin cakar ışık vermesi sağlanmaktadır.
Kule, celik tellerle aşağıya dik olarak hareket eden ağırlıklara sahiptir. Ağırlık inerken saat harekete gecer ve ağırlığın aşağıya inişi esnasında geriye (yukarı) donuş yonunde kurulmadığı taktirde, ağırlık dibe ulaştığı zaman, saat durur. Fener bekcileri fenerin saatini, optik sistemin hemen altında yer alan mekanizmaya bağlı geniş kurma kolu ile kurarlar. Bu, evlerdeki eski model saat makinelerinde bulunan mekanizmalara benzemektedir. Soz konusu makine ve optik paneller koruma altına alınmış olup halen kullanılmaktadır. Fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altındadır.

2- AHIRKAPI FENERİ
Ahırkapı'ya fener yapılmasına bu cevrede meydana gelen onemli bir deniz kazasından sonra ihtiyac duyulduğu rivayet edilmektedir.Şoyle ki, Osmanlı İmparatorluğu zamanında 1755 yıllarında Mısır'a ticaret eşyası goturmekte olan bir kalyon, havanın bozulması uzerine gece Kumkapı'da karaya oturur ve olayı haber alan zamanın padişahı III. Osman, Sadrazam Said Paşa ile birlikte Kumkapı'ya gelerek kalyon ve gemicilerin kurtarılışını izler. Bu arada gemicilerden biri "Eğer burada sur uzerinde bir fener yapılıp her gece kandiller yakılırsa boyle uzağa giden gemiler ışığı gorunce yollarını bulurlar ve kazaya uğramazlar " demesi uzerine Padişah da buraya fener yapılması icin emir verir ve Kaptan-ı Derya Suleyman Paşa tarafından Ahırkapı Feneri inşa edilir.
26 metre yuksekliğinde orme taş kule yapısındaki bugunku Ahırkapı feneri ise yine Osmanlı İmparatorluğu doneminde Fransız muteahhitler tarafından 1857 yılında fenerler idaresi icin yaptırılmış olup, halen mevcudiyetini ve eski guzelliğini muhafaza etmektedir. Onceleri ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası, sonrasında LPG ile calışan parlak ışıklı manşonlu (gomlekli) lambalar kullanılmış olan fenerde gunumuzde 1000 W'lık elektrik lambası kullanılmaktadır.
Işık kaynağını kuvvetlendirerek uzaktan gorunmesini teminen optik sistem olarak odak uzaklığı 500 mm olan kotodiyoptrik silindirik lens kullanılmaktadır.
Kurulduğu tarihten bugune kadar optik ışık kaynağı etrafında donen karanlık perdelerin ışık kaynağını kapatması ve acması suretiyle fener cakmaktadır. Soz konusu makine ve optik paneller koruma altına alınmış olup halen kullanılmaktadır. Fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altındadır.

3- TURKELİ FENERİ
Rumeli Feneri ya da resmî adıyla Turkeli Feneri, İstanbul'un Avrupa yakasında İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'le birleştiği kuzey ucunda yer alan deniz feneridir. Karşısındaki Anadolu Feneri'nden 2 deniz mili uzaktadır. Bu iki feneri birleştiren cizgi İstanbul Limanı'nın kuzey sınırını oluşturmaktadır Fenerin bulunduğu koy de aynı isimle (Rumelifeneri olarak) adlandırılır.
Kırım savaşı sırasında Fransız ve İngiliz gemileri icin boğaz ve Karadeniz girişlerinin gorulebilmesi maksadıyla yapılmasına karar verilen fener, 15 Mayıs 1856'da Fransızlar tarafından inşa edilerek işletilmeye başlanmış, Fransızlara verilen 100 senelik işletme imtiyazı 1933'te iptal edilmiş ve işletimi tamamen Turklere gecmiştir.
