Kur'an'ı Anlayamayız Anlayışı

Kur'an'ı anlayamayız anlayışı/onyargısı, Kur'anı anlamanın onundeki en buyuk engellerden biridir. Kur'an a karşı, boyle bir anlayışa sahip olmaktan daha buyuk bir yanlış olamaz. Adeta, Kur' anın butun işlevini sıfıra indirgeyen, insanla Kur'an arasındaki butun ilişkileri koparan, aklı donduran ve Kur'an anlaşılmamaya mahkum eden bu anlayış değişmedikce Kur'an'ı anlamak mumkun olmayacaktır.

Kur'an'ın anlaşılır ve acık bir kitap olduğunu soyleyen Allaha rağmen, "biz bu kitabı anlayamayız" duşuncesine sahip olanlar, bilincsizce Allah'a iftira etmektedirler. Allah, kendisine bu tur iftirada bulunanları zalim olarak nitelendirmektedir: "Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kim“. Kur'an kendisinin acık ve anlaşılır bir kitap olduğunu şu ayetlerle acıklamaktadır:
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ بِهِ قَوْمًا لُدًّا (97)
"Biz bu Kur'an'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları mujdelemen ve inatcı milleti uyarman icin senin dilinde indirerek kolaylaştırdık" (19 Meryem-97)

وَلَقَدْ يَسَّرْنَا الْقُرْاٰنَ لِلذِّكْرِ فَهَلْ مِن مُّدَّكِرٍ(17)
"Andolsun ki Kur'an'ı oğut olsun diye kolaylaştırdık* Oğut alan yokmudur?' (54 Kamer -17)
إِنَّا أَنزَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (2)
"Biz onu anlayasınız diye, Arapca bir Kur'an olarak indirdik" (12 Yusuf- 2)

وَقَالَ الَّذِينَ لاَ يَعْلَمُونَ لَوْلاَ يُكَلِّمُنَا اللَّهُ اَوْ تَأْتِينَاۤ اٰيَةٌ كَذٰلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِثْلَ قَوْلِهِمْ تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ قَدْ بَيَّنَّا اْلاٰيَاتِ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ (118)
Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan oncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gercekleri iyice bilmek isteyenlere ayetleri apacık gosterdik. " (2 Bakara - 118).
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَذَا الْقُرْآنِ لِلنَّاسِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍ وَكَانَ الْإِنسَانُ أَكْثَرَ شَيْءٍ جَدَلًا (54)
"Andolsun ki Biz bu Kur'an'da turlu turlu orneği gosterip acıkladık. İnsan amma da cok tartışıyor" (18 Kehf - 54).
وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16)
"İşte boylece Kuran'ı apacık ayetler, olarak indirdik. Allah, şuphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir'' (22 Hac - 16).
وَلَقَدْ أَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ آيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلًا مِنْ الَّذِينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ (34)
"Andolsun ki biz size acık acık bildiren Âyetler, sizden once yaşayıp gitmiş olanlardan ornekler ve takvaya ulaşmış kimseler icin oğutler indirdik." (24 Nur-34).
وَلَقَدْ اَنْزَلْنَاۤ اِلَيْكَ اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَاۤ اِلاَّ الْفَاسِقُونَ (99)
"Andolsun ki, sana apacık ayetler indirdik. Onları sadece yoldan cıkmışlar inkar eder"
(2 Bakara - 99)
الر كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ (1)
"Elif lam, ra. Bu bir kitap'tır ki, hikmet sahibi, herşeyden haberi olan Allah tarafından ayetleri kesin kılınmış sonra da uzun uzadıya acıklanmıştır" (11 Hud - 1)

"Bu indirip, hukumlerini kesinleştirdiğimiz suredir. Oğut alasınız diye onda apacık ayetler indirdik" (24 Nur - 1).
"Doğrusu bu Kur'an sana ve ummetine bir oğuttur, ondan sorumlu tutulacaksınız" (Zuhruf-44).

"Biz o Kur'an'ı senin dilinle kolaylaştırdık ki duşunup oğut alsınlar" (44 Duhan - 58).

"Boylece ayetleri uzan uzadıya acıklıyoruz ki, sucluların. yolu belli olsan" (6 Enam - 55)

"îşte Rabbinin doğru yolu budur. Biz oğut alanlar icin ayetleri geniş geniş acıkladık" (6 En'am 126)

"Elif, LÂm, RÂ. Bunlar kitabın ve apacık bir Kur'Ân'ın Âyetleridir. ' (15 Hîcr - 1).

"Andolsun biz gercekleri acıklayan ayetler indirdik. Allah dilediğini doğru yola iletir" (24 Nur-46).

Kur'an'da bu ayetlere benzer daha bircok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde de gorulduğu gibi Kur'an kendisinin anlaşılır olduğunu soyleyerek "Biz onu anlayamayız diyenleri yalanlamiş olmuyormu ?

