
İnsanların doğru yolu bulabilmeleri ve yaratılış gayelerine gore hayatlarını tanzim edebilmeleri icin, Peygamberler gonderilmektedir. Hadislerde yaklaşık 124.000 peygamberin geldiğinden bahsedilmektedir. Cenab-ı Hak (c.c) insanların sahipsiz ve kılavuzsuz kalmamaları icin, her zaman ve mekana peygamberler gondermiş, insanları irşad eden bu kutlu kişilere mucizeler, dillerine hikmetli sozler, yuzlerinde nuraniyet ve ellerine de kitaplar veya suhuflar vermiştir.
Bu kutlu peygamberlerin hepsi aynı makamda değildir. Peygamberlerin başında, Ulu-l azm dediğimiz en buyuk peygamberler gelmektedir. Bunlardan birisi de Kur’anda İbn-i Meryem ve Mesih olarak anılan Hz. İsa (a.s)’dır.
Hz. İsa (a.s) Peygamberimiz (a.s.m) gibi, omrunun sonlarına kadar, hak dini, Allah’ın birliğini ve imanın esaslarını insanlara anlatmış ve butun sıkıntılara rağmen tebliğ vazifesinden bir an bile durmamıştır. Davasındaki sebat, sadakat ve samimiyeti duşmanları olan Yahudilerin kinlerini ve duşmanlıklarını daima artırıyordu. Bu nedenle Yahudiler, O’nun (a.s) vucudunu ortadan kaldırmaya karar verip, bu uğurda yapılması gereken her turlu planı yapmaya ant ictiler.
Hz. İsa’nın ( a.s ) ve havarilerin yerini bulması icin Tatyanos ( Yuda ) ismindeki bir munafığı gorevlendirdiler. Mekanları tespit edildikten sonra, orayı dort bin kişiye yakın bir toplulukla kuşatıp, dost olarak bilinen fakat hakiki iman etmemiş olan Yuda’yı da iceriye gonderdiler. Yuda iceride kimseyi bulamadı. Bunu haber vermek icin dışarı cıktığında, Cenab-ı Hak (c.c) onun yuzunu Hz. İsa ( a.s )’a benzetti. Yahudiler onu gorduklerinde, Hz. İsa ( a.s )’ı bulmanın verdiği sarhoşlukla onun feryatlarını dinlemeden alıp goturduler.
Yuda’nın “ben İsa değilim” demesine kimse aldırış etmeden, onu carmıha gerip oldurduler. Bu durumu Kur’an-ı Kerim şu şekilde haber vermektedir: “Biz, Allah'ın Resulu Meryem oğlu Mesih İsa'yı gercekten oldurduk" demeleri nedeniyle de (onlara boyle bir ceza verdik.) Oysa onu oldurmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gosterildi. Gercekten onun hakkında anlaşmazlığa duşenler, kesin bir şuphe icindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hicbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak oldurmediler.” (Nisa Suresi, 157)
Calışmamızın ileriki kısımlarında, Hz. İsa ( a.s )’ın tekrar geleceği ile ilgili delilleri vermeye calışacağız. Burada İsa ( a.s )’ın nicin geleceği ile ilgili meseleyi tahlil etmeye gayret edeceğiz. Bilindiği gibi, şu anda dunya uzerinde bulunan Hıristiyanların sayısı ve maddi kuvvetleri epey fazladır. Dunya nufusunun buyuk bir bolumu Hıristiyan olmakla beraber, maddi bakımdan dunyanın en zengin ve varlıklı insanları yine onlardır.
Madem Allah’ın (c.c) imtihan icin gonderdiği insanlara daima yol gosterecek peygamberleri gondermesi değişmez bir ilahi kanundur. Hem madem en az sayıdaki toplumlara da zamanında peygamberler gonderilmiştir. Hem madem İsa ( a.s )’ın ummeti olup, yanlış bir itikat taşıyan ciddi bir potansiyel toplum var.
