Berzah Alemi
İnsanın oldukten sonra ilk ayak bastığı alem, berzah alemidir. Kıyamet kopuncaya kadar bu alemde kalacaktır.
Berzah kelimesi, Arapca bir kelime olup sozlukte, iki şeyin arasında vaki olarak, onların birbirlerine kavuşmalarına mani olan perde gibi engele denir.
İbn-i Manzur berzahı şoyle acıklıyor: "Berzah, iki şeyin arasında olan şeye denir. "Sihah" kitabında berzah iki şeyin arasını ayıran şey olarak acıklanmıştır. Ayrıca berzah, dunya ile ahiret alemi arasında kalan, oldukten mahşer gunune kadar olan duruma denir. O halde kim olurse, berzah alemine girer."(101)
Kur'an-ı Kerim, Rahman Sûresi'nde tatlı su ile acı suyun yan yana olup da birbirine karışmamalarını berzah kelimesiyle beyan etmiştir.
Allah Teala şoyle buyuruyor: "Acı ve tatlı sulu iki denizi, birbirine kavuşmamak uzere salıvermiştir. Aralarında bir (berzah) engel vardır; birbirinin sınırını aşamazlar." (102)
Bizim burada bahis konusu yapmak istediğimiz berzahtan maksat, insan ruhunun oldukten sonra kıyamete kadar icinde bulunduğu, dunya hayatı ile ahiret hayatı arasında yer alan bir alemdir. İnsan ruhunun oldukten sonra ilk ayak bastığı menzil, işte bu alemdir. Kıyamete kadar, bu alemde kendisine layık bir hayatla hayatını surdurup, buyuk kıyamet gununun gelmesini bekleyecektir.
Kur'an-ı Kerim şoyle buyuruyor: "Tekrar diriltilecekleri gune kadar, arkalarında geriye donmekten onları alı koyan berzah vardır." (103)
Butun İslam ummeti, berzah aleminin varlığı ve insan ruhunun olumden sonra kıyamete kadar bu alemde kendisine layık bir hayat surdureceği hususunda ittifak etmişlerdir.
Ruhu, maddenin bir ceşit kimyasal ozelliği olarak goren materyalist duşunceli pek azınlık bir grup dışında, butun duşunur ve filozoflar da, insan ruhunun olmekle yok olup gitmediği ve hayatını surdurduğu konusunu akli metotlarla ispatlamışlardır.
İslam uleması, bu konuyu kabir suali, kabir azabı bolumunde ele almış ve butun İslam ummetinin bu konuda ittifak ettiğini belirtmişlerdir.
Ehl-i Sunnet mezheplerinden Hanbeli mezhebinin kurucusu olan Ahmet bin Hanbel şoyle diyor: "Kabir azabı haktır, kula kabirde dini ve Rabbi sorulacak, cennet ve cehennemdeki yeri gosterilecektir." (104)
Yine Ehl-i Sunnet'in onde gelen liderlerinden olan, Kadı Abdulcebbar, kabir azabı bolumunde şoyle diyor: "Velhasıl ummet arasında bu konuda bir ihtilaf yoktur. Sadece Zırar bin Amir'in bu konuda tereddut ettiği nakledilmektedir. O, ilk onceleri Mutezile mezhebini benimsiyordu. Fakat daha sonra cebir mezhebini benimseyenlere katıldı." (105)
Ehl-i Beyt mektebine gelince; aşağıda goreceğimiz uzere; Ehl-i Beyt mektebinde bu konu en acık şekilde ortaya konmuştur.
Ehl-i Beyt ulemasının onde gelenlerinden olan Şeyh Saduk "Akaid" adlı kitabında şoyle yazıyor: "Kabir suali konusundaki inancımız, onun şuphesiz hak olduğudur. Kim, o suallere doğru cevap verirse, kabrinde neşe ve rahatlığa, ahirette ise cennet nimetine ulaşacaktır. Kim de, doğru cevap veremezse, kabrinde kaynar su ve yakıcı ateş ile karşılaşacak, ahirette ise, cehennem ateşiyle yakılacaktır." (106)
Yine Ehl-i Beyt ulemasının onde gelen liderlerinden olan Şeyh Mufit, Şeyh Saduk'un bu sozunun acıklamasında şunları yazıyor: "Hz. Resulullah (s.a.a)'dan gelen sahih hadislerde mezara defnedilmiş insanlara meleklerin nazil olup dinleri hakkında soru sordukları gelmiştir.
Bu konuda gelen hadislerin tabirleri birbirine yakındır. Bazı hadislerde, Allah Teala'nın Nekir ve Munkir isminde iki meleği olduğu ve bunların olen kimseye nazil olarak ona, Rabbi, dini, peygamberi ve imamı hakkında soru sordukları; eğer doğru cevap verirse, onu nimet meleklerine ve eğer dili tutulur ve doğru cevap veremezse; onu azap meleklerine teslim ettikleri yer almıştır.