Oyle ya! Kur'an mı doğru soyluyor , yoksa "onu anlayamayız" diyenler mi? Kur'an'ın ortaya koyduğu bu gerceğe rağmen, "anlayamayız" anlayışını surdurenler ancak akletmeyenlerdir. Akletmeden inanma ise "koru korune" bir inanmadırki boyle bir inancın hic bir değeri yoktur. Gecerli ve gercek inanma, bilerek inanmadır. Zira Rabbimiz, kendisine koru korune değil, bilerek inanmamızı istemektedir.

Dusunmeli değilmiyiz; Allah anlayamayacağımız bir kitabı ne diye bize gondersin? Anlamadığımız bir kitabı gonderip te bizi sorumlu tutar mı hic ? Bu Allah'ın adaletine yaraşır mı? Eğer oyle olsaydı ozaman anladığımız bir kitap olmadığı îcın „senin doğru yolunu oğrenemedik" demeye hakkımız olmaz mı? Allah Kullarına zorluk dilemediğine gore ne diye anlayamayacakları bir kitabı gondersin?

Kur'an'ın ortaya koyduğu gercek odur ki Allah biz kullarına, kitabını anlayacak duzeyde akıl vermiş, kitabını da aklımız duzeyinde anlaşılır olarak indirmiştir. Kur 'ani ancak aklı olmayanlar anlamaz. Aklı olmayanlar ise zaten sorumlu değildir.

Kur'an'a tabi olunmadan Allah'a kul olunmaz; Allah'a kul olmak isteyen ise O'nun gonderdiği Kitab'ı bilmek zorundadır. Kitabı bilmek anlamayı, anlamak da okumayı gerektirir. Allah'a giden yolda Kur'an'ı hayatına rehber edinmeyen kimse serapları (din adına uydurulmuş bid'at ve hurafeleri) gercek yerine koymuş olur.

Serap ise sadece yanıltıcı bir goruntudur. Serap ve gercek birbirinden ne kadar uzak ve farklı şeyler ise Kur'an'a, Kur'anın yerine insanın rehberliğine sunulan şeyler de birbirinden o kadar farklı ve uzaktır. Ve seraplarla aldatılan Muslumanlar, Kur 'ana yonelmedikleri surece bu aldanışın icinde yaşamlarını tuketeceklerdir.

Kur'an adına ve fakat Kur'ansız bir hayatı yaşamanın celişkisini anlamak/gormek ve bu gerceği butun bir insanlığa ulaştırmak ve Kur'anı yeniden Muslumanların rehberliğine gecirmek kurtu-luşumuz icin tek yoldur. Evet, bizi Allah'ın dininden, Kur'an'dan ayırarak uzaklaştırdılar. O halde yeniden dine donmek, dinî Allah'a has kılmak icin Kur'an'a donmeliyiz.

Kur'an'dan daha iyi ve doğru rehber olmadığına gore Onun rehberliğine teslim olmalı değilmiyiz? Bir yandan Rehberimiz Kur'andır diyeceğiz diğer yandan da Onun icinde olanı bilme gereğini duymayacağız. Onu okuyup anlama cabası icinde olmadıkca bize asla rehberlik etmeyecektir .Cunku, Onu rehber edinmenin şartı ne dediğini anlamaktır.

Kur'an'ı anlayamayız anlayışını insanların duşuncesine yerleştirenlerin gercek amacı, onları kendilerine bağımlı hale getirmektir. Uydurdukları, „her bir ayetin yuzlerce, binlerce anlamı olduğunu", Hz. Ali'nin, "bir tek besmeleden yedi deve yuku kitap olacak kadar anlam cıkarabileceğini soyledigini“ Ebu hanife'nin, „bilmediklerimi ayaklarımın altına koyarsam başını goklere değer" dedigini ve benzeri gibi yalanlarla hatta bu yalanlarıda boylesine şerefli alimlere mal ederek Muslumanları uyuttular.

Muslumanlarla Kitap'ları arasına kurulan bu buyuk tuzaktan akletmeden kurtulmak mumkun değildir. Bu tur yalanlarla guya islamı yuceltmek ve ne kadar degerli olduğnu anlatılmak istenmektedir. Oysa ki gercek hic te oyle değil. Boyle duşunmekle, iyi niyetli de olunsa yapılan şey Muslumanları Kur'an'dan uzaklaştırmaktır. Nasıl mı? şimdi duşunun

Bir kimse , butun yaşamını ilme vermiş olmasına rağmen yine de bilmediklerini ayaklarının altına koyduğu zaman başı goğe değdigine gore,bir besmelenin yedi deve yuku kitap dolusu anlamı olduğuna gore, 'biz kim , islamı ve Kur an'ı anlamak kim?' diye duşunmez miyiz?

Buyuk alimler bile „İslam bir deniz, bizim bîldiğimiz ancak ondan bir damladır“ dedîklerine gore, "O "Âlimler denizden bir damla kadar onu bilebildiklerine gore, bizim islam'ı oğrenebilmemiz, anlayabilmemiz, mumkun mu ?" onyargısı ile ondan uzak durmazmıyız?

Bu anlayışla alimIere uymaktan başka yol yoktur, „nasıl olsa onlar biliyorlar, bizede onlara uymak duşer" diyerek, Kur'an'ın yerine onların din anlayışlarına uymuş oluyoruz.
Bu arada şununda altını cizelim. sahi bu ummet neden parcalandi ve neden herkez kendi cematine uyarda bir diger cemate duşmanca bakar ?

Boyle bir goruşe doğru demek, beraberinde şu soruları cevaplamayı da getirmektedir: Bu, islam'ı kişilerin tekeline vermek değil mi? Bu, kişiler sayısınca din ve kitabın ortaya cıkması demek değil mi?
Butun hayatımızı versek bile, bırakın tumunu, bir kısmını dahi anlama imkanımızdan yoksun olduğumuz bir dinden ustelik tumunden nasıl sorumlu olabilriz ? Butun hayatını İslam'ı oğrenmeye adamış bir kimsenin bile oğrendikleri, oğrenmesi gerekenlerin yanında denizden bir damla kadar olduğuna, bizim bu dini orenmek icin milyonlarca yıl omure sahip olmamız gerekmez miydi ?

Bize yeterince omur vermediği icin Allah haksızlık mı etmektedir.? Oyle ya, milyonlarca yılda oğrenilebilecek bir dini anlamak icin bize yeterince omur vermeli değil miydi? Bu ve buna benzer daha cok soru cevapsız kalmak zorundadır.

Eğer Kur 'an ı anlamayı yukardaki şartlara bağlı gorursek bu bir celişki olur. Boylesi bir celişkiyi islam'a maletmeye kimsenin hakkı yoktur.

Allah kullarına hic haksızlık yapar mı? Elbette ki yapmaz. Zira Allah adildir. Bu Allahın adaletine sığmaz. Rahman ve Rahim olan Allah yuce kur'an'da demiyor mu ki:
"Anlayasınız diye Kitap ta her'şey acık acık izah ederek kolaylaştırdım“.
“Hic kimseye taşıyabileceğinden fazla yuk yuklemedim": ''inanıp iyi işler yapanlar, -ki hic kimseye gucunun ustunde bir şey yapmasını yuklemeyiz işte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır" (Araf - 42).
Kur'an, ilmi ve bilgisi ne olursa olsun, kendisine bağlanan herkesi en doğruya iletecek bir rehberdir. O'na teslim olan, Allah'ın kopmaz ipine tutunmuş olur. Kur'an, Allah'ın, tutulsunlar diye kullarına uzattığı iptir, İpi Allah'ın ipinden daha sağlam olan kim vardır?

Ne kadar garip bir seydir ki; Kur'an'ı yuceltmek adına bizim hayatımızdan cıkardılar. Kur'an'a dayanmayan bir hayat, nasıl İslam olarak nitelenebilir? Bu konuyu cok iyi duşunmek zorundayız, ki, Allah'ın Kitab' na donmekten başka cıkar yol olmadığını iyice anlayabilelim.

Kitab'ının acık ve anlaşilır olduğunu soyleyen Allaha rağmen siz anlayamazsınız anlamanız da gerekmez anlayanlara uyun yeter diyenler, hesap,gunu bizim yerimize hesap verebileceklermi?

Veya biz hesaba cekilirken bize yardımcı olabileceklermi? Elbetteki yardımcı olmaya gucleri yetmeyeceğine gore ve herkes Kur'an dan hesaba cekileceğine gore, bir takım kimselerin Kur'anı anlayamazsınız diyerek Kur'an'la aramıza girmelerine izin verirsek, Kitapla aramızda engel oluşacağından imtihanı kaybedenlerden olmaz mıyız? Hepimizin imtihap kitabı Kur'an'dır. Herkes Kur'an'dan imtihan cekilecektir. Kim ki imtihanı vermek istiyorsa bu Kitaba calışmak zorundadır.

Bir yandan Kur'an'ın anlaşılır olduğunu, o'nu anlamak icin hicbir engel bulunmadığını; diğer yandan da O'nu anlamada engel olarak gorduğumuz bircok şeyi sıralamış bulunmamız bir celişki gibi gorulmemelidir.

Zira Kur'an'ın ilk indiği toplumda boylesi engeller yoktu. Bu engeller tarihi surec icinde oluşan yanlış anlayışlardan kaynaklanan engellerdir. Yoksa Kitabin kendisinden kaynaklanan engeller değildir. Kitapla, aramızda iletişim kurmada oluşan bu engeller, Kitab'ı gereğince anlamamızda aşılması ve yok edilmesi şart olan engellerdir.

.
__________________