Hem madem ahirzamanda Muslumanların deccal ve sufyan denilen din duşmanlarına karşı koymaları zorlaşmış ve onlara yardımcı olacak ciddi bir kuvvet lazım olmuştur. Hem madem Hz. İsa (a.s)’ın ahirzaman peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m)’ın ummeti olmak istemesi ve bunun icin ısrarla dua etmesi meşhurdur. (Ruhul Beyan)
Elbette Hakim, Rahim ve Adil olan Allah (c.c), hem Hıristiyanların hak dine kavuşmaları hem Muslumanların ciddi bir kuvvete sahip olup şer kuvvetlere galip gelmeleri ve hem de Hz. İsa (a.s)’ın duasının kabulu icin, O kutlu zatı (a.s) yine dunyaya gondermesi hikmet, rahmet ve adaletinin gereğidir.
Hz. İsa (a.s)’ın Dunyaya tekrar teşrif edeceğinin delilleri: Hz. İsa (a.s)’ın dunyaya tekrar doneceği ile ilgili olarak ilim dunyasında, cok farklı yorumlar yapılmaktadır. Bazıları, Cenab-ı Hakkın (c.c) boyle bir adetinin daha once cereyan etmediği ve Peygamberimiz (a.s.m)’ın son peygamber olduğunu ilan eden Ayet-i kerimeyi delil getirerek hic gelmeyecek demektedirler.
Bazıları da “ Evet Hz. İsa (a.s) gelecek, fakat şahsı itibariyle değil feyiz ve bereketinin dunyaya gelmesi ve bunun neticesinde Hıristiyanlığın tahrifattan sıyrılıp safileşmesi olarak gelecek ” diyorlar. Bazıları ise hem ayetlere, hem hadislere ve hem de muhakkik alimlere dayanarak, Hz. İsa (a.s)’ın hem beşer ve hem de şahs-ı manevi olarak dunyaya teşrif edeceğini ifade etmektedirler. Bu makamda şu konuyu acıklığa kavuşturmakta fayda vardır. O da Hz. İsa (a.s)’ın gelişi bir peygamber olarak değil, bir veli ve ummet-i Muhammed (a.s.m)’dan bir ferd olarak gercekleşecektir.
1-Kur’an ayetlerinden deliller:
•“Hani Allah, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu seni ben vefat ettireceğim ve seni kendime yukselteceğim, seni inkar edenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların ustune gecireceğim. Sonra donuşunuz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa duştuğunuz şeyde aranızda Ben hukmedeceğim.” (Al-i İmran Suresi, 55). Mufessirlerimiz bu ayetten Hz. İsa (a.s)’ın dunyaya tekrar teşrif edeceğinin sonucunu cıkarmaktadırlar.
Şoyle ki: bu ayette kıyamet vaktinde Hz. İsa (a.s)’a tabi olan ve inkarcılara galip gelecek bir topluluktan bahsedilmektedir. Kendi zamanında bulunan havarilerin az ve mağlup olması, kendisinden sonra gelenlerin yaklaşık 300 sene yine sefalet ve mağlubiyet icerisinde olması ve ondan sonra gelenlerinde itikadi olarak ciddi bozulması gosteriyor ki, burada kast edilen topluluk kıyamete yakın zuhur edecek bir topluluktur.
Bu topluluğun safileşmesi ve hak dine girmesi de kendi kendine olmayacağına gore, bu işi yapacak zatın Hıristiyanların reddedemeyeceği harika bir zat olabilir ki, O da Hz. İsa (a.s)’ dır. Cunku ayetin "sana uyanları kıyamete kadar inkara sapanların ustune gecireceğim" kısmı, Hz. İsa (a.s)'a inanan ve kıyamete kadar yaşayacak olan bir topluluğu haber vermektedir. Şuphesiz ki bu topluluk, Hz. İsa (a.s)’ın yeryuzune tekrar gelişiyle ortaya cıkacaktır. Ve tekrar dunyaya gelişi sırasında bu kutlu insana tabi olanlar, kıyamete kadar inkar edenlere ustun kılınacaktır.