Bazı hadislerde de, kafirlere nazil olan iki meleğin isimlerinin Nekir ve Munkir, mu'minlere inen iki meleğin isimlerinin ise, Beşir ve Mubeşşir olduğu gecmektedir." (107)
Şeyh Mufit daha sonra şoyle devam ediyor: "Acıktır ki, o iki melek ancak, hayatı devam eden kimseye nazil olabilir ve ancak soruyu anlayıp kavrayan kimseye soru yoneltebilir. İşte bu, Allah Teala'nın olen kulu oldukten sonra dirilttiğine ve hayatını; hak ettiyse, nimetlerden yararlanması veya hak ettiyse, azabını cekmesi icin devam ettirdiğine delalet etmektedir." (108)
Buyuk Ehl-i Beyt fakihi Allame Meclisi ise şoyle yazıyor: "Bil ki, berzah azabı ve mukafatı, onceki ve sonraki butun İslam ummetinin ittifak ettiği bir konudur. Diğer ilahi dinlerin coğu da bunu kabul etmektedir. Muslumanlar'dan itina edilmeyen bir azınlık dışında, kimse buna karşı cıkmamış ve hem onceki Muslumanlar, hem de sonraki Muslumanlar onların goruşunun doğru olmadığı hususunda ittifak etmişlerdir.
Ayrıca, berzah alemiyle ilgili, hem Ehl-i Sunnet, hem de Ehl-i Beyt kanalından muhteva acısından mutevatir olan hadisler nakledilmiştir." (109)
Gorulduğu uzere; İslam ummeti, oldukten sonra kişinin hayatının surduğu ve kıyamet gunune kadar durumuna gore, nimet veya azap icerisinde olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. İşte olumden sonra başlayıp, kıyamet gunune kadar suren bu hayat surecine berzah hayatı denir.
Kur'an-ı Kerim'de Berzah
İslam uleması, Kur'an-ı Kerim'in bazı ayetlerinin acıkca veya ima yoluyla berzah hayatına delalet ettiğini belirtmişlerdir. Şimdi bu ayetlerden bazılarına kısaca bir goz atalım.
1- Allah Teala şoyle buyuruyor: "Onlardan birine olum gelince: "Rabbim! Beni geri cevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş işlerim" der. Hayır; bu, onun soylediği bir sozdur. Tekrar diriltilecekleri gune kadar arkalarında geriye donmekten onları alıkoyan bir berzah (engel) vardır." (110)
Her ne kadar, İslam mufessirleri icerisinde bu ayette gecen berzah kelimesini, sadece olen insanın tekrar dunya hayatına donmesine, ya da mahşer gununden once kıyamet alemine intikal etmesine mani olan bir engel olarak tefsir edenler olmuşsa da, ancak İslam mufessirlerinin buyuk bir coğunluğu, bu ayetin olumden sonra başlayıp mahşer gunune kadar devam edecek olan berzah hayatına delalet ettiğini savunmuşlardır.
Birinci grup mufessirlere; Zemahşeri'yi, Fahri Razi'yi ve Ebu-s Suud El- İmadi'yi ornek olarak zikredebiliriz.
Zemahşeri bu konuda şoyle yazıyor: "Bu ayette gecen berzah kelimesinden maksat, mahşer gunune kadar, insanın dunya hayatına geri donmesine mani olan engeldir." (111)
Ebu-s Suud ise şoyle diyor: "Berzah, kıyamet gunune kadar, olen insanların geri donmelerine mani olan engeldir. Bu, insanları tekrar dunya hayatına donmekten busbutun meyus kılmak demektir. Kıyamet gunu ise, donuş dunya hayatına değil, ahiret hayatına olacaktır." (112)
İkinci gurup mufessirlere ise, Ehl-i Beyt mektebi mufessirlerinden Allame Seyit Muhammed Huseyin Tabatabai'yi, (El-Mizan tefsirinde) Tabersi'yi, (Mecme-ul Beyan tefsirinde) Ali bin İbrahim El- Kummi'yi, (Tefsir-ul Kummi'de) El Huveyzi'yi, (Nur-us Sakaleyn tefsirinde) Ehl-i Sunnet mufessirlerinden ise, İbn-i Kesir'i, (Tefsir-ul Kur'an-ul Azim'de) Şevkani'yi, (Feth-ul Kadir tefsirinde) İbn-ul Kayyim'i, (Er-Ruh adlı kitabında) Ebu Hayyan Endulusi'yi (Bahr-ul Muhit adlı tefsirinde) vs. ornek olarak zikredebiliriz.
