Yattığı yerde gozlerinden ince ince yaşlar suzuluyordu. Sanki her biri bir şebnem gibi teker teker iniyordu gozyaşları. Yanında elinden sıkıca tuttuğu can dostu “uzulme iyileşeceksin” demeye başladığında şebnemleri daha bir sıklaşıyordu. İkisi de derin bir sessizlik icinde kolundaki serumun damla damla akışını izliyorlardı.
Sessiz, birazda loş bir hastane odasıydı. Keskin bir ilac kokusu hakimdi her yere. Eşi yalnızlığını giderebilecek kitap Kur’an ve tespihini getirmişti ama rayihasıyla ferahlayacağı sevdiği kırmızı gulleri yine unutmuştu. Odadan ayrılırken “istediğin bir şey var mı” diye sorduğunda mahcup bir sesle “kırmızı bir gul” deyivermişti.
Saatler ilerliyor, ama daha bir şişe serum bitmek bilmiyordu. Bu esnada ikindi namazı gecmek uzereydi. Hemşireyi cağırarak serumu cıkarmasını rica etti. Hemşire hanım ricasını kırmadı. Arkadaşının kolunda abdest aldı ve seccadesine durdu.
Subhaneke duasını defalarca okuyordu, cunku Rabbinin karşına dinc olarak cıkabilmek tek başına tekbir alıp kıyamda bekleyebilmek gucunu nasip ettiği icin defalarca tesbih etmek istiyordu Rabbini. Ardından Fatiha suresine gecti ve butun yureğiyle soyluyordu;
“Rabbim yalnız sana ibadet ediyor ama yalnız senden yardım diliyorum” beni anam babam eşim dahil hicbir kimseye muhtac etme yalnızca kapına muhtac eyle, kapında kole kıl…
Kendini cok sıkmış olmalı ki başı dondu kısa bir kıraat okuyarak hafifce rukuya vardı, ama her an duşmekten korkuyor, beyni dağılacak kadar hızla donuyordu.
Selam verip yere yığılıverdi. Ve ağlamaya başladı;
Seccadesinde dimdik dinc bir şekilde namaz kılabilmek, uzun uzun Rabbini tesbih edip rukularda ve secdelerde O’nu yuceltmek. O’nun buyukluğu karşısında acziyetle boyun bukup istemek, seccadeleri yatak edip uzerinde tesbihinle uyuklamak…
Ne buyuk nimetlermiş meğer…
Rabbim verdiğin sağlığın kıymetini bilemedik, sağlıklı bir şekilde, hazla namaz kılamadık, sağlıklı bir şekilde seccadelerde kıyama durup seni tekbir edemedik, secdelerde rukularda dakikalarca seni yuceltemedik sağlığımızın kıymetini bilemedik, fark edemedik Efendim. Affet bizleri Mevlam, affet uzerimizdeki en buyuk sağlık nimetini goremeyip hakkını eda edemeyip hala isteyip durduklarımız icin affet.
Bu isyankar bu gunahkar kalplerimizle once sağlık istiyoruz sana olan vazifelerimizi yapabilmek icin. Onurla kıyamlarda kıraat okuyup, acziyetle ruku ve secdelerde istiğfar edebilmek saatlerce ilahi kelamını okuyarak Seninle sohbet edebilmek icin.
Bizler seni duaları kabul eden, isteklere cevap veren olarak biliyoruz. Bu duamızı da kabul et, ibadetlerimizi daha guzel yapabilmek icin sağlık ver Mevlam, sağlık ver.
Gozyaşları sanki cağlayanlar olmuş koca dağların boğrunden fışkırır gibi coşuyordu. İcindeki nedamet duygusu butun vucudunu sarmış başka hicbir şey duşundurtmuyordu.
Neden bunca nimetleri veren buyuk sultana gerektiği olcude kulluk yapılmıyor cimrice davranılıyordu?
Neden bu sultanın emrine gereği gibi itina gosterilerek titiz davranılmıyordu?
Neden buyuk ustad mahzun ediliyor kırılıyordu?...
Beyni bu sorularla hemhalken ten kafesi yatağına alınmış serumu takılmış ve uyutulmak icin iğneleri bile yapılmıştı.
Yarım kalan namazına ise ruyasında devam ediyor dunyasında alamadığı hazzı ruyasında almanın huzuru icinde tatlı bir tebessumle gozlerini acıyordu. Gozlerini actığında deruni bir gul rayihası butun ciğerlerini sarmış, sevdikleri yanı başında, karşısında ise kırmızı gulleri selam veriyordu.
Yapılacak tek şey vardı, bunca buyuk nimetleri veren Rabbi tesbih etmek, oyle yaptı.
Subhanallahi ve bihamdihi adede hakgıhı ve rıza nefsihi ve zinete arşıhi ve midade kelimatihi.
Ama seccadesi uzerinde yarım kalan namazı icin buruk ahhh cekerek..
Daha guzel namazlar ve dualar umidiyle sağlıcakla kalın…
__________________
Secdeye Hasret Kalmak... lUTFEN OKUYUN
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Secdeye Hasret Kalmak... lUTFEN OKUYUN