•“Andolsun, Kitap Ehlinden, olmeden once ona inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet gunu, o da onların aleyhine şahit olacaktır.” (Nisa Suresi, 159). Mufessirlerimizin bir kısmı, yukarıdaki ayette yer alan "olmeden once ona inanmayacak kimse yoktur" ifadesinde gecen “ona” zamiri icin, Hz. İsa (a.s)’dan bahsedildiğini savunuyorlar. Cunku bu ayet-i kerimeden evvelki, Nisa suresi 157. ve 158. ayetler doğrudan doğruya Hz. İsa (a.s)’dan bahsetmektedirler.
Bu ayetlerin devamı olarak gelen 159. ayette de hem devamlılıktan ve hem de manadan yola cıkarak “o” zamirinin, Hz. İsa (a.s)’a işaret ettiğini ifade ederler. Cunku, Hz. İsa (a.s) zamanında yaşayan ehl-i kitab insanlar, sadece Yahudilerdi. Yahudilerin de Hz. İsa (a.s)’a inanmadıkları ve duşman oldukları da aşikardı. Oyleyse butun ehl-i kitab olanların kendisine iman edecekleri bir zamanı ayet bize haber veriyor.
Madem şimdiye kadar boyle bir hadiseye rastlayamıyoruz. Oyleyse kıyamete yakın Hz. İsa (a.s)’ın tekrar geleceği ve insanları irşad edeceği kesinlik kazanmaktadır. Bu ayet hakkında alim sahabelerden Abdullah bin Abbas (r.a) "Bu ayet, Meryem oğlu İsa'nın ortaya cıkışına delildir... Butun Ehl-i Kitap Hz. İsa'nın olumunden once ona iman edecektir." Demiştir. (Sami Baybal, İbrahimi Dinlerde Mesih'in Donuşu, Yediveren Kitap, Temmuz 2002, s. 238-240) Katade (r.a), bu ayeti yorumlarken: "Hz. İsa indiği zaman butun insanlar ona iman edecek ve o kıyamet gununde de onlara şahit olacaktır."( Sami Baybal, s. 238-240)
•“Allah şoyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudus ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i oğrettim..." (Maide Suresi, 110- aynı mealde ifadeler Al-i İmran Suresi, 45-48) Mufessirlerimiz, bu Ayet-i kerimeler de gecen “kitab” kelimesinin doğrudan kur’ana işaret ettiğini, bundan da Hz. İsa (a.s)’ın Kur’anı talim edeceği ve okuyacağı belirtilmektedir.
Cunku, başka ayetlerde Kur’an icin “kitab” tabiri kullanılmaktadır. Mesela, “Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, kaimdir. O, sana Kitab'ı Hak ve kendinden oncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat ve İncil'i de indirmişti.” (Al-i İmran Suresi, 2-3). Ayrıca Bakara suresi, 89. ve 151. ayetleri de aynı manaya kuvvet vermektedir. Demek, Hz. İsa (a.s)’a oğretilecek 3. kitabın Kur’an olduğu ve bu durumun ancak İslam dininden sonra vuku bulacağı gerceği guneş gibi ortaya cıkmış olur.
•“Şuphesiz O, kıyamet saati icin bir ilimdir. Oyleyse ondan yana hicbir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur.” (Zuhruf Suresi, 61). Bu ayet-i kerimeden evvelki ayetler doğrudan Hz. İsa (a.s)’dan bahsettiklerinden dolayı, bu ayette gecen " Şuphesiz o, kıyamet saati icin bir ilimdir. " ifadesini, O’nun geldiği zamanına kayıtlamak mumkun değildir.