Allame Muhammed Huseyin Tabatabai bu konuda şunları yazıyor: "Berzahtan maksat, kabir alemidir. O, insanın oldukten sonra kıyamet gunune kadar yaşadığı Misal Alemi denilen alemdir. Ayetin soz akışından bu anlaşılır. Şia kanalıyla Hz. Resulullah ve Ehl-i Beyt İmamları'ndan nakledilen mutevatir niteliğindeki hadisler ile Ehl-i Sunnet kanalından gelen hadisler de buna delalet ediyor." (113)
Ebu Hayyan Endulusi ise bu ayetin tefsiriyle ilgili olarak şunları yazıyor: "İnsanın olumuyle kıyamet gunu tekrar diriltilmesi arasında gecen surece istiare olarak, berzah ismi verilmiştir." (114)
İbn-ul Kayyim ise konu hakkında şoyle yazmıştır: "Kabir azabı ve mukafatı berzah azabı ve mukafatının ismidir. Bu ise dunya ile ahiret arasında olacaktır. Allah Teala "Tekrar diriltilecekleri gune kadar arkalarında geriye donmekten onları alıkoyan bir (berzah) engel vardır" buyurmaktadır." (115)
Ancak şunu belirtmeliyiz ki, her ne kadar Allame Tabatabai'nin belirttiği gibi, ayetin soz akışı berzah alemine delalet ettiğini acıkca ortaya koyuyorsa da, hatta biz birinci grup mufessirlerin goruşunu kabul edip ve ayette gecen berzah kelimesinin sadece engel manasını ifade ettiğini benimsesek bile, bu ayetin insan ruhunun olumden sonra tekrar dunyaya donmesine mani olan bir engel yuzunden dunyaya donemediğine delalet etmesinden, insan ruhunun oldukten sonra yok olup gitmediği ve varlığını surdurduğu anlaşılmaktadır. Zaten berzah aleminden maksat bundan gayri bir şey değildir. O halde bu ayet, her iki taktirde de berzah aleminin varlığına delalet etmektedir.
2- Allah Teala şoyle buyuruyor: "Onlar: "Rabbimiz! Bizi iki defa oldurdun, iki defa dirilttin. Biz de suclarımızı iti­raf ettik, buradan cıkmaya bir yol var mıdır?" derler." (116)
İslam uleması, Allah Teala'nın kafirlerin kıyamet gununde soyleyeceklerini buyurduğu bu ayette gecen tabirin berzah hayatına işaret ettiğini belirtmişlerdir.
Zira bu ayette, iki defa oldurulme ve iki defa diriltilmeden bahsedilmektedir. O halde, birinci oldurulme ile birinci diriltilme dunya hayatındaki oldurulme ile berzah hayatındaki diriltilmeye ve ikinci oldurulme ve diriltilme ise berzah hayatındaki oldurulme ile kıyamet hayatındaki diriltilmeye işaret etmektedir.
3- Allah Teala Nuh peygamberin kavmi hakkında şoyle buyurmuştur: "İşte gunahlarından dolayı suda boğuldular da, ateşe sokuldular ve Allah'a karşı kendilerine hicbir yardımcı bulamadılar." (117)
İslam uleması, bu ayetin berzah azabına delalet ettiğini belirtmişlerdir. Zira bu ayet, Nuh kavminin boğulmalarından hemen sonra ateşe sokulduklarını belirtmektedir. Bunu, ayette gecen boğulmayla ateşe sokulma arasında kullanılan "fe" harfinden ve ateşe sokulmanın muhakkak gercekleştiğini gosteren gecmiş zaman kipinin kullanılmasından anlıyoruz.
Zira, boğulduktan hemen sonra ateşe sokulmasaydılar, ilk once; "fe" harfi yerine sonra gercekleşeceğini ifade eden "summe" kelimesi kullanılırdı.
Saniyen; işin muhakkak olduğunu gosteren gecmiş zaman kipi yerine gelecekte gercekleşeceğini belirten gelecek zaman kipi secilirdi. O halde bu ayette gecen ateş kıyamet ateşi değildir. Kıyamet ateşinden once olan ateş ise, berzah ateşinden başka bir ateş değildir.
4- Allah Teala Firavun kavmi hakkında şoyle buyuruyor: "Onlar, sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet gelip cattığı gun ise, "Firavun'un adam­larını azabın en ağırına sokun"denir." (118)
Bu ayet, berzah aleminin varlığını gosteren ayetlerden bir diğeridir. Zira Allah Teala bu ayette Firavun kavminin sabah ve akşam ateşle cezalandırdıklarını kıyamet gununde ise, daha ağır bir azaba sokulacaklarını belirtmektedir.
