Ulkemizde hemen heryerde gorduğum ve Peygamberimizin hic yapmadığı yada teşvik etmediği, dinimizde olmayan ceşitli ceşitli uygulamalar var. Bu yuzden bu yazıyı herkesle paylaşmak istedim. Once kendim, sonra sizler, inşallah bundan sonra yaptığımız Allah rızası icin olan amellerimizde, daha dikkat oluruz, neyi nicin yaptığımızı, Kur'an yada Peygamberimizin Sunnetinde boyle bir sevap kazanma yolunun gecip gecmediğini oğrenmeye calışırız...
BİD'ATLAR REDDEDİLMİŞTİR
171. Aişe radıyallahu anha'dan rivayet edildiğine gore, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
"Kim bizim bu dinimizde ondan olmayan bir şey ortaya cıkarırsa, o şey kabul edilmez."
Muslim'in bir rivayeti şoyledir:
"Kim bizim dinimizde olmayan bir şey yaparsa o merduttur, makbul değildir."
(Buhari, Sulh 5; Muslim, Akdiye 17,18. Ayrıca bk. İbni Mace, Mukaddime 2)
Acıklamalar
Bu hadis, İslam'ın en onemli temellerinden birini teşkil eder. Kitab ve Sunnet esasına dayanmayan her şey merdut, yani kabul edilemez niteliktedir. Boyle bir şey dinden sayılmaz ve batıl olarak adlandırılır.
Riyazu's-salihîn' in başlangıcında gecen "Ameller niyetlere goredir" hadisi, yaptığımız ibadetlerin ve işlerin sevap veya cezasında, kalbî bir amel olan niyetin onemini bize oğretmişti. Bu hadiste ise, ibadet ve taatler de dahil, yaptığımız her işin gorunuşte bile dine, Kur'an ve Sunnet esaslarına uyması gerektiği bize oğretilmiştir. Allah ve Resulu'nun izin vermediği hicbir şeyin dinden sayılmayacağını bu hadisin ozlu ifadesinden gayet acık bir şekilde anlamış oluyoruz.
Dinde aslı olmayan bir şeyin sonradan ortaya konulması, dinimizde "bid'at" diye adlandırılır. Esasen bir cok ayet-i kerime ve sahih hadis, bu veciz kelamda ifadesini bulmuştur.
Hz. Peygamber, bu hadisleriyle, dinde haddi aşıp ileri gidenlerin aşırılıklarını, batıl yollara sapıp dini tahrif edenlerin tahrifatını din olarak kabul etmemek gerektiğine dikkatimizi cekmektedir. Bunların her biri bid'at olarak nitelenmiştir.
Daha dindar olabilmek veya oyle gorunmek icin Kur'an'da ve Resul-i Ekrem'in sunnetinde bulunmayan birtakım ibadetler veya Allah'a yakın olmaya vesile sayılabilecek bazı ameller ortaya cıkartan kimse daha dindar değil, dine ilavelerde bulunan bir bid'atcidir. Kendisi ve yaptığı işi asla kabul edilemez. Bunun aksine, dinde bulunup da Kur'an ve Sunnet'e uygun olan ibadet ve amelleri yok sayan, noksanlaştıran veya değiştiren, boylece dini tahrif eden batıl ehli de bid'atcidir. Onlar ve amelleri merdut olup, asla kabul edilemez.
Bu husus, Peygamberimiz'in bir başka hadislerinden daha net bir bicimde anlaşılmaktadır. Cunku orada, sonradan ortaya cıkarılan her şeyin bid'at, her bid'atın da dalalet, sapıklık olduğu beyan buyurulmaktadır. Bid'at, Kur'an ve Sunnet'e dayalı bir temeli ve bu yonde ummetin uygulaması bulunmayan şeydir. Burada ise dinde delili olmaksızın ortaya konulan yenilikler anlamında kullanılmaktadır.
