(28) Arefe Gunu Oruc Tutmak!

(59) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma), Ummu Fadl’dan rivayet ederek şoyle dedi:
“Bazı insanlar arefe gunu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in oruc tuttuğu hususunda Ummu Fadl’ın yanında ihtilaf ettiler. Bazısı; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) orucludur dedi, bazısı da oruclu değildir! dedi.
Ummu Fadl dedi ki:
−Bunun uzerine ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e Arafat’ta vakfe yaparken bir bardak sut gonderdim, o da bu sutu icti.”
Buhari 1658, Muslim 1123/110, Ebu Davud 2441, Ahmed 6/340
(29) Arafat’ta Vakfe

(60) Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Kureyş ile Kureyş’in dininde olan muşrikler cahiliye devrinde Muzdelife’de vakfe yaparlardı. Bunlara Ahmes ismi verilirdi. Bunlardan başka olan Arap hacıları ise Arafat’ta vakfe yaparlardı. İslam gelince Allah, Nebisine Arafat’a gitmesini, sonra orada vakfe yapmasını, bundan sonra da oradan donmesini emretti. İşte bu, Allah’ın:
“Sonra insanların donduğu yerden siz de donun...” Bakara Suresi 198. ayetteki kavlidir.”
Buhari 4214, Muslim 1219/151, Ebu Davud 1910, Nesei 3012, Tirmizi 884
(61) Urve şoyle dedi:
“İnsanlar cahileye devrinde KÂbe’yi cıplak olarak tavaf ederlerdi, bundan ancak Ahmesler mustesna idiler. Ahmesler ise Kureyş ile onun doğurduğu diğer kabilelerden ibaretti. Bu Ahmesler diğer insanlara Allah rızası icin odunc elbiseler verip sevap umit ederlerdi. Erkek erkeğe elbise verir, bu odunc elbiseyi alan kişi de aldığı bu elbise ile tavaf ederdi.
Kadın kadına elbise verir, o da elbiseli olarak tavaf yapardı. Ahmes fertlerinden birinin elbise vermediği kişi ise KÂbe’yi cıplak olarak tavaf ederdi. Diğer insan toplulukları, Arafat’tan ifada yaparlardı; Ahmes ise Muzdelifeden ifada yaparlardı.
Hişam dedi ki:
Bana babam Urve bin Zubeyr, Aişe (Radiyallahu Anha)’dan haber verdi. Şu:
“Sonra insanların donduğu yerden siz de donun...” Bakara 198. ayeti bu Ahmesler hakkında inmişti.
Dedi ki:
–Onlar cemden yani Muzdelife’den ifada yapıyorlardı, bu ayetle Arafat’a goturulduler oraya gitmekle emrolundular.”
Buhari 1588, Muslim 1219/152
(30) Arefe Gunu Hutbe ve Namaz

