Kur’Ân’da “Hacc malûm (oteden beri bilinegelen) aylardadır.” (2: 197) buyrulur. Aynı Kur’Ân’da Hacc’ın ifa zamanı icin “malûm gunler” (22: 28) ayrıca “sayılı gunler” (2: 203) tabirlerini de okuruz.


Hacc’ın zamanı ile ilgili bu tabirler ve Kur’Ân’da Hacc’la ilgili daha başka Âyetler bize butun yonleriyle Hacc’ın mahiyetini de anlatır. Hacc ayları olarak bilinen “malûm aylar” Ramazan’dan sonraki Şevval ve Zilkade aylarıyla Zilhicce’nin ilk 10–13 gunudur. Hacc sadece bilinen manÂda ibadet değildir. Hacc’da butun İslÂm Ummeti’nin daha başka onemli menfaatleri de vardır ki Kur’Ân-ı Kerim Hacc emrinin tebliğini buyururken bu menfaatlere vurgu yapar: “Ve butun insanlar icinde Hacc’ı ilan et ki gerek yaya gerekse dunyanın dort bir koşesinden yola cıkan ve yolculuktan zayıf duşmuş develer uzerinde sana gelsinler. Gelsinler de Hacc’da kendilerini bekleyen menfaatleri muşahede etsinler. (22: 27–28).” Hacc İslÂm Ummeti adına yıllık cok onemli siyasî bir kongre aynı zamanda bir ticarî fuardır. İslÂm oncesi Cahiliye doneminde dahi Hacc ibadet cihetiyle kendisinden cok şey kaybetmiş olsa da siyasî kongre ve ozellikle ticarî fuar olma fonksiyonlarını koruyordu. Ne yazık ki onun bu ikinci yanı zamanla unutulup giderkenibadet yanı da daha cok şekillerden merasimlerden ibaret hale geldi.

Ramazan ayının cıkışıyla birlikte Hacc başlar. Hacc esasen Ummet’in liderinin bizzat kendisinin veya tayin edeceği bir emirin rehberliğinde yapılır. Şevval ve Zilkade aylarında hacı namzetleri harekete gecer. Evetbu aylarda en azından Mekke’de fuarlar kurulmalı İslÂm dunyasından Musluman işadamları bu fuarlarda buluşmalı ve Ummet’in ekonomik meseleleri goruşulmeli karşılıklı alışverişler iş ve ticaret akitleri yapılmalıdır. Yani Hacc Muslumanların ekonomik bağımsızlığı ve karşılıklı yardımlaşmaları adına eşi bulunmaz bir fırsattır bir imkÂndır. İkinci olarak Hacc siyasî bir kongredir de. İslÂm dunyasından devlet adamları Hacc’da bir araya gelmeli karşılıklı istişareler yapmalı Ummet’in meselelerini goruşmelidirler. Cahiliye doneminde cokları ibadetten ziyade ekonomik faydaları yonuyle Hacc’a gelirlerdi; elbette buİslÂm geldikten sonra da devam etti. Bu sebepledir ki Kur’Ân-ı Kerim Hacc’ı anlatırken bazılarının sadece dunya menfaati hedefi taşıdığı Allah’tan sadece dunya adına istekte bulunduğu ve boylelerinin Âhiret’te nasiplerinin olmayacağı oysa Allah’tan Hacc munasebetiyle de hem dunya hem Âhiret icin guzel olanın istenmesi gerektiği ikazında bulunur (2: 200–201).

Zilhicce’nin 8’inci gunu “ibadet” olarak Hacc başlar ve onun hangi ruknunun farzının vÂcibinin sunnetinin hangi gunlerde ifa edileceği bellidir. İşte Kur’Ân Hacc’ın Arefe’den bir gun once başlayan ve bir haftaya yakın suren “ibadet” donemi icin “malûm gunler” bu gunlere dahil olan bayramdan sonraki Mina gunleri icin “sayılı gunler” tabirini kullanır. Hacc’ın menasiki bu gunlerde yerine getirilir. Zilhicce’nin 8’inci gunu Mina’ya cıkılıp burada gecelenir; 9’uncu Arefe Gunu’nun sabahı Arafat’a hareket edilir; o gun burada gecirilir vakfe yapılır; guneşin batımıyla beraber Muzdelife’ye doğru akılır ve Muzdelife vakfesi ifa edilir. Bayram gunleri de Mina’da tercihe gore iki veya uc gun kalınır. Hacc’ın ikinci aslî ruknu farzı olan ziyaret veya ifaza tavafı ise Zilhicce’nin 10-12’nci Kurban Bayramı’nın ilk uc gunu mumkun olmazsa omrun kalan herhangi bir gununde yapılabilir.

Hacc mutlaka en guzel şekilde yerine getirilmeli ve Hacc’a “şedd-i rihal” edilmelidir.

alıntı
__________________