Cunku, Kur’an kıyamet alametleri olarak bilgi verecekse, istikbaldeki hadiselerden bilgi vermesi gerekir. Demek bu Ayet-i kerime, Hz. İsa (a.s)’ın kıyamete yakın bir zamanda tekrar dunyaya geleceği ve bu donuşun bir kıyamet alameti olacağını haber vermektedir. Katade (r.a), Zuhruf Suresi'nin 61. ayetini ise, "Hz. İsa'nın nuzulu, kıyamet icin bir işarettir" sozleriyle acıklamaktadır. (Baybal, a.g.e, s. 238-240)
•"Allah şoyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudus ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun…" (Maide Suresi, 110, aynı ifadeler: Al-i İmran Suresi, 46 ). Mufessirlerimiz, bu ayet-i kerimelerde gecen yetişkin iken ifadesinden Hz. İsa (a.s)’ın tekrar geleceğini istihrac etmişlerdir. Şoyle ki; bu ayetlerde gecen yetişkin ifadesinin Arapca karşılığı “kehlen” dir. Ve bu ifade, Kur’anda iki yerde ve Hz. İsa (a.s) icin kullanılmaktadır.
“Kehlen” kelimesi ise "otuz - elli yaşları arasında bulunan, genclik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan ve yaşı kemale ermiş kimse" anlamına gelmektedir. Alimlerimiz ise, “kehlen” kelimesi icin, "35 yaş sonrası doneme işaret ediyor" diye ittifak etmişlerdir. Madem bu kelime Kur’anda iki yerde gecmektedir ve Hz. İsa (a.s)’dan bahsetmektedir. Hem madem Hz. İsa (a.s) bu kelimenin ifade ettiği yaştan evvel insanların arasından ayrılmıştır. Hem madem 35 yaştan buyuk olduğunda da insanlarla konuşmaya devam edecektir. Hem madem boyle bir tabir başka hicbir peygamber icin kullanılmamıştır. Oyleyse bu “kehlen” tabiri, Hz. İsa (a.s)’ın dunyaya tekrar gelişini mujdeliyor denilebilir. Sahebelerden İbn Zeyd (r.a) da bu kanaattedir. (Baybal, a.g.e, s. 238-240)
2- Hadislerden Deliller: Peygamber efendimiz (a.s.m), Hz. İsa (a.s)’ın tekrar donuşu ve yapacağı hizmetlerle alakalı bilgileri, Kur’ana gore daha acık ve net ifadelerle bize haber vermektedir. Bu haberler, başta altı sahih ve değerli hadis kitaplarımız olan Kutub-u sitede ve diğer sahih hadis kitaplarında geniş bir şekilde belirtilmiştir. Peygamberimizin Hz. İsa (a.s)’la ilgili verdiği haberleri ve bunların kısa yorumlarını aktarmaya calışalım:
•Sizler on alameti gormedikce hicbir zaman Kıyamet kopmaz... Biri de İsa (as)'ın inmesi... (Muslim, Kitabu-l Fiten: 39). Bu hadiste Hz. İsa (a.s)’ın tekrar geleceği cok acık ifadelerle belirtilmektedir.
•Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa Aleyhisselam), …hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak icin icabet edecektir. (Muslim, Hacc: 216, 1252). Bu hadiste hem Hz. İsa (a.s)’ın tekrar geleceği ve hem de İslam dininin emirlerini yerine getireceği gayet net bir şekilde ortaya konulmuştur.
•Kıyamet on alamet gorulmedikce kopmaz: Duman, Deccal, Dabbetu'l arz, Guneş'in batıdan doğması, İsa'nın yeryuzune inmesi... (Rudani, Buyuk Hadis Kulliyatı, 5. cilt, s. 362). Kıyametin binlerce alametinin en buyuklerinden olan on tanesi icerisine Hz. İsa (a.s)’ın tekrar geleceğinin yer aldığı, Hz. Peygamber (a.s.m) bu hadisiyle haber veriyor.
•Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın adalet sahibi olarak inmesi yakındır... [Buhari, Kitabu'l-Buyu': 102). Hz. İsa (a.s)’ın yapacağı bir cok hizmetten birisi de adaleti tesis etmek olduğu, yukarıdaki hadisten anlaşılmaktadır.
•İsa inecek; emirleri: 'Haydi gel, bize namaz kıldır!' diyecek. Buna karşılık: 'Kiminiz kiminizin emiridir. Bu, Allah'ın bu ummete bir lutfu ve keremidir' diyecek. (Rudani, a.g.e. s. 380). Bu hadiste de Hz. İsa (a.s)’ın ineceği ve Muslumanların emirine namazda tabi olacağı mujdelenmektedir. Buna işaret eden başka bir hadis-i şerif meali de şoyledir: “Hazret-i İsa (A.S.) gelir, Hazret-i Mehdi'ye namazda iktida eder, tabi' olur.” (Said Nursi, Şualar sh: 587; Buhari 1 / 83 hadis no: 1406 ve 5/208)
•Vallahi muhakkak ve muhakkak Meryem oğlu İsa inecek, hem adil bir hakem, adaletli bir hukumdar olarak inecek... (Nevevi Şerhi, Sahih-i Muslim; cilt 2, s.192). Burada Hz. İsa (a.s)’ın, dunyaya teşrif ettiğinde adil bir hakem ve hukumdar olacağı bildirilmektedir.
•İmamınız kendinizden olduğu halde, Meryem oğlu sizin icinize indiği zaman sizler nasıl olursunuz?" (Buhari, Enbiya 3/1272). Hz. İsa (a.s)’ın Muslumanların icerisine ineceği, bu ifadelerle acık beyan haber verilmektedir.
3-İslam Alimlerinden Deliller: İslam alimleri ayet ve hadislere dayanarak Hz. İsa (a.s)’ın tekrar dunyaya teşrif edeceğini haber vermişlerdir. Bu alimlerin başında sahabe efendilerimiz gelmektedir. Onların bazılarının goruşlerini ayet-i kerimeleri acıklarken vermeye calıştık.
O’nun (a.s) bir insan olarak dunyaya geleceğini coğu alimler kabul etmekle beraber, bazı azınlıkta kalan alimlerimiz Hz. İsa (a.s)’ın manevi olarak dunyaya teşrif edeceğini iddia etmektedirler. Yani bu alimlere gore; hem Hıristiyanlık ve hem de İslam dininin kuvvet bulması ve birbirlerine yaklaşıp din duşmanlarını mağlup etmeleri, O’nun manevi gelişi ve bereketiyle temin edilecektir. Yoksa O’nun insan olarak tekrar gelişi olmayacaktır. Şimdi Hz. İsa (a.s)’ın geleceği ile ilgili ilim adamlarımızın verdikleri beyanattan bazılarını aktarmaya calışalım:
• Hz. İsa'nın tekrar geleceğini nakleden alimlerin başında İmam-ı Azam Ebu Hanife gelmektedir. Ebu Hanife; Deccal'in, Ye'cuc ve Me'cucun cıkması, Guneş'in batıdan doğması, İsa (as)'ın gokten inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile haktır ve olacaktır. (Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber, Ceviren: H. Basri Cantay, Ankara, 1982)
•Es Seffarini, “Levami” adlı eserinde, İslam alimlerinin bu konuda ittifak halinde olduklarını şoyle ifade eder: Butun ummet, Meryem oğlu İsa'nın ineceği hususunda ittifak etmiştir. Şeriat ehlinden hic kimse bu hususta muhalif olmamıştır. (Ahmet Mahmut Unlu, Nuzul-i Mesih Risalesi, Ekmel Yayıncılık, İstanbul, 1998, s.169)
•Buyuk İslam alimi Seyyid Alusi de, “Ruhu'l Meani” tefsirinde, Hz. İsa'nın inişi konusunda ehl-i sunnetin soz birliği yaptığını, bu konuda haberlerin manevi tevatur derecesine ulaşacak kadar meşhur olduğunu, Hz. İsa'nın gelişine imanın vacip olduğunu acıklamıştır. (Ahmet Mahmut Unlu, a.g.e, s. 168)