(62) Salim (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Abdulmelik bin Mervan, Irak valisi Haccac’a onu hac emiri yaptığında hac amellerinde Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma)’ya muhalefet etme diye mektup yazdı.
Salim dedi ki:
−Babam Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) ben onunla beraber olduğum halde Arefe gunu guneş tam ortadan meylettiği zaman Arafat’a geldi ve Haccac’ın perdeli cadırının onunde yuksek sesle bağırdı.
Haccac uzerinde sarı boyalı bir maşlah olduğu halde cadırdan cıktı ve:
−Ne var ya Eba Abdurrahman! dedi.
Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma):
−Eğer sunnete uymak istersen şimdi hutbe vaktidir yuruyun! dedi.
Haccac:
−Bu saatte mi? dedi.
Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma):
−Evet, dedi.
Haccac:
−Beni bekleyin başımı yıkayayım sonra cıkarım dedi. Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) devesinden indi ve Haccac cıkıncaya kadar bekledi. Haccac cıktı babamla benim aramda yurudu.
Ben Haccac’a:
−Eğer sunnete uymak istersen hutbeyi kısa tut vakfeyi cabuk yap! dedim. Bunun uzerine Haccac, Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma)’ya bakmaya başladı. Babam Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma), Haccac’ın mutereddit bakışlarını gorunce Salim doğru soyluyor dedi.”
Buhari 1583, Malik 1/399, Begavi 1932
(63) Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah Muzdelifeden gecip Arafat’a geldi. Cadırını Nemirede kurulmuş halde buldu ve oraya indi. Guneş batıya meyledince Kasvanın getirilmesini emretti. Kendisi icin Kasvanın uzerine semeri kondu. Sonra Arafat vadisinin ortasına geldi. Orada insanlara bir hutbe irad ederek şunları soyledi:
‘Şuphesiz kanlarınız ve mallarınız, bu beldenizde, bu ayınızda bu gununuzun haramlığı gibi sizlere haramdır! Dikkat ediniz! Cahiliye işlerinden olan her şey ayaklarımın altındadır, lağv edilmiştir! Cahiliye devrinde gudulen kan davaları da kaldırılmıştır! Kan davalarımızdan ilk kaldırdığım kan davası Rebîa bin el-Haris’in kan davasıdır. O Sa’d oğullarında cocuğu icin sutannesi aramakta iken Huzeyl onu oldurmuştu.
Cahiliye faizi de kaldırılmıştır! Faizlerimizden ilk kaldırdığım faiz Abdulmuttalib bin Abbas’ın faizidir! O tamamıyla gecersiz kılınmıştır! Kadınlar hakkında Allah’tan korkun! Cunku sizler onları Allah’ın emanı ile aldınız ve ferclerini Allah’ın kelimesiyle helal kıldınız! Sizin onlar uzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız kimselere doşeklerinizi ciğnetmemeleridir!
Eğer bunu yaparlarsa onları hafifce dovun! Onların sizin uzerinizdeki hakları da maruf yonuyle yedirilmeleri ve giyindirilmeleridir! Ben size oyle bir şey bıraktım ki eğer ona sıkı tutunursanız ondan sonra asla dalalete duşmezsiniz! O, Allah’ın Kitabıdır. Sizler benden sorulacaksınız! O vakit ne diyeceksiniz?’
Sahabeler:
−Senin tebliğ edip vazifeyi ifa ettiğine ve nasihat eylediğine kesin şehadet ederiz! dediler. Bunun uzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şehadet parmağını semaya doğru kaldırıp insanlara gostererek uc defa:
−‘Şahit ol ya Rab! Şahit ol ya Rab!’ buyurdu...”
Muslim 1218/147, Ebu Davud 1905, Nesei 2711, İbnu’l-Carud 465, İbni Mace 3074, İbni Hibban 3944, Ahmed 14447, AlbÂnî İrva 1017
(64) Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“…Sonra ezan okuttu, sonra kamet ettirdi ve oğle namazını kıldırdı. Sonra yine kamet ettirdi ve ikindi namazını kıldırdı. Bu iki farz arasında başka namaz kılmadı. Sonra Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) devesine bindi vakfe yerine geldi...”
Muslim 1218/147, Ebu Davud 1905, Nesei 2711, İbnu’l-Carud 465, 469, İbni Mace 3074, İbni Hibban 3944, Beyhaki 8827, Ahmed 14447, AlbÂnî İrva 1017, 1120
(65) Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dişi devesi Kasvanın karnına kaya parcaları değmeye başlayıncaya kadar tepenin eteğine yanaştı. Yayalar topluluğunu onune aldı ve kıbleye dondu. Sonra guneş batıncaya kadar vakfe yapmaya devam etti. Sarılık biraz gidip kurs kaybolunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) UsÂme’yi terkisine bindirdi ve yavaş yavaş hareket etti...”
Muslim 1218/147, Ebu Davud 1905, Nesei 2711, İbnu’l-Carud 465, İbni Mace 3074, İbni Hibban 3944, Ahmed 14447
(31) Arafat’tan Donme ve Muzdelife’de Namazları Cem Etmek

(66) UsÂme (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Arafat’tan geriye hareket etti. Dağ yoluna girince inip su doktu. Ondan sonra abdest aldı, abdesti hafifti.
Ben:
–Namaz kılacak mısınız? ya Rasulallah! dedim.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Namaz onunde ileridedir’ buyurdu. Yine bineğine bindi. Muzdelifeye varınca indi ve abdest aldı. Bu kez tam ve kamil bir abdest aldı. Sonra namaza kamet getirildi ve akşam namazını kıldırdı. Ondan sonra her kes devesini kendi durağına cokertti. Sonra yatsı namazına kamet getirildi ve yatsı namazını kıldırdı. İki namaz arasında başka bir namaz kılmadı.”
Buhari 292, Muslim 1280/276, Malik 1/400, 401, Ebu Davud 1925, Darimi 2/58, İbni Hibban 1594, Tabarani Mucemu’l-Kebir 386, Beyhaki 5/122, Begavi 1937, Ahmed 5/208
(67) Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Muzdelife’de akşam ile yatsı namazlarını birleştirdi. Bu iki namazdan her biri bir kametle kılındı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ne bu iki namaz arasında ve ne de bunların ardından sunnet namazı kılmadı.”
Buhari 1593, Muslim 1288/287, Ebu Davud 1926, Nesei 3028
(32) Muzdelifeden Sabah Namazından Sonra Ayrılmak