Fenerin ilk inşasını yapan Bennard,Bonnue&Tuanne firması yapım esnasında kulenin birkac kere yıkılması uzerine bu mahaldeki koyun ileri gelenleri tarafından burada bir yatır (turbe) olduğu ve bundan dolayı kulenin yıkıldığını soylemeleri uzerine, once turbeyi yapmışlar ve uzerine bugunku fener kulesini inşa etmişlerdir. Gunumuzde fener kulesinin icinde bir turbe bulunmakta ve halk tarafından ziyaret edilmektedir. Deniz seviyesinden 58 metre yukseklikte bulunan fenerin kule yapısı; orme taştan 3 kademe şeklinde, 30 metre yuksekliktedir.
Fenerde onceleri ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası, daha sonra LPG ile calışan parlak ışıklı manşonlu (gomlekli) lambalar kullanılmıştır. Gunumuzde aydınlatma 500 W'lık elektrik lambası ile sağlanmakta ve ışık kaynağını kuvvetlendirmek maksadıyla optik sistem olarak odak uzaklığı 500 mm olan kotodiyoptrik silindirik lens kullanılmaktadır.
İnşa edildiği tarihte optik etrafında donen karanlık perdelerin ışık kaynağını kapatması ve acması suretiyle cakan fener daha sonra elektrik-asetilenli flaşor ile faaliyetini surdurmuş olup, gunumuzde elektrikli flaşor ile faaliyetine devam etmektedir.
Fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altında olup, fener binası muze olarak da işletilmektedir.
4- ŞİLE FENERİ
Şile Feneri, Karadeniz sahillerinde seyir yapan gemiler icin rota feneri olarak Osmanlı'lar zamanında Fransızlara verilen imtiyaz neticesinde Fenerler İdaresi tarafından 1859 yılında inşa edilmiştir.
Turkiye'nin en buyuk, dunyanın ikinci buyuk feneri olma ozelliğine sahip olan Şile Feneri; deniz seviyesinden 60 metre yukseklikteki kayalıklar uzerinde, 110 cm. kalınlığında orme taş kuleye sahiptir. Fenerin sekizgen şeklindeki kulesinin yuksekliği 19 metredir. Gunduz iyi gorulebilmesi icin kule siyah - beyaz yatay bantlar şeklinde boyanmıştır.
Gorunuş mesafesi 20 deniz mili olan fenerde onceleri ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası, daha sonra LPG ile calışan parlak ışıklı manşonlu (gomlekli) lambalar kullanılmıştır. Gunumuzde aydınlatma 1000 W'lık elektrik lambası ile sağlanmakta ve ışık kaynağını kuvvetlendirmek maksadıyla optik sistem olarak odak uzaklığı 925 mm olan 8 adet kotodiyoptrik panel kullanılmaktadır. Soz konusu optik paneller cıva banyosu uzerinde donebilen dairesel platform uzerine sekizgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktadır. Işık kaynağı odakta sabit olarak yakılmakta ve platform uzerindeki optik panellerin dondurulmesi suretiyle fenerin cakar ışık vermesi sağlanmaktadır.
Fener saatinin kurma mekanizması ve optik paneller koruma altına alınmış olup gunumuzde de kullanımına devam edilmektedir.
Fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altında olan tarihi Şile Feneri ayrıca muze olarak da ziyaretcilerine kapılarını acmaktadır.

5- DEVEBOYNU FENERİ
Datca'nın Knidos (Kriyo) mevkiine 1931 yılında inşa edilmiş olan fener, Anadolu'nun Akdeniz'e uzanmış en uc noktası olan ve Ege Denizi ile Akdeniz'i birbirinden ayıran bir nokta durumundadır. Bulunduğu yerin coğrafi yapısı bakımından deve şeklini andırması nedeniyle fenere "Deveboynu" ismi verilmiştir.
Deveboynu fenerinin deniz seviyesinden yuksekliği 109 metre olup, kÂgir kulesinin yuksekliği 9 metredir.