•İmam Kevseri de “Hz. İsa'nın inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevatur, "tevatur-i manevidir." Sahih (sağlam) ve hasen (guzel) hadis-i şerifin her biri, farklı manalara delalet etmekle birlikte hepsi de Hz. İsa'nın ineceği hususunda soz birliği icindedirler ki, bu, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse icin inkarı mumkun olmayan bir gercektir…” (Ahmet Mahmut Unlu, a.g.e, s. 167-168)
•Alim İbn-i Kesir ise, konuyla ilgili ayetlerin tefsirini yaptıktan ve ilgili hadisleri acıkladıktan sonra duşuncesini şoyle ifade etmektedir: İşte bunlar Resulullah (a.s.m)'dan mutevatir olarak rivayet edilmiştir ve bu hadis-i şeriflerde, Hz. İsa'nın nasıl ve nereye ineceği hususu acıklanmıştır… Hz. İsa'nın cesed-i şerifiyle dunyaya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mutevatir hadis-i şerifler, tevile (başka şekilde yorumlanmaya) elverişli değildir. (İbn-i Kesir, 1/578-582)
•Şevkani de İsa (as)'ın ineceğine dair hadislerin sayısının 29'a ulaştığını soyleyerek, bunları bir bir nakletmiş ve sonunda: "Bizim naklettiğimiz hadisler gorulduğu gibi tevatur sınırına ulaştı. Bu beyanımızla şu sonuca varılıyor ki, beklenen Mehdi hakkındaki hadisler, Deccal hakkında hadisler ve İsa (as)'ın inmesine dair hadisler mutevatirdir" demiştir. (Sunen-i İbn-i Mace, 10/338)
•Hadis alimi Kettani'nin de “Nazmu'l-Mutenasır” isimli eserinde "Hz. İsa'nın inişinin kitap, sunnet ve icma-ı ummet ile sabit olduğunu, bu husustaki hadislerin, ayrıca Deccal ve Mehdi hakkındaki hadislerin de mutevatir olduğunu" savunduğu gorulur. (Zeki Sarıtoprak, İslam İnancı Acısından Nuzul-i İsa Meselesi, , Cağlayan Yayınları, İzmir, 1997, s.108)
•İmam-ı Rabbani (r.a) aşağıdaki hadis-i şerif gibi bazı rivayetlerden Hz. İsa (a.s)’ın geleceğini acık bir şekilde beyan etmektedir. "Ashab-ı Kehf, Hz. İsa'nın yardımcıları olacaklardır." Hz. İsa (a.s), Hz. Mehdi zamanında yere inecektir. Hz. Mehdi, Deccal'in yok edilişinde Hz. İsa'ya (a.s) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dordunde Guneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise Ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve muneccimlerin hesabı hilafına (ihtilafına sebep) olacaktır." (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s.1169-1171)
4-Asrımız alimlerinden Bediuzzaman Said Nursi’nin Hz. İsa (a.s) ile ilgili getirdiği delil ve yorumları: Bediuzzaman Said Nursi’nin Hz. İsa (a.s)’ın dunyaya tekrar teşrifleri, nasıl geleceği ve yapacağı faaliyetlerle ile ilgili cok carpıcı ve net ifadeleri mevcuttur. Bediuzzaman hazretlerine gore:
•Hz. İsa (a.s) kesinlikle dunyaya teşrif edecektir. Fakat Hz. İsa (a.s)’ın semavattan gelişi iki aşamada olacağını; bunlardan birisinin manevi olarak gercekleşeceği ve Hıristiyanlığın yanlış fikirlerden arınması ve manen İslamiyet’e inkılap etmesi şeklinde olacaktır.