(68) Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dişi devesi Kasvanın karnına kaya barcaları değmeye başlayıncaya kadar tepenin eteğine yanaştı. Yayalar topluluğunu onune aldı ve kıbleye dondu. Sonra guneş batıncaya kadar vakfe yapmaya devam etti. Sarılık biraz gidip kurs kaybolunca Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) UsÂme’yi terkisine bindirdi ve yavaş yavaş hareket etti. Kasvanın dizginini hayvanın başı semerin on tarafına değecek şekilde kısmış olduğu halde sağ eliyle işaret ederek:
−‘Ey insanlar! Sekînetle sekînetle’ diyordu. Kum tepeciklerinden her birine uğradıkca oraya cıkması icin Kasvanın dizginini biraz gevşetirdi. Nihayet Muzdelifeye geldi. Orada akşam ile yatsıyı bir tek ezan ve iki kametle kıldırdı. Aralarında hicbir sunnet namaz kılmadı. Sonra Rasulullah fecir vakti oluncaya kadar yattı. Sabah belli olunca bir ezan ve bir kametle sabah namazını kıldırdı. Sonra Kasvaya bindi. Oradan Meşaru’l-Hareme kadar geldi...”
Muslim 1218/147, Ebu Davud 1905, Nesei 2711, İbnu’l-Carud 465, İbni Mace 3074, İbni Hibban 3944, Ahmed 14447
(33) Zayıf Kimselerin Muzdelifeden Minaya Once Gelmeleri Caizdir

(69) Salim (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) ailesinin zayıf kişilerini once gonderir, onlar da geceleyin Muzdelifede Meşaru’l-Haramın yanında vakfe yaparlardı. Bildikleri zikirlerle Allah-u TeÂlÂ’yı zikrederlerdi. Sonra imamın Mina’da vakfe yapmasından ve oradan hareket etmesinden once Mina’ya donerlerdi. Onlardan kimi Minaya sabah namazı zamanı gelir, kimi de ondan sonra gelirdi. Mina’ya geldikleri vakit Akabe cemresine taşları atarlardı.
Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma):
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu zayıf kimseler icin ruhsat verdi derdi.”
Buhari 1595, Muslim 1295/304
(70) Abdullah bin Keysan şoyle dedi:
“Esma (Radiyallahu Anha) akşamla yatsı namazlarının cem edildiği gece Muzdelifeye indi ve kalkıp namaz kıldı.
Bir saat namaz kıldıktan sonra bana:
−Ey oğlum! Ay battı mı? dedi.
Ben:
−Hayır, dedim. Bunun uzerine bir saat daha namaz kıldı.
Sonra:
−Ay battı mı? dedi.
Ben:
−Evet, battı dedim.
Esma (Radiyallahu Anha):
−Oyle ise Minaya doğru hareket ediniz! dedi. Biz de hareket ettik. Nihayet cemre mevkiine gelip Akabe cemresine taş attı. Sonra Esma (Radiyallahu Anha), Mina’daki yerine dondu ve orada sabah namazını kıldı.
Ben kendisine:
−Ey hanım efendi! Biz meşru olan zamandan erken davrandık gecenin sonundaki karanlıkta geldik dedim.
Esma (Radiyallahu Anha):
−Ey oğlum! Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mahfeli kadınlar icin erken cemre taşlamalarına izin verdi dedi.”
Buhari 1599, Muslim 1291/297, Ebu Davud 819, Nesei 3050
(71) Aişe (Radiyallahu Anha) şoyle dedi:
“Biz Muzdelifeye indik. Sevde (Radiyallahu Anha), insanların izdihamından once kendisinin Minaya gitmesi hususunda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin istedi. Sevde (Radiyallahu Anha) iri yapılı ağır hareket eden bir kadındı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Sevde (Radiyallahu Anha)’ya izin verdi.
Sevde (Radiyallahu Anha) halkın izdihamından once Minaya gitti. Biz de sabaha kadar Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in yanında kaldık. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in hareket etmesiyle biz de hareket ettik. Yemin olsun, Sevde (Radiyallahu Anha)’nın Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den izin istediği gibi izin istemek bana kendisiyle en sevinilecek bir şeydi.”
Buhari 1680, Muslim 1290/193, Nesei 3049, İbni Mace 3027
(34) Kurban Kesmenin İlk Gununde ve Teşrik Gunlerinde Telbiye Getirmek