12 mil mesafeden gorulme ozelliğine sahip fenerde aydınlatma guneş enerjisi ile calışan 35 W'lık elektrik lambası ile sağlanmakta ve ışık kaynağını kuvvetlendirmek maksadıyla optik sistem olarak odak uzaklığı 375 mm olan uc adet kotodiyoptrik panel kullanılmaktadır.
Soz konusu optik paneller cıva banyosu uzerinde donebilen dairesel platform uzerine dortgen teşkil edecek şekilde yerleştirilmiş bulunmaktadır. Fenerin gosterdiği dort cakar, ışık kaynağının odakta sabit olarak yakılması ve platform uzerindeki optik panellerin dondurulmesi suretiyle sağlanmaktadır.
Orijinal saat mekanizması ve paneller İstanbul'da koruma altında olup, fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altındadır.

İstanbul'un Kadıkoy ilcesinde, semte adını veren Fenerbahce Burnu'ndaki bu fenerin tarihi Bizans donemine kadar dayanmaktadır. Rivayete gore; fenerin bugunku mevkiinde tanrıca Hera'ya atanmış bir tapınak olup, Hera ve İreas olarak adlandırılan kayalıklara yakın bir yerde imiş. Bu kayalıkların uzerine ise bir ateş kulesi yapılmış. Osmanlı donemi kaynaklarında bu "Bağce-i fener " adı ile 1570 senelerinde kullanıldığı yazılıdır. Kanuni Sultan Suleyman'ın Recep 969 (Mart 1562) tarihli bir fermanında bu fenerden şoyle bahsedilmektedir:
"Kalemic burnu nÂm mahalde Muslumanların ve gayrin gemileri gece ile gelup gecerken fÂnûs olmamağın, ekser zamanda taşa calup zarar ve ziyan olmağın mahÂll-i mezkûrda bir fÂnûs yeri bina etmek murad edinmeğin, buyurdum ki." Bu fermandan anlaşıldığına gore, bugun Fenerbahce Burnu dediğimiz o zamanki Kalemic Burnunda calışan bir fener olmadığı ve ilk defa Kanuni Sultan Suleyman zamanında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Komurciyan 1661'de yazdığı "İstanbul Tarihi" isimli kitabında buradan,
" …denizin icine atılmış metin bir temel uzerinde yekpare bir heykel gibi yukselen kulenin tepesinde yanan ve gemileri kayalara carpmaktan korumak icin her gece sabaha kadar bir yıldız gibi parlayan"
diye bahsetmektedir.
XVII. yuzyıl Vakanuvistlerinden RÂşid 1720-1721'deki tarihinde bu feneri yeni yapılacak fenerlere ornek olarak gosterir. Huseyin Ayvansarayî de Hadîkatu'l-CevÂmi isimli eserinde:
"Fenerbahcesinde bir mahsus kule vardır ki sefinelerin gecelerde murûr ve ubûrları icun bÂlÂsından kebîr kandil yanar"
diye buradan bahsetmektedir.
Zeminden 21 m. yukseklikteki yuvarlak kulesinin uzerinde iki ayrı kat halinde etrafı parmaklıklı gezinti yeri, dibinde ise depo ve lojman olarak kullanılan tek katlı bir bina bulunan bugunku fener binası 1837'de II. Mahmut zamanında yenilenmiş ve daha sonra da zaman zaman tamir edilmiştir.
Fenerde once ışık kaynağı olarak fitilli gaz yağı lambası kullanılmış daha sonra LPG ile calışan parlak ışıklı manşonlu gomlekli lambalar kullanılmış ve şu anda 1000 W'lık elektrik lambası kullanılmaktadır.
Mercek yapısı sabit kristal olan fenerin kristali II. Dunya Savaşı yıllarında siyah perde ile kapatılarak karartılmıştır.
Gunumuzde fener ve fenerci binası ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Mudurluğunce koruma altındadır.
KAYNAKCA
www.kiyiemniyeti.gov.tr (Ulaştırma Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Mudurluğu Resmi İnternet Sitesi)
www.wikipedia.org
__________________