O halde, onların sabah akşam cezalandırıldıkları ateş, kıyamet ateşinden once olan bir ateş olup, kıyamet ateşi ve azabına oranla daha hafif olan bir azap ve ateş turudur.
Sonra; bu ayette sabah ve akşamdan soz ediliyor. Oysa, kıyamet gununde bunların bir anlamı yoktur. Bu da, bu azabın kıyamet gununden once olan bir azap olduğunu gostermektedir.
5- Yine Allah Teala, gonderilen ilahi elcileri yalanlayan kavmine karşı cıkarak: "Ey Milletim! Gonderilen elcilere uyun. Sizden bir ucret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar. Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O'na doneceksiniz. O'nu bırakıp da ilahlar edinir miyim? Eğer Rahman olan Allah, bana bir zarar vermek isterse, o ilahların şefaati bana fayda vermez, beni kurtaramazlar. Doğrusu, o takdirde apacık bir sapıklık icinde olurum. Şuphesiz, ben Rabbinize inandım, beni dinleyin" diyerek, onları ikaz eden Al-i Yasin'in mu'min kişisinin kavmi tarafından şehid edildiğinde; Allah Teala'nın onu, "Cennete gir" diyerek mukafatlandırmasını ve onun ilahi nimetleri gorunce: "Keşke milletim Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını bilseydi!" (119) diyerek, oldukten hemen sonra sevincini ortaya koyması, bu mukafatlandırmanın kıyamet mukafatından once olduğunu ve bu ayette gecen cennetin kıyamet cennetinden once olan berzah cenneti olduğunu gostermektedir. İşte bu ayet de, berzah hayatını ispatlayan ayetlerden bir diğeridir.
6- Allah Teala'nın, Allah yolunda cihad ederken şehid duşenler hakkında nazil etmiş olduğu ayetler, acıkca berzah hayatının olduğunu kanıtlamaktadır.
Allah Teala şoyle buyurmuştur: "Allah yolunda oldurulenleri olu saymayın, bilakis Rableri katında diridir­ler. Allah'ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinc icinde rızklanırlar, arka­larından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendi­lerinin uzulmeyeceklerini mujde etmek isterler." (120)
Yine Allah Teala şehidler hakkında şoyle buyurmuştur: "Allah yolunda oldurulenlere "oluler" demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz." (121)
Bu ayetler, olumden sonra başlayan berzah hayatını ve o hayatta mukafatların olabileceğini acıkca belgelemektedir. Zira bu ayetlerde, şehidlerin Allah Teala'nın katında ilahi nimetlerden yararlanmakta olduklarını ve henuz dunya hayatında olan mu'min kardeşlerine, kendileri icin bir korku ve huznun soz konusu olmayacağını mujdelediklerini, ancak henuz dunya hayatında olan bizlerin bu hayatı algılamak imkanına sahip olmadığımızı ortaya koymaktadır.
Berzah hayatını ispatlayan başka ayetler de vardır. Ancak biz bu kadarıyla yetinip, berzah hayatına değinen hadislere de kısaca bir goz atmak istiyoruz.
Hadisler Işığında Berzah Hayatı
Berzah hayatıyla ilgili olarak, ister Ehl-i Beyt kanalından, ister Ehl-i Sunnet kanalından bir cok hadis nakledilmiştir. Onların tamamına burada yer vermemiz imkansızdır. Biz konuya ışık tutmak acısından sadece birkac hadise değineceğiz.
Hadisler, berzah alemindeki hayatı ceşitli eziyetler, huzunler, lezzetler ve sevinclerle karşılaştığımız uyku alemine benzetmişlerdir. İnsan berzahta dunyadaki bedenine benzer bir bedenle hayata devam edecektir. Eğer iyi amel sahibi ise ceşitli lezzetlerle karşılaşacak, aksi halde azap gorecektir.
Bu hususta İmam Cafer Sadık (a.s) şoyle buyurmuştur: "Allah Teala birinin ruhunu aldığı zaman, onu dunyada bulunduğu bedene benzer bir bedene koyar. Onlar orada yerler, icerler, aralarına yeni biri geldiğinde, onu dunyadaki şeklinden tanırlar." (122)
Başka bir hadiste de şoyle buyurmuştur: "Mu'minlerin ruhları birbirleriyle goruşup konuşurlar. Oyle ki insan, o Misali bedeni gorurse; "İşte o falan şahıstır" der." (123)
Yine Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a: "Berzah nedir?" diye sorulduğunda, İmam: "Berzah olumden kıyamete kadar devam eden bildiğiniz kabir alemidir(124) cevabını vermişlerdir.
İshak El-Cevzi diyor: "Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a: "Mu'minlerin ruhları nerededir?" diye sordum. İmam (a.s): "Mu'minlerin ruhları cennet evlerindedir. Cennetin yemeklerinden yer, iceceklerinden de icerler. Birbirlerini ziyaret eder ve: "Rabbimiz! Kıyameti getirip de bize va'de ettiğini gercekleştir" derler buyurdu.