(72) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Usame Arafat’tan Muzdelifeye kadar Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in binitinin terkisinde idi. Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Muzdelife’den Mina’ya gelinceye kadar da Abbas’ın oğlu Fadl’ı binitinin terkisine aldı. Bunların her ikisi de, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiye etmeye devam ettiğini soylediler.”
Buhari 1465
(73) Kureyb şoyle dedi:
“Bana Abdullah bin Abbas, Fadl’ (Radiyallahu Anhuma)’dan Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Akabe cemresine ulaşana kadar telbiye etmeye devam ettiğini haber verdi.”
Muslim 1281, Buhari 1603, Ebu Davud 1815, Nesei 3081, Darimi 2/62, 63, Tirmizi 918, İbni Mace 3039, İbnu’l-Carud 476, İbni Huzeyme 2885, Beyhaki 5/112, Ahmed 1/210, 214, 383, AlbÂnî İrva 1098
(74) Abdurrahman bin Yezid şoyle dedi:
“Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh), Muzdelife’den Mina’ya hareket ettiği sırada telbiye getiriyordu. Ona bu bir bedevi midir? denildi.
Buna karşılık Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh):
−İnsanlar unuttular mı, yoksa sapıttılar mı? Kendisine Bakara Suresi inen kişiden işittim, o bu makamda:
‘Lebbeyk Allahumme Lebbeyk...’ diye telbiye getiriyordu dedi.”
Muslim 1283/270, Nesei 3046
(35) Şeytan Taşlamak

(75) Abdurrahman bin Yezid şoyle haber verdi:
“Abdullah ibni Mesud (Radiyallahu Anh) Akabe cemresini taşladığı zaman vadinin icine girmiş, orada bulunan ağacın hizasına geldiğinde onu yanlamış olarak yedi tane cakıl taşını, onların her birinde tekbir getirerek atmıştır.
Bundan sonra:
−Kendinden gayrı İlah olmayan Zata yemin ederim ki, kendine Bakara Suresi indirilen kişi, işte buradan cemreyi attı demiştir.”
Buhari 1653, Muslim 1296/305, Ebu Davud 1974, Tirmizi 901, İbni Mace 3030, İbnu’l-Carud 475, İbni Huzeyme 2879, 2880, Beyhaki 5/129, Begavi 1949
(76) Salim şoyle dedi:
“Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) kucuk cemreye yedi cakıl taşı atar, her cakılı atışının ardından tekbir getirirdi. Bundan sonra Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) ileri gecip vadinin ortasındaki duzluğe girer ve orada kıbleye yonelip uzunca kıyamda durur ve elini kaldırıp dua ederdi.
Bundan sonra orta cemreye taş atar, sonra vadinin kuzey tarafına yurur, vadinin ortasındaki duzluğe girer ve orada kıbleye yonelip uzunca kıyamda durur ve iki elini yukarı kaldırıp dua ederdi. Bundan sonra Akabe cemresine gelir, vadinin icinden ona da yedi taş atardı. Ancak onun yanında dua icin durmaz ve atıştan sonra hemen donerdi.
Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma):
−Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i işte boyle yaparken gordum der idi.”
Buhari 1654
(77) Cabir (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in kucuk cakıl taşlarıyla cemre attığını gordum.”
Muslim 1299/313, Ebu Davud 1944, Tirmizi 897, İbni Mace 3023
(36) İhramdan Cıkarken Başı Tıraş Etmek