"Her bid'at dalalettir" sozu bir genelleme ifade etmekte ise de, İslam alimleri bu sozle ekseriyetin kastedildiği hukmune varmışlardır. Zira onlara gore bid'at, vacip, mendub, haram, mekruh ve mubah kısımlarına ayrılır.
Mesela gunumuz sistematiğine gore delilleri ortaya koyarak dinsizlere cevap vermek, islam'ı savunmak, teknik imkanlardan yararlanarak dini tebliğ etmek gibi gorevler vacip sayılır.
İlmî kitaplar yazmak, gunun şartlarına uygun okullar ve hizmet binaları yapmak menduptur.
Ceşitli yemekler, mahzuru bulunmayan yeni icad edilmiş icecekler kullanmak mubahtır.
Haram ve mekruhların neler olduğu İslam'ı oğreten kitaplarda, ozellikle fıkıh eserleri ve ilmihallerde etraflıca belirtilmiştir.
Dinimiz, ferdin ve toplumun yararına olan şeyleri yasaklamamıştır. Helalleri ve haramları acıklamış, icma, kıyas ve ictihadı serbest bırakarak, Kur'an ve Sunnet'in naslarına aykırı olmamak şartıyla, kıyamete kadar ortaya cıkabilecek her konuya karar verme imkanı, yetki ve selahiyetini alimlerle, onlara başvuracak yoneticilere bırakmıştır.
Bid'at konusu, islam alimlerinin her asırda ciddiyetle uzerinde durdukları bir konu olmuştur.
İ'tisam denilen, Kur'an ve Sunnet'e bağlanma konusuyla bid'at hep bir arada mutalaa edilegelmiştir. Cunku buraya kadar soylediklerimizden de anlaşılacağı gibi, Kur'an ve Sunnet'in devreden cıkarılması veya ihmal edilmesi, bid'atları doğurur ve onların yetişip gelişmesine zemin hazırlar. O halde bid'atlara engel olabilmenin yegane yolu, Kur'an ve Sunnet kulturunu yaygınlaştırmak, bunların hayat tarzı haline gelmesine zemin hazırlamaktır.
Din, Kur'an'a ve Allah Resulu'nun sunnetine uymak, ortaya cıkan problemlere Kur'an ve Sunnet'e uygun careler bulmak ve insanları cozumsuzluğe mahkum etmemek suretiyle hayatiyetini ve etkisini surekli kılabilir. Ozellikle hadiste gecen "dinde olmayan şey" ifadesi, Kur'an ve Sunnet'e aykırı olmayan îcadların, yasaklanmış bid'atlardan sayılmayacağına işaret kabul edilebilir. Cunku bir cok yeni icad vardır ki, bunlar fıkhen zarurî ihtiyaclardan bile sayılır olmuştur.
Oyle ise bid'atı nasıl algılayacağız?
İmam Şafiî: "Kitab'a, Sunnet'e, icmaa ve sahabenin yoluna muhalif olan her şey, saptırıcı, kotu bir bid'at; bunlara muhalif olmayıp hayra yonelik şeyler de iyi ve guzel bir bid'attır" demektedir. İşte iyi bid'at (el-bid'atu'l-hasene) ve kotu bid'at (el-bid'atu's-seyyie) denilmesinin sebebi budur. Şafiî'nin delili ise Hz. Omer'in sahabe-i kiramın camide cemaatle teravih namazı kılmalarını, "bu ne guzel bid'at" diyerek tasvib etmesine dayanmaktadır.
Sahabîler, Peygamber Efendimiz'in zamanında olmayan pek cok işler yapmışlar, onlara cevaz vererek kabulu hususunda icma etmişlerdir. Hz. Ebu Bekir zamanında Kur'an'ın bir mushaf halinde toplanması, Hz. Osman'ın zamanında nushaların coğaltılarak ceşitli bolgelere gonderilmesi en cok bilinen orneklerin başında gelir.
Daha sonraki donemlerde nahiv, feraiz, hesap, tefsir, isnada dayalı soz ve hadis metinlerinin tamamının yazılmasına yonelik calışmalar da bunun orneklerinden bir kacıdır. Bunları bid'at olarak isimlendirsek bile, kotu ve merdut oldukları soylenemez. Cunku ilmin muhafazası, yayılması ve sonraki nesillere intikali bu sayede olmuştur.
Konuyu zamanımıza kadar getirmek, basın yayın organlarını, bunların basıldığı modern baskı tesislerini, diğer iletişim vasıtaları ile, askerî ve sivil alandaki butun gelişmeleri bu tavır ve tarz icinde ele almak zorundayız. Bunların bulunduğu bir dunyaya ayak uydurmayanların yaşama şansı ve hayat hakkı da olmaz.
Aynı şekilde, evlerimizin yapı tarzından, icinde ihtiyac duyduğumuz malzemeye varıncaya kadar bir cok eşya, zamana, mekana ve coğrafyaya gore farklılıklar gosterir.
O halde bid'atlerin alanı, yani kotu karşılanan, yasaklanan ve haram olan, sahibini bazı kere iman dairesinin dışına cıkartan bid'atların alanı, itikad, amel ve muamelat gibi sınırları Allah ve Resulu tarafından cizilmiş, helal ve haramlığı belirlenmiş sahalardır. Bu hudutları aşanlar ve bunlara aykırı davrananlar bid'at cıkarmış olurlar. Bu tur bid'at ise merduttur, yani kesinlikle kabul edilmez.
İşte bu sebeblerden dolayı, itikadî mezhepleri Ehl-i Sunnet ve'l-cemaat ve Ehl-i bid'at ve'd dalalet olarak adlandırmışlardır. Akaid kitaplarımız, hangi inanc sapmalarının bid'at ve dalalet olduklarını delilleriyle birlikte acıklar. Fıkıh kitaplarında da bid'at sayılan ibadet ve muamelat turlerine işaret edilir.
O halde bid'atları, gunluk hayatımızda kullandığımız basit anlamıyla algılamak doğru bir yaklaşım ve anlayış sayılmaz.
Hadisten Oğrendiklerimiz
1. Bu hadis, İslam'ın en buyuk temellerinden birini teşkil eder. Bu temel, Kur'an ve Sunnet'e aykırı olarak sonradan ortaya cıkan her inanc, ibadet ve muamelatın kabul edilemez oluşudur.
2. Sonradan ortaya cıkan bir takım îcadlar ve ihtiyaclar, Kur'an ve Sunnet'e aykırı bir ciheti olmadıkca, merdut olan bid'atlar sınıfından sayılmaz.
3. Bid'at, hasene (iyi) ve seyyie (kotu) olmak uzere ikiye ayrılır. Kur'an, Sunnet, icma ve sahabe yoluna aykırı olmayanlar iyi, aksi olanlar kotu diye adlandırılır.
4. islam alimleri bid'atları, vacip, mendup, mubah, haram ve mekruh olmak uzere beş kısımda ele almışlardır. Savaş aletleri îcadı, zamanın şartlarına uygun kuvvet hazırlamak vaciptir. Universiteler, enstituler kurmak, ilmî kitaplar hazırlayıp basmak, ilmi yaymak, insanlara oğretmek, okul binaları yapmak gibi şeyler mendup ve makbuldur. Helal olan şeyleri yeyip icmek mubahtır. Haram ve mekruh ise dinimizce tayin ve tesbit edilmiştir.
5. Bid'atı îcat eden de, onun yolunda ve izinde giden de aynı şekilde gunahkardır.
http://www.enfal.de/hadisler/bidat.htm
__________________
-- Her Musluman Bilmeli --
Dini Bilgiler0 Mesaj
●19 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- -- Her Musluman Bilmeli --