Ben: "Peki, kafirlerin ruhları nerededir?" dedim. İmam (a.s): "Onların ruhları da cehennem odalarındadır. Onlar da onun yemeklerinden yer ve iceceklerinden icerler, birbirlerini ziyaret edip: "Rabbimiz! Kıyameti getirerek bize va'dettiklerini gercekleştirme" diye yalvarırlar buyurdu."(125)
Yine Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) berzah aleminin onemini şoyle beyan etmiştir: "Andolsun Allah'a ki, sizin icin korktuğum, sadece berzah aleminde meydana gelen olaylardır. Ama mahşer gunu bizim şefaatimiz size ulaşacaktır."(126)
Hz. İmam Ali (a.s)'dan nakledilen uzunca bir hadiste Hazret, berzah alemi hakkında şoyle buyurmuştur: "İnsan omrunun son gunu ve ahiret hayatının ilk gunu yetiştiğinde, kişi ihtizar halinde iken, o kimsenin malı, evlatları ve ameli tecessum bularak gozunun onune gelir. İhtizar halinde olan bu şahıs malına donerek: "Allah'a yemin olsun ki, seni kazanmak icin cok caba sarf ettim; şimdi soyle senden bana ne hayır vardır" der. Mal cevabında: "Kefenini benden al ve git" der. Sonra evlatlarına donerek: "Allah'a yemin olsun ki, sizin seveniniz ve koruyanınız idim; şimdi soyleyin bakayım bana ne hayrınız olacak" der. Onlar: "Biz seni mezara kadar uğurlar ve gomeriz" derler. Sonra ameline donerek: "Allah'a yemin olsun ki, senden yuz cevirirdim, sen bana cok yorucu ve ağır gelirdin. Şimdi senden bana gelecek hayır nedir?" diye sorar. Amel onun cevabında: "Sen ve ben Rabbine sunuluncaya kadar, kabirde ve kıyamet gununde seninle arkadaş olup yanında bulunacağım" der.
Eğer dunyadan gocen insan, Allah'ın dostlarından olur ise, ameli onun yanına, en guzel kıyafette olan guzel yuzlu, guzel kokulu bir insan şeklinde gelerek: "Seni butun uzuntu ve tehlikelerden kurtulmak ve cennet nimetleriyle mujdeliyorum. Hoş sefa geldin" der.
İhtizar halindeki o kişi ona: "Sen kimsin?" diye sorar. O, cevabında: "Ben senin guzel ve salih amellerinim" der.
Sonra boylece o insan dunyadan cennete gocer. O, kendine gusul vereni tanır ve acele etmesi icin ona yemin verir.
O cenaze mezara gomulduğu zaman, onun yanına iki melek gelir. Onlar kabir melekleridir. Tuyleri yerde surunur ayakları ise yere gomulur, sesleri şimşeğin sesi gibi korkunc, gozleri ise, yıldırımdan cıkan ışık gibidir. Ondan "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?" diye sorarlar. O, cevaplarında: "Rabbim Allah, Peygamberim Muhammed (s.a.a) ve dinim İslam'dır" der.
Bunun uzerine, o melekler ona dua ederek, Allah'tan onu sevdiği ve istediği şeyler uzere sabit kılmasını isterler. İşte Allah Teala'nın; "Allah, sağlam sozle iman edenleri hem dunya hayatında, hem de ahirette sapasağlam tutar" ayetinin anlamı budur.
Sonra, o kimsenin kabrini goz alabildiğine genişletir ve onun icin cennetten bir kapı acarlar ve ona: "Rahat bir şekilde, bir gencin bol nimet icerisinde uyuduğu gibi uyu" derler. İşte bu, Allah'ın şu va'didir: "O gun cennettekilerin kalacakları yer cok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek guzeldir." (127)
Ama eğer olen kimse, Allah'ın duşmanı olur ise, ameli onun yanına en kotu kokular icerisinde Allah'ın en cirkin bir yaratığı kılığında gelir ve: "Seni cehennem ateşiyle mujdelerim" der.
O adam da ona gusul verenleri tanır. Ancak onu mezara goturenlere onu geciktirmeleri icin yemin vermeye başlar.
Sonra o adam kabre bırakılınca, kabir melekleri gelerek onun kefenini acarlar ve ona: "Rabbin kim? Peygamberin kim? Dinin nedir?" sorularını yoneltirler. O, cevaplarında "Bilmiyorum" der. Bunun uzerine melekler ona: "Oğrenmedin ve hidayet olmadın ha!" diye hitap ederler ve demir bir topuzla ona oyle bir şekilde vururlar ki, yeryuzunde cinler ve insanlar dışındaki butun canlılar bundan korkar.
Sonra onun yuzune ateşten bir kapı acarlar ve ona "En kotu bir şekilde uyu" derler. O, oyle bir darlık icine duşer ki, kabrinin onu sıkması sonucu, o bir mızrak ve mızrak ucu gibi erir ve incelir. Bu sıkma sonucu beyni kulak ve tırnak kısmından dışarı fışkırır.
Sonra Allah yerdeki yılan, akrep ve haşereleri ona musallat eder. Kıyamet kopuncaya kadar bedenini ısırıp kopararak ona azap ederler. Bu donem o kadar zorlu bir donem olur ki, kıyametin bir an once koparak, bu zorluktan kurtulmasını arzu eder." (128)
İmam Zeyn-ul Abidin (a.s) şoyle buyurmuştur: "Kabir cennet bahcelerinden bir bahce veya cehennem cukurlarından bir cukurdur." (129)
Hz. Resulullah (s.a.a) şoyle buyurmuştur: "Sizden biri olduğunde sabah akşam kalacağı yerden ona sunulur. Eğer cennet ehli ise cennetten, eğer cehennem ehli ise cehennemden ona sunulur ve ona: "Bu Allah seni kıyamette tekrar diriltinceye kadar kalacağın yerdir" denilir." (130)
Buna gore berzah alemi, insanın olumden sonra kıyamete kadar dunyadaki bedenine benzer bir bedenle icinde bulduğu ve durumuna gore, zevk-u safa veya ceşitli eziyetler cektiği bir alemdir.
Kabir Suali
Ehl-i Beyt İmamları'ndan bize ulaşan rivayetlere gore, insanoğlu kabre konduğu zaman Nekir ve Munkir isminde iki sorgu meleği ona gelip, akide ve inanc esaslarından, Ehl-i Beyt'in velayet ve sevgisinden, hatta bazı rivayetlerde olduğu gibi, omrunu hangi yolda sona erdirdiğinden, mal varlığını hangi yoldan kazanıp ve nerede harcadığından soracaklardır. Eğer gercek inananlardan ise, sorulara Allah'ın izniyle doğru cevap verip onun rahmet ve nimetine kavuşacaktır. Aksi takdirde sorulanlara cevap veremeyecek ve azaba ducar olacaktır.
Kabir sualinin kesin olacağı ile ilgili İmam Cafer Sadık (a.s) şoyle buyurmuştur: "Kim uc şeyi inkar ederse bizim şialarımızdan (takipcilerimizden) değildir:
1- Peygamber efendimizin Miraca gitmesini
2- Kabir sualini
3- Biz Ehl-i Beyt'in kıyamet gunundeki şefaatini." (131)
Kabirde (Berzahta) Nelerden Sorulacağız?
İmam Zeyn-ul Abidin (a.s) her Cuma gunu Medine'de Peygamber'in camiinde, kabirde insanoğlunun nelerden sorgulanacağına değinerek, halka şoyle nasihat ediyordu: "Ey insanlar! Takvayı secin cunku donuşunuz Allah'adır. Burada iyilik etmiş olan herkes orada iyiliği kendi karşısında bulacak, kotu amel işlemiş olan herkes orada kotuluğu kendi karşısında bulacak ve kotu amel işlemiş olan kimse kendisi ile ameli arasında uzun bir mesafenin olmasını dileyecektir.
Allah sizleri cetin bir azapla uyarıyor. Ey insanoğlu! Ne yazık ki sen gaflettesin, ama senden gafil değiller; olum her şeyden daha hızlı varıp seni arayacak ve nihayet seni bulacaktır. Sanki o an gelip catmış, olum meleği senin ruhunu almış, tek başına kabir evine gelmiş ve soru melekleri zor bir sorgulama ve imtihan icin yanına varmışlardır.
Onlar; ilk olarak taptığın Allah, sana gonderilen peygamber, bağlandığın din, okuduğun kitap, velayetini secip emrine uyduğun imam hakkında, daha sonra da omrunu hangi yolda harcadığından ve mal varlığını nasıl kazanıp, nerede harcadığından soracaklar.
O halde sorgulanmadan once dikkatli ol, cevaplamaya hazırlan. Eğer imanlı ve takva ehli isen, kendi dinini iyi tanımış, gercek ve hak imamlara uymuş isen, Allah dostlarını sevmiş isen, Allah dilini hakkı soylemeye acacak, seni cennetle ve kendi rızasıyla mujdeleyecek, melekler nimet ve rızk ile seni karşılamaya gelecekler. Aksi halde dilin tutulacak cevap veremeyeceksin ve ateş sozunu sana verecekler, azap melekleri seni konuklamak icin ateşle sana doğru gelecekler." (132)
İmam Cafer Sadık (a.s) şoyle buyurmuştur: "Kabirde beş şeyden soracaklar: "Namaz, zekat, hac, oruc ve biz Ehl-i Beyt'in velayetinden." (133)
Berzahta Kimler Sorguya Cekilecekler?
Kabir aleminde sorguya cekilecek olan guruplar şunlardır:
1- İman ehli olanlar
2- Kafir olanlar
Bu iki grubun arasında yer alan mustazafların durumunu belirlemek ise kıyamet gununde Allah Teala'ya aittir.
Ebu Bekir Hazremi diyor ki; "Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s): "Kabirde sırf iman ve sırf kufr sahipleri sorguya cekilecektir" buyurdu. Ben: "Peki, diğer insanların durumu ne olacaktır?" deyince, İmam (a.s): "Onlardan gecilir" buyurdu."(134)
Kabirdeki sorgu ve sualden sonra, ehli takva olanlar cennet mujdesi, kafir olanlar ise azapla karşılaşacaklar.
Nitekim Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şoyle buyuruyor: "Eğer o (olen kişi), yakın kılınanlardan (mukarrep olan) ise, bu durumda rahatlık, guzel rızk ve nimetlerle donatılmış cennet onundur. Ve eğer ashab-ı yeminden (amel defterleri sağ ellerine verilenlerden) ise, artık ashab-ı yeminden selam sana. Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise, artık onun icin de ala bildiğine kaynar sudan bir şolen vardır. Ve cılgınca yanan ateşe bir atılma da." (135)
Bu ayet-i kerimeden de anlaşıldığı uzere, Allah Teala inkarcıları ve hakikati yalanlayanları cehennem ateşine sokacaktır. Onemli bir hakikat olan Ehl-i Beyt İmamlarını inkara kalkışanlar da aynı akıbete ducar olacaklardır.
Yunus isminde bir ravi şoyle diyor: "İmam Rıza (a.s)'ın huzuruna vardığımda, Hazret bana donerek: "Ali bin Hamza vefat etti" dedi. Ben: "Ey Peygamber oğlu! Evet oyledir" dedim. İmam: "O cehenneme dahil oldu" buyurunca, ben irkildim ve korktum. İmam nedenini şoyle acıkladı: "Kabir aleminde ona İmam Musa Kazım (a.s)'dan sonra imamından sorduklarında "tanımıyorum" deyip inkara kalkıştı, dolayısıyla kabri ateşle doldu." (136)
Ali bin Hamza İmam Rıza (a.s)'ın imametini kabul etmeden dunyadan giden bir şahıstır.
Hz. Resul (s.a.a) şoyle buyurdular: "Allah'ın Nekir ve Munkir isminde iki meleği vardır. Kabirde, olen şahıstan, Allah'ından, Peygamber ve imamından soracaklar. Hakkıyla cevap verebildiyse cennet meleklerine teslim olunacaktır. Ama eğer o olen şahıs dili tutulup cevap vermezse azap meleklerine teslim edeceklerdir." (137)
Kummi tefsirinde Zureysi Kennasi'ye istinaden şoyle yazıyor: "Zureysi şoyle rivayet etti: İmam Muhammed Bakır (a.s)'a: "Canım sana feda olsun, bana, Allah'ı ve Peygamberi'ni tanıyan, ama gunahkar olan ve sizin velayet ve imametinizden haberdar olamayanların durumlarını, acıklar mısınız?" dedim. İmam şoyle buyurdular: "Bu durumda olanlar kabirlerinde kalacaklar. İşlerinde salih amel sahibi olup da biz Ehl-i Beyt'e duşmanlık etmeyenler icin, cennetin kapılarından bir kapı yuzlerine acılacaktır, oradan Allah'larına kavuşana kadar, bir ceşit rahatlık esintisinden istifade edeceklerdir. Allah onları iyi ve kotu amellerine gore hesaba cekecektir. Ve bunlar hesapları Allah'a ait olan guruplardandır. mustazafların, akılsızların, cocukların, buluğ cağına girmeyen Musluman cocuklarının durumları da Allah'a aittir." (138)
İmamın bunların durumları Allah'a aittir buyruğu aşağıda zikredilen ayeti kerimeye işarettir:
Kur'an-ı Kerim şoyle buyuruyor: "Diğer bir kısmın da, durumları Allah'a aittir. Ya, azap eder veya tevbelerini kabul buyurur, Allah alim ve hekimdir." (139)
Kabir Sıkması
Berzah aleminde karşılaşacağımız ikinci bir husus da kabir azabı ve sıkmasıdır. Bu konu Ehl-i Beyt İmamları'nca bircok hadislerde beyan olunmuştur.
Ebu Besir diyor, Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a: "Hic kabir sıkmasından kurtulan olur mu?" diye sordum. İmam (a.s): "Ondan Allah'a sığınırım, cok az kimse ondan kurtulur" (140) buyurdu.
Kabir sıkması ve azabı bazıları icin yaptıklarının cezası olarak şiddetli olabilir. Ama bazıları icin hafif olacaktır. Bu onların gunahlarına oranla değişecektir.
İmam Cafer Sadık (a.s) Allah'ın Resulunden naklen şoyle buyurdular: "Kabir sıkması, imanlı kişiler icin, israf ettikleri ilahi nimetlere karşılıktır." (141)
Kabir Sıkmasının Nedenleri
Ehl-i Beyt kanalından ulaşan hadislerden anlaşılıyor ki, kabir sıkması en cok şu aşağıda saydığımız amellerden dolayıdır:
1- Namazı hafife almak
2- Zor durumda kalan mazlumun (cağırdığı halde) yardımına koşmamak
3- Gıybet etmek
4- Soz dolandırmak
5 Ayak ustu idrar etmek ve idrarın sıcrayan damlalarından kacınmamak
6- Kendi helalının (hanımının)doğal isteklerine olumlu cevap vermemek
7- Aile fertlerine karşı iyi ahlaka sahip olmamak
8- İlahi nimetleri israf etmek. (142)
Ders Verici Bir Oyku
Peygamberi Ekrem (s.a.a)'in buyuk ashabından biri olan Sa'd bin Muaz vefat ettiğinde Allah'ın habibi Sa'd'in cenazesi yıkandıktan sonra, bizzat kendi mubarek elleriyle cenazenin bir tarafından tuttular ve gomuleceği yere kadar geldiler. Sa'd'in bedenini kabre koyup, ashabın yardımıyla bizzat kendisi kabrin uzerini ortup sağlamlaştırdılar ve Resul-i Ekrem (s.a.a) defin esnasında şoyle buyurdular:
"Biliyorum, Sa'd'in kefeni ve bedeni curuyecektir. Ama Allah işini iyi ve sağlam yapan kulunu sever, bunun icin ben de kabrin uzerini ve icini sağlam yaptım."
Sa'd'in annesi, Hazret'in oğlunun cenazesine gosterdiği ilgi ve yakınlığı gorunce: "Ey oğlum! Cennet sana afiyet olsun" dedi.
Peygamberi Ekrem (s.a.a) Sa'd'in annesinin boyle guvenli konuşmasını duyunca, şoyle buyurdular: "Ey Sa'd'in annesi! Oğlun hakkında cennet hususunda oyle kesin konuşma! Senin oğlun aile icerisinde haşin bir ahlaka sahip olduğu icin bu anda kabir sıkmasına ducar olmuştur." (143)
Ruhun Bu Dunya İle Olan Bağlantısı
İslam Peygamberi ve Ehl-i Beyt'inden bize ulaşan rivayetlere gore, olen kimsenin ruhu, tamamen bu dunyadan alakasını kesmiyor ve bazen yaşadığı eve donerek aile fertlerini izler.
İmam Cafer Sadık (a.s) bu hususta şoyle buyurmuştur: "Her mu'min ve kafirin ruhu oğle uzeri kendi dunyadaki ailesinin yanına geliverir. Mu'min olan ruh kendi ev halkının iyi amellerle baş başa olduğunu gorunce, Allah'a şukreder. Kafir ise kendi ev halkının iyi amele yoneldiklerini gorduğunde, hasret duyar."(144)
İshak bin Ammar dedi ki; "Hz. İmam Musa Kazım (a.s)'a: "Olen insan ailesini ziyaret eder mi?" diye sordum. İmam (a.s): "Evet ziyaret eder" buyurdu.
Ben: "Ne kadar bir surede ziyaret eder?" dedim.
İmam (a.s): "Derecelerine gore, cuma gunleri, ayda bir veya senede bir ziyaret eden olur. Olen insan bu ziyaretinde eğer ailesinin hayır amel yaptıklarını ve ferah icinde olduklarını gorurse sevinir, ama eğer onları kotu amel uzere bulur veya zorluklar icinde olduklarını gorurse uzulur" buyurdu. (145)
İlim ve tecrube yoluyla, ruhlarla irtibat sağlayan bilim adamları da ruhların bu dunya ile olan bağlantılarını savunmaktadırlar.
Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/muslumanlik-islamiyet/196692-berzah-alemi.html#ixzz1gWf9UJBg
MESUT BEKİR KOPDAĞI
BİLGİSAYAR BİLİMLERİ ARABİLİM TASARIMCISI
http://mesutbekirkopdagi.wordpress.com
__________________
Berzah alemi nedir?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Berzah alemi nedir?