(78) Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi.
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında başını tıraş etti.”
Muslim 1304/322, Ebu Davud 1980, Tirmizi 913
(79) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mina’ya geldi. Muteakiben Akabe cemresine gelip onu taşladı. Sonra Mina’daki menziline geldi ve kurbanını kesti. Sonra kendisini tıraş edecek olan berbere başının sağ tarafını işaret ederek:
‘Burayı al!’ buyurdu. Sonra da sol tarafı işaret etti. Sonra tıraş edilen saclarını insanlara vermeye başladı.”
Muslim 1305/323
(80) Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Akabe cemresini taşladı. Sonra kurbanlık develerinin yanına geldi ve kurbanlarını kesti. Haccam yanında oturuyordu Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) eliyle başının bir kısmını ona işaret etti. O da başının sağ tarafını tıraş etti. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kesilen sacları yanında bulunanlara taksim etti.
Sonra haccama:
‘Diğer tarafı da tıraş et!’ dedi sonra:
‘Ebu Talha nerede?’ buyurdu ve bu sacları ona verdi.”
Muslim 1305/325, Tirmizi 912
(37) İhramdan Cıkarken Sacı Tıraş Etmek veya Kısaltmak

(81) Abdullah ibni Omer (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında başını tıraş ettirdi. Sahabelerden bazı kimseler de başlarını tıraş ettiler, Bazıları da saclarını kısalttılar.”
Buhari 4101, Beyhaki 9577, AlbÂnî İrva 4/284
(82) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Ey Allah’ım! Sacını kazıtanlara mağfiret et’ diye dua etti.
Sahabeler:
−Saclarını kısaltanlara da dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Ey Allah’ım! Sacını kazıtanlara mağfiret et’ diye dua etti.
Sahabeler:
−Saclarını kısaltanlara da dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu duayı uc kere soyledi sonra:
−‘Saclarını kısaltanlara da mağfiret et’ dedi.”
Buhari 1634, Muslim 1302/320, İbni Mace 3043, Beyhaki 9579, Ahmed 2/231, AlbÂnî İrva 4/285
(83) Yahya bin Husayn nenesinden rivayet etti:
“O kadın veda haccında Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den saclarını tıraş edenlere uc kere dua ettiğini, saclarını kısaltanlara da bir kere dua ettiğini işitmiştir...”
Muslim 1303/321, Tayalisi 1655, Ahmed 4/70
(84) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Hacda kadınlara başını tıraş etmek yoktur! Kadınlara sadece saclarını kısaltmak vardır’ buyurdu.”
Ebu Davud 1985, Darimi 2/64, Tabarani Mucemu’l-Kebir 13018, Darekutni 2/271, AlbÂnî Sahiha 605
(38) Şeytan Taşlama Kurban Kesme Tıraş Olma Gibi Fiilleri Unutarak Once veya Sonra Yapmanın Mahzursuz Olduğu

(85) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e veda haccında Mina’da kurban kesmek, tıraş olmak, cemre taşlamak gibi yanlışlıkla fiillerden bazısını one gecirmek bazısını geri bırakmak hakkında sorulduğunda Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Hic bir darlık yoktur!’ buyurmuştur.”
Buhari 1638, Muslim 1307/334, Ebu Davud 1983, Nesei 3067, İbni Mace 3050, İbni Hibban 3876, Tabarani Mucemu’l-Kebir 11350, Beyhaki 5/143, Begavi 1964, Ahmed 1/216
(86) Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şoyle dedi:
“Bir adam, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e:
−Ben cemreye taş atmadan once KÂbe’ye farz olan ziyaret tavafını yaptım dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Bir kimse de:
−Ben kurbanımı kesmeden once başımı tıraş ettim dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Ben:
−Cemreye taş atmadan kurbanımı kestim dedi.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Hicbir darlık yoktur!’ buyurdu...”
Buhari 1630
(87) Abdullah bin Amr (Radiyallahu Anh) şoyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veda haccında insanlar sorup oğrensin diye durdu.
Yanına biri gelip:
−Bilmeden kurban kesmeden once tıraş oldum dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Kurbanını kes hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Başka biri gelip:
−Bilmeden, taş atmadan once kurban kestim dedi.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Taş at hicbir darlık yoktur!’ buyurdu.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) taş atmak, kurban kesmek, tıraş olmak, tavaf etmek gibi one alınmış veya geriye bırakılmış ibadetle ilgili her hangi bir soruya cevabında mutlaka:
−‘Yap hicbir darlık yoktur!’ buyuruyordu.”
Buhari 241, Muslim 1306/327, Malik 1/421, Ebu Davud 2014, Darimi 2/64, 65, Tirmizi 916, İbni Mace 3051, İbnu’l-Carud 487, İbni Hibban 3877, Begavi 1963, Ahmed 2/192
__________________