
Gercek manada tevekkul sahibi olanlar ne babalarına ne evlatlarına ne servetlerine ne de hunerlerine guvenirler>>
Semerkand Dergisi / Mukerrem Mete / Kasım 2011 / 155. sayı
Gercek manada tevekkul sahibi olanlar ne babalarına ne evlatlarına ne servetlerine ne de hunerlerine guvenirler. Onlar hangi halde olurlarsa olsunlar, butun işlerini sadece Allah'a havale ederler.
"Deveni once sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a tevekkul et" sozunu duymuşuzdur. Aslında bu soz bir hadis-i şeriftir. "Devemi serbest bırakıp Allah'a tevekkul etsem olur mu?" diye soran bir sahabiye Allah Rasulu s.a.v.'in verdiği cevaptır. (Tirmizî

Sebepler bir şeyin gorunurdeki nedenleridir. Hamuru kızgın fırına koymak ekmeğin pişmesinin sebebidir. Tevekkul ise, gerekli gişimleri yapmakla birlikte sonuclar hususunda sadece Allah'a guvenmek, her şeyin ilahî takdirle gercekleştiğine inanmaktır.
İmam Gazali rh.a. tevekkulu şoyle acıklar:
"Tevekkul, ihtiyac halinde Allah TealÂ'ya dayanmak, zaruret halinde Allah'a guvenmektir. Başa bir musibet geldiğinde gonul rahatlığı ve kalp huzuruyla Allah'a bağlanıp metanet gostermektir. Rabbine tevekkul edenler, başlarına gelen her şeyin Allah'ın takdiriyle meydana geldiğini bilirler. Kendilerini o sıkıntılardan kurtaracak butun sebepler de yine her şeyi kudretiyle yaratan Yuce Yaratıcı'nın hukmu altındadır.
Gercek manada tevekkul sahibi olanlar ne babalarına ne evlatlarına ne servetlerine ne de hunerlerine guvenirler. Onlar hangi halde olurlarsa olsunlar, butun işlerini sadece Allah'a havale ederler, başka hicbir guce ve merciye guvenip dayanmazlar."
Velilerden tevekkul tarifleri
Allah dostları tevekkulu şu şekillerde tarif etmişlerdir:
Sehl bin Abdullah Tusterî rh.a.:
"Tevekkul Hz. Peygamber s.a.v.'in hali ve ahlÂkıdır. Calışıp kazanmak Rasulullah s.a.v.'in sunnetidir, peygamberin yolundan gitmek isteyen sunnetini terk etmesin."
İbn Mesrûk rh.a.:
"Tevekkul, ilahi kaza ve hukumlere itirazsız teslim olmaktır."
Ebu Bekir Zekkak rh.a.:
"Tevekkul, sadece icinde bulunulan gunun gecim derdine duşmek, yarın duşuncesini kalpten silmektir."
Ebu Ali DekkÂk rh.a.:
"Yuce Allah'ın verdiği rızıktan bir hırs ve tamah gostermeden yemek icmektir."
Hallac-ı Mansur rh.a.:
"Gercek tevekkul sahibi olan kimse, bulunduğu beldede kendisinden daha muhtac biri varken orada bir şey yemez."
Sebepleri gozetmek
İmam-ı Rabbanî k.s. gercek tevekkulun aslında sebepleri gozetmek olduğunu şoyle acıklar:
"Peygamberler sebepleri gozetirlerdi. Buna rağmen işlerini Allah'a ısmarlamayı da ihmal etmezlerdi. Nitekim Yakup a.s. goz değmesinden korkarak oğullarına şu nasihatte bulunmuştu:
'Ey oğullarım! Şehre hepiniz aynı kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin.' (Yusuf, 67)
Hz. Yakub a.s. burada sebepleri dikkate alırken işini Allah'a ısmarlamaktan da geri kalmamıştır. Nasihatinin devamında şoyle demiştir:
'Ama Allah'tan (gelecek) hicbir şeyi sizin uzerinizden savamam. Hukum ancak Allah'a aittir. Ben yalnız O'na dayandım. Tevekkul edenler yalnız O'na dayansınlar.' (Yusuf, 67)
Sonunda Allah Teal Hz. Yakub a.s.'ın bu marifetini doğru ve guzel bularak onu kendisine nisbet etmiştir:
'...Şuphesiz o ilim sahibiydi. Cunku ona biz oğretmiştik.' (Yusuf, 68)
Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak, Peygamberimiz s.a.v.'e hitap ederken sebeplerin aracılığına işaret etmiş ve şoyle buyurmuştur:
'Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olanlara Allah yeter.' (Enfal, 64)
Sebeplerin tesiri konusuna gelince, Allah TealÂ'nın bazen sebeplerle tesir yaratması ve boylece sebeplerin tesir icra etmesi mumkundur. Bunun gibi bazen de tesir yaratmaması ve caresiz sebeplerin hicbir tesir gostermemesi de mumkundur. Nitekim biz gunluk hayatta ikisine de şahit olmaktayız.
Başvurduğumuz sebepler bazen sonuc verirken bazen vermemektedir. Sebeplerin tesirini kokten inkÂr etmek kuru bir inattır. Bu bakımdan sebeplerin etkisini kabul etmek gerekir. Fakat bununla birlikte sebebin tesiri, tıpkı sebebin kendisi gibi Allah'ın yaratmasıyla var olmuştur. Fakirin bu konu hakkındaki goruşu işte bundan ibarettir. Allah en iyi bilendir.
Bu acıklamalardan anlaşıldı ki, sebeplere sarılmak bazı kıt goruşlulerin iddia ettiği gibi tevekkule engel değildir. Hatta sebeplere sarılmanın hakiki tevekkul olduğunu soyleyebiliriz."
Tevekkulun dereceleri
Ebu Ali Dekkak rh.a. tevekkulun uc derecesi olduğunu soylemiştir:
"Tevekkulun dereceleri sırasıyla tevekkul, teslimiyet ve tefvîzdir. Tevekkul eden kimse, Allah'ın vaadine guvenir. (Rızkını Allah'tan bekler.) Teslimiyet sahibi halini Allah'ın bilmesiyle yetinir. Tefvîz sahibiyse Allah'ın her hukmune razı olur."
Tefvîz halinin en guzel orneklerinden biri Hz. İbrahim a.s.'ın ateşe atılırkenki halidir. Hz. İbrahim a.s. ateşe atıldığı zaman, daha havadayken Cebrail a.s. kendisine gelerek,
"Herhangi bir ihtiyacın var mı?" diye sordu. Allah'ın peygamberi,
"Sendense hayır!" dedi. Cebrail a.s.,
"Oyleyse Rabbinden kurtulmayı dile!" deyince, İbrahim a.s.,
"İstememe ne gerek var. O'nun benim halimi bilmesi bana yeter!" diye cevap verdi.
Sebeplere en iyi şekilde sarılanların da, tevekkulu en guzel gozetenlerin de başında peygamberler gelir. Bize duşen de peygamberleri ornek almaktır. Onların calışmaları, beklentileri, sevincleri, uzuntuleri hep Allah rızası icindi. Yuce Rabbimiz onların guzel ahlÂkını bize sevdirsin.
__________________