“İşte boyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli gorunduğu bir zamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın şahsiyet-i maneviyesinden ibaret olan hakiki İsevilik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nuzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslamiye ile birleşecek; manen Hristiyanlık bir nevi İslamiyete inkılab edecektir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevilik şahs-ı manevisi tabi' ve İslamiyet metbu' makamında kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azim bir kuvvet bulacaktır.” İkinci inişinin ise maddi ve cesedi bir iniş olacağını haber veriyor:
“Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevilik ve İslamiyet ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; alem-i semavatta cism-i beşerisiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselam, o din-i hak cereyanının başına gececeğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadir-i Kulli Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir. Madem haber vermiş, haktır; madem Kadir-i Kulli Şey' va'detmiş, elbette yapacaktır.” ( Mektubat, 57 )
•Hz. İsa (a.s)’ın dunyaya gelişinin İlahi kudret acısından bir zorluk teşkil etmeyeceği, aksine Allah’ın (c.c)her zaman uyguladığı bir kanun olduğunu şu ifadelerle ortaya koymaktadır: Evet her vakit semavattan melaikeleri yere gonderen ve bazı vakitte insan suretine vaz'eden (Hazret-i Cibril'in "Dıhye" suretine girmesi gibi) ve ruhanileri alem-i ervahtan gonderip beşer suretine temessul ettiren, hatta olmuş evliyaların coklarının ervahlarını cesed-i misaliyle dunyaya gonderen bir Hakim-i Zulcelal, Hazret-i İsa Aleyhisselam'ı, İsa dinine ait en muhim bir husn-u hatimesi icin, değil sema-i dunyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i İsa, belki alem-i ahiretin en uzak koşesine gitseydi ve hakikaten olseydi, yine şoyle bir netice-i azime icin ona yeniden cesed giydirip dunyaya gondermek, o Hakim'in hikmetinden uzak değil.. belki onun hikmeti oyle iktiza ettiği icin va'detmiş ve va'dettiği icin elbette gonderecek. ( Mektubat, 57 )
•Hz. İsa (a.s) Muslumanların emiri olan Hz. Mehdi’ye tabi olacaktır. Bu tabi olmanın neticesinde İslami kaide ve ahlakın tum dunyaya yayılışı gercekleşmiş olacaktır. "Hazret-i İsa Aleyhisselam gelir, Hz. Mehdi’ye namazda iktida eder, tabi olur." diye rivayeti bu ittifaka ve Hakikat-i Kur’aniye’nin metbuiyetine ve hakimiyetine işaret eder. (şualar 587)
•Hz. İsa (a.s)’ın en buyuk işlerinden birisi de, Deccali oldurmektir: Bediuzzaman; "İsa Aleyhisselam buyuk Deccal'ı oldurur." (Tirmizi, Fiten: 62) hadis-i şerifine şoyle bir yorum getirir. “Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidraci harikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden o dehşetli Deccal'ı oldurebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak harika ve mu'cizatlı ve umumun makbulu bir zat olabilir ki: O zat, en ziyade alakadar ve ekser insanların peygamberi olan Hazret-i İsa Aleyhisselam'dır. (Şualar; 588)
•Hz. İsa (a.s), herkes tarafından tanınmayacaktır. “Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes onun hakiki İsa olduğunu bilmek lazım değildir. Onun mukarreb ve havassı, nur-u iman ile onu tanır. Yoksa bedahet derecesinde herkes onu tanımayacaktır.” ( Mektubat, 57 )
Cenab-ı Hak (c.c) bizi O kutlu zata (a.s) hakiki dost ve yolunu gozleyip davasında calışan, O’nu sevip arzulayan insanlardan eylesin. Amin
Hz. İsa (a.s) Nasıl Gelecek
__________________