"İstatistikleri altust etmeye dovmeye devam ederek -duruyorum, ama oynuyorum- da dedi. Onun gozleri, oscarlardan sıkılmış bir yonetmen gibi. Ey o futbol topunun sibobuna vurmayı kendine uğur eden buyucu. Keşke Turk olsaydın. Futbolda haksız rekabet yaratmaya devam et." "Alex'in futbolu bırakışıyla onun misyonu kime yuklenecek?" Kotu ve koşeye sıkıştıran bir soru değil aslında. Bu tartışma ilelebet devam edecek, biz bundan sıyrılalım. 1977 Curitiba doğumlu bu buyucunun geleceğini duşunmek gerek. Yanlış duymadınız 32 yaşındaki bir adamın geleceği, evet. Ekol dediğimiz nedir duşundunuz mu? Takımların butun teknik duşunceleri hep kısa değil mi mesela... Bugunlerde Roberto Carlos'un gitme-kalma haberleri manşet. Kabak tadı verdi diyebilirsiniz. Fakat bu Roberto Carlos, Necati Ateş değil. "Sıktı bu haberler" demek yerine, "takımda tutun" demek var. Aslında her şeyden arınıp, herkesin “ulkede” tutun demesi var. Bizim Carlos'larımız (un) yetişene kadar maalesef boyle. Bundan da sıyrılalım, sonunu duşunelim. Futbolda sonunu duşununen kahraman olur. Alex de Souza da bir gun futbolu bırakacak. Fenerbahce tarihini yazanlar arasında yer alacak. Bu değnekleri bilekleri olan buyucu asırlar boyu burda olmalı. İronili bir şekilde hatta cocukları, cocuklarının cocukları da. Alex'in doğduğu yer Curitiba, takım Coritiba. Yıllar sonra kentin adı Coritiba'dan Curitiba'ya donmuş. Brezilya ekibi geleneksel isimden ise vazgecmemiş. Curitiba, Parana bolgesinin (eyalet) başkenti. Sao Paulo, Rio de Janeiro ve Brasilia'dan sonra 4. zengin şehir. Nufusu iki milyona yakın, fakat oldukca gelişmiş. "Brezilya'nın en yaşanılası yeri" de diyorlar. Surekli yatırım yapılan, bir kultur arsası baştan sona. Alex'in duygusal sevdası, İstanbul kadar bilge yani. Kadıkoy başta olmak uzere Alex'e burada tapan cok. Orada da, Curitiba'da Alex de Souza sevgisi bambaşka. Alex o kulubun kapısına ilk geldiğinde 9 yaşındaydı. “Ne yapacak Curitiba’da, mis gibi İstanbul (para)” değil yani. Turkiye'de futbol adamları bir avuca sığacak kadar. Sayı olarak cok da, devamlılık olarak az. Keşke her koşede bir Franz Beckenbauer'imiz olsa. Ozellikle futbol yoneticiliği yapacak adamlarımız kısıtlı. Kulup yoneticiliği değil, futbol yoneticiliği. Kulup yoneticiliği profesyonellerin olmalı. Futbol yoneticiliği ise futbolun icinden gelenlerin. Bu şu durumla acıklanabilir. Fenerbahce'ye yıllardır bir sportif direktor onerisi sunulur. İş isime gelir, herkes dut yemiş bulbul. Futbol yoneticisi olmadan once şu var; Kulupler yıllardır forma giydirdiklerine jubile bile yapmıyor. Son 10 yılda kac yerli futbolcu ansiklopedilere gecti? Saygı duyduğunuz 10 adet yerli isim sayın. Bu sıkışıklık Fenerbahce'yi de etkiliyor. Bu sıkışıklık Turkiye'yi de etkiliyor. Futbolun icinden cıkanlar kendini geliştirmiyor. Cunku herkes gecim derdinde, konuşarak kazanmak. Bu durumda cozumler eldeki değerler olmalı. Daha doğrusu icin takımların eldeki değerleri. Milli duygularınızı cıkarın, mantık ile bakın. Kac tane Alex de Souza gelecek Fenerbahce'ye. Kac tane Roberto Carlos gelecek, yıllar verecek. Bugun tartışma eksenimiz Alex'in golleri/futbolu olmamalı. Bugun tartışma eksenimiz değerler ve sonrası olmalı. Alex her fırsatta sonrası icin Curitiba diyordu. Uzun zamandır "Fenerbahce" de diyor, dikkat edin. Bu mesajı Fenerbahce yonetiminin aldığını duşunuyorum. Oturup herkes şunu tartışmalı: Alex nerede bırakacak? Alex nerede bırakmalı? Alex nerede kalacak? Alex toptan sonra ne yapacak? Bu konuyla ilgili uzun bir yazı/inceleme hazırlıyorum. Ellerimin yarısı bugunlerde Brezilya’da. Curitibalılar da konuşacak, Fenerbahceliler de. (Sizde burayı tıklayarak goruşlerinizi yazabilirsiniz) Ben de duşuncelerimi acıklayacağım, başkaları da. Sozu en son Alex de Souza'ya direk sorarak bitireceğim. Onun ağzından konuyla ilgili goruşunu alarak bitireceğim. O gun gelene kadar bakın tekrarlıyorum. Alex nerede bırakacak? Alex nerede bırakmalı? Bu tur durumlarda taraftar hep gorevini yapıyor. Zamanında şoyle bir pankart acılmış tribunlerde; “Wir Lieben dich Tony”* / Bayrampaşalılar. Harald Anton Schumacher (Toni) şimdi nerede… (Toni’nin F.Bahce ile arası iyi değil, biliyorum) Genc futbolcular/yıldız yabancıların onunde artık bir ornek olmalı. Bu kulubu taşırsan, futbolu bıraktığında o da seni taşır. Cilt cilt ansiklopedilere gecersin, adın inler her yerde. Sadece bunun icin değil. Hani ekol nedir demiştim yazının başında, var mı hatırlayanız? Ekol, kulubun efsanelerinin daima kulubun icinde olmasıdır. Tesislere adlarının verilmesi yeterli değil, klişe. Unutulmazların, kulubun futbol catısı altında kalmasıdır. Her sektorde buyuk markalar unlu oyuncuların peşinde. Urunlerinin yuzleri olsun diye, reklamda oynatmak icin. Bakalım Fenerbahce elindeki hazır bu yuzleri yonetebilecek mi? Marka yonetimi konusunda uzman F.Bahce başarabilecek mi? Yoksa Alex'in Curitiba'ya donuşune izin verilecek ve... Bir Petrus Ferdinandus Johannes (Pierre) van Hooijdonk mı olacak... Alex de Souza Fenerbahce'de Eric Daniel Pierre Cantona'dır. (Saha dışı, karakter ve yetenek değil, duygu) M.United taraftarları Cantona'yı nasıl seviyorsa... Cantona nasıl "Ben insan değilim, Cantona'yım" diyorsa... Looking for Eric filminde usta Ken Loach nasıl onu hayat yaptıysa. Fenerbahce'de de hayat bu ceyrekte Alexsandro de Souza'dır. *Seni seviyoruz Toni. GORMEMEK Mİ, CALMAK MI? Dost,eş, takip edenlerle olan sohbetler de bir soru hep sabit. "Blogları takip ediyor musunuz? Ozellikle yerli olanları?" Yeni medyanın tamamı olmasa da buyuk coğunluğu bloglar olacak. Koşe dediğimiz şey bloglara donuşecek, bakın Latin Amerika. Her gun sabah, oğlen, akşam, gece yarısı dunyayı dolaşıyorum. Uc beş kalıp site değil hem de. Bilgisayarımdaki sık kullanılanlar gercekten sık kullanılanlar. Brezilya'da Parana bolgesine ait yerel gazeteye de gidiyorum. İspanya'da El Pais'e de, ve daha fazlası. Hemen hemen tum haber/spor sitelerini gunluk takip ediyorum. Bloglar konusunda sıkı alışkanlığım olmasa da izliyorum. Elinize kocaman meyve tabağı alırsınız ya, bloglar demek işte bu. Bloglar, yerli online basın, yerli basın, yabancı basın. Son gunlerde hiddetle hep aynı şeyi soruyorum kendime; "Bir haberi gormemek mi, bir haberi calmak mı?" Soz konusu haber ulke gundemiyse elbet siz de hareketlenirsiniz. Konu hakkında uzun ve derin bir analiz daha sonraya... Benim yukarıdaki soruya cevabım kesin; "Haberi gormemek, ya da orijinal kaynağı ile gormek." Kaynak vermek kimseyi kucultmez, buyutur. Başka(larının) sokup cıkardığı bir haberi, derlemeyi vs yazını. "Hazır guzel, burada iş yapar" diyerek almak olmamalı yayıncılık. Medya adının gectiği her yerde daha ne kadar erdem arayacağız... BU FUTBOL DEĞİL URUNDUR Unlu film repliği; "Saatlerimizi ayarlayalım" 29 Kasım gunu, TSİ ile 22.00'de Camp Nou'dayız. Bedenen olmasa da yarımız Barcelona, yarımız Real Madrid. Dev macın yayın hakları Mediapro şirketinde. Macı bazı sinemaların yayınlamasına izin verdiler. Cahilliğime verin Avrupa'da yanılmıyorsam bir ilk. ABD'de bazı dev maclar icin daha once uygulan(mış). Muhtemelen World Series, SuperBowl. El Clasico diyorlar Barca - Real kapışmasına. Bizimkiler de boğaz derbisine El Clasico manşeti atıyor ya. Barcelona, Real Madrid, La Liga, Premier League vb. Bunları alıcısına satmak cok zor değil, imkanlar fazla. Federasyon ya da yayıncı kuruluş; F.Bahce - G.Saray macı icin ne gibi bir pazar calışması yapıldı? Derbininin yayınını isteyenlere satmak dışında kim(ler) calıştı? Hangi profesyonel ajans/pazarlama uzmanına başvuruldu? Derbinin topunu hediye etmek dışında somut ne yapıldı? Bunları alın bir de Turkcell Super Lig'e vurun. Bu ligin pazarlama calışmasını hangi firma yurutmektedir? Bu lig icin ne turde değer calışmaları / yatırım yapılmıştır. Ben vereyim bu soruların cevabını, koca bir hic. Derbinin de, ligin de pazarlamasını yerli medya sahiplendi. Derbi oncesi ver alttan yuksek sesi, koy demeci, tamamdır. Zaman zaman futbolcular bu sorumluluğa el attı. At yumruğu, kafayı, duş youtube'a, işte al sana dunya. Ligin dengelemek icin zaman zaman kara gucler de sahiplendi. Pazarlamadan sandığımız Avrupa'da haber olmak değil mi... Derbiler, ligler futbol değil, urunlerdir. Nokta. Sevgiler! An be an Esat DERGİ Kaynak Kaynak
__________________
Alex, Eric Cantona'dır
Fenerbahçe0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Fenerbahçe
- Alex, Eric